bugün

entry'ler (30)

aşk

"aşk" dediğin zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış.

enver aysever

Salı ve perşembe günleri CNN Türk ekranlarında, Nazlı ılıcak, Atlan Öymen ve Nagehan Alçı ile birlikte "dört bir taraf" adlı programda düşüncelerini paylaşan sosyoloji formasyonuna sahip gazeteci.

öymen'i tartışmasız ayrı bir tarafa koyalım, ılıcak'a öyle ya da böyle düşüncelerine katılalım ya da katılmayalım tarihe tanıklık etmiş bir kimse olarak saygı duyalım tamam. aysever'e gelince: aysever, birikimiyle, alçı'ya rağmen bu programı seyredilebilir kılan yegane unsurdur. alçı gibilerin seslerinin yükseldiği yerlerde, aysever gibilerin sesleri daha da yükselmelidir. program videolarında aysever'in bazı tespitleri tekrar tekrar izlenmelidir.

son olarak aysever, 7-8 ocak 2012 tarihlerinde istanbul bilgi üniversitesi dolapdere kampüsünde düzenlenen "anayasayı beklerken: aleviler" sempozyumuna katılmış ve "türkiye' nin anayasa yapma niyeti ve iradesi olduğunu duşünmüyorum" demiştir.

leyla ile mecnun

leyla'sına kavuşamayan mecnun' un,

"Ne mecnun ne kerem bir çare bulmuş;
ayrılık her aşkın kaderinde var..." dizelerinde beceriksizliği ile dile düştüğü aşk hikayesi.

kerem kısmı için: (bkz: kerem ile aslı)

sözlük yazarlarının en son dinlediği şarkı

yeni türkü / mamak türküsü.

sürekli evli misin sorusuna muhatap olmak

evli ve çapkın erkeklerin, evli oldukarını gizleyerek kadınlarla birlikte olmaları sonucu, buna maruz kalan kadın cinsinin kendini artı sonsuz kere "salak" hissetmemek için başvurduğu soru kalıbıdır.
bu soruya maruz kalan erkeğin alyans takmıyor olması muhtemeldir. hiçbir kadın sağ yahut sol el yüzük parmağında alyans olan bir erkeğe bu soruyu ve/veya nişanlı mısın? sorusunu yöneltmez. savunma hazırdır: ben cerrahım, ben mühendisim makine bıdı bıdı... mesleğim gereği alyans takamıyorum. lakin olay burada kapanmaz. alyans takmayan bu erkek, evli olduğuna dair herhangi bir semptomda göstermemektedir. hal böyle olunca sürekli yukarıda zikredilen sorulara muhatap olur. sonra da bunu "vay beaaa ben nasıl bir hedeyim böyle" ye bağlar. önce dürüst ol arkadaşım. sen parmağına şöyle hallice bi yüzük tak, değilse evli olduğunu belirten bir action yap, telefonuna çocuklarının, eşinin resmini koy arada içini çeke çeke o resme bak v.s ki sonra bu soruya muhatap oluyor musun söyle. bunları yaptığın halde ve bu soruya muhatap olmayarak direkt bir kadının ilgisini çekebiliyorsan hatta o kadınla birlikte olabiliyorsan ve hatta o kadını kendine aşık edebiliyorsan o zaman egonun nerede olduğunu ve bu seçenekleri başka başlıklar altında konuşalım.

canlı yayında stüdyoya işeyen kadın

akla emel özuğur'u getiren önermedir. program açılışında ayakta bacaklarını çaprazlama tutuşunun başka ne anlamı olabilir ki? bir farkla: özuğur henüz o eylemi gerçekleştirmedi.

7 yıl bir kızla çıkıp hiç aldatmayan erkek

gözünü açtığı ilk kızla evlenecek olan erkektir. Bu kız ile 7 yıldır hala niye evlenemediği ayrı bir meseledir. muhtemelen yaşı 25'ten küçüktür, işi yoktur, askerlik v.s... 30'u bekliyordur. Tüm bu şartlar yerine geldiğinde evlenecekleridir. Fakat bu şartlar altında erkek tarafının özgüveni de tavan yapacağından artık bu erkek "evli olduğu halde aldatan erkek" başlığında izlenecektir. hayat dediğiniz sizin gençler, el söylencesi. carpe diem!

ankara nın bir aşk şehri olması

"Ankara'nın bir aşk şehri olması" tespiti, "iki gönül bir olunca samanlık seyran olur" tespitinin başka kelimelerle ve fakat içerik olarak örtüşen bir yinelenmesinden başka bir şey değildir. Ezginin günlüğü'nün "Delice Zeytin" şarkısında olduğu gibi: "...Aşk güzel ediyor herşeyi..." ve ekleyelim: "her şehri".
Özet: Sevgilinin gözlerini yüreğinde hissedebildiğin her şehir bir Aşk şehridir.

kafka okuyup bach dinleyip fellini izleyen öğrenci

MS,PhD gibi eğitimlerini Harvard' da tamamlaması beklenen öğrencidir.

behzat ç

Ortaokul yıllarında boyu neredeyse 1.70' e varan savcı esra'nın, 40 lı yaşlara doğru 1.12 cm boyuna çektiğinin gözlendiği dizidir. Savcıya, bir hikaye yazılmış yazılmasına da olmamış. Kardeşi yetenekli bir çocuğa benziyor. keşke savcının kardeşi olarak çıkmasaydı karşımıza. savcıdan sıkılıyoruz artık. ha derdimiz meseleye cinsellik katmak! deniyorsa bilemeyiz, aklımız yetmiyor.

emel özuğur

Ömer çelakıl ile her öğleden sonra tnt ekranlarında "hayatın şifreleri" adlı programı sunan kişi. "Ömer çelakıl" ayrı başlık, "hayatın şifreleri" ayrı başlık olabilir ve olmuştur zaten ve her ikisi hakkında da çok şey söylenebilir. lakin ben, emel özuğur hakkında bir takım laflar hazırladım: önceki programlarından birinde konuk ettikleri, beden dili uzmanı ilhan doğan lütfen objektif bir şekilde emel özuğur'un beden dilini ve mimiklerini analiz etsin. stüdyoya gelip "ay emel hanımcığım ne güzel bakıyorsunuz siz öyle!... dalıp dalıp gidesim var..." diyerek bu analizin olmayacağını baştan belirteyim. 2-3 program izlesin ve bu hanımefendide ne gibi defectler olduğunu saptayıp bilahare pls açıklasın ve kamuoyunu(benimoyumu)aydınlatsın. emel özuğur yerine "hayatın şifreleri özel" programını sunan, ömer çelakıl'ın diğer partnerini öğlen kuşağında da görmek istiyoruz. Ha diyeceksiniz ki " madem öyle sen bu programı neden seyrediyorsun?" bir kaç kere gözüm bu hanımefendinin saçma mimik, hareket ve cümlelerine takıldı ve sonrasında sırf vicdanen rahat bir şekilde şu lafları yazabilmek için programı seyretmeye devam ettim. kendisi "diksiyon, güzel konuşma dersleri" de veriyormuş. tamam. güzel konuşmak, diksiyon önemli de kuruduğun o noktası virgülü yerinde cümlelerin içeriği de önemli, programı sunarken izleyiciye nasıl bir elektrik verdiğin de önemli. hatta daha önemli. gözlerini kameraya dikip güya ekran karşısındakilerle göz teması kurduğunu sandığı anlarda da hani saçları sarı olmasa banu güven pozu veriyor.
ve evet ben bu satırları yazınca hafifledim.

yalçın küçük

oda tv savunmasına ilişkin olarak, "aslında ben 15 gün boyunca savunma yapacaktım fakat arkadaşlarımın da savunma yapmasına fırsat vermek istedim" diyen ve mahkeme salonuna 2 bavul dolusu kitap ile iştirak eden böylelikle gönülleri bir kere daha fetheden iktisat profesörü, eski DPT uzmanıdır. hayret ki savunmasını 1 günde tamamlamıştır. mahkemede, bavuldan çıkardığı kitapları kürsünün önüne yığıp yığmadığı ve "ben bunu 40 yıl önce bu kitapta yazmıştım!" diyerek mahkeme başkanının önüne kitap fırlatıp fırlatmadığı ise merak konusudur.

edit:Yapmış olduğu savunmadan okudum ki; duruşma salonunda sayın Küçük'e, kitaplarını istediği masanın üzerine yığıp savunmasını yapabileceği söylenmiş!

hayatın şifreleri

ömer çelakıl ile emel özuğur un birlikte sunduğu bu programda, açılış konuşması yaparken, emel özuğur un bacakları çapraz bir şekilde neden masaya dayandığını bir türlü anlayamıyorum. bir-iki değil her programda aynı duruş. çok mu estetik durduğunu düşünüyor? fiziksel bir özürü olduğu için böyle durmak zorunda ise sözlerimi geri alırım.

kocasını sözleriyle ezen kadın

kocasını gözleri ile ezen kadının bir sonraki aşamasıdır. bir sonrasıdır çünkü gözler, iyide söylese kötüde söylese içinde bir duygu barındırır. oysa insan duvara bakarakta konuşabilir. ilişki tez zamanda bitmelidir.

finallere yurdun çalışma salonunda hazırlanmak

çay, kahve, abur cubur tüketemeden sabahlamaktır. akla, bir evi bir de içmeyen kocası olsun isteyen fabrika kızı gelir.

(bkz: Alpay fabrika kızı)

finale çalışmaktan vazgeçip bütünlemeye çalışmak

bütünlemeye çalışmaktan da vazgeçip kopya hazırlamaya karar verirse, final sınavından geçer not alacak ve sonuçta kendisine bile inanamayacak olan öğrencidir.

hindistan dan inek kaçırıp başka bir ülkede satmak

(bkz: inek Kaçakçılığı)

hukuk öğrencisi

ilk 1000 bilemedin 2000 kişi içerisine girip, genelliklede aile-çevre baskısı ile nadiren de ideal edinip hukuk fakültesini yazan sonra yazdığına asgari 4 yıl çarpı 4 bin kere bin pişman olan öğrencidir. hayalleri yıkılmaya mahkumdur.

tartışmada haklı taraf olmak

iki numune için
(bkz: Nagehan Alçı)
(bkz: Rasim Ozan Kütahyalı)

onur karahanoğulları

Adını sürekli duyduğum ama kendisi ile henüz tanışma, karşılaşma fırsatı bulamadığım mülkiye hocası. Adını sürekli duyunca, merak edip oraya buraya bakınırken bir ara bıyıklarının kendisinden daha popüler olduğunu gördüm. Mülkiyenin kızları Onur hoca bıyıklarını kesti! diye ağıtlar yakmış; Mezun Mülkiyeliler , Onur hocanın bıyıksız halini görebilmek için mezun olmayan Mülkiyelilere hocanın bıyıksız çekilmiş fotoğrafını yollasınlar diye baskı üstüne baskı yapmış. Keramet bıyıkta mı, idare hukukunda mı hiç anlamadım. Anladığım şey: Kamu hizmetine son noktayı koyunca!? egonun tavan yapması,idare hukukçularının geneline hakim olan dünyayı biz idare ediyoruz havası ve ergen muhabbetlerinin her yerde aynı olması.
Lütfen bilinçlenelim!

(bkz: Bıyıklı erkekler)
(bkz: keramet)
(bkz: kılda keramet olsaydı)
(bkz: mezun mülkiyeliler)
(bkz: baskı yapmak)
(bkz: idare hukuku)