bugün

entry'ler (247)

seks yapmanın zararları

Cinsel yolla bulasan hastalik kapmak.

escort

Gunlugu 1000 liradan bir haftaligina kari kiralayip sikmeyi en sona birakacak kadar zengin olursan muhtemelen zaten ekstra bir caba gostermene gerek kalmadan renk renk cesit cesit karilar seninle o hayati bedavaya yasamak icin pesinde kuyruk olacaktir.

mini etek giyen kadının bacaklarına bakan erkek

Bu dinci kafasini anlamiyorum. Yarin bir felaket kopsa insanlik 6000 yil geriye gitse bunlar kafayi yer herhalde dusunsene cig domuz eti yiyosun, herkes ciplak geziyor kizli erkekli ayni atesin yaninda uyuyosun filan xd

papier de damas

dört dörtlük kağıttır. bunla bir sigara sarıp için, sonra bir de normal ocb ile sarıp için, sanki kola içerken pipet içerden bükülmüş ne kadar çeksen de kola gelmiyormuş gibi hissedeceksin. yapışkanı olmadığı için üst kısmını dişlemek gerekir. tek sıkıntısı, fazla kül dökmesidir; kapalı bir yerde sürekli içilirse odanın içi kar küresine dönecektir.

logitech g403

Logitech'in yeni seri faresi. Medium/Large handsize için tasarlanmış, referans olması bakımından EC2 ve EC1 arasında ölçülerde olduğunu söyleyebilirim. Mükemmel bir tasarımı yok, ancak ufak bir alışma evresinden sonra el ölçülerinize göre hemen her tarz tutuşa uygun hale geldiğini söyleyebilirim. Yan taraflar kauçuk, böylece eli terleyen oyuncuların hakimiyet kaybı yaşamasının önüne geçilmiş, ki bu tasarımına hayran olduğum EC2-A'yı malesef uzun süre kullanamamama sebep olmuş bana göre çok büyük bir eksikti. Fps oyunları için mükemmel olmasa da ona yakın bir safe dizayna sahip ayrıca sensörü piyasadaki en iyilerden biri. Mükemmel bir fps mouse'u olmasının yanısıra moba tarzı oyunlara da hitap ediyor zira çok hafif clickleri var. Kablo olarak gerçekten sağlam ve kalın bir örgü kablo tercih edilmiş, ancak bunun bir dezavantajı da var eğer bir mouse bungee kullanıyorsanız uyumsuzluk problemi yaşayabilirsiniz çünkü g403'ün kablosu standartlardan epey yüksek bir kalınlıkta. Bu fare hakkında söyleyebileceğim tek olumsuz şey, ilk parti üretimlerinde sıklıkla görülen scroll wheel rattle problemi. Malesef ilk serilerde kronik bir problem, neredeyse her pakette aynı sorun yaşanıyor ancak endişe edilmesi gereken bir nokta değil zira Logitech'in RMA servisi dünya üzerinde çalışan belki de en mutlu edici hizmeti veren yer olabilir. Aldığım mouse'da bu sorun çıkmasından sonra Logitech'le pazartesi iletişime geçtiğimde sadece fatura, seri no ve adres istendi ve perşembe günü hollanda'dan sıfır g403'üm gelmişti. Dolayısıyla endişelenecek bir durum değil aslında hatta sevinebilirsiniz bile, çünkü her ne kadar birinin scroll'u sorunlu da olsa bir mouse fiyatına 2 tane alabilmiş oldum başka bir bakış açısıyla, bu da mouse'umun bozulması durumunda her ne kadar geçici bir çözüm de olsa yedek mouse'umun olması anlamına geliyor. Son olarak Logitech'in g102,g403 ve g pro üçlüsüyle son dönemlerde piyasada gerçekten harikulade bir iş yaptığını söyleyebilirim, şimdilik bu kadar görüşmek üzere.

edit: zowie fk2 ile karşılaştırılmasını doğru bulmuyorum, zira iki mouse da elimde mevcut, fk2 daha flat (yere yakın) ve small size üretilen bir fare iken g403 daha ziyade yerden yüksek ve medium/large bir faredir. bu durumda fk2 daha ziyade claw grip için, g403 ise palm ve fingertipe yakın tutuşlar için daha uygun kaçıyor. fk2 yi kıyaslamak isterseniz g pro veya g 102 ile kıyaslamanız daha yararlı olacaktır, çünkü form olarak birbirlerine daha çok benziyorlar.

1024 768

counter strike vb. fps oyunlarında profesyonel oyuncuların sıklıkla tercih ettiği bir çözünürlüktür. geniş ekran (16:9) bir monitörde 1024*768 gibi (4:3) bir çözünürlük kullandığınızda görüntü yayvanlaşır. halk tabiriyle adamlar şişman görünür. bu da özellikle dürbünlü silahlarla (awp vs.) nişan alırken doğru yere nişan alma olasılığınızı artırır. ne demek istediğimi daha iyi anlamak için
görsel

sarma sigara

şu filtreli boş sigara tüplerine makinayla adıyaman samanı doldurulanları bir kenara bırakırsak, kaliteli bir tütün (bkz: george karelias and sons) ve ince bir kağıtla sarıldığında son derece keyif veren bir şeydir.

maddi açıdan : bir kere sarma sigara kesinlikle yoklukta gidecek bir şey değildir. bugün önüme 25 gr. karelias light ve piyasadaki en pahalı sigara olan parliament'i koysalar kesinlikle karelias sarmaya devam ederim. bununla birlikte maddi olarak paket almaktan daha hesaplı olduğu da bir gerçektir. ufak bir hesapla iyi bir 100'lü kağıt + 120'li ocb slim filtre + 2 paket 25 gram karelias 40 tl yapmaktadır. bu da günde 1 paket sigara içen birisini 6 gün boyunca rahatlıkla götürür. 11 tl'lik bir paketi ise 6 gün içtiğinizde fiyat 66 tl. aradaki rakam ayda en az 130 tl tasarruf yaptığınız anlamına geliyor. ki bu en kalitesi yani, tekel tütünleri ve adıyaman samanlarını hiç hesaba dahi katmıyorum.

sağlık açısından : her şeyden önce şunu söylemeliyim, sigara içmenin her türlüsü zarardır ve burada yazılanlar sigarayı şirin, zararsız göstermek amacıyla yazılmamıştır. fabrikasyon paket sigaralarda yüzlerce saçma sapan madde olduğunu artık anaokuluna giden çocuklar bile biliyor. saf tütün içtiğinizde ise yine karbonmonoksit ve nikotin gibi zararlı maddeleri alırsınız ancak adını ilk defa duyduğun koruyucu kanserojen maddelerin büyük bir kısmına da maruz kalmazsın. zaten şuradan da anlayabilirsiniz, paketli sigarayı ceketinin cebinde unutup 6 ay sonra bulup içsen de tadında ve içiminde herhangi bir değişiklik olmaz ama tütünü sardıktan sonra yarım saat o sigarayı yakmasan dahi o tütün kurumuş, dökülmeye başlamış kısacası içilmeyecek kıvama gelmiş olur. bunun temel sebebi de fabrikasyon sigaralarda yüzlerce saçma sapan koruyucu madde kullanılmış olmasıdır.

keyif açısından : fabrikasyon sigaralarda tat farkı yok mudur, vardır. ancak en nihayetinde kuru tütün olduğu için aromatik bir değişim beklememek gerekir. paket sigaralarda en fazla yapılabilecek atraksiyon, naneli olanlarını almak olabilir onun dışında özel bir seçenek djarium dışında pekala mevcut değildir. bunlar da zaten yapay aromatiklerdir, zevkine arada 1-2 paket içilir daha sonra normal sigaraya dönülür. ama sarmalık tütünlerde olay böyle değil. ıslağı, kurusu, şarapla marine edilmişi, virginiası, şekerlisi, ekşisi, tatlısı, tuzlusu, hatta bok kokanı bile var. (bkz: drum original) olay sadece tütünle değil, kullandığın kağıttan filtresine kadar da değişiyor ayrıca. o yüzden bu konuda tartışmanın yersiz olduğunu düşünüyorum. ayrıca bir kere sigara sarmayı öğrendikten sonra inanın sarması içmesinden daha keyifli gelecektir.

diğer zorluklar : paket sigara içtiğiniz zaman en büyük sıkıntılardan biri, otlakçı arkadaşların cüzdanınıza ortak olmasıdır. ama şu hayatım boyunca hiçbir arkadaşımın ya bitane de bana sarıversene zamqi dediğini duymadım. ayrıca genelde paket sigaralar üstünüzü başınızı leş gibi kokutur. fakat marka olarak da değişmekle birlikte hiç koku yapmayan tütünler ve kağıtlar hayli fazladır. Sarma sigaranın belki de tek zorluğu sarmayı öğrenene kadar çekilen çiledir. işin püf noktası, 2-3 gün 1 hafta 10 gün artık el becerinize kalmış, deneyerek üstesinden gelmek. inanın bana youtube'da çekilen how to roll a cigarette videolarını sabah akşam izleyerek hiçbir şey yapamazsınız. biliyorum ilk başta o kağıdı asla kıvıramayacak, bir ihtimal becerseniz dahi yamuk yumuk bir şey ortaya çıkacak, filtre kısmı boş kalacak duman gelmeyecek falan filan bunların olması normal. ama bir kere işin püf noktasını kaptıktan sonra artık o işin verdiği keyfi başka hiçbir şeyde bulamayacaksınız.

steelseries qck

Allah'ın belası lanet. Benden daha sık yıkanmasına rağmen hala toz toprak içinde olabilen bir şey.

logitech

Müşteri hizmetleri 4/4'lük çalışıyor. Haftasonu bir mouse aldım g403, bizdeki de şans kaydırma tekeri bozuk çıktı, ilk parti ürünlerde hep böyleymiş. Aldığım yerde son 1 kutu daha varmış sağolsun değiştirdiler, onda da aynı problem çıktı. Hemen pazartesi telefonla görüştüm, mail attılar, fatura fotoğrafı ve adresimi doldurup gönderdim. Tak 3 gün sonra ups kargo kapıma kadar getirmiş sıfır mouse'u. Hayret ettim vallaha helal olsun. Bide bu kargo ta hollanda'dan geliyor. Bizde olsa suratına bakmazlar sağlam gönderdiğin şeyi bozup geri yollarlar helal olsun.

idam cezasının gelmesi gereken suçlar

gelmemelidir. 21. yy da bunu tartışmak bile bir hata. neden mi gelmemelidir ?

1) idam cezasına hükmedecek nitelikte bir yargımız yok :
senelerce torpille hakim savcı alındı. fetöcülerün ayıklandığı yargıdaki kadrolar 1-2 sene içinde dolduğunda tekrardan liyakatin pas geçilip torpille alım yapılmayacağının bir garantisi yok. içi boş, kararlarında doktrine atıf yapmayan, araştırmayan bir hakim nesli yetişiyor. zaten son yıllarda kaliteli hukuk yapılmıyor. iş yükünden kaçmak için önüne gelene hagb veren zihniyetin kusura bakmayın ama idam hükmü verebilecek niteliğe sahip olduğunu düşünmüyorum. belki tam yerini tutmayacak ama size hızlı bir örnek vereceğim. aslında suçlu olmayan birisinin hapis cezası aldığını varsayın. suçsuzluğu ispat edilince özgürlüğüne kavuşabilir hatta hapis yattığı süreler için devletten tazminat dahi alabilir. ancak idamda bunun geri dönüşü yok. ayrıca bu yanlışlıkların önüne geçmek için idam cezası infaz edilene kadar uzunca bir süre hapis yatsalar dahi normal bir mahkum ile idamlık bir mahkumun psikolojisi de hiçbir zaman bir olmayacaktır.

2) halkın gazına gelmeden tartılmalı, ekonomik etkiler göze alınmalıdır.
halkın adalet duygusu mahkemelerden farklıdır. küçük bir hırsızlık olayında dahi hırsızı malı çalınan yargılasa, yarın bir gün bunun çoluğu çocuğu da hırsız olur diyerek hırsızın tüm sülalesinin idam edilmesini dahi düşünebilir. ama mahkemeler bu şekilde hareket etmez. senelerce üzerinde tartışılan, kanunlar ve daha da önemlisi "ilkeler çerçevesinde" kararlar verir. nedir mesela ? en güzel örneği "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz." ve tabiki "Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.". ayrıca biliyorum halkımız özellikle isim vermeyeceğim o 3-5 suçlunun mutlaka idam edilmesini istiyor ama üzgünüm dostlar idam cezası da olsa kanunların geriye yürümezliği ilkesi denen bir şey var. veya eski türkçeyle "makable şamil olmaz." bu yeni çıkan yasayla eskiden yargılanıp hüküm giymiş kimseye idam veremezsiniz. dolayısıyla siyasilerin toplumdaki gazla, yıllardan beri içimizde bir yerlerde bulunan intikam duygusuyla hareket etmemesi, önce 1. maddedeki nitelik konusunu sorgulamaları gerek.

3) amerikada idam olması bizde de olması gerektiği anlamına gelmez.
her ülkenin hukuk sistemi, genel yaşantısı ve kültürü farklıdır. bugün bir amerikalıya türkiye nerede diye sorduğunuzda adamlar brezilyanın oralarda herhalde dmi diye cevap veriyorlar. ancak bir avrupalıya türkiyeyi sorduğunuzda adamlar sizin dış işleri bakanınızın en son ziyaret ettiği ülkede söylediği sözleri dahi eleştirecek kadar konuşabiliyor. dolayısıyla amerika ile olan bağımız tamamen diplomasi düzeyindedir. fakat gelişen avrupayla kimsenin yadsıyamayacağı organik bir bağımız var. gerek coğrafi olarak, gerek ekonomik, gerek siyasi gerekse orada yaşayan milyonlarca vatandaşımızın olduğu gerçeğiyle, üzgünüm dostlar ama örnek alınacak bir hukuk sistemi varsa o da amerika değil avrupa olmalı bizler için. ayrıca her fırsatta müslüman ülkeyiz vurgusu yapılan bir toplumda, dahası "Allah'ın verdiği canı ondan başkası alamaz" öğretisinin hayatımızın her döneminde ilmek ilmek işlendiği bir toplumda bunu da geçtim 21. yy da idam gibi çağdışı bir uygulamanın tartışması düpedüz zaten topallayan ekonomimize bir kurşun da bizim sıkmamızdan başka bir şey değildir. üzgünüm ama avrupanın ve diğer ulusların vereceği ekonomik tepkileri göze almak "artık zorundayız". ekonomimiz topallıyor. günümüz dünyasında ülkeler tüfekle süngüyle savaşmıyor. üreten, dışarıya teknoloji ve sanayi satan ülkeler kazanıyor. bizde ise yediğimiz ekmeğin üretildiği buğday tohumu dahi dışarıdan ithal ediliyor. hiçbir doğal kaynağımız da yok. dolar olmuş 3.7 dolayısıyla artık sadece idam konusunda değil attığımız her adımda 10 düşünüp 1 hareket etmemiz gerekiyor.

counter strike global offensive

Yaklasik 1 sene once buraya yazdigim bir entry vardi. Oyun soyle zevkli boyle guzel falan yazmisim. Simdi donup bakiyorum da boyle oyunun Allah belasini versin. Communitysi ayri bir cringe zaten. Inatla valve in matchmaking sisteminde biseyler yapmaya calisanlar parasiyla sikilmekten zevk alan insanlardir bana gore. Her sene ayni terane. Cs go indirime girer 12 tl olur hileci kardeslerimiz oyunlarini alir bir sonraki indirimden hemen once yalandan bir vac dalgasi hooop sonra yine don basa. Communitydeki hileci ve veletleri engellemenin tek yolu vardir o da bu oyunun ucretini 24 tl degil 124 tl yapmak. Tabiki de bu saatten sonra yapilmasi anlamsiz olan bir hareket. Boyle gelmis boyle gider. Valve in zaten sikinde degil hileymis hurdaymis. Serverlar desen zaten cop. Anca yeni kasa yeni skin getirsinler. Baska bi bok yaptiklari yok zaten. 1-2 aya yeni operasyonu da cakarlar streamerlar da onlari izleyen velet sub lari kendini tatmin eder bi sure.

O streamerlara da ayri bir kil kapiyorum zaten. Her zaman soylemisimdir simdi de soyluyorum cs:go modern kumarin lokomotifidir. Her gun onlarca yeni kumar sitesi aciliyor. Ve hicbir emegi olmadan sadece masa basinda vakit oldurerek oturdugu yerden paralari goturen bu elemanlar da utanmadan 3 kurus daha fazla kazanmak icin bu sacma sapan sitelerin her allahin gunu reklamini yaparak communityi zehirliyorlar. Ulan zaten seni izleyen kitlenin yas ortalamasi 15. Ne hakla boyle bir seye onayak olabiliyorsun ki anlam veremiyorum. Umarim en kisa surede bu tarz sitelerin reklamini yapanlar gereken cezayi alirlar. Ama yayinciymis emek harciyormus montajmis dublajmis olaylarina da koca bir siktir cekiyorum musadenizle. Entertainment olayina kesinlikle karsi degilim herkes istedigi oyunu yayinlar istedigi içeriği kurallar ve legal cercevede paylasir ancak izleyici kitlesinde zaten bir yas siniri uygulamasi yok ve bu insanlar neye guvenerek kumar reklami yapiyorlar anlam veremiyorum. Belki bu soyledigim ilk etapta irrite edici gelebilir ancak bunun sonuclarini yakinen gormek cok zor bir sey degil. Acin facebooka cs go turkiye yazin orada goreceksiniz binlerce kisinin oldugu gruplar var. Cogunun yasi kucuk. Kucuk dediysem harbi harbi yolda sokakta gorsen oglum senin anan baban nerede kayboldun mu diye sorarsin yani abartmiyorum. Ve bu cocuklar bu gereksiz insanlarin yayinlarindan ozenip kazanmadiklari (anasindan babasindan gizlice, mobil ödemeyle vs.) paralarla skin alip kumar oynuyorlar. Bir seyler kazansalar da her gun takip ediyorum onlarca birbirinin ayni dolandirildim tarzi postlar. Bu mi yani amk. Aferin.

Durum bundan ibaret. Ozellikle ustune basarak soyluyorum. Turkiyede e-spor, streaming, entertainment sektoru ici bos bir yalandir ve gerek ulkemizdeki internet altyapisiyla, gerek 3 kurusa gotunu verecek olan kumarcibasi streamerlariyla da hicbir zaman gelismeyecektir bu sektor.

türkiyenin en sakin illeri

Bağcılar.

çocuk istismarcılarına idam cezası

Özellikle Türkiye gibi nispeten geri kalmış/gelişmekte olan ülkelerde bu tip kararlara kanaat edebilecek adalet mercileri yeterli donanımda değildir. En çok korktuğum şey ise, bu kadar asalım keselim diyen ruh hastasının gazıyla siyasilerin gerçekten bu tip sonu olmayan kararlar almaları.

Neden mi? Birincisi, Türkiye'deki adalet mercileri bu tip konularda sağlıklı karar verebilecek donanıma sahip değil. Çünkü yillardir hakim savci mulakatlarinda torpille bos beles adamlar aliniyor. Bu ve cesitli siyasi nedenlerle yargi mahkemelerine olan genel guven azalmis durumda halihazirda. Ote yandan Turkiye de o kadar cok sapik var ki, hepsi idamla yargilanacak olsa muhtemelen 10 tanesinden 1 tane masum olan arada kaynar. Ki bu da cok tehlikeli bir durum. Acikcasi is yukunden kacmak icin onune gelene hagb veren hakimlerin bu konuda neler yapabileceklerini dusundukce bilemiyorum yani cok korkunc bir senaryo.

Ve son olarak, ne olursa olsun, vatan savunmasi disinda insan oldurmeye karsiyim. Ve evet buna cok sevdiginiz cihat ve dini olaylar da dahil. Her sucun cezasi, sucla orantili olmalidir. Tecavuze ugrayan kisi psikolojik olarak mutlaka derin yara da alsa bir sekilde yasamaya devam eder. Bu bakimdan oldurmeyene olum cezasi vermek cok da orantili bir ceza degil acikcasi.

Cok eksilenecegim biliyorum ancak, bastan yazayim, mantigiyla okuyup adam gibi okuyabilecek insanlar dediklerimin dogru oldugunu anlayacaktir.

Edit: Bu tip taciz ve tecavuzleri cok cok cok daha azaltip belki de bitirmenin cok daha basit ve etkili bir yolu var bilin istedim, o da egitim. Bunu asmakla kesmekle bitiremezsiniz.

hayatta hiçbir şey başaramamış olma duygusu

Belki cok ironik gelecek psikoloji ile ilgilenip burada "yapmayin bunu kendinize, hayat soyle guzel boyle uber !" diyen arkadaslara;

Bu tip seyleri soylediginizde, depresif kafa yapisina sahip insanlar olarak biz bu tip tavsiyeleri okuyunca eger acemiysek, "hakikaten ulan dogru soyluyor adam, yarin su saattr uyansam, suraya gidip sunu yapsam, haftaya biraz daha sunu bunu yapsam belki hayatim biraz yoluna girer" gibi hayaller kurup, ertesi gun kalkinca once saate sövüp sonra o hayallerin icine siciyoruz. Biraz daha depresifsek bunlari okuduktan sonra hafif bir tebessumle "hasiktir ordan hayat guzelmis * )" falan diyoruz.

Ne bileyim aga çok şükür daha dibi gormedim, insallah gormem, ve evet biliyorum burnumuzun dibinde insanlar oluyor, bizim hayatimizin yaninda gercekten bok gibi gorunen hayatlar var ama lutfen kimse hayatin mukemmel oldugunu soylemesin bana.

Ortalama bir geliri olup, Turkiye de ortalama bir yasam suren ve bana gelip, her seye ragmen hayat soyle guzel diyen insanlar... Bence ruh hastasi olan insanlar bunlar gercekten. Hayatin simdiye kadar hicbir kotulugunu gormemem, onun guzel olacagi anlamina gelmez, zira hicbir guzelligini de gormedim...

üniversitelerde arkadaş ortamı

Yok gibi bir şey, ya da ben fazla asosyalim. Suan gercekten siklikla gorustugum, arada bir tatile ciktigim, kisaca her anlamda gercek hayati paylastigim tum arkadaslarim ya ilkokuldan ya da ortaokuldan tanidiklarim.

Liseden sonrasi yok olmuyor nedense.

gsm operatörleri mh leri aramayı ücretsiz yapacak

Şu müşteri hizmetlerine de telesekretersiz, direk arayınca kanlı canlı biriyle konuşturma şeklinde bir yasal zorunluluk getirseler on numara olacak.

ağızdan ağıza sigara dumank üflemek

Yazının sonunda, "ve o arkadaşim uyuduktan sonra, sonen sigara izmaritindeki ruj izine gizlice dil attım" tarzı bir şeyler bekledim...

zowie

Türkiye'de pek fazla bilinmeyen, ancak yurtdışındaki çoğu profesyonelin tercih ettiği, oyuncu ekipmanları üreten firma. BenQ'nun bünyesinde olan bir marka sanırım.

Gerçekten her kitleye hitap eden, fiyatı yüksek olsa bile aldığınızda bir daha değiştirme ihtiyacı duymayacağınız kaliteli ürünler üretiyor. Keşke Türkiye'de Razer, SteelSeries ve Logitech gibi markalar kadar bilinse ve satılsa. Şuan için ürünlerini deneyebilecek kadar yaygın satış ağı olmamakla birlikte, yeni nesil e-sport oyunlarının ülkemizde her geçen gün yaygınlaşması ve bu tip oyunlara yönelik ekipmanlara olan talebin de beraberinde artması, bu markanın ülkemize sağlam bir giriş yapması yönündeki beklentilerimi gün be gün artırıyor. Hayırlısı.

Bu arada (bkz: zowie ec2-a)

zowie ec2 a

Zowie firmasının FK serisi ile birlikte en çok tercih edilen faresi. Daha çok FPS oyuncularına hitap eder. Form olarak Razer Deathadder ve Microsoft Intellimouse 3.0 'a benzeyen bir yapısı var. Bu yüzden oldukça ergonomik, hemen hemen her türlü tutuş şekline uyum sağlasa da esas olarak palm grip denilen tutuş şekli için on numaradır. Claw grip denilen tutuşa sahipseniz daha alçak forma sahip olan FK serisi daha uygun olabilir.

Bu markanın bana kalırsa en güzel özelliği şu : Bir FPS oyuncusu için fare, silah gibidir. En önemli parçadır. Öte yandan, 70-80 dolar gibi paralar verilip alınan hemen her farenin zaten sensörü şusu busu ortalamanın üstündedir. O zaman bizim bu tarz bir fare alırken dikkat etmemiz gereken en önemli şey farenin ergonomisi, elimize oturması, bileği rahatsız etmemesi vs. Normalde razer'ın olsun steelseries'in olsun gerçekten çok güzel fareleri var. Ama en basitinden bu fareler, büyük elli oyunculara hitap ediyor. Hele hele Rival 300, tamam çok güzel ama fırıncı küreği gibi bir mouse olduğu için, benim gibi -küçük de demiyorum bak- orta uzunlukta eli olan insanlara malesef hitap etmiyor. Deathadder da denedim Rival 300 de kullandım, ama hep keşke şunların aynı formda, biraz daha ufak boyunu üretseler deyip durdum. Zowie ise bunu düşünmüş. Misal EC serisi, Deathadder ile Microsoft Intellimouse 3.0 arasında gayet ergonomik bir forma sahip. Aynı formdaki fareye EC-1 ve EC-2 olmak üzere 2 model üretmişler. Şekilleri tamamen aynı, ancak EC-1 büyük, EC-2 ise ufak versiyonu. Bu ne demek, biz her türden insanı düşünüyoruz, hesaba katıyoruz demek. Çok ama çok güzel bir olay. Zowie sayesinde istediğim formdaki fareyi, elime uygun boyutlarda rahatlıkla kullanabiliyorum.

Diğer bir güzel özelliğinden bahsetmek istiyorum. Bu farede yazılım, driver, şu bu yok. Takıyorsun USB portuna, altta ufak bir düğmesi var, DPI'ından Polling Rate'ine her ayarı buradan yapıyorsun. LAN turnuvalarına gidenler için bulunmaz nimet. Tak çalıştır mottosunu tam anlamıyla karşılayan bir olay. Bazen yazılım olayı insana kafayı yedirtebiliyor gerçekten. Yine örnek verecek olursam Deathadder donanım olarak çok iyi bir fare ama gel gelelim Razer Synapse denen, iğrenç ötesi bir yazılımı var. Ve bu fare yazılımsız soldan sağa 1 adım yürümez. Geçenlerde firmware update yaparken synapse kilitlendi. Kapatmaz olaydım. Fare çıldırdı, format atmak zorunda kaldım inanın. Tamam muhtemelen format atmadan da çözülebilecek bir problemdi ama herkes teknoloji gurusu değil, bu tarz aletlerin biraz daha "basit" olması gerekiyor kanımca. Tek anlatmak istediğim buydu.

Uzun lafın kısası, gidin görün, alın diyemiyorum malesef zira bu marka ülkemizde bir Logitech, Razer, Steelseries üçlüsü kadar popüler değil. Anca 1-2 online gamer ürünü satan sitenin stoklarına gelirse gelir, gelmezse anca amazon'dan alabilirsiniz an itibariyle. Umarım yakın zamanda e-sports olayına artan ilgiyle orantılı olarak bu markayı da ülkemizde daha sık görmeye başlarız, tek temennim bu.

mouse bungee

Özellikle profesyonel bilgisayar oyuncuları için tasarlanmış, fare kablosunu elastik ve dikey bir cisme sabitlemek suretiyle, kablo yıpranmasını ve fare hareketine engel oluşturabilecek kablo toplanmasını engellemeyi amaçlayan kısacası kablolu fareyi kablosuz konforuna çeviren bir zımbırtı.

Gerekli midir ? Bana göre evet. Doğru bir şekilde kullanıldığında gerçekten çok farklı bir deneyim elde edebilirsiniz. Yalnız 2 büyük problem var. Birincisi, ülkemizde çok fazla mouse bungee markası yok. Razer, Everest ve Thermaltake TTesports'un olmak üzere görebildiğim kadarıyla 3 farklı markanın satışı yapılmakta. Bunların malesef hepsi her mouse kablosuyla uyumlu değil. Everest'e sahip değilim fakat razer mouse bungee ve thermaltake galeru'ya sahibim. Bunlar arasında şaka gibi bir detay ancak razer'ın kendi mouse bungee'si razer'ın yine kendi faresi olan deathadder chroma'nın kablosuyla uyumlu değil. Kabloyu tutan dişleri da chroma'nın kablosu için çok dar ve keskin olduğu için kolayca kabloya zarar verebiliyor. E, kabloya zarar vermesin diye aldığımız bir zımbırtının özellikle bunu yapması ne derece mantıklı !? Thermaltake Galeru'nun ise kabloyu tuttuğu kısımda sert plastik yerine rubber gibi kauçuğumsu bir madde kullanılmış. Bu nedenle kabloya zarar vermesi pek ihtimal dahilinde değil. Ayrıca yapısal olarak da çok daha taşınabilir ve sağlam bir ürün. Ancak bunun dezavantajı da ince kablolarla pek anlaşamaması ve razer mouse bungee'nin yaylı sistemi kadar elastik olmaması... Everest marka olanı ise kullanmadığım için yorum yapmam doğru olmaz. Ancak piyasada en çok bilinen 4-5 farklı ürünün güzel ve objektif bir karşılaştırmasını incelemek isterseniz şu videoya göz atabilirsiniz (ingilizce) : https://www.youtube.com/watch?v=RNmLna6mQWA

ikinci büyük sıkıntı ise şu ki fiyat mevzusu... 3 ürünün de fiyatı 70-100 TL aralığında seyrediyor ülkemizde. Amazon gibi sitelerde de yine hemen hemen benzer fiyatlar var hatta Türkiye'deki fiyatlar daha uygun bile diyebilirim. Ülkemizde para kazanmak kolay bir şey değil. Hele hele o paralara mouse alınırken kısıtlı bütçeyle şansa ya tutarsa hesabı böyle bir ürün almak çok da akıllıca bir hareket değil farkındayım. O yüzden ben de kendimce bir çözüm buldum. iki farklı mouse bungee'ye sahip olmama rağmen DIY videolarını, yabancı forumları vs. bir süre takip ettim ve evdeki malzemelerle düşük bütçeyle bu zımbırtıyı nasıl elde edebilirizi buldum. Ha şöyle bir olay var, DIY yani kendin pişir kendin ye usulü mouse bungee evet göze çok hitap etmeyebilir neticede fabrikasyon parçalarla değil evdeki malzemelerle yapıyoruz. Ancak kesinlikle şunu söyleyebilirim ki, piyasadaki mouse bungee'lerden çok daha modüler, taşınabilir, ucuz ve belkide en önemli detay "HER MOUSE KABLOSUYLA UYUMLU" bir alet yapmış olacağız. Lafı daha fazla uzatmayayım resimlerle adım adım oyuncağımızı anlatalım :

Öncelikle bu benim fikrim değil. Youtube'daki uzakdoğulu bir kullanıcının attığı videodan esinlenerek yaptığım bir zımbırtı. O uzakdoğulu arkadaşın videosunu izlemek isterseniz şuraya linkini bırakıyorum : https://www.youtube.com/watch?v=cC-1K0N3qv8

Adım 1: Malzemeler:

Resimde de görebileceğiniz üzere malzemelerimiz temin etmesi çok basit ve ucuz şeyler.

- 1 adet delgeç (kırtasiyeden 5 TL'ye alabilirsiniz.)
- 1 adet kıskaç (kırtasiyeden 1 TL'ye alabilirsiniz.)
- 1 adet mum silikon (silindir şeklindeki şeffaf elastik çubuk, silikon tabancasına takılır, hırdavat dükkanlarından 1 TL'ye alabilirsiniz.)
- 1 adet bant (hepimizin evinde vardır ancak sağlam olması açısından ipekli bant diye tabir edilen sargı bezi sarma flasterlerinden kullandım, onu da 2-3 TL'ye herhangi bir eczaneden alabilirsiniz.)

Resim 1: görsel

Adım 2: Yapılışı:

Çok basit. Tek yapmanız gereken mum silikonu yer ile 45 derece açı yapacak şekilde delgeçin hareketli metal kısmına getirip, kıskaçla buraya sabitlemeniz. Bu işlemi yaptığınızda aşağıdaki resimdeki gibi görünmesi gerekmektedir.

Resim 2: http://i.hizliresim.com/NEQDyO.jpg

Resim 3: http://i.hizliresim.com/aEZY4z.jpg

Adım 3: Son aşama:

Son aşamada Resim 3'deki gibi görünen düzeneğimizdeki mum slilkonun alt ön ucuna mouse kablomuzu yapıştırıcı bant ile sabitliyoruz. Yine mouse kablosunun devamını mum silikonun arka üst tarafına yapıştırıcı bant ile 2. kez sabitliyoruz. Bu kadar ! Keyifli günler.

Resim 4 : http://i.hizliresim.com/pPQn70.jpg

Not : Resimler tamamen bana aittir.