bugün

ücretli öğretmenlik

yeterli sayıda öğretmeni olmayan kasaba liselerinin vazgeçilmezleridir. ben öğrenciyken 43 öğretmeni olan okulumda, üniversiteyi bitirdiğimde sadece 7 öğretmen ile ders yılı başlatılmaya çalışılıyordu. yüzbinlerce kişilik işsiz üniversite ordusuna katılmış iken, okul müdürünün teklifiyle 3 arkadaş başladık ücretli öğretmenliğe. orta 1 den lise sona kadar 13 farklı derse girdim. felsefe, mantık, inkılap tarihi, milli coğrafya, milli tarih, ingilizce, müzik, beden eğitimi, vatandaşlık bilgisi, edebiyat, türkçe, sosyoloji, iş bilgisi ve teknik. gönüllü olduğumuzdan, haftada 30 saatlik sınırı da aşıyorduk. sigara parası ve öğle arası yediğimiz ekmek arası ıvır zıvırın karşılığı olabiliyordu ders ücretleri.

hangi işi yapacaksan yap, öncelikle gönüllü olmalısın. sakın öğretmen arkadaşlarım alınmasınlar, meb öğretmenlerinin her ders öncesi yaptığı gibi 15 dakikayı geçen yoklamalar yapmıyorduk; yoklamadan sonra "nerde kalmıştık" sorusunu sormuyorduk, birisi okusun diğerleri can kulağıyla dinlesin demiyorduk. sonrasında kim anlatacak sorumuza kalkan parmak beklemiyorduk. parmak kaldırmayanları da hırpalamıyorduk.

gençliğimizin verdiği azim ve iştahla hemşehrilerimizin makus talihini kırmalarına vesile olmaya çalıştık hep. sabaha karşı 3 lere kadar ders çalışıp, sabah genç kardeşlerimize aktarmaya uğraştık. diğer 2 gönüllü-ücretli öğretmen arkadaşımla üniversite hazırlık kursu tertipledik okulun boş sınıflarında. bir yıl önce 83 son sınıf öğrencisinden sadece 1 kişi 1. basamak sınavını geçebilmiş, 2. basamakta herhangi bir okula yerleşememişken, o yıl kursa gelen 82 öğrenciden 46 tanesi 1. basamağı geçti. 6 öğrenci de çeşitli üniversitelere yerleşti. bu başarı birçokları tarafından küçümsenebilir ama, öyle bir okuldan bahsediyorum ki, hala bu başarı düzeyini yakalamış değil okulum. hala o yılın altın yıl olduğundan bahsedilir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar