bugün

entry'ler (70)

günün psikolojisini özetleyen şarkı

teoman - sahilde bir sarhoş

her avm de mutlaka bulunan mağazalar

kafasında güneş gözlüğüyle bir mağaza kadar alışveriş yapıp poşet taşıyan tikky kızlar. mağaza sayılırlar.

uludağ sözlük mobil

yardırdığımdır. Mesajlaşma ve oylama sistemi de olsa tadından yenmeyecek olandır.

lucky strike

bir enteresan sigara. her gün aynı tadı vermeyeninden. camel'ı özleteninden.

günün tek cümlelik özeti

'erkekler ikiye ayrılır, pes oynar. '

sigara

lucky strike'ın diğerlerinden ayrılması gereken topluluk.

incir reçeli

''sana dokunmak tüm kelimeleri yakmak gibi.''

halil sezai paracıkoğlu

insanın içine dokunan sözleri, tadına varamayacak kadar kısa melodilerle birleştiren kahraman.

gecenin tek şarkılık özeti

lydia - one more day.

http://fizy.com/#s/1lybop

dinlemekten asla bıkılmayacak şarkılar

david cook - billie jean

http://fizy.com/#s/1lyecb

can yücel

şimdiki facebook aşklarının soundtracki olan küçük iskender'e ayarı vermiş can'dır.

nevizade'de edebiyatçılar, şairler ,entellektüel insan arkadaşlar bir arada bir meyhanede kafaları çekmektedir. masada can baba da vardır. yanında oturan küçük iskender, can yücel 'in bacağına elini koyar ve "büyük adamsın baba" dercesine bir bakış atar. can baba da döner ve küçük iskender'e "sikcek olsam büyük iskender'i sikerdim!" der.

sevgilinin ölmesi

'' -Bu gece benimle kalır mısın? Lütfen.

-Eğer kendini iyi hissedeceksen..

-Seninle uyuduğum zaman hep iyi hissederim, biliyorsun.

Eşyalarımı topladım ve hemen onun yanına gittim. Yedek anahtarımla kapıyı açtım. Yatağına uzanmış müzik dinliyordu. Saçından öpüp yanına uzandım. 'Nasıl hissediyorsun?'; dedim. Gülümsedi ve 'Şimdi çok daha iyi' dedi. Sarıldı bana. Gözlerinin altı morarmış ve zayıflamıştı. Onu öyle görmeye dayanamıyordum. Belli etmemem gerekiyordu. O uyurken tuvalete girip saatlerce ağlıyordum. Her yemeğin içine göz yaşlarım düşüyordu. Bulaşıkları göz yaşlarımla yıkıyordum adeta. Bir yandan sesimi duymaması ve iyileşmesi için dua ediyordum. Her seferinde. O ise hep gülümsüyordu benimleyken. 'Sevgilim, ben iyiyim. Benim için üzülme sakın. iyileştiğimde dışarı çıkacağız ve istediğimiz her şeyi yapacağız.' diyordu. 'Biliyorum sevgilim. Biliyorum..'

Onda kaldığım gecenin sabahı işe gitmek için hazırlandım. ilk önce ona güzel bir kahvaltı hazırladım. 'Bunların hepsi bitecek sevgilim * ' diye bir not bıraktım. Saçından öptüm ve evden çıktım. Öğle arasında onu aradım ama telefonunu açmadı, uyuyor diye düşündüm. O günde çok işim vardı. Saat 8de çıkabildim işten. Öyle yorulmuştum ki. Aklımdaki tek şey onun yanına sokulup uyumaktı. Kapıyı açtım ve üstümdekileri çıkartarak odaya doğru ilerledim. Kapıda durdum. Tam kapının ağzında. Kahvaltısına dokunmamıştı. Not rüzgardan düşmüş, o ise bıraktığım gibi. Yavaş adımlarla yanına yürüdüm. Dudaklarına dokundum. Kaskatı.. Buz gibi, Bir yandan hala gülümsüyor gibi. Yanına oturdum. Ağlayamıyordum bile. Çenem kasılmıştı. 'Seni seviyorum sevgilim. Neden gittin?' bile diyemiyordum. Öylece izliyordum donuk bedenini. Üç gün boyunca onunla öyle kaldım. Ellerim dudaklarında, dudaklarım boynunda. Telefonlar ve kapılar çalıyor. Açamıyorum. Onun yanından ayrılamıyorum. Açlık nefesimi kokutmuş, susuzluk dudaklarımı kurutmuş.. En sonunda kapıyı kırdılar. içeri girdiler. Beni tuttular kollarımdan, onun yanından götürmeye kalktılar. işte o zaman ağlamaya başladım.'Ayırmayın bizi. Bırakın beni!'

Hastanede kaldım birkaç hafta. Kalkamıyordum. Konuşamıyordum bile. Boynumda bana verdiği kolye duruyordu. Onu tutuyordum sadece. Annesi geldi sonra. 'Kızım' dedi, 'Sana bunu bırakmıştı.'

Bir kutu uzattı ve dışarı çıktı. Kutunun içinde bir sürü şey vardı. Pipet, oje, kalem, çakmak, kulaklık, diş fırçası, kullanılmış kontör, ikimizin ilk fotoğrafı, kanlı bir kumaş parçası ve bir mektup. Mektubu açtım. Aynen şöyle yazıyordu;

'Merhaba Sevgilim! Bunları hatırladın mı?

Pipet: Seninle ilk içtiğimiz içkinin pipeti. Sen masadan kalkarken, seninkini alıp cüzdanımın içine koymuştum. Hep sakladım onu sevgilim.

Oje: Bende kalkdığın ilk gün. Kırmızı ojeni bizde unutmuştun. Onu da sakladım ben.

Kalem: Sana ilk yazdığım mektup vardı ya. Bu kalemle yazmıştım işte.

Çakmak: ilk sigaranı yaktığım çakmak. O gün çok gülmüştük hatta. Hala unutmam.

Kulaklık: Otobüste şarkımızı dinlerken bu kulaklığı takmıştık kulaklarımıza. Başın omuzumda uyuya kalmıştın. Ne güzeldin. Seni öyle ömür boyu izleyebilirdim.

Diş fırçası: Bak işte, buna güleceksin. Aslında o sevdiğin diş fırçan kaybolmamıştı. Ben almıştım onu. Hatta itiraf etmek gerekirse ara sıra dişlerimi onunla fırçalıyordum sevgilim.

Kontör: Bak işte bu çok özel. Seninle ilk günlerimiz. Bu da seninleyken aldığım ilk kontör. Sana çabuk cevap vereceğim diye nasıl aceleyle kazımıştım ama. Keşke görebilseydin.

ikimizin ilk fotoğrafı: Çimenlere uzanmışız. Kollarımdasın. işte o gün sana aşık olduğumu anlamıştım.

Kumaş parçası: Sevgilim.. Belki bunu yaptığım için kızacaksın bana.. Benim olduğun gece. Senin kanın. Benim nefesim.

Aslında birçok şey var bende. Onları sonra sana verecektir annem. Ölüme yaklaştığımı biliyorum. Ama ölmek istemiyorum ben. Seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum çünkü. Daha çok sevmek istiyorum seni. Kimsenin seni sevemeyeceği kadar çok.

Ve beni görmeye dayanamadığını biliyorum sevgilim. Geceleri sesini duyuyorum, ağlıyorsun. Sen orada ağlarken bende kafamı yastığa gömüp ağlıyorum. Yemek yaparken, temizlik yaparken, müzik dinlerken.. Ağlıyorsun, biliyorum. Bende ağlıyorum sevgilim. Öleceğim diye değil, sensiz gideceğim diye. Seni tek bırakacağım diye. Yaşadığımız onca şeyden sonra böyle bitmesi ne acı. Seni severken ölüyorum, beni severken ağlıyorsun. Ben yarım gidiyorum, sen yarım kalıyorsun. Keşke 'Sende gel' diyebilseydim ama diyemem. Ve sakın böyle bir şeyi aklından geçirme. Benim için yaşayacaksın ve benim için gülümsemeye devam edeceksin.

Bana yaşattığın her şey için teşekkür ederim sevgilim.

Seni bekleyeceğim; Nefesim tekrar hayat dolana kadar.

Etim, kemiklerimden ayrılıyordu her satırda. Her satırda biraz daha parçalanıyordum. Nefesim yarım kaldı, kalbim zaten parçalandı. Yaşamıyorum bende sanki. Tenine tekrar dokunabilmek, ellerimi dudaklarında gezdirebilmek için nelerimi vermezdim. O gözlerimin önünde çürümüştü. Her görüşümde daha da eriyordu. En sonunda gitti işte. 'Seni seviyorum' diyemeden gitti. Ona sarılıp 'Lütfen. Lütfen bebeğim. Bırakma beni.' diyemeden gitti. Aşık olduğum adam, yok artık. Yanımda değil, tek kaldım. Kim sevecek beni onun kadar? Kim 'Sevgilim göbeğindeki doğum lekeni çok seviyorum' diyecek? Kim öpecek dudaklarımdan? Geceleri kabus gördüğümde, kan ter içinde kalmış bir halde ve korkmuşken kim 'Sevgilim. Şşş. Geçti. Kabus gördün, yanındayım ben.' diyerek sarılacak bana?

işte. Benden böyle gitti.

Hiç haber vermeden.. 'Seni seviyorum' diyemeden.

Ardında tüm anılarımızı bırakarak gitti.. ''

-dungibi-

insanı sigara içmeye özendiren ünlüler

(bkz: marla singer)

günün tek cümlelik özeti

yalnızlık iyi de, yalnız hissetmek kötü.

adamın ağzına sıçan şarkılar

Bütün bu insanların paylaştığı tek şey acıyken, hiç kimse çıkıp ne kadar çok ağlamamız gerektiğinden bahsetmiyor. sakin olun ve yavaş yavaş dinleyin.

Azad Zamanov - ayrılık

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/1867/

gecenin tek şarkılık özeti

cat power - good woman

günün tek cümlelik özeti

bir gün herkes değişir.

36 saat annesinin cesediyle oturan çocuk

eski ruh haline asla dönemeyecek, izleri hayatının her aşamasına etki gösterecek çocuk/luktur.

günün tek cümlelik özeti

tabiatım gereği çoğu şeyi anlamıyor olmam, her şeyin mantıklı olduğunu göstermez.

günün tek cümlelik özeti

rus ruleti, silahsız bir hiç.*