bugün

paranoya ile karışık olan paranoid şizofren çeşidi en tehlikeli olan hastalıktır.
öfke kontrolünü kaybetmek.
şizofren candır. şizofreni hastası olan art niyetli değildir. olsa olsa hastadır. bilerek ve isteyerek insan öldürenlerle kıyasladığımda şizofrenleri bağrımıza basmamız gerektiği kanısına varıyorum.
En sonuncu ex'in muzdarip olduğu hastalık. Aklı fikri beraber geçirdiğimiz boklu dakikalarda. Yapma dedim. Bırak artık şu stalk şeyini ama yok. Yapıcam da yapıcam. Al işte sonuç. Evin içinde beni görmeler elimi tutup biri görmesin diye kuytu köşelere saklanmalar. Sıyırdı anlayacağınız. Onun için çok üzülüyorum. Sonuçta bir maymun hayatı. Neyse umarım kafasına sıkar da kurtulur dünya bir çirkeften daha. Mucks.
-"şizofren misin?"

-"hangimiz?"
dahilere musallat olan ruh hastalığı.
kardeş aslında biz yokuz hepimiz senin kafandayız*
görsel
şizofreni derneğinde gönüllü olarak çalışıyorum.
hepsinin sanatsal yönü aşırı gelişmiş.
Kimisi resimde, kimisi öyküde, kimisi drama dersinde döktürüyor.
Korkulacak her hangi bir yanları da yok, ilacını kullanan insanların hepsi sevimli oluyorlar. Gerçek duygusal kimliklerini gösteriyorlar.
memleketin siyasi tablosunun tartışılmaz tanısı.

tıp tarihine geçecek salgın.
sanatsal yön de görme yetenekleri aşırı gelişmiş insanlar.
görsel
görsel
https://youtu.be/0HhipmrXLYU
insan da biraz beyin kırıntısı falan olur. vay anasını sayın seyirciler ya adamlar nasıl kurmuş kafalarında.
Çözümü olmayan hastalık.
Çok zor çoook.
Şizofren bir bireyin davranışlarını, hareketlerini, gerçeği algılayış şeklini ve düşüncelerini çarpıtarak değiştiren, ailesi ve sosyal çevresi ile ilişkilerini bozan psikiyatrik bir hastalıktır.
sunları bir araya toplayayım. "bir güzel muhabbet ederiz" diye düşündüm.
mutfak işinden de anlarım, donattım sofrayı, bayağı uğraştım.
hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
bayağı da para gitti.
birinin yediğini öteki yemez. ötekinin içtiğini beriki içmez...
dört kişilik sofra kurdum. mumları da yaktım.
hatırladım... hepsi eric satie severdi.
müziği de ayarladım.
geldiler.
yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
kırk yaşımın karşısına da ben geçtim.
yirmi yaşım, otuzbeş yaşımı tutucu buldu.
kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
yatıştırayım dedim, "sen karışma moruk" dediler.
büyük hır çıktı.
komşular alttan üsten duvarlara vurdular..
yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı..
evin içine de ettiler..
bende kabahat.
ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.

-ali poyrazoğlu
bir hastalıktır sözlükte çok sık şizofrene rastlanılabiliyor.
aslında tamamen bellek sorunudur. tabii ki insan makine ya da makina değil. bu ayrımı yapabilir bunun için tdk'ya ihtiyaç duymamalı. hatta küçük ya da büyük ünlü uyumunu düşünmek zorunda da değil.
çok yukarılarda biri mi bunu yaptı? bilemeyiz. bilinmezlik güzel şey. bence insan nüfusunun yaklaşık %5-15 i hali hazırda şizofren. öyle efsane bir psikolojik rahatsızlık değil. kulak burun boğaz (kbb) hastalıklarında rastlanan franjit gibi. olası ve mümkün. zira kalıtsal olduğu kadar tetikleyicilerede bağlı. tetikleyici oranı giderek artmakta. genç yaşta intihar eden insan ya da çocuk haberlerini bu yüzden görüyoruz.
geldiğimiz nokta şudur. uzunca bir süredir gerek piar, gerek anket, gerek doldurulan formlar ile sistem tarafından oyalanabiliyorsunuz.

peki ya zaten şizofren algoritmaya ait bir sistemin içindeyseniz.

asıl sorun bu işte.

biz buna tıpta hiç bir şey demiyoruz.

çünkü bu zamanın içinde yer alamayacak kadar,

sıradan ve fark edilemez.

o da sizi fark etmiyorsa tabi.

farkındalık yaratılamaz.

o "hiç" var olmadı.
80 yaşındayım şeker kalp tansiyonum var ayrıca bu guruba dahilim. Gece gündüz Sessizce tüneldeki ışığa bakmaya devam ediyorum, sonrası pambık gibi bir yumuşaklık sonsuz bir huzur zaten.. *
incidekilerin hastalığı.