bugün

ırkın önemi yok dinin önemi yok..

(bkz: mühim olan insanlık)
ırkın önemi yok dinin önemi yok insalığın önemi yok önemli olan para.

(bkz: yalan mı)
(bkz: yazar burada yaratmış)
(bkz: tanrı olmak)
saçmasapandır. önemli olan insan olmaktır.
(bkz: ağzı olan konuşuyor)
(bkz: din kitlelerin afyonudur)
ırkın önemi olmadığı kısmına katıldığım önerme. lakin dinin de bir önemi yok. önemli olan insanların kendini bir millete, bir halka ait hissetmesi. osmanlı imparatorluğu, içinde bulundurduğu onlarca farklı ırka ve dine mensup insanları osmanlılık şemsiyesi altında 600 yıl boyunca tutmayı başarmıştır. ne zaman ki insanlar birbirlerinin dinine ve ırkına saldırmaya, başkalaştırmaya başladı osmanlı imparatorluğu'nun çöküşü başgösterdi. bu nedenle bu güzel türkiye cumhuriyeti'ni de ayakta tutmak için saçma sapan ayrımlara gitmek yerine tarihi şan ve şerefle dolu bu ulusa bağlılık yegane kurtuluştur.
önemli olan cumhuriyetimize sahip çıkmaktır!
(bkz: çay yaptım içer misin)

http://galeri.uludagsozlu...-katılacak-yazarlar-7597/
önemli olan herzaman atatürk ve cumhuriyettir.sizin gibiler yüzünden zaten din savaşları çıkıyor.şuan israille gazze arasında savaş varsa bunun sebebi dindir.bütün ayrımcılıkları doğuran dindir.eğer dünyada herkes ateist olsaydı belkide ülkeler arası bu kadar tartışmalar yaşanmıyacaktı.belki biz avrupa devletleriyle çok yakın olacaktık.peki şimdi niye olamıyoruz çünkü onlar hıristiyan.biz müslümanız.böyle ayırmayın insanları,devletleri.
insan olmaktır aslolan... sonra gelir her şey... binlerce km ötedeki için ağlayabilmek, çevrene duyarlı ve saygılı olabilmek, yaşarken dünyaya duyarlı olmaktır...

din, dil, ırk, renk ve diğer her şey kendince yaşanmalı ve başkalarına karışılmamlıdır... bırakın bu saçmalıkları da adam olun..
devletler düzeyinde din temelli birlikteliklere ve birliktelik düşüncelerine ilişkin örnekler tarihte mevcuttur. diğer yandan bu çabaların ne ölçüde başarılı olabildikleri tartışma konusudur.

imparatorluk sonrası ulus devlet oluşumlarının dahi egemenliklerinin sorgulandığı bir nevi (bkz: çok uluslu şirketler) döneminde din temelli oluşumların gerçekçiliği sorgulanmaya açıktır.

liberal ekonomi, siyaset ve toplum politikaları; bir yandan etnik farklılıklara saygı, çok kültürlülük söylemi geliştirirken; diğer yandan da tüm etnik ve kültürel yapılara sen de bizim içtiğimizden iç, giydiğimizden giy demektedir ki bu durum, liberal ekonomi politikalarının iç yüzünü gözler önüne sermektedir.

ırkın, kültürün ya da dinin toplumlar üzerindeki önemi yadsınamaz. bununla birlikte günümüz türkiye'sinin yaşadığı konjonktürel ve iç işlerine yönelik sorunların çözümüne ilişkin en önemli hamlesi; tarihsel ve toplumsal ilişkiler ağını (etnik, dini, kültürel ve toplumsal gücünü) yerel ve evrensel gelişmelerle birlikte okumak olacaktır.

bu süreçte bizi yoracak şeylerin başında türk-kürt, alevi-sünni, sosyal demokrat-cemaatçi tartışmaları gelmektedir.
ırkın önemi yok deyip ayrımdan kaçmaya çalışırken farklı bir ayrıma tutulmanın göstergesidir.
kabul etmeyen kişilerin aynı zamanda müslüman da olmadığı önermedir.

islamda kavmiyetçilik yoktur.

küfür de tek bir millettir, müslümanlar da...

şu anda yaşayan herkes, aynı peygamberin ümmetindendir*. yalnız bazıları ümmet-i davet, bazıları ümmet-i icabettir. yani ne yaptığını bilenler ve bilmeyenler. ne yaptığını bilmeyenler ise kavmine (ırkına) bakılmadan beraberce yargılanacaktır.
"adı, bayrağı, hukuğu islami usullere göre olan yeni bir ülke.." derken?
git oğlum kendi çöplüğünde debelen , zırvalama burda. hangi dünyada yaşıyorsun bilmem de senin cehenneme o haber gelmemiş şuradan söyleyeyim ben özgürlük diye birşey var bilmem duydun mu. Türkiye cumhuriyeti diye geçiyor farkındaysan , islam devleti diye değil. inanç özgürlüğü var yani bilmem anladın mı? ve de evet mühim olan insanlık , inananlardan çok daha insan olan inançsızlar da var bunun dinle alakası yok dikkatini çekeyim. (bkz: ayna) bak bakalım bi aynaya ne kadar insanlıkla karşılaşıcaksın.
kuran-ı kerim de ırklardan hatta lanetli ırklardan, isyankar ve uslanmaz ırklardan söz edilmesi gerçeği ile bağdaşmayan gerçeklik tezidir ki yaratıcı kudretin tüm insanlığı birbirinin kopyası olarak yaratabilecek kudreti olduğuna iman eden kişinin, yaratıcının, insanoğlunu ırklara ayırarak yaratmasına hatta hiçbir insanoğlunu diğeri ile benzer yaratmamasına da iman etmesi gerekir. şüphesiz ki düşünen ve iman eden insana yaratılışın bu kopya edilemez ayrımlarla dolu gizemi manidar gelmeli ve ırkların varlık nedenini uzun uzun sorgulamalıdır.
insanı yoktan varetmenin yanısıra adem babamız ve havva anamız dışındaki tüm insanlığı, anne ve baba aracılığı ile yaratması da oldukça derin bir anlam yüklüdür. insanlığa geçmiş algısı ve saygısı telkin eden dinimiz, insanı geçmişine olan bağlılığı ile de sınamaktadır. ırklar, adeta bir soy zincirleri olarak, fertlerinin geçmiş şuurları ile de sınanmaktadır. insanlığa yaratılışından itibaren, sınırsız bir insanlık hafızası bahşeden yaradan insanın sınırlı hayatında tüm yaşanmışlıkları geçmiş algısı olmadan kavramasını mümkün kılmayarak, insanı adeta mirasçı olarak varetmiştir. işte tam da burada atalarımızın mirasını devralmış bireyler olarak, bu mirastan aldığımız payın yanı sıra, bu mirasın getirmiş olduğu yükümlülüklerin de farkında olmamız gerektiği ortaya çıkmaktadır. ne kadar uzun yaşarsa yaşasın her insan kendisinden sonra gelene, tamamlamakla yükümlü olduğu ama ömrünün yetmediği bir borç, bir görev de devretmektedir.
kendi ırkımızı ele alalım, dinimizde dahil olmak üzere mirasımızı,geçmiş algımız, ırk algımız olmadan nasıl bugünlere taşıyabilirdik. ulu önderimizin ırk ve geçmiş algısı olmasa idi yüzyıllar boyu sancağımızda dalgalanan hilalimiz, bugün bayrağımızın bir parçası olabilir miydi? dinimizin gereği olan şehitlik hediyesi, bugün ordumuzun dinamosu olabilir miydi? binyıllar öncesinden devraldığımız ordu millet vasfımızı, para için savaşan bu dünya düzeni karşısında koruyabilir miydik? orta asyanın bozkırların da çınlayan türk adını, cumhuriyetimize taşıyabilir miydik? dört bir yanımızı sarmış dejenarasyon çabalarına rağmen, varlığımızı devam ettirebilir miydik? bunca aslından uzaklaşmış din algısı içinde, kutsal kitabından bir harf eksilmemiş bir millet olabilir miydik? bizi bizden iyi bilen ve tanıyan olmadığı, bizi bize biz öğrettiğimiz için hala bozkırın ölümsüz simaları, anadolu da capcanlıdır. hala dedekorkutumuzla büyür çocuklarımız, hala yunus emre ile dadaloğlu ile, karacaoğlan ile aşık olur, dellenir ve duruluruz.
ırkımızın mirasını her nesilde biraz daha büyütebildiğimiz için bugün hala bize türk deniyor. geçmişin silik milletlerinin aksine biz ırkımızla millet olduk ve hala aynı milletiz. ne mutlu türküm diyene diyebilen liderlerimizin sesi kulaklarımızda çınladığı müddetçe de öyle kalacağız. sonsuza kadar türküm diyebilmek arzusu ile yaşayan bu ırkın her ferdi, yaradanının katında da hakettiği mertebeye ulaşacaktır
insanların farklı ırklar olarak yaratılışındaki hikmeti, fiziksel ve psikolojik ibretler almak yerine milliyetçilik yapıp din min tanımama imkanı olarak algılayabilecek kadar islamdan uzak zihniyetin ağzına bir de kur'an ı kerim in ismini falan da alarak kendi kendine açıklık getirdiğini sandığı önermedir.

dayıcım bak,

tabii ibret alalım diye farklı ırklar olarak yaratıldık. ama onun açıklaması o kadar fransızca değil. mesela gevura karşı cihaddasın. yanında iki habeş bir de çeçen müslüman kardeşin var. karşında da ispanyol, ingiliz, alman, ne kadar kefere varsa işte...

sen bileceksin ki habeşin yeteneği nedir, tazı gibi koşması mıdır ,atmaca gibi sekmesi midir, sonra çeçenin olayı nedir, tankın içine sekip bomba bırakması mıdır, herkesin özelliğini bileceksin ki kendininkini de bilesin.

yoksa ne mutlu türküm diyene gibi garip ifadeler kullanıp, kendini müslüman kardeşlerinden üstün ve ayrı gör diye bir emir yok işinize geldiği zaman kaynak gösterdiğinizi sandığınız kur'an azimüşşan da...
ikisi de gereksizdir. önemli olan insan olabilmektir. ne mutlu bilmem ne demek ile bağlı bulunduğu dine ait olmanın mutluluk kaynağı olduğunu belirten şeyler gereksizdir. öenmli olan insan olabilmektir. insan olamadıktan sonra mutlu olsan ne.
ümmetçilik anlayışının mottosudur. doğrudur. bu yöntemle osmanlı neredeyse dünyanın hükümdarı olabilecek duruma gelmiştir. fakat milliyetçilik felsefesiyle elde kalan sadece bir avuç topraktır.
hepsi önemlidir, en önemlisi insanların renklerine ve dinlerine saygılı olmaktır.
(bkz: tek din insanlıktır)
(bkz: tek ırk insanlıktır)
insanlar ırklarını, milletlerini kendileri seçmediğinden öbür yandan din insanın kendi seçimi olduğundan mantıklı fikirdir.
hiç birinin önemi yok, önemli olan insanlıktır.
Yanlış tespittir. Irk önemlidir fakat din temel yapıtaştır.
Din; dil veya ırk ayrımı yapmadan bütün insanlığı kucaklayandır.