bugün

entry'ler (28)

sözlük yazarlarının film tavsiyeleri

kader.
boş ev.
sen de gitme.
kamlumbağalar da uçar.
itiraf.

romanya

zamanında ecdat toparağı olduğu için dillerinde pek çok türkçe kelime vardır. ingilizcenin yetmediği yerde türkçe konuş anlıyorlar. çizme, perde, masa, tavan, çorba, sarma... daha pek çok kelime aynıdır.

romanya

beş ay yaşadığım ülke. bizim çingene dediğimiz romenlerin değil, rumenlerin ülkesidir.elbette ki her ülke gibi orada da çingene vardır. hele öğrenci yurtlarının olduğu komplekste pek çoktur, cipsi adıyla nam salmışlardır ki bunlar arkadaşın tee kayseriden getirdiği sucukları çalarak, gönül rahatlığıyla kırmızı et yeme zevkimizi elimizden almışlardı.***

kangal

Kangal Sivas'ın ilçedir. Kangal çoban köpeği orta ve doğu anadolu'ya özgü çoban köpeğinin adıdır ki, hiç bir kangallı, köylü yada çoban köpeği yetiştiricisi ona kangal demez, kangal köpeği yada kangal iti der. Televizyonlardan yayılıp da Sivas Kangalı gibi bir acayip tamlamaya yol açan bu söylem de nereden çıktı onu anlamıyorum.

dilek

Dileme filinin, farsça kalp manasına gelen dil ile alakası olmalı diye düşünüyorum.Dilek olsa olsa dildendir.

facebook ilişki durumu

insanı dertlere, sonrasında fenomen değişikliğine sevk edendir, ne kadar can yakıcıdır: "Çok da sevmediğim bir bağlaçla bence cins sence özel bir isme bağlanışını internetten öğrenip ertesinde alkolsüz sarhoş olmalıyım. Kafam bin küsürlü sayılardan tirilyona fırlamalı. Kafam bünyesindeki bütün sayıları kusmalı, kafam sensiz olmalı. Bir gece vakti geçerken Bega'dan yoksun demeliyim, işte tam da burada yoksun. Burası dünyama uzaktan baktığım yer olamalı, burası Ay olmalı... "

mahya

köyde ezan sesinden mahrum iftarlar eden havvakızı, akşam alacasında, şehir meskeninde sözlüğe entry girerken ezan sesiyle kendine gelir. yerinden aç bilaç nefsiyle kalktğı anda perdesi açık kocaman camdan kayar gözleri. önce gökte daha dolununa varmamış ayı, derken dolunay gibi parlayan mayhayı görür: " şefaat ya resulallah"
ve ramazan nefsin terbiyesine değil, kalbin meskenine dolar, kalpte bir mahya yakar.

ömer tuğrul inançer

elif şafak'ın "aşk"ına celallenmiş er kişi. "aşk" ı okurken zihnimde şemsi tebrizi olarak canlanmıştır.
zannediyorum sefer dal'ın vefatından sonra cerrahilik postuna oturmuştur, şimdiki postnişindir. muhabbeti doyumsuzdur. hele fatih çıtlakla "dinlemek" üzerine bir videosu vardır ki muhakkak dinlenmelidir.
http://video.google.com/v...025282316063422&hl=tr

joseph louis lagrange

Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır dedirten, matematikçi. Onca buluşun ardından kendinden ve meslektaşlarından umudunu kesmiş,matematik bitmiştir, devir artık kimyacıların devridir diyerek köşesine çekilmiş, uzunca bir süre depresyon takılmıştır. Sonra arkadaşının kızı kendine evlenme teklif etmiş, telifinde de ısrarcı olmuş ve nihayet Lagrange ı ikna etmiş,onu içine düştüğü ruhsal bataktan çekip çıkartmıştır. Matematikçi bu evlilikle toparlanmış eski verimli günlerine dönmüş, ölene kadar çalışmaya ve üretmeye devam etmiştir.

trt spikerleri

"sivas" a inatla "sıvas" diyen insan topluluğu.

srinivasa ramanujan

hint asıllı matematikçi. dini inancı gereği biyoloji dersine girmeyi reddetmiş, böylelikle üniversite öğretimini yarıda bırakmıştır. eline geçen çok eski bir matematik kitabı ile uğraşmış, yaptığı ispatları ingiliz matematikçi Hardy'ye göndermiş. yapılan ispatlar teoremlere arasında çok önceden bulunmuş olanlar da varmış tabi Ramanujan bunların daha önce ispatlanmış olduğunu bilecek kadar bile matematik bilgisine sahip değilmiş. fakat postaladıkları arasında orjinal fikirler olduğu da Hardy'nin dikkatinden kaçmamış ve bu hintli adamı ingiltere'ye davet etmiş. Ramanujan'nın davete icabeti biraz zor olmuş çünkü dini inançları deniz aşırı seyahat yapmasına engelmiş. neyse aile ikna edilmiş ve Ramanujan kendini cambridge üniversitesinde bulmuş. burada modern ispat tekniklerini öğrenmiş ve dehasını ispatlamış. muazzam bir hesaplama tekniği varmış. matematikçiler "ramanujan söylüyorsa doğrudur" diyerek dehasını överken, kendisi bu sayıları rüyasında gördüğünü söylüyormuş. on sekiz aylık bir tedavi sürecinden sonra 33 yaşında hayatını kaybetmiş ki erken ölüm matematik dünyası için büyük bir kayıptır.

kızların birbirine hitap şekilleri

canım, canımıniçi, cancağızım, tatlım, tatlıcım, şeker, şekerim, balım, pamuk, beybi, bebek, bebiş,
kuzu, guzu, bacım, ablacım, safoş, kuşum, minik, miniş, hayatım, canımbenim, şekerpare, cangema,
şirine, haidi, candy, dilaşup, yavru guş, cangiş, yeavrum, jelibon, bonibon.

leonhard euler

babasını kırmamak için ilahiyat okumuş, matematik yeteneği Jean Bernoulli tarafından keşkedilmiştir. Bernoulli genç euler'e haftada bir ders vermeye başlamış, Daha sonra da Daniel ve Nicolas Bernoulli'nin de dikkatini çekmiş ve Bernoulli'lerin babasını ikna etmesiyle papaz olmaktan kurtulmuştur. Euler hayatının geri kalan yıllarında da Bernolli'lerle ilişkisini sürdürmüştür ve bu ailenin hep desteğini görmüştür. Kendisi de ilerde genç matematikçi lagrange'i desteklemiş ve onu çalışmaya yönlendirmiştir.

erkek olmak

Ece Temelkuran yazısı.

"Erkek ne zaman erkek olur?

"Heyecandan titreyen çocuklar aileleriyle vedalaştı. Onlarla altı ay boyunca konuşamayacaklardı. (...) (Erkekliğe geçiş ayini için maskeli adamlarca ormana götürülen çocuklar) maskeliler tarafından verilen her işi itirazsız yapmak zorundalar. Bol bol dayak yiyecekler. Ağlamaları, gülmeleri ve konuşmaları da yasak."
Bu paragraf, Atlas Dergisi’nden Zafer Kızılkaya’nın Senegal’deki erkeklik ayinlerini anlatan yazısından.

Afrika’da oğlan çocukları erkekliğe böyle geçiyorlar yani. Kişilikleri silinerek, ruhları budanarak. Kadınlardan uzak bir yerde vahşileştirilip, erkekliğin şiddetiyle kutsanarak. Daha çok insanlaşarak değil, kendinden büyük erkeklerin emirlerini itirazsız yerine getiren itaat makinelerine dönüşerek kabul ediliyorlar büyük erkek kardeşliği çemberine.
Türkiye’de nasıl erkek olur bir erkek? Bir oğlan çocuğu ne zaman erkekliğe geçer?
Sünnet olduğu zaman mı?
Askere gönderme töreninde annesine sarılırken ağlamamaya çalışırken mi?
Evlendiği ve boğulacak kadar sıkılmasına rağmen katlanmayı becerdiği zaman mı?
"Tuz torbasının" ipi boğazını kesecek kadar sıktığı zaman mı?
Bunlar hep erkekliğin "başkaları" tarafından onaylandığı sınavlar. Bir erkek, izleyenlerden, onaylayanlardan bağımsız olarak, kendi içinde ne zaman erkek olur? Ne zaman "adamdan sayar" bir erkek kendini?
***
Önce herkesin ortasında bir tokat yer. Yanağı kızarır, gözü kızarır, elleri önünde kavuşmuş sessiz durur, ensesi buz gibi yanar. Dudağı tam çocukluk bilgisiyle büzüşmüşken dönüp hafifçe yana, yine başı önde, kızları görüverir. Dudağını toparlar birden. Bir oğlan çocuğu ilk o anda erkek olmaya başlar herhalde. Birden, dudaklarını düzeltirken.
***
Sonra zaman geçer. Sokaklarda deliler gibi koşturan bedenini alıp, evlere sokup, beceriksiz aşk mektupları yazmalara kalkışır. Berbat klişelerle yazdığı mektubu günlerce cebinde en kıymetli ve gizli şey olarak taşıyıp, avuç teriyle paçavraya çevirirken biraz daha büyür çocuk. Ama tam o andır, biraz daha erkek olur; karanlık bir köşede parçaları bir araya getirilmeyecek şekilde mektubu parçalayıp öfkelendiği, bir daha asla böyle bir saçmalık yapmamaya yemin ettiği zaman. Bileğinde kesecek yer ararken "Sütün soğumuş oğlum" diyen annesine çocuk olmadığını anlatacak bir cümle ararken bu sınavı da geçmiş olur yeni erkek.
***
Herhalde en çok dibe vurduğu zaman erkek olur bir erkek, tekrar nefes alacak irtifalara tırmanmayı öğrenirken. Hayat şımarığı vücudunun mağrur duruşu gider o zaman, halden bilir bir bakış gelir gözlerine. Kadınların da kıymetini ancak o zaman bilir oğlan çocukları.
insan, yaşadığımız uygarlığın icadı olan erkeklik veya kadınlık ayinlerinin çok ötesinde ve dışında bir yerde "olur" aslında. Ve zaten hayatın kendisi yeterince beter bir sınav değil midir insan olmak için? Yeterince zorlu bir ayin..."

kadın dediğin

kadın dediğin ince belli olmalı.

ahmet buhan

kümes hayvanlarından nefret etmemi sağlayan kişi. annem haftasonları beni ders çalıştırıyor daha doğrusu ahmet buhan'ın tavuklu tavşanlı sayı problemlerini çözmem için zorlayıp duruyor, yedinci sınıfa gelmediğim için denklem kurmayı bilmiyorum, henüz ilkoludayım, kafam öyle karışıyor ki tavuk mu tavşan mı hangisi dört ayaklıydı bilemez oluyorum. nihayetinde buhan kitapları çocukluğumu travmaya çeviriyor. sorularda başrol oynayan bütün o hayvanlardan, sonuz sayıda ayaktan ve cemilcümle sayıdan hala nefret ediyorum. *

leonhard euler

"canlı analiz" olarak anılan matematik dehası. 17 yaşında öğretmenlik diplaması almış,ilk bilmsel eserini 19 yaşında vermiştir.On üç çocuğu vardır ve bir kısmı sırtında bir kısmı kucağında olan çocuklarıyla oynarken bile çalışmalarına devam etmiştir.Yarım saatte bir matematik raporu yazdığı rivayet edilmektedir.900'e yakın yazılı eser vermiştir. Sürekli bir şeyler ürettiği için yayıncıya gönderdiği raporlar bir yığın oluşturuyor, yayınlanmaya yığının ne üstündeki kağıttan başlandığı için çalışmaları genellikle sondan başa doğru yayınlanmıştır.y=f(x) fonksiyon gösterimini,e sayısını ve doğal logaritmayı bulmuştur. Topolojinin temelini atan meşhur "yedi köprü problemini" çözmüştür.

analiz

genel matematik diye de anılan analiz1-2 ve analiz3-4 in yanısıra reel analiz,fonksiyonel analiz,konveks analiz,vektörel analiz gibi matematik bölümünün baba derslerine adını vermiş olan hede.

fettah

sol göğsün altında bir taş ezilmekteyse akla gelen ilk dualardan biridir.sanki düğüm atılmıştır hayatın akışına ama allah fettahtır ve açacaktır o düğümü.nasıl peygamberin kalbi açıldı temizlendi genişeltildiyse, aynen öyle olacaktır çünkü allah fettahtır.

bin jip

Nihayetinde devinimsel bir şey olan sevgiyi,dinginliğin içinde betimlemek sanattır.Ve çok az sanatçı "sevme" yi Kim ki Duk'un Boş Ev'indeki kadar lirik anlatmayı başarabilmiştir.