bugün

formasyon muafiyeti* için zorunlu çalışılması gereken iş.
Bir nevi köleliktir.
ulke de yillardir sure gelen atama problemi ve birikmis binlerce atanmayi bekleyen ogretmen var iken israrla bilmedigim ve anlamadigim nedenlerden dolayi ogretmenlik okuyup, okul bittikten sonra atanamayip yapilan istir.
Adaletli akp'nin can simidi uygulaması. bizden çaldıklarınızla neler yapıyorsunuz acaba? Hangi bakan koluna kaç bin liralık saat alıyor kim bilir...
"Ders ücretli öğretmenlik;

Okullar açısından; her yıl öğretmen açığını kapatmak üzere yeni birilerini bulma sorumluluğu, okulun kurumsal kültürünü her yıl değişen personele benimsetme telaşı, her KPSS döneminde sınava hazırlanmak üzere görevden ayrılan ders ücretli öğretmenler, aynı işi yapmalarına rağmen yokluğa mahkum edilen ders ücretli öğretmenler karşısında insani bir mahcubiyet, velilerin ders ücretli öğretenleri ikinci sınıf personel olarak düşünmesinden dolayı velileri ikna zorunluluğu vb. sosyal sorunların habercisidir.

Ders Ücretli Öğretmenler açısından; daha görevlendirilirken karar vericilerin minnetine muhtaç olmak, ekmeğinin birilerinin -gerekçeye ihtiyacı olmayan- iki kelimesine bağlı olması, aynı işi yaptığı meslektaşlarının üçte biri ücret almanın ezikliği ve bu ücretle geçinmek zorunda olmak, okulun kadrolu yönetici ve öğretmenlerinin yanında ikinci sınıf öğretmen olmayı kabullenme, her an yerine kadrolu bir öğretmenin atanabileceği endişesi, okuldaki görevini yaparken bir sonraki KPSS için çalışma zorunluluğu, resmi statüsünün belli olmasıyla öğrencilerin ve velilerin ilgi ve desteğinin ikincil duruma düşmesi, özetle “zoraki öğretmen” olmak demektir.

Öğrenciler açısından; öğretmen-öğrenci ilişkilerindeki güven ve istikrarın eğitimde başarının en önemli sebeplerinden olduğu okulda sürekli değişen öğretmenlere adapte olamama, atama sorunundan dolayı mesleğine motive olamamış öğretmeni nedeniyle daha düşük profilli öğretim etkinlikleriyle idare etme zorunluluğu, okulunun en temel ihtiyacı olan öğretmen açığının bile kapatılamadığı gerçeğine rağmen, tüm koşullar açısından beş başı mamur okullarda öğrenim gören arkadaşlarıyla TEOG, YGS, LYS vb sınavlarda yarışmak zorunda kalmak gibi taşıyamayacağı yüklere muhatap olma anlamını taşımaktadır.

Sonuç olarak; eğitimin yüzlerce sorunu mevcut olmakla birlikte çözüm için başlangıç noktası öğretmen açığının kapatılması ve öğretmenlerin mesleklerinin gerektirdiği standartları haiz özlük haklarına kavuşturulmasıdır. Halen yurt genelinde görev verilen on binlerce ücretli öğretmen öğretmenlik yapma yeterliliklerine sahipse atamaları yapılmalı, değilse öğretmen olarak görev yapmaları engellenmelidir. Hükümet, bir öğretmen maaşıyla üç ücretli öğretmen çalıştırmak gibi “emek ve alınteri istismarı” olan çağdışı “ders ücretli öğretmenlik” uygulamasına bir an önce son vermelidir. Bu açıdan 15 bin öğretmen alımına “Yetmez ama evet” diyor, hükümet ve bakanlık yetkililerini kamu kaynaklarını köşk ve saraylara, lüks ve ihtişamlarıyla göz kamaştıran kamu binalarına, kamudaki araç saltanatına, siyasetçilerin sınavsız memur yapılan yakınlarına, yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretlerle adeta birilerine arpalık haline getirilen bazı kamu kurum ve iktisadi teşekküllerine harcamak yerine milletin gerçek ve en temel ihtiyaçlarına harcamaya, bu bağlamda öncelikle atama bekleyen öğretmen adayları ile öğretmen bekleyen öğrencilerimizi, iş arayan gençlerimizle hizmet bekleyen milletimizi buluşturmaya davet ediyorum."
Amelelik. Allah düşürmesin.
durumu küçük bir anıyla özetleyeyim:
Felsefe dersine giren ücretli öğretmenin anlattıklarına dayanamayan öğrenci, öğretmenine:
-Hocam, siz bu dersten ne kadar alıyorsunuz?
- 8 lira...
- Allasen, şu 10 lirayı alın da az susun hocam!

Acıdır, üzücüdür, başıma geldi ordan biliyorum.
hem öğrenciyi hem de öğretmeni eğitimden soğutan saçmalık.
şahsımın da bir zamanlar 3 ay yaptığı kölelik. neden bu kadar az paraya rağmen yaptım diye kendime sordum.

sadece milli eğitim tecrübesi için sanırım. ama işin içine girince insanın yapası gelmiyor. öğretmenler odasında yöneltilen hep aynı sorular...

''ya sizden bu sene çok aldılar ama niye gidemeniz puanınız kaçtı?''

e be amın evladı. 3 puan daha alsam gidecektim. benden birkaç puan fazla aldın diye bu havalar niye? kaliteni kpss puanı mı belirliyor?
devletin bizim paramız bu kadar öğretmen atayacak kadar çok yok ama ders saatine göre para verip iki gün sonra başka birini öğretmen yapıp ufacık çocukları rezil ederek bir nesli heba edecek kadar ufkumuz var anlamına gelen uygulamadır.
ortadan kaldırılmadan eğitimde bir şeyler düzelmeyeceği kesin olan zararlı kurum.

pedagojik formasyon almayanlarca da hatta arttırıyorum lise mezunları bile yapabilir. nitelik, liyakat, ehliyet aranmaz. öğretmen adayları genellikle ilk dönem yapar ikinci dönem kpss'ye çalışır ve ücretli'yi bırakır. burda olan elbette hoca değişiminden etkilenen öğrenciye olur.
butun akpli ogretmenler evinde kar tatilinde yatarken,bu fakirler tatil olmasın diye dua eder,cunku her tatil maasdan kesinti demek.
yeterli sayıda öğretmeni olmayan kasaba liselerinin vazgeçilmezleridir. ben öğrenciyken 43 öğretmeni olan okulumda, üniversiteyi bitirdiğimde sadece 7 öğretmen ile ders yılı başlatılmaya çalışılıyordu. yüzbinlerce kişilik işsiz üniversite ordusuna katılmış iken, okul müdürünün teklifiyle 3 arkadaş başladık ücretli öğretmenliğe. orta 1 den lise sona kadar 13 farklı derse girdim. felsefe, mantık, inkılap tarihi, milli coğrafya, milli tarih, ingilizce, müzik, beden eğitimi, vatandaşlık bilgisi, edebiyat, türkçe, sosyoloji, iş bilgisi ve teknik. gönüllü olduğumuzdan, haftada 30 saatlik sınırı da aşıyorduk. sigara parası ve öğle arası yediğimiz ekmek arası ıvır zıvırın karşılığı olabiliyordu ders ücretleri.

hangi işi yapacaksan yap, öncelikle gönüllü olmalısın. sakın öğretmen arkadaşlarım alınmasınlar, meb öğretmenlerinin her ders öncesi yaptığı gibi 15 dakikayı geçen yoklamalar yapmıyorduk; yoklamadan sonra "nerde kalmıştık" sorusunu sormuyorduk, birisi okusun diğerleri can kulağıyla dinlesin demiyorduk. sonrasında kim anlatacak sorumuza kalkan parmak beklemiyorduk. parmak kaldırmayanları da hırpalamıyorduk.

gençliğimizin verdiği azim ve iştahla hemşehrilerimizin makus talihini kırmalarına vesile olmaya çalıştık hep. sabaha karşı 3 lere kadar ders çalışıp, sabah genç kardeşlerimize aktarmaya uğraştık. diğer 2 gönüllü-ücretli öğretmen arkadaşımla üniversite hazırlık kursu tertipledik okulun boş sınıflarında. bir yıl önce 83 son sınıf öğrencisinden sadece 1 kişi 1. basamak sınavını geçebilmiş, 2. basamakta herhangi bir okula yerleşememişken, o yıl kursa gelen 82 öğrenciden 46 tanesi 1. basamağı geçti. 6 öğrenci de çeşitli üniversitelere yerleşti. bu başarı birçokları tarafından küçümsenebilir ama, öyle bir okuldan bahsediyorum ki, hala bu başarı düzeyini yakalamış değil okulum. hala o yılın altın yıl olduğundan bahsedilir.
ücretli köleliktir.

bu kutsal meslek bu kadar ucuz olmamalı.
devletin taşeron öğretmen çalıştırma politikasıdır. sömürüdür. sen yıllarca emek ver 900-1000 liraya çalıştırıl. yazıktır, günahtır hem öğrenciye hem öğretmene.
ücretlerine bakıldığında devlet sömürüsü olduğu açıkça görülebilen sistem.
türk milli eğtiminin kangrenidir, belasıdır. sizin özenle büyüttüğünüz çocuklarınız, gözünüzden sakındığınız yeğenlerinizin dersine ücretli öğretmenler giriyor. peki neden? devlet babanız 2200 lira maaşı çok görüyor onlara. 900 liraya çalıştırıyorlar bu insanları. onlar da haliyle 3 ay 5 ay çalışıp çıkıyor.

sonra da eğitimde başarıymış. komik...
Kadrolu öğretmenlerin asagılık pislik bakıslarına maruz kalmak. Hep yapmacık samimiyet kendi aralarında gulusmeler vs. Kotu bir durum bireysel olarak.
Eğitim fakültesi ve öğretmenlik mezunlarının iş bulamadığı zaman başvurduğu meslek.

Kadrolu öğretmenlerden daha çok çalışıp daha az ücret almaları koyar insana. Özellikle fosilleşme yaşına gelip hala öğretmenlik yapanlara sesleniyorum , gençlerin önünü açın artık.
yarı zamanlı emanet öğretmenlik.
(bkz: taşeron işçilik)
(bkz: devlet eliyle kölelik)
kesinlikle mühendis ya da farklı meslek dallarının yapmaması gereken iş.geçen dönem okulumuzda öğle grubunun neredeyse tamamı ücretliydi.madem ihtiyaç var bu insanları bu kadar uğraştıracağına birkaç yıl eğitim fakültelerini kapa da bekleyen insanları al. daha sonra da ihtiyaca göre bölüm aç.aynı işi yapıp onların daha az para almaları da cabası.ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorlar malesef.ancak gerçek şu ki öğretmen mesleğinden olmayıp mühendis gibi meslek dalarından olup görev yapan kadrolu insanlar da var.işini iyi yapar ya da yapmaz.o kişinin vicdanına kalmış.üzücü tarafı ise öğretmenlikle alakası olmayan tiplerin başınızda idareci kesilip, eğitimden bahsetmeleri.belli yılı devirmiş yaşlı öğretmenler emekli edilmeli ki gençlerin önü açılsın.umarım öğretmenlik hayalleri kuran tüm meslektaşlarım tez zamanda bu isteğine kavuşur.
neresinden bakarsan bak facia. eğitim sistemi zaten gidiş-dönüşlü stabilize yol gibi. öndeki kamyonları takip eden ferrariler var. normalde öğretmen yapılan şahsiyetlerin bile yetkinliği tartışmalı iken bir de herhangi bir şart aranmaksızın işe alınan öğretmenler. öğretmen açısından daha da vahim. herhangi bir garantin yokken seninle aynı işi yapan insanların 1/3'ü para almak tamamen onur kırıcı ve haksız bir durum. öğrenci tarafından bakarsak; neyse bakmayalım, zaten 45 gün gelmese bile 9 zayıf dersle sınıfı geçiyorlar. onları pek ilgilendirmiyor durum.
Devletin taşeronluk yaptığının açık bir göstergesidir ücretli öğretmenlik. Buradaki yazı durumu iyi özetlemiş.