bugün
- hayalinizdeki kız tipi8
- ahmet türk10
- istanbul a taşınmak8
- masklavinin akepeyi hiç eleştirmemesi11
- hayat 40 yaşında başlar13
- anın görüntüsü11
- d bahçeli'nin şoförü s karabıyık ile olan kaseti8
- jose mourinho10
- hanımından başka kadına bakmayan erkek9
- gazze de savaşmak için 30 bin gönüllü alımı13
- papa'nın ölümüne üzülmeyen islamcılar10
- tcmb altın rezervinin 720 ton olması9
- saç ektirmek ve estetik hakkında düşünceleriniz11
- erdoğan firavun mu musa mı21
- köylülerin akp ye oy verme nedeni13
- dizel araba9
- 2023 seçimlerini erdoğan kaybetseydi8
- papa adayı olsanız ilk vaadiniz ne olurdu8
- eski ulu prensesi10
- zorbay küçük11
- bir milyon verseler akpli olur musunuz9
- yazarların yeni papa adayları11
- 2028 de chp zihniyetinin adayı kim olsun8
- küresel ıkınma24
- geri dönüşü olmayan şeyler20
- evli yazarların sözlükteki amacı sevişmektir9
- ali koç8
- sözlük yazarlarının vajinal doğuma bakışı21
- fotokopici bi erkek10
- chatcpt yle sohbet etmek15
- sözlük kızını hamile bırakmak8
- fenerbahçe taraftarı10
- sözlük yazarlarının suçları12
- siyasal islam'ın sonu9
- birlikte iyi giden şeyler9
- tayyip kaybederse ne olur25
- 20 nisan 2025 fenerbahçe kayserispor maçı35
- saç beyazlaması11
- aferin ilacı kaç saatte bir içilir15
- evli kadını hamile bırakmak10
- sonuna kadar umudunu yitirmeyen insan14
- kıbrıs ı verip kurtulalım diyen kemalistler8
- kuzey kıbrıs taki hainler18
- sürekli türkçülerin soyunu araştıran kürtçü11
- ekonomi kısa süre içinde düzelecek13
- ülkemde mini etekli kadın görmek istemiyorum15


entry'ler (739)
An itibari ile gerçekleşmiş olaydır. ingiltere futbolunda bir dönem sona ermiştir. Manchester United klubünün başına kim gelecek merakla bekliyoruz
bırak aktif olarak iletmeyi, pasif olarak bile iletemiyorlar. 17 Şubat tarihinde kredi kartım kendilerine teslim edilmiş bana ulaştırmaları için. Aradan 25 gün geçmesine rağmen hala kartım bana ulaşamadı. Çağrı merkezlerini aradığımda hep aynı soruları sorarak adresinize yönlendiriyoruz demeleri de ayrıca çok ilginç. işin bir ilginç tarafı da internet sitelerinden gönderimi sorguladığımda geldik ama bulamadık not bıraktık diye bir uyarı belirmesi. Çalıştığım firma 24 saat 20 den fazla güvenlik personeli bulunduran bir şirket ve giriş kapısında 3 güvenlik görevlisi var. güvenlik görevlileri bana aktif iletinin 20 gündür gelmediğini söylüyorlar. En sonunda kallavi bir mail yazarak, şikayetvar.com adresine şikayet ederek bir yetkilinin bana ulaşmasını sağladım. Arayan yetkili gebze acente müdürüymüş. Kendisi bir de beni azarladı şikayet ettiğim için. Yarın bizzat kendin getir dedim, ben çok yoğunum getiremem ama kardeşim değerinde birini göndereceğim dedi. Ulan uyuşturucu mu alıyoruz, kaçak silah mı ? Bana 25 gündür göndermeyi beceremediğin, kredi kartı taşıyabilen bir eleman gönder yeter.
Ayrıca bu dağıtım şirketi ile çalışan her bankanın bu işleri yürüten departmanını tebrik ediyorum. Saç baş dağıttıran ancak hala kredi kartı dağıtamayan bir firma ile anlaşmışlar.
Ayrıca bu dağıtım şirketi ile çalışan her bankanın bu işleri yürüten departmanını tebrik ediyorum. Saç baş dağıttıran ancak hala kredi kartı dağıtamayan bir firma ile anlaşmışlar.
Ölüme ilişkin çokça anlatılan dramatik bir efsane vardır hani yaşamın film şeridi gibi ölen kişinin gözlerinin önünden geçmesi. işte bu ölümde de içinde yaşadığımız kokuşmuşluk bir film şeridi gibi geçti gözlerimizin önünden.
Bir kadın öldü...
Günlerdir medyada bu kadının bedenini ve ahlakını otopsi masasına yatırıyoruz. Önce kendimizi temizliyoruz, steril oluyoruz otopsi odasına girmeden. Hijyenik eldivenlerimizi takıyor, özel kıyafetlerimizi giyiyoruz. Yüzümüze bir maske geçiriyoruz hastalık kapmayalım diye.
Tertemiziz biz, steriliz, hijyeğiniz.
Sonra alıyoruz elimize türlü metal aletimizi başlıyoruz kesmeye, didiklemeye. Ölünün etlerini kanırttıkça zevk alıyoruz. Çünkü gerçeği öğreniyoruz.
Sonra?
Sonra, hep beraber bir ölüye bekaret testi yapıyor, alkol aldı mı anlayalım diye şöyle bir göğsüne çöküyoruz son nefesi çıksın da koklayalım diye. Sonra yine hep birlikte kanının tadına bakıyoruz uyuşturucu almış mı anlamak için? Çünkü çok iyi biliyoruz hayat alkol ve seksten ibaret değil!
Bunları yaparken yüzümüz bile kızarmıyor. Neden kızarsın? Biz tertemiziz, hijyeğiniz. Dinimiz, ahlakımız, aile yapımız, kutsal değerlerimiz var. Başbakanımız demedi mi yaşarken lime lime edilen genç kadın için; Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya diye... işte o yüzden kimseyi kendi başına bırakmayız... Dirisini de ölüsünü de...
Sonra birimizin soyadı Uluç (erdemli, yüce), diğerimizin soyadı Ar-seven. Atalarımızdan yadigar bize bu namus, bu erdem. Madem böyle bir emanet var... Kuşanıyoruz kalemimizi, sözümüzü, kinimizi ve bütün gericiliğimizi başlıyoruz yazmaya, söylemeye... Televizyonda, gazetede, sosyal medya sitelerinde, okuyucu yorumlarında, sokakta, kahvede, günlerde, vapurda, otobüste, işyerinde...
iki kişi değiliz ki, biniz, milyonuz... Milyonlarca uluçuz, milyonlarca arseveniz.
Bir kadın öldü...
Yüksek Halk Goygoyculuğu Mahkemesinde yargılıyoruz şimdi kendisini. Ellerinden astık ölü bedenini tavana. Bakıyoruz sorgulayan gözlerimizle. Sallanıyor bir o yana bir bu yana kadının bedeni hepimizin evinin salonunda. Davanın sonucu da belli. Çünkü şahitlerimiz çok kuvvetli. Hüküm giymesi garanti anlayacağınız kadının: ilk sırada Halkımızın Değerleri Beyefendi, ikinci sırada Bay Türk Anası, üçüncü sırada Mahallenin imamı Efendi, sonra Komiser Ağabey, sonra Mr. Başbakan falan... Sonra ölürken yanında olan adam.Bekar evi isimli balta girmemiş ormanın sahibi...
Dinliyoruz kendisini ki kadının ahlaksızlığını ilk elden duyalım. Kendisine de kızıyoruz ama; Ah be koçum neden ambulans çağırmadın da koştun doktor aradın... Kadının ahlaksızlığını öğrenmez olurduk biz de sen ambulans çağırsan. Parmağımızı sallıyor, uğurluyoruz kendisini. Gitsin biraz açılsın.
Bir kadın öldü...
Ben şimdi ne yazayım?
Genelev patroniçesinin vergi rekortmeni olduğu bir ülkenin kimliğini taşıyan bir erkek olarak ben şimdi ne yazabilirim?
Hıncal Beyin iki kolunda iki manken gece kulüplerinde gezişini, sonra bu mankenlerin fuhuştan yakalanmasını mı yazayım?
Hıncal Beyin yazdığı gazetede Emre Aköz isimli bir adam olduğunu onun bir zamanlar porno dergi yöneticiliği yaptığını mı?
Engin Ardıç'ın küfürlerinden yüzünün neden kızarmadığını mı sorayım Hıncal Uluç'a?
Bir kadın öldü...
Hangi soruyu sormalı?
AKP nin hayatımıza müdahale ederken bu cüreti nereden bulduğu, ileride rejim muhafızlarının nereden devşireleceği, kadının neden sokağa çıkarken kafasını kapatması ve mümkünse sokağa çıkmaması gerektiği soruları artık anlamsız.
Hepimiz bu soruların yanıtını veriyoruz günlerdir.
Bir kadın öldü...
Woody Allen diyordu sanırsam hayat sanatı değil, kötü televizyon programlarını taklit eder diye.
işte bu kötü programın film şeridi geçti gözlerimizin önünden.
Bir kadın öldü...
Günlerdir medyada bu kadının bedenini ve ahlakını otopsi masasına yatırıyoruz. Önce kendimizi temizliyoruz, steril oluyoruz otopsi odasına girmeden. Hijyenik eldivenlerimizi takıyor, özel kıyafetlerimizi giyiyoruz. Yüzümüze bir maske geçiriyoruz hastalık kapmayalım diye.
Tertemiziz biz, steriliz, hijyeğiniz.
Sonra alıyoruz elimize türlü metal aletimizi başlıyoruz kesmeye, didiklemeye. Ölünün etlerini kanırttıkça zevk alıyoruz. Çünkü gerçeği öğreniyoruz.
Sonra?
Sonra, hep beraber bir ölüye bekaret testi yapıyor, alkol aldı mı anlayalım diye şöyle bir göğsüne çöküyoruz son nefesi çıksın da koklayalım diye. Sonra yine hep birlikte kanının tadına bakıyoruz uyuşturucu almış mı anlamak için? Çünkü çok iyi biliyoruz hayat alkol ve seksten ibaret değil!
Bunları yaparken yüzümüz bile kızarmıyor. Neden kızarsın? Biz tertemiziz, hijyeğiniz. Dinimiz, ahlakımız, aile yapımız, kutsal değerlerimiz var. Başbakanımız demedi mi yaşarken lime lime edilen genç kadın için; Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya diye... işte o yüzden kimseyi kendi başına bırakmayız... Dirisini de ölüsünü de...
Sonra birimizin soyadı Uluç (erdemli, yüce), diğerimizin soyadı Ar-seven. Atalarımızdan yadigar bize bu namus, bu erdem. Madem böyle bir emanet var... Kuşanıyoruz kalemimizi, sözümüzü, kinimizi ve bütün gericiliğimizi başlıyoruz yazmaya, söylemeye... Televizyonda, gazetede, sosyal medya sitelerinde, okuyucu yorumlarında, sokakta, kahvede, günlerde, vapurda, otobüste, işyerinde...
iki kişi değiliz ki, biniz, milyonuz... Milyonlarca uluçuz, milyonlarca arseveniz.
Bir kadın öldü...
Yüksek Halk Goygoyculuğu Mahkemesinde yargılıyoruz şimdi kendisini. Ellerinden astık ölü bedenini tavana. Bakıyoruz sorgulayan gözlerimizle. Sallanıyor bir o yana bir bu yana kadının bedeni hepimizin evinin salonunda. Davanın sonucu da belli. Çünkü şahitlerimiz çok kuvvetli. Hüküm giymesi garanti anlayacağınız kadının: ilk sırada Halkımızın Değerleri Beyefendi, ikinci sırada Bay Türk Anası, üçüncü sırada Mahallenin imamı Efendi, sonra Komiser Ağabey, sonra Mr. Başbakan falan... Sonra ölürken yanında olan adam.Bekar evi isimli balta girmemiş ormanın sahibi...
Dinliyoruz kendisini ki kadının ahlaksızlığını ilk elden duyalım. Kendisine de kızıyoruz ama; Ah be koçum neden ambulans çağırmadın da koştun doktor aradın... Kadının ahlaksızlığını öğrenmez olurduk biz de sen ambulans çağırsan. Parmağımızı sallıyor, uğurluyoruz kendisini. Gitsin biraz açılsın.
Bir kadın öldü...
Ben şimdi ne yazayım?
Genelev patroniçesinin vergi rekortmeni olduğu bir ülkenin kimliğini taşıyan bir erkek olarak ben şimdi ne yazabilirim?
Hıncal Beyin iki kolunda iki manken gece kulüplerinde gezişini, sonra bu mankenlerin fuhuştan yakalanmasını mı yazayım?
Hıncal Beyin yazdığı gazetede Emre Aköz isimli bir adam olduğunu onun bir zamanlar porno dergi yöneticiliği yaptığını mı?
Engin Ardıç'ın küfürlerinden yüzünün neden kızarmadığını mı sorayım Hıncal Uluç'a?
Bir kadın öldü...
Hangi soruyu sormalı?
AKP nin hayatımıza müdahale ederken bu cüreti nereden bulduğu, ileride rejim muhafızlarının nereden devşireleceği, kadının neden sokağa çıkarken kafasını kapatması ve mümkünse sokağa çıkmaması gerektiği soruları artık anlamsız.
Hepimiz bu soruların yanıtını veriyoruz günlerdir.
Bir kadın öldü...
Woody Allen diyordu sanırsam hayat sanatı değil, kötü televizyon programlarını taklit eder diye.
işte bu kötü programın film şeridi geçti gözlerimizin önünden.
ölümünden 3 saat önce yerinde duramiyor, enejisi dolup dolup taşıyormuş. 3 saat sonra ne oldu sana çok merak ediyorum.
makyajsız halini gördüm, bir sikime benzemiyormuş. gerçi makyajlı hali de bir sikime benzemiyordu ancak yüzüne bakmadığınızda performansı arttıran accaip bir durumu vardı. Onu da denedik. Kararımı erken vermekle ne kadar iyi yapmışım anlatamam. Anlatamam dediğime bakmayın, anlattım yukarda. hadi bakalım.
(bkz: o eski halinden eser yok şimdi)
(bkz: o eski halinden eser yok şimdi)
Asena Tuğal (d. 1984) Türk milli Tekvandocu haber muhabiri Miss Turkey 2006 4. güzeli dizi oyuncusu.
2000 yılından itibaren TGRT, Kanal D ve Show TV de haber muhabiri olarak çalışmıştır. 6 yıl ekran arkasında çalışmış italya Rai Uno kanalında medya reklam departmanında calısmıstır. Star TV tarafından düzenlenen Miss Turkey 2006 yarışmasının 4. güzeli seçilmiştir. Miss International yarışmasında Miss Smile ödülü kazanmıştır ilk 10 a girememiştir. Kürek sporunda uluslararası dereceleri olan bir sporcudur. Tekvando sporunda siyah kuşak sahibi olup ülkemizi Milli Takım kadrosunda temsil etmiştir.
Boğaziçi Üniversitesinde double major yapmış aynı dönemde Matematik ve Fen Bilimleri fakültesinden mezun olmuştur.
TÜBiTAK kurumu kimya araştırmalarında görev almış kimya dalında Genç Bilimadamı ödülü almıştır.
Röportajlarında mankenlik yapmayacağını ekran önüne geçmek istediğini belirtmiş 2010 yılında önce Akasya Durağı dizisine konuk oyuncu olarak katılmış sonra Ömre Bedel dizisinde "Hande" karateri ile rol almıştır.
2000 yılından itibaren TGRT, Kanal D ve Show TV de haber muhabiri olarak çalışmıştır. 6 yıl ekran arkasında çalışmış italya Rai Uno kanalında medya reklam departmanında calısmıstır. Star TV tarafından düzenlenen Miss Turkey 2006 yarışmasının 4. güzeli seçilmiştir. Miss International yarışmasında Miss Smile ödülü kazanmıştır ilk 10 a girememiştir. Kürek sporunda uluslararası dereceleri olan bir sporcudur. Tekvando sporunda siyah kuşak sahibi olup ülkemizi Milli Takım kadrosunda temsil etmiştir.
Boğaziçi Üniversitesinde double major yapmış aynı dönemde Matematik ve Fen Bilimleri fakültesinden mezun olmuştur.
TÜBiTAK kurumu kimya araştırmalarında görev almış kimya dalında Genç Bilimadamı ödülü almıştır.
Röportajlarında mankenlik yapmayacağını ekran önüne geçmek istediğini belirtmiş 2010 yılında önce Akasya Durağı dizisine konuk oyuncu olarak katılmış sonra Ömre Bedel dizisinde "Hande" karateri ile rol almıştır.
sonra basma etegini kaldırdı. "basma" dedi. hayır madem basma diyeceksin, meme sıvazlama, isterik isterik bakma gibi hareketler niye ?
(bkz: hadi başka kapıya)
(bkz: hadi başka kapıya)
kimi zaman diziden, kimi zaman şarkıdan, sanatçıdan veya başka birşeyden dolayı belli kesim insanların ağzına sakız olmuş kelime, cümle veya hareketlerdir.
" oha falan oldum "
" kal geldi "
" mesela yani "
sadece bazılarıdır.
" oha falan oldum "
" kal geldi "
" mesela yani "
sadece bazılarıdır.
tüm sabrınızla bıkmadan siz araç kullanmayi öğretmeye çalışırken, " bu arabanın neden otomatik vitesi yok" diye sizi suçlu çıkartabilir.
Görenler anlatmıştır, belgeler aracılığıyla bilgi olarak aktarılmıştır ki Atatürk bunu hak ediyor. Her türk gencinin dilden dile, nesilden nesile yapacağıdır, yapması gerekendir. Zira hepimiz ona bundan daha çok şey borçluyuz.
Olması gerekeni budur. (bkz: atatürk ü methetmek)
Kendini altınla eşdeğer tutan, altı üstü hepsinde aynı olan, bunun farkında olup farkında değilmiş havası yaratarak değerine değer katmaya çalışan hede. Küçük yaşlarda iken bayramlarda kızkaçıran patlatırdık şimdi o geldi aklıma. Nerde o eski bayramlar..
konuyu daha iyi irdelemek için (bkz: ama ben bakireyim) çok faydalı olacaktır.
Kemal adında bir eniştesi olduğunu düşündüğüm yazar.
Hayırlı işler.
Hayırlı işler.
boxerini bile fenerium'dan alıcaksın. Ne kadar paran varsa kulüp için harcayacaksın. Sezon sonunda da bağdat caddesinde kaldırıma oturup elinde biran ile ağlayacaksın.
Küçük bir sır vereyim mi ?
dizi boyunca araya sokulan reklamlarda, ürün çakma olduğundan % 40 indirim varmış, KDV'de alınmıyormuş.
Reklam edicem lan sizi !
dizi boyunca araya sokulan reklamlarda, ürün çakma olduğundan % 40 indirim varmış, KDV'de alınmıyormuş.
Reklam edicem lan sizi !
En büyük palavra bu afiş için uğraşan kişi ve kişilerin bugüne kadar Tayyip Bey ile alakalı kendilerine söyledikleri palavralardır.
Tayyip önce bunlara söyler, bunlar ise duyduklarını sürekli kendilerine.
Vaaz vermek için imam hatip mezunu olmak gerekiyordu unutmuşum.
Tayyip önce bunlara söyler, bunlar ise duyduklarını sürekli kendilerine.
Vaaz vermek için imam hatip mezunu olmak gerekiyordu unutmuşum.
Yeşilçam'ın unutulmazları arasına girmiş repliktir. Vizontele filminin ilk serisinde aynen şu şekilde cereyan etmiş, karnımızdaki ağrıyı pekiştirmiştir.
belediye başkanı : bu alet dünyayı evimize getirecek.(televizyon için)
siti ana: sebep ?
belediye başkanı : bu alet dünyayı evimize getirecek.(televizyon için)
siti ana: sebep ?