entry'ler (40)

camide yapılan fuhuşa ses çıkarmayan kitle

ulan "camide yapılan fuhşa ses çıkarmayanlar" diye adam müslümanları hedef gösteriyor. oysa "ses çıkaranlar" olarak telakki edilen kimselerin de hücum ettikleri şey vak'anın kendisi değil, vak'a üzerinden din amk. ahkam-ı islam bilhassa müslümanları bağlayıcıdır. böyle bir vak'anın ihdas olmasından dolayı, faile en ağır cezanın verilmesini yine müslümanlar olarak biz talep ederiz. oradan it gibi havlamayın. var ettiğiniz toplumun dejenerasyonunun sirayetlerinin çilesini çekiyoruz. yasalarınızın hafifliği de nasıl bir teşvik-i cürme sebep oluyor ortada.

müslüman yalan söyler mi

yukarıda bahsi geçmiş, hile ile yalan birbirine karıştırılmış. herhalde savaş esnasında muhtelif dalavereler icra edilir. bu da gerçekleştirilen faaliyetin kanununda olan bir şey olsa gerek. ancak müslüman bir kimsenin sahip olduğu, benimsediği ahlaki doktrine göre yalan söylememesi gerekir. peki söyler mi, söyler. eeee, nefs sahibidir bu mahluk. hazlarına, korkusuna, şehvetine kurban gider. doğruluktan da bir lahza sapar. vak'a, böyle bir hal içinde dahi pişmanlık hissine malik tövbeye iltica ediyorsa yine müslüman bir kimsenin yapması gereken bir şeyi yapmaya gayret gösteriyor demektir.

ancak dikkati çeken bir husus vardır ki, bu müslüman olmayan ya da herhangi bir dine intisabı olmayan alagavadların yalanı "evrensel kötü" ya da "ahlaksızlık" olarak telakki etme çabalarıdır. ulan yalan nedir? gerçekdışı söz söylemek değil mi? ben sana illa gerçeği mi söylemek zorundayım? hem aleme akılsızlıkların tesadüf toplamı nazarıyla bakacaksın, hem de akılsızlığın ürünü olan bu alemde yalanı kötüleyeceksin. sebep? bari samimi irrasyonalist olun. bari nietzsche gibi "akılsızlığın toplamı olan bir alem içinde insanın gerçekleştirileceği en akıllıca hareket, akılsızca hareket etmektir" düsturuna riayet edin.

bir de bu yalanın ahlaksızlık olarak kabul edilmesi bahsi müslüman (ya da muhtelif dinlerin müntesipleri) için geçerlidir. bu da onun iman ettiği, hem hakim-i mutlak, hem de hikmet-i mutlak olan tanrı'nın bilgeliğinin ve otoritesi altında kendisine bildirilen kurallara olan riayetinden ileri gelir. yoksa böyle bir bağlılığa sahib olmayan kişi, vicdanen bir problem hissiyatı kendisinde vuku bulmuyorsa böyle bir şeyi icra etmekten de kendisine mani olmaz. ha. hissi olarak böyle bir acı yaşasa bile bu vicdani rölatifliğin bir başka kişide zuhur etmiyor olmasından dolayı da ona kalkıp laf edemez. ederse de...

akp yi sevmeyenleri dinsizlikle suçlamak

akp'yi sevmeyeni kim neden dinsizlikle suçlasın amk? yine boş beleş söylemler. ortada olan şey, kişinin akp'yi sevmediğini ikrar ederken müdafaa ettiği görüşe göre öne sürülen düşüncedir. siz de biz de biliyoruz ki akp'yi sevmeyen herkes dinsiz değildir ancak dinsizler kesinkes akp'yi sevmez.

araplara para kazandıran zorunlu ibadet

kendi ceplerindeki parayı tonla sikko şeye harcayıp birisi tarafından sorgulandığında "sana ne lan, benim param değil mi" diyecek kişiler burada el alemin parasıyla ne yaptığını sorguluyor.

hac, gücü yeten için zorunludur. gücünün yetmesi de onun zenginliğinden ileri gelir, yani bu vazifeyi ifa ederken herhangi bir iktisadi müşkülata düşmeyecek statüde olması gözetilir. bu şartlara sahip bir müslüman kimse için de bunu gerçekleştirmekte herhangi bir beis olabilir mi sizce?

tabi sizin derdiniz birilerinin bir yere para vermesi değil ki, paranın alelade bir arab'ın gerçekleştireceği hizmet karşılığında almasını kaldıramıyorsunuz. yine de bu yaptığınız anlayışla karşılanabilir, zira ırkçılığa bir kılıf bulmazsanız olmaz değil mi?

ha bir de hizmet bedelini hacıların araplara vermesinden rahatsızsanız, ticaretin ihatası geniştir. oradaki hacılara siz kolaylık sağlayın, siz hizmet götürün, para sizin cebinize girsin.

bir hristiyana hz isanın allah olmadığını anlatmak

müslüman olsun diye anlattım aryanist oldu. geçen katoliklerle tartışıyordu.

günahsız havyanı yatırıp kıtır kıtır kesmek

hayvan dediğin varlığın geçmiş ve gelecek üzerine kaygıları mı var da bu kadar tribe girdiniz lan? "hayat nedir, ölüm nedir" bilmez; tamamen haz üzerine kurulu bir varlıktır. hazzın peşinden koşar, acıdan da kaçar, bunu yapmasının nedeni de bedensel ahvalinden ileri geliyor.

bir hayvanı tüketmek neden canilik ya da kötülük olsun amk? ulan hayvan ha şimdi ölmüş ha otuz yıl sonra ne fark eder, hayvanın bu alemde ne gibi bir misyonu olabilir? ha bir de, eğer günün birinde bu hayvanları insanlar tüketmeyi bırakırsa, işte o zaman bu hayvanlar için katastrofik akıbet ihdas olmaya başlar.

antrparantez: yıl içince zibilyon kere eşiyle, dostuyla ve sevdikleriyle fast food ürünlerinin satıldığı yerlerde her türlü et ve et ürününü tüketip, kurban bayramı'nın gelmesiyle çenesi açılan tipler yine meydanlara çıkmış.

ulan ülkede bir tane samimi adam kalmamış.

tarih bölümü mezunu olup atanamadım diye ağlamak

tarih bölümündeyim. atanma kaygısı taşımıyorum, yere göğe sığdıramadığım bir bölüm de değil; okuma ve araştırma hevesi olan herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir bölüm. ha bunlar yoksa da ittire kaktıra bitirirsiniz.

atanma kaygınız varsa elbette bu bölümü okumayın, da, hangi bölümü okuyunca sizi atayacaklar o da var. türkiye'de anlık 7.5 milyon insan üniversite okuyor, bütün şehirlerde üniversite var; mezunların yarattığı mevcut talepse arzın bu kadar üstündeyken, tıp bile yakın bir zaman sonra tıkanma evresine girecekken atanma kaygısıyla bölüm seçmek ne kadar makul, bu sorunun cevabını kendiniz verin.

anlamamız gereken şu ki, üniversite işkur değildir, iş garantisi de sunmaz; üniversite size sosyal bir ortam sağlayıp insan ilişkilerinizi geliştirebileceğiniz ve ileriki hayatınızda size lazım olacak birçok bilgiyi önünüze sunmaya yarayan bir kurumdur. bu kurumunun içinde, geçirdiği süre zarfında gerçekten hakkını vererek kendisini geliştiren bir insan da gelecekte "ne yapması" gerektiği sorusuna zannediyorum ki muadillerine göre daha makul ve makbul bir cevap verebilecek statüdedir.

ezan sesinden rahatsız olmak

türkiye'de doğup büyüyen bir insanın daha çocukluğundan beri bu sesle büyümesi gerçeğini göz önüne alınca ezan sesinden bir insanın rahatsız olması pek mümkün olmayan bir durum olsa gerek. daha ziyade ideolojik bir tutumun yarattığı etkidir. yoksa aklı namazda olmayanın kulağı ezanı duymuyor bile aq, günde beş vakit ezan okunuyor da kaçımız duyuyoruz ezanın okunduğunu?

öcalan trt ye çıkmadı trt kürdi ye çıktı

osman öcalan'ın trt'ye çıkmasında bir beis mi var? ulan soyadı öcalan diye terörist diyorlar da adam pkk'nın öldürülecekler listesinde başı tutuyor. pkk'yı birçok kere ihbar etmiş bir adam, ne hala boş boş "terörist" diyorsunuz adama amk. ittirin abi, zorla ittirin, zorla terörist yapın adamı.

türbanlıları sevmeme sebepleri

twitter'da gördüğüm, daha düne gelene kadar kendilerini adam yerine koymayan dinsiz cenaha yaranmak için, kendilerinin gasp edilmiş bütün haklarını iade eden hükümete hunharca sallayan tipleri görünce içten içe ayar olmuyorum değil. hükümete cantuğ sallar, berkecan sallar, pelinsu sallar, sen niye sallıyorsun amk?

melih bulu

melih bulu'nun görevden alınmasına "direniş kazandı, biz kazandık!" diye anlamsız bir sevgi içerisinde bulunan beşerler var. ulan adam istifa etmedi, baskıyla da gitmedi, baskıyla gitse zaten işin en hararetli olduğu esnada alınırdı görevinden. olaylar iyiden iyiye iyice durulduktan sonra cumhurbaşkanı tarafından görevinden alınmış, bu ne demek? yerine bir başka kayyum gelecek demek amk. hayır, gelse ne olur gelmese ne olur? "memokratik meğeeeeer," hay sikeyim sizin değerinizi. sanki başta kayyum olunca okunmuyor amk. canı sıkılan öğrencilerin can sıkıntılarını gidermek için edindikleri içi boş meşgaleden başka bir şey değildi tüm bunlar zaten. hala da devam ediyorlar, neyse, yazacaklarım bu kadar.

üst üste dokuz seçim kaybedip erken seçim istemek

erken seçim istemek makul ancak başlıkta söylendiği gibi, 11 yıldır yenilmelere doyamamış bir insanın böyle bir talepte bulunması garipliği var.

yavuz olmasa türkiyenin yarısı iranın olurdu

yavuz'un cebren tahtı ele geçirmediği bir senaryoda şah ismail'in anadolu'daki tüm kızılbaş faaliyetlerine sessiz kalan ıı. bayezid'in sessiz kalmasıyla anadolu'nun kaderinin bambaşka, şii iran'ın elinde çok daha kötü bir duruma düşeceği içten bile olmamalı.

din en büyük afyondur

din afyon olsaydı dört dörtlük dindar olurdunuz; malum, kafayı güzel yapan her şeye pek heveslisiniz.

arapların yemekleri eliyle yemesi

güney amerika'da bir yerde yemek yerken hijyenden beklentiniz "umarım yemek yaptığı tencerenin içine işemiyordur" kıvamındadır. güney asya ülkelerinde de durum bundan farksızdır. çubukla yemek yemek de bize bir o kadar mantıksız gelebilir. sanırım tüm bunlar da olaylara etnosentrik yaklaşımımızdan kaynaklanıyor. araplar da belki bizler için "şunlara bak, yemeği çatal kaşık gibi madeni şeyleri ağızlarına sokarak yiyorlar" söyleminde bulunuyordur.

ateistler sadece islama karşı diyen cahil

bak bak bak. ateistlere bak, her türlü küfürle mücadele ediyorlarmış. bugüne kadar birçok internet platformunda ateist olduğunu söyleyen herkesin fütursuzca inançlara ve müslümanlara küfürler savurduğuna defalarca (bugün de dahil) kez şahit olmuş birisi olarak yapılan ajitasyona gülüyorum.

bu arada, düşünme becerisi olan kişilerdir. ayrıca mesele de ateistlerin şintoizmi eleştirmesi vs. değil. bu ülkede ateist olduğunu iddia eden birçok kişinin arkasında yatan nedenin akıl ve mantık değil, islam dinine karşı duyulan nefretin geldiğini görmek bu kadar zor olmamalı. ateist olduğunu söyleyip "hristiyanlık son din olarak kalana kadar savaşın diyen" militan ateistleri gördü bu gözler.

evet, akıl ve bilim galip gelecektir. onu natüralizmin zincirine vuran bağnaz görüş de madum olacaktır.

ebubekir sofuoğlu

hakkında yapılan yaygarayı görünce menfi bir şekilde konuşmasını izledim; karşı çıkacak bir şey bulamadım, üstüne hak da verdim.

hoca birçok üniversitenin üniversite mahiyetine bile sahip olmadığını (laboratuvarsız, kütüphanesiz, araştırma merkezsiz); üniversitelerin amacının çok dışına saptığını ve çağın hedonizminde boğulmuş kuşağın üniversiteleri eğlence mekanlarına çevirdiğini söylüyor.

hayır, görmesek neyse. bunu herkes biliyor, gözümüzle hepimiz görüyoruz; birisinin acı gerçeği dillendirmesi ülkedeki bir kesime neden bu kadar çok batıyor onu anlamıyorum. celal şengör üniversitede gördüğü minicik etekli kızın bacaklarına bakmak için nasıl çırpındığını anlatırken herkes kahkahalarla izlemesini biliyordu ama.

atatürk e hakaret eden adamı ayağından vurdu

kur'an yırtıp insanların kutsal saydıkları değerlere ağır hakaret edenlere "dil onun değil mi, eder; kur'an'ın parasını verip almamış mı, yırtar; bu yüzden insan mı linçlenir?" diye gezinen insanların kendi kutsal saydıkları değerlere laf geldiği takdirde neye bürünebileceğini gözler önüne sermiş olaydır.

10 kasım'da otobüs içerisinde kemalist bir kadının "bugün ayağa kalkmayanların gün gelecek kafasına sıkacağız!" gibi tehdit söylemlerini rahatça söyleyebiliyor ve diğer kemalistlerin de buna destek oluyor olmasından dolayı da bu tarz olaylara şaşırmamak lazım.

neyse, eşkıya devleti olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz zaten.

antrparantez: hakareti meşrulaştırmaya çalıştığım yok; hakaret ne kadar yanlışsa mukabelesini de bir o kadar yanlış addediyorum. sadece ortada duran ve gözle görülür bi' ikiyüzlülüğü dile getirmek istedim.

eşini eve kilitleyip günlerce işkence yapan koca

bir insan kendisine üç evlat vermiş bir kadına, bir eşe bunu nasıl yapabilir, gerçekten aklımın havsalası almıyor.

yakın bu yavşağı!

sultan sülüman a şehzadeler vermek

tarihi 21. yy.'a bakarak yorumlamak anakronizmin şahı olarak kalacak herhalde. bir de istemediğin kişiye çocuk vermek diyor; zaten insanlar 20. yy. öncesinde uzunca flörtleşmeler ve hoş sohbetler sonucunda karşılıklı sevginin ihdas olmasıyla evleniyordu ya!

insanların hastalıktan, mikroptan ve sefaletten kırıldıklarını; hiç bitmeyen savaşların içinde eridiklerini; sırf daha rahat bir hayat için doğdukları yerden kilometrelerce uzak topraklara seyahat ettiklerini; ne idiüğü belirsiz açık denizlerde korsancılık, karada ise eşkıyalık faaliyetlerine giriştiklerini, ve daha iyisine sahip olmak için deli gibi din değiştirdikleri bir zamandan bahsediyor olduğumuzun farkındasınız değil mi?

21. yy.'dan bakıp 16. yy. insanı olduğunuzu tahayyül ederek burada boş "mümanizm" yapmayın. evet, kanuni zamanında yaşasaydınız, kanuni'ye kendinizi siktirtmek için elinizden geleni yapardınız.