bugün
- kemal kılıçdaroğlu26
- kemal kılıçdaroğlu'nun secaadeye basması45
- recep tayyip erdoğan24
- çalışanlara mesai dışında ulaşılamaz olma hakkı20
- bugün ne yapmayı düşünüyorsun27
- sarılmak istediğiniz sözlük yazarları31
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle38
- chp11
- muharrem ince16
- kadına yakışmayan şeyler22
- rte seçimi kaybederse akpliler ne yapıcak55
- ölmek istemek22
- celal şengör'ün dövme yorumu10
- iyi davrandığınız kızın size kötü davranması18
- 1 nisan13
- binali yıldırım 26 milyar dolar serveti olması17
- hafif balık etli olmak15
- erdoğan ın seçimi kazanma ihtimali28
- kılışdar seccadeye bastı oyum tayyip e28
- gençler neden evlenemiyor sorusu12
- 2 nisan 2023 fenerbahçe beşiktaş maçı11
- üniversiteyi 26 yaşında bitirmek15
- irem derici seksiliği22
- kemal kılıçdaroğlu'nun özür dilemesi12
- gelmiş geçmiş en korkunç video13
- şu an nerede olmak isterdiniz9
- üstteki yazarın ne mezunu olduğunu tahmin etmek23
- arkadaşlar bi bakar mısınız10
- erzurum da kar altında ucuz et kuyruğu33
- sahurdayız uludağ sözlük30
- durduk yere engelleyen erkek21
- karnabahar brokoli brüksel lahanası yiyen erkek28
- büyük meme vs küçük meme19
- seccade kutsalmıdır25
- günün sözü23
- hasan kaçan'ı seccade tweet i14
- 31 mart 2023 soğuklardan gına gelmesi15
- ateist birisine ramazan kolisi vermek34
- habakkuk11
- karınızın zeytinliğini budar mısınız10
- frank lucas denilen sapık12
- klarnet calan sarapci koala 69
- almanyanın karşı çıktığı cumhurbaşkanı adayları28
- borsa21
- kirpiklerin kaşınması8
- erkek görünce gelen kusma isteği16
- türkiye den siktir olup gitmek10
- frank lucas nihavend longa milas16 üçlüsü9
- iyi parti istanbul'i l başkanlığının kurşunlanması20
- üstteki yazarın yaşadığı şehir42


entry'ler (1814)
En ama en şerefsiz operatör, katıksız şerefsiz.
Bu akşam beni o kadar sinirlendirdiler ki bu tarife işleriyle ilgilenen ahlaksız "hayvan"ı elime verseler, kendisini, damarlarını sökerek öldürebilirim.
Bu akşam beni o kadar sinirlendirdiler ki bu tarife işleriyle ilgilenen ahlaksız "hayvan"ı elime verseler, kendisini, damarlarını sökerek öldürebilirim.
Erkekler kızlara göre daha esprilidir. Hırslı değillerdir, insanı strese sokmazlar, rahat rahat takılırlar ortada. En basitinden, kızlar okulda, sınavın olduğu gün sınava kadar ders çalışıp, "Onu bilmiyorum, buna çalışmadım, yetişmeyecek, ühühühü" diye söylenirken erkekler birbirleriyle şakalaşır, ona buna takılır, güler. Bu açıdan bakarsak erkek arkadaş insanı boş yere sıkıntıya sokmaz, aksine mutlu eder; "erkeklerle yapılan arkadaşlık sağlıklıdır" (kanser - stres ilişkisi *).
Tabi ki, bir kızın hemcinsleriyle iyi anlaşamaması sorun. Sonuç olarak erkek arkadaşlarla paylaşılacak şeyler farklıdır, kızlarla paylaşılacak şeyler farklı ve bana göre bir insanın iki cinsten de arkadaşı olmalıdır ki daha düzgün bir dünya görüşü, farklı bir bakış açısı kazansın, kişiliği otursun. Bu sırada, bir kız için konuşuyorum, erkekleri tanısın, nasıl davranışları, özellikleri olduğunu anlasın, ileride hayat arkadaşını seçerken onu değerlendireceği kriterler oluşturabilsin. insan karşı cinsiyle hiçbir şey paylaşmayınca gördüğü ilk kızı/erkeği bir şey sanıp atlıyor. Sonra boşanmalar falan...
Neyse.
***
Bir de bazı kızlar erkeklerin arkadaş çevrelerine girebilmek için böyle kasınç kasınç durup küfür falan ediyorlar, hiç hoş değil. Hayır, hiçbir erkeğin öyle bir kızı arkadaş ya da ne bileyim abla, sevgili vs herhangi bir konumda yanında dolaştırmak isteyeceğini sanmıyorum. Kızlar da böyle kızları takdir etmiyorlar, yadırgıyorlar. Demek istediğim şu ki, sevgili hemcinslerim, erkek arkadaşlarınız olsun dedim ama eğer olmuyorsa da kasmanıza gerek yok, hele bunun için erkeklerin bile etmediği küfürleri günlük yaşamınıza sokmanıza hiiç gerek yok. Lütfen.
Tabi ki, bir kızın hemcinsleriyle iyi anlaşamaması sorun. Sonuç olarak erkek arkadaşlarla paylaşılacak şeyler farklıdır, kızlarla paylaşılacak şeyler farklı ve bana göre bir insanın iki cinsten de arkadaşı olmalıdır ki daha düzgün bir dünya görüşü, farklı bir bakış açısı kazansın, kişiliği otursun. Bu sırada, bir kız için konuşuyorum, erkekleri tanısın, nasıl davranışları, özellikleri olduğunu anlasın, ileride hayat arkadaşını seçerken onu değerlendireceği kriterler oluşturabilsin. insan karşı cinsiyle hiçbir şey paylaşmayınca gördüğü ilk kızı/erkeği bir şey sanıp atlıyor. Sonra boşanmalar falan...
Neyse.
***
Bir de bazı kızlar erkeklerin arkadaş çevrelerine girebilmek için böyle kasınç kasınç durup küfür falan ediyorlar, hiç hoş değil. Hayır, hiçbir erkeğin öyle bir kızı arkadaş ya da ne bileyim abla, sevgili vs herhangi bir konumda yanında dolaştırmak isteyeceğini sanmıyorum. Kızlar da böyle kızları takdir etmiyorlar, yadırgıyorlar. Demek istediğim şu ki, sevgili hemcinslerim, erkek arkadaşlarınız olsun dedim ama eğer olmuyorsa da kasmanıza gerek yok, hele bunun için erkeklerin bile etmediği küfürleri günlük yaşamınıza sokmanıza hiiç gerek yok. Lütfen.
Kafası yüzlerce şeyle dolu olan öğrenci, vaktinin bir kısmını yarın ne giyeceğini düşünmeye ayıracaktır.
O değil de, bu ülkeyi yönetenlerin elinin ayarı yok. Kaldırılan yönetmeliğin kuralları çok katıydı mesela, şimdi yeni gelecek yönetmelik direkt serbest olabileceğimizi söylüyor. Tabi önce bir konuda anlaşalım: Kimse çıkıp lise öğrencisinin o aptal gri pantolon, deriyi yakan saçma bir gömlekle ya da ilköğretim öğrencisinin ne idüğü belirsiz mavi önlükle okula gitmesi gerektiğini savunmasın. Benim okuduğum okulda böyle katı kurallar yok. Bahsettiğim gri pantolon, zorunlu bir gömlek falan yok mesela. Gayet siyah bir pantolon, siyah bir kazakla (ya da çok cart olmadığı müddetçe farklı bir renk) gidebiliyorum ve bu çok rahat.
Diyeceğim şu ki, kurallar tam kaldırılmadan esnetilebilir; herkes kendi aldığı, düzgün siyah pantolon giyebilir mesela, uyduruk kumaştan yapılmış T-shirt ya da gömlek yerine okulun forma rengine uygun bir renk kazakla gidebilir mesela okula. Koyu renk etek giyilebilir, ne bileyim olabilir böyle şeyler. Şu şartlar altında tamamen zorunluluğun kaldırılması uygunsuzdur* ama dediğim gibi yapılırsa, esnetilirse, bazı noktalarda öğrenciler rahat bırakılırsa güzel olabilir. Hani asker ya da memur değiliz biz. Hem dünyanın en ağır müfredatını işleteceksin, yüzlerce sınavlar, ödevler olacak, hem de güzel insanı bile çirkin göstermeyi başaran o saçma formaları zorunlu kılacaksın. Karın tokluğuna çalışan köleye yapılmaz bu. Azıcık insaf.
***
Erkek öğrencilerin saçını kestirme zorunluluğu vardı bir ara, gerçi hala da var. Bu dünyanın en saçma şeyi ve niye kimse bunun saçma olduğunu söylememiş bugune kadar? Ya zaten ben ne bekliyorum ki? Yok ben bir şey demiyorum, önce erkekler savunsun kendilerini.
O değil de, bu ülkeyi yönetenlerin elinin ayarı yok. Kaldırılan yönetmeliğin kuralları çok katıydı mesela, şimdi yeni gelecek yönetmelik direkt serbest olabileceğimizi söylüyor. Tabi önce bir konuda anlaşalım: Kimse çıkıp lise öğrencisinin o aptal gri pantolon, deriyi yakan saçma bir gömlekle ya da ilköğretim öğrencisinin ne idüğü belirsiz mavi önlükle okula gitmesi gerektiğini savunmasın. Benim okuduğum okulda böyle katı kurallar yok. Bahsettiğim gri pantolon, zorunlu bir gömlek falan yok mesela. Gayet siyah bir pantolon, siyah bir kazakla (ya da çok cart olmadığı müddetçe farklı bir renk) gidebiliyorum ve bu çok rahat.
Diyeceğim şu ki, kurallar tam kaldırılmadan esnetilebilir; herkes kendi aldığı, düzgün siyah pantolon giyebilir mesela, uyduruk kumaştan yapılmış T-shirt ya da gömlek yerine okulun forma rengine uygun bir renk kazakla gidebilir mesela okula. Koyu renk etek giyilebilir, ne bileyim olabilir böyle şeyler. Şu şartlar altında tamamen zorunluluğun kaldırılması uygunsuzdur* ama dediğim gibi yapılırsa, esnetilirse, bazı noktalarda öğrenciler rahat bırakılırsa güzel olabilir. Hani asker ya da memur değiliz biz. Hem dünyanın en ağır müfredatını işleteceksin, yüzlerce sınavlar, ödevler olacak, hem de güzel insanı bile çirkin göstermeyi başaran o saçma formaları zorunlu kılacaksın. Karın tokluğuna çalışan köleye yapılmaz bu. Azıcık insaf.
***
Erkek öğrencilerin saçını kestirme zorunluluğu vardı bir ara, gerçi hala da var. Bu dünyanın en saçma şeyi ve niye kimse bunun saçma olduğunu söylememiş bugune kadar? Ya zaten ben ne bekliyorum ki? Yok ben bir şey demiyorum, önce erkekler savunsun kendilerini.
Rahat rahat koşamaz, oyun oynayamaz.
Başörtüsü takan insan aynı zamanda üstüne bir sorumluluk da almaktadır; sonuçta bu, din için yapılan bir şey. O yaştaki çocuk ne bilsin dini, kendisine anlatılsa bile ne kadarını idrak edebilsin? Dolayısıyla o yaştaki çocuğa başını kapattırmak çok mantıksız bir hareket.
Ha, kendi kapatmak istedi diyorsanız, sanmıyorum açıkçası. Çocuklar o yaşta atlar, zıplar, koşar, terler. Bir kız başörtüsüyle bunların ne kadarını yapabilir ki? Yapsa bile bir süre sonra o başörtüyü çıkararak devam etmek zorunda kalır, çünkü başörtüsü onun hareketlerini sınırlar -terleyen çocuğun hırkasını çıkarıp oyununa devam etmesi gibi-. Başını kapatma işi annesinden görerek sahip olduğu bir heves de olsa, en fazla dışarda arkadaşlarıyla oynayana kadar sürer, daha devam etmez. Gerisi hikaye.
Başörtüsü takan insan aynı zamanda üstüne bir sorumluluk da almaktadır; sonuçta bu, din için yapılan bir şey. O yaştaki çocuk ne bilsin dini, kendisine anlatılsa bile ne kadarını idrak edebilsin? Dolayısıyla o yaştaki çocuğa başını kapattırmak çok mantıksız bir hareket.
Ha, kendi kapatmak istedi diyorsanız, sanmıyorum açıkçası. Çocuklar o yaşta atlar, zıplar, koşar, terler. Bir kız başörtüsüyle bunların ne kadarını yapabilir ki? Yapsa bile bir süre sonra o başörtüyü çıkararak devam etmek zorunda kalır, çünkü başörtüsü onun hareketlerini sınırlar -terleyen çocuğun hırkasını çıkarıp oyununa devam etmesi gibi-. Başını kapatma işi annesinden görerek sahip olduğu bir heves de olsa, en fazla dışarda arkadaşlarıyla oynayana kadar sürer, daha devam etmez. Gerisi hikaye.
Bordo renklisi o kadar tatlıdır ki, durduğu yerden "Ye beni, ye beni" diye bağırır adeta.
Taa Rize'ye gidecek olan yazardır. Bir ara istanbul'da geceleri gündüz, gündüzleri gece yapar, yaşar giderdi.
Güzel, iyi yazan, hatta güzel konuşan yazar.
Ama... Şu ikide bir boşluk bırakıp alta geçip yeni paragraf yaparak, üç noktaları bol kullanarak, soru cevap yoluyla, adeta karşısındakiyle konuşuyormuş havası vererek yazması, tamam, kabul ediyorum, ilgi çekici, hoş, ancak sürekli de böyle yazınca...
Zaten köşe yazısı yazmanın ya da herhangi bir yazı yazmanın zor olan kısmı düşüncelerini "bağlamaktan" geçer. insan fikirlerini nasıl sıralayıp, alakayı hangi yoldan kuracağına karar vermekle zaman harcar. düşünceleri alt alta boşluk bırakarak sıralamak, şu an burda, yattığım yerden yapacağım en kolay iştir. Ciddiyim. Bak yapıyorum hatta:
"Sorsan yazar derler.
Neden?
Yazıyor diye...
Kimse sormaz, "yazıyor da, nasıl yazıyor?"
Çünkü burası Türkiye...
Yazmış mi? Yazmış.
Düşüncelerini paylaşmış mı? Paylaşmış.
Yayınlamış mı? Eveet.
Eee?
"Linking words" kullanmamış da, kolaya kaçmış da, basit yazmış da, direkt alta geçmiş de...
Kimsenin derdi değil.
Kimse dikkat etmez. Neden?
Burda "bilmemnebilmemne" oluyor mu? Oluyor. Başbakan çıkıp "şöyleböyle" diyor mu? Diyor.
"Şunubunu" yapan da bunlar değil mi? Bunlaar.
Eee?
Burda dikkat edilmez öyle şeylere kardeşim.
Burası bilmem neresi.
"
Ve böyle devam eder işte.
Ama... Şu ikide bir boşluk bırakıp alta geçip yeni paragraf yaparak, üç noktaları bol kullanarak, soru cevap yoluyla, adeta karşısındakiyle konuşuyormuş havası vererek yazması, tamam, kabul ediyorum, ilgi çekici, hoş, ancak sürekli de böyle yazınca...
Zaten köşe yazısı yazmanın ya da herhangi bir yazı yazmanın zor olan kısmı düşüncelerini "bağlamaktan" geçer. insan fikirlerini nasıl sıralayıp, alakayı hangi yoldan kuracağına karar vermekle zaman harcar. düşünceleri alt alta boşluk bırakarak sıralamak, şu an burda, yattığım yerden yapacağım en kolay iştir. Ciddiyim. Bak yapıyorum hatta:
"Sorsan yazar derler.
Neden?
Yazıyor diye...
Kimse sormaz, "yazıyor da, nasıl yazıyor?"
Çünkü burası Türkiye...
Yazmış mi? Yazmış.
Düşüncelerini paylaşmış mı? Paylaşmış.
Yayınlamış mı? Eveet.
Eee?
"Linking words" kullanmamış da, kolaya kaçmış da, basit yazmış da, direkt alta geçmiş de...
Kimsenin derdi değil.
Kimse dikkat etmez. Neden?
Burda "bilmemnebilmemne" oluyor mu? Oluyor. Başbakan çıkıp "şöyleböyle" diyor mu? Diyor.
"Şunubunu" yapan da bunlar değil mi? Bunlaar.
Eee?
Burda dikkat edilmez öyle şeylere kardeşim.
Burası bilmem neresi.
"
Ve böyle devam eder işte.
Kendini başka şeylere adamayı düşünüyordur.
Her anını değerlendiren kızdır, vakit kaybetmek istemiyordur, işini yürürken bile halledebiliyordur.
Beni rammstein konserine götüren adamla evlenmem. Ya, allah aşkına, karşımda till lindemann duruyor, seni ne yapayım ben, ahaha?
Edit: Bu entryye eksiyi de hakaret sayarım ama bak. Aaaa, geliyor tokat.
Edit: Bu entryye eksiyi de hakaret sayarım ama bak. Aaaa, geliyor tokat.
Tam bir "yağmurlu-kış-gününde-kitabını-al-koltuğuna-kıvrıl-dizlerini-battaniyeyle-ört-sıcak-bir-şeyler-iç"lik içecektir.
"burdan da bir dik indirseeem... Heeeh, tamam, 5, 12, 13."
"Pampiş" kelimesi de bir ağzıma takıldı ki, ooof...
Bisiklet süremiyorum.
Garip bir histir efenim, hani böyle yağmurlu bir pazar günündesindir de, yarın fizik sınavı vardır, karnınız ağırır falan gibi.
Bari gidip kendime yeni çanta, babet falan alayım da bir şeyler giyinmek için hevesim olsun okula giderken sözlük.
Bari gidip kendime yeni çanta, babet falan alayım da bir şeyler giyinmek için hevesim olsun okula giderken sözlük.
Hızlı esen rüzgarda "çatt" diye ortadan ikiye ayrılabilir. Aman diyeyim!