bugün
- zall beceremiyorsan bırak git11
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl14
- bacağa kramp girmesi9
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım10
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek10
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- anın görüntüsü19
- türkiye den soğuma sebepleri22
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar21
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak19
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri19
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek8
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- icardi1905'in sözlüğü bozması26
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana9
entry'ler (515)
beni çok seviyo garibim, ben de onu seviyom, çok seviyom, en çok seviyom, deli gibi seviyom, ölerim :m, yanıyom
hayatımın en umutsuz itirafının, sahip olduğum en büyük mutluluğa dönüşmesini sağlamış olaydır.
(bkz: o kendini biliyor)
(bkz: o kendini biliyor)
aşkların en güzeli.
en sevdiğim.
en sevdiğim.
Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. inan, ben hep senin olacağım. baştanbaşa sen olduğum için.
Şimdi öyle eminim ki kendimden, hissettiklerimden; işte diyorum, artık onu gerçekten hak ettiği gibi sevmeye ve mutlu etmeye hazırım...
ilk defa böylesine doğru bir iş yaptı yüreğim. Gitti, en mükemmelini buldu :)
bu sefer bari bi zahmet mutluluğu çok görme bana...
sarhoşların en tatlısı *
Halimi bilmeden dahi her satırında beni yazan usta...
Gitgide alışıyorum sana.
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz.
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun.
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan.
Alışkanlıklar daima korkutur beni.
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim.
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır.
Fakat şimdi sana alışıyorum.
Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Yalnız içimde garip bir korku var.
Sana alışmaktan değil, seni kendime alıştırmaktan korkuyorum.
Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini, daha değerlisini verememekten korkuyorum.
Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla yapayalnız bırakmaktan korkuyorum.
Oysaki her zaman ve günün her saatinde yanında olmalıyım senin
Bana alışmış olmaktan pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı.
Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni.
Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim.
"Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün.
Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende!
Alışkanlığınla,sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden!
ilk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan!
Sevgimle mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum.
Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.
Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum
ve sevgim senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor.
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
Sevginle bir aynayım şimdi,
Bana bakanlar baştanbaşa seni görecekler içimde.
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
iki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan...
Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni.
Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden.
Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor.
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri.
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum.
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık.
Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz.
Git gide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum.
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde.
Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez.
Açılmış bütün kuyuların derinliği, içimde seni bulduğum yer kadar derin değil.
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.
Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
Nehirler, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.
Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız.
Bu oluş tamamlandığı anda, yeryüzünde bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
Geçmişteki tüm alışkanlıkların, bana alışmanı önleyemez artık...
Gitgide alışıyorum sana.
Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz.
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun.
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan.
Alışkanlıklar daima korkutur beni.
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim.
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır.
Fakat şimdi sana alışıyorum.
Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Yalnız içimde garip bir korku var.
Sana alışmaktan değil, seni kendime alıştırmaktan korkuyorum.
Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini, daha değerlisini verememekten korkuyorum.
Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla yapayalnız bırakmaktan korkuyorum.
Oysaki her zaman ve günün her saatinde yanında olmalıyım senin
Bana alışmış olmaktan pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı.
Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni.
Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim.
"Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün.
Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende!
Alışkanlığınla,sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden!
ilk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan!
Sevgimle mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum.
Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.
Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum
ve sevgim senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor.
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
Sevginle bir aynayım şimdi,
Bana bakanlar baştanbaşa seni görecekler içimde.
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
iki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan...
Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni.
Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden.
Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor.
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri.
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum.
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık.
Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz.
Git gide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum.
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde.
Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez.
Açılmış bütün kuyuların derinliği, içimde seni bulduğum yer kadar derin değil.
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.
Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
Nehirler, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.
Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız.
Bu oluş tamamlandığı anda, yeryüzünde bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
Geçmişteki tüm alışkanlıkların, bana alışmanı önleyemez artık...
Haftalardır kavga ediyorum kendimle... Onu daha yeni kazanmışken, ''sen ve ben'' olmaz ki diye birbirimizi ikna etmeye çalışırken, onu üzmekten deli gibi korkarken.. Arkadaşlığın ardına sığınmaya çalıştığım her an soruyordum kendime, söylüyordum ama kendim bile duymuyordum.
ama artık biliyorum ne hissettiğimi, nasıl sevdiğimi.. huysuzluklarımın, kıskançlıklarımın, kavgalarımın, triplerimin sebebi belli artık. Günlerdir; yüzüme baktığı, yanımda durduğu, bana gülümsediği her an, içimde sakladığım, geriye attığım tüm duygularım çıkıyor ortaya. hoşlanmak kadar basit değil. Biri yıllardır en gerçek haliyle duruyorsa yanınızda, onun gibisi olsun ama tabii ki o olmaz çünkü o benim arkadaşım diye geçinip gidiyorsanız, yakınlaştığınız en ufak bir an, birbirinize verdiğiniz o arkadaşlığı aşan ama arkadaş görünen o çok fazla değerin hatrına görmezden geliniyorsa, yüzüne bakarken aslında içten içe acaba?lar geçiriyorsanız aklınızdan... Ona karşı gerçekten birşeyler hissettiğinizi kabullendikten sonra serbest bıraktıklarınız sadece '' hoşlanmak''tan ibaret olmuyor, olamıyor..
En kaba ama en gerçekçi tabirle '' geberiyor '' insan. Konuştuğumuz, göz göze geldiğimiz, yan yana durduğumuz her hangi bir an, öylesine bi an durup ona baktığımda, söyle gitsin diyorum ama olmuyor. Korkuyorum; çünkü yanıma gelmediği, başkalarıyla paylaştığı her anı kıskanıp yanımda olmasını dilerken, hislerimi öğrenip çekip gittiğinde, olmaz dediğinde, artık benimle geçirmediği dakikalar değil, bana bakıp sadece gülümsesin yeter dediğim binlerce an olacak her gün. ama onu kaybetmek, ondan uzak kalmak ihtimali bile ona aşık olduğum gerçeğini geciktirmiyor. o nasıl hissederse, ne derse, ne yaparsa yapsın, ben ona aşığım ve o bile bunu değiştiremez.
ama en kötüsü bu içimdeki ''olmaz'' korkusu. onu çok iyi tanıyorum, tepkisini, olmaz diyeceğini pekala tahmin ediyorum, o yüzden korkuyorum. yüzüme bakıp bunu söyleme ihtimali hepsinden kötü. o yüzden onu kaybetmek pahasına sevdiğini belli eden,ve burdan itiraf eden ben; onunla karşı karşıya gelmekten korkuyorum. onu görmek ve görememek, şu an ikisi de birbirinden beter...
şimdi bunu okur biliyorum, okusun.. bunları yüzüne söylemek için bana fırsat tanıyacağını, duymak isteyeceğini sanmıyorum. keşke duymak, yaşamak ve inandırmak adına bir şansım olsaydı.. Onu yanıbaşımda durduğu halde fark edemediğim ve sevmeden geçirdiğim 3 yılın her günü için binlerce kez pişman olup, kendimi suçladığımı başka ne zaman söyleyebilirim ki?
hep ''beni seviyom'' de dedi, şakaydı belki ama gerçek oldu.. hep ''beni seviyorum'' diye cevap verdim ama şimdi vermek istediğim cevabı veriyorum: seni seviyorum...
ama artık biliyorum ne hissettiğimi, nasıl sevdiğimi.. huysuzluklarımın, kıskançlıklarımın, kavgalarımın, triplerimin sebebi belli artık. Günlerdir; yüzüme baktığı, yanımda durduğu, bana gülümsediği her an, içimde sakladığım, geriye attığım tüm duygularım çıkıyor ortaya. hoşlanmak kadar basit değil. Biri yıllardır en gerçek haliyle duruyorsa yanınızda, onun gibisi olsun ama tabii ki o olmaz çünkü o benim arkadaşım diye geçinip gidiyorsanız, yakınlaştığınız en ufak bir an, birbirinize verdiğiniz o arkadaşlığı aşan ama arkadaş görünen o çok fazla değerin hatrına görmezden geliniyorsa, yüzüne bakarken aslında içten içe acaba?lar geçiriyorsanız aklınızdan... Ona karşı gerçekten birşeyler hissettiğinizi kabullendikten sonra serbest bıraktıklarınız sadece '' hoşlanmak''tan ibaret olmuyor, olamıyor..
En kaba ama en gerçekçi tabirle '' geberiyor '' insan. Konuştuğumuz, göz göze geldiğimiz, yan yana durduğumuz her hangi bir an, öylesine bi an durup ona baktığımda, söyle gitsin diyorum ama olmuyor. Korkuyorum; çünkü yanıma gelmediği, başkalarıyla paylaştığı her anı kıskanıp yanımda olmasını dilerken, hislerimi öğrenip çekip gittiğinde, olmaz dediğinde, artık benimle geçirmediği dakikalar değil, bana bakıp sadece gülümsesin yeter dediğim binlerce an olacak her gün. ama onu kaybetmek, ondan uzak kalmak ihtimali bile ona aşık olduğum gerçeğini geciktirmiyor. o nasıl hissederse, ne derse, ne yaparsa yapsın, ben ona aşığım ve o bile bunu değiştiremez.
ama en kötüsü bu içimdeki ''olmaz'' korkusu. onu çok iyi tanıyorum, tepkisini, olmaz diyeceğini pekala tahmin ediyorum, o yüzden korkuyorum. yüzüme bakıp bunu söyleme ihtimali hepsinden kötü. o yüzden onu kaybetmek pahasına sevdiğini belli eden,ve burdan itiraf eden ben; onunla karşı karşıya gelmekten korkuyorum. onu görmek ve görememek, şu an ikisi de birbirinden beter...
şimdi bunu okur biliyorum, okusun.. bunları yüzüne söylemek için bana fırsat tanıyacağını, duymak isteyeceğini sanmıyorum. keşke duymak, yaşamak ve inandırmak adına bir şansım olsaydı.. Onu yanıbaşımda durduğu halde fark edemediğim ve sevmeden geçirdiğim 3 yılın her günü için binlerce kez pişman olup, kendimi suçladığımı başka ne zaman söyleyebilirim ki?
hep ''beni seviyom'' de dedi, şakaydı belki ama gerçek oldu.. hep ''beni seviyorum'' diye cevap verdim ama şimdi vermek istediğim cevabı veriyorum: seni seviyorum...
Aslında bir konu var
Neden konuşamayız?
Neden hep suskunsun?
Ben güzelim kadınlar berbat
Neden buna gülmezsin?
Neden hep mutsuzsun ?
Sorular sorunca dersin ki
Neden çocuksun neden büyümezsin
Elimde cevabım yok
Olsa neye fayda, yüzün bana dönmez ki.
(bkz: yasemin mori- aslında bir konu var)
Neden konuşamayız?
Neden hep suskunsun?
Ben güzelim kadınlar berbat
Neden buna gülmezsin?
Neden hep mutsuzsun ?
Sorular sorunca dersin ki
Neden çocuksun neden büyümezsin
Elimde cevabım yok
Olsa neye fayda, yüzün bana dönmez ki.
(bkz: yasemin mori- aslında bir konu var)
'' sende ölümsüzlüğün çağrısını duydum önce
sonra tutuşup, yandım ben, sevdalandım apansız.''
sevdalar böyle başlar
sonra tutuşup, yandım ben, sevdalandım apansız.''
sevdalar böyle başlar
Bahçeli'den son dakika açıklaması:"Dilim sürçtüğü için Püskevit dedim, doğrusu elbette piskevüt!"
allie: sence aşkımız mucizeler yaratabilir mi dersin?
noah: evet öyle, her seferinde seni bana getiren de bu zaten...
(bkz: the notebook)
noah: evet öyle, her seferinde seni bana getiren de bu zaten...
(bkz: the notebook)
''iyi insan'' olmak için düşene bi tekme de sen vuracakmışsın, öyle diyorlar...
kendini haklı görenden yana olmazsan sen de haksız olurmuşsun, öyle düşünüyorlar...
hatalarından dolayı yapayalnız kalan bir dosta, yanlışlarını telafi eder umuduyla el uzatmak yaptıklarını mazur görmekmiş, öyle sanıyorlar...
insanlar değer yargılarını nereleriyle oluşturuyorlar anlamıyorum ben artık sözlük!
kendini haklı görenden yana olmazsan sen de haksız olurmuşsun, öyle düşünüyorlar...
hatalarından dolayı yapayalnız kalan bir dosta, yanlışlarını telafi eder umuduyla el uzatmak yaptıklarını mazur görmekmiş, öyle sanıyorlar...
insanlar değer yargılarını nereleriyle oluşturuyorlar anlamıyorum ben artık sözlük!
kadınları en iyi yorumlayan kalemlerden biri olan cemal süreya der ki;
''ama kadınlar, tanrım
öyle sevdim ki onları,
gelecek sefer
dünyaya
kadın olarak gelirsem
eşcinsel olurum.''
''ama kadınlar, tanrım
öyle sevdim ki onları,
gelecek sefer
dünyaya
kadın olarak gelirsem
eşcinsel olurum.''
üniversitede yetiştirilen öğretmen adaylarının başına, torpille atanmış, ingilizcenin dil bilgisinden, telaffuzundan, kültüründen bi haber öğretmenleri koyup; ondan sonra daha iyi bir dil eğitimi için yabancı öğretmen getirtmek niyedir?
yabancı öğretmen getirmeye o kadar meraklı olanların, üniversitelere yabancı öğretmenlerden bir kadro atayıp, atanmak için çırpınan ama bir türlü atamadıkları öğretmen adaylarının adam akıllı bir eğitim almaları için çabalamaması niyedir?
bizim ülkemizde liseye gelip hala fiileri geçmiş haline çeviremeyen öğrenciler varken, 10 yaşındaki çocukların, bizim bile anlayamadığımız ingiliz, amerikan, avustralya aksanını anlayabileceğini düşünmek niyedir?
bunları sıralasak, burdan Ankara'ya yol olur da, kime diyoruz orası tartışılır...
yabancı öğretmen getirmeye o kadar meraklı olanların, üniversitelere yabancı öğretmenlerden bir kadro atayıp, atanmak için çırpınan ama bir türlü atamadıkları öğretmen adaylarının adam akıllı bir eğitim almaları için çabalamaması niyedir?
bizim ülkemizde liseye gelip hala fiileri geçmiş haline çeviremeyen öğrenciler varken, 10 yaşındaki çocukların, bizim bile anlayamadığımız ingiliz, amerikan, avustralya aksanını anlayabileceğini düşünmek niyedir?
bunları sıralasak, burdan Ankara'ya yol olur da, kime diyoruz orası tartışılır...
bugün d&rda kitaplara taksit yapıldığını öğrendim sözlük.. mutluluktan seke seke çıktım alışveriş merkezinden.. uzun zamandır almak istediğim 2 kitabı da aldım.. 2 de taksit yaptırdım. taksit yaptırınca daha az ödüyormuşcasına mesut bir şekilde kitaplarıma bakıyorum şu an..