bugün

akvaryumdaki balıkları elle yakalamaya çalışmak.
5 6yaşlarındayken kuzenimle ,gözümüzü kapatıp o şekilde tüm mahalleyi dolaşırdık, ara ara da açardık gözümüzü şimdi bakalım nerdeymişiz diye, sonra da sanki bilmediğimiz yerlermiş gibi, şaşırır gülerdik. *
ben çocukken karanlığa dil çıkartırdım, ondan korkmadığımı göstermek için fakat biraz da tırsardım malum dil çıkarıp hemen ışık olan odaya koşardım.
sümüğünü yemek.
şurup şişesinin içine solucan biriktirip beslemek, ertesi gün şişenin kapağı açıldığında malum hepsini ölü görünce, soyulcanlarım öldü diye hem ağlayıp hemde geldikleri yere yani toprağa gömmek.hey allam yaaaa.
aklıma ilk gelen 3lü;

- şehir parklarındaki yarım metrelik havuzlara külotla girip takla atmak, dalgıçcılık oynamak.
- köpeğe 3 aylıkken üst patilerini zevkle kullanabileceğini öğretmek. (bkz: handjob)
- aile bireyleri kavga ederken üzülüp barışın diye yalvarmak.
çocukken yatağa girdiğimde uyumamaya çalışırdım. şimdi çok salakça geliyor ama o zamanlarda '' eğer uyursam bizimkiler dışarı çıkarsa beni götürmezler '' diye düşünüyordum. şimdi hatırladıkça gülüyorum. *
Babam eve armut almıştı. canım çok çekmesine rağmen annemin tabaklara koyup dağıtmasını bekledim. Annem ablama "hadi kızım armutları dağıt bakalım" dedi. Ben de ablamın yanında armutları sayıyordum. Ablam bir an sordu. "Sen armut yedin mi?" Ben de heyecanla "Ben altı armut yemedim." deyiverdim. "Açgözlü senii." şeklinde tepki aldıktan sonra armuttan vermediler. O yiyemediğim armutu hiç unutmam.
komşunun oğlu burak beni her yakaladığında tokatlardı. ben de korkumdan bakkala gitmek istemezdim. çaresini buldum ama. oyuncak bıyığımı yapıştırıp gidiyordum bakkala, sözde tanınmamak için.
Evde yaşanan her şeyi gidip yan komşuya anlatmak. Gelen kahkahalardan öğrenilir tabi durum.
terliği direksiyon yapıp evin içinde arabacılık oynamak. it gibi dolanırdım evin içinde.
Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz'ı karı koca sanmak ve ikinci kez iktidar olamadıklarında evliliklerine de son verip boşandıkları kanısına varmak.
hayalller kurmak, çocukken yapılan en büyük salaklık ve boş uğraştır, sonradan anlıyorsun ama...
elektrik süpürgesini ayaklı mikrofon yapıp, hayali izleyicilere konser vermek.
en büyük hobisi "ölen karıncaları gömmek" olan, zeka seviyesi yaşıtlarına oranla geriden gelen bir çocuğun yaptığı salaklıklardır.

canı sıkıldığı için karınca gömmek isteyen amma velakin etrafta ölü karınca bulamayınca, yerdeki karıncaları, aklı sıra allah görmesin diye üzerine kapanarak gizlice öldüren, sonra da gökyüzüne bakarak:

"aaa allah'ım gördün mü karınca ölmüş. dur ben bunu gömeyim bari de kokmasın." deyip karıncalara mezar, mezar taşı, mezarlık gibi tam teşeküllü bir sistem yapan, daha sonra da kendini dünyanın en kahraman ve en mutlu çocuğu hisseden insanımsıdır.*
(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)
(bkz: evet bu çocuk benim)
uyuyan k9 u kızdırıp kendimi peşlettiriyordum.***
kaydıraklara tersten çıkmak.
(bkz: şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler)
kırmızı taşlardan kına yapmaktır sözlükçüğüm.
1 yıl boyunca biriktirdiğim harçlığımla sokaktan geçen sebzeciden üzüm almak.
plastik boruyla baloncuk yapmak için hazırladığımı prilli suyu içine çekmek.
tükenmez kalemleri amaçsızca emmek ve ağzın dilin kıpkırmızı, masmavi olması.
gece yatağına yatmış televizyon seyrederken annenin içeri girmesiyle gözlerini sımsıkı yummak, annenin senin uyumadığını farketmesi ve gece gece sana kızması. * *
tuvalet kağıdının takıldığı yere isim koyup her tuvalete gidildiğinde onunla dertleşmek.
(bkz: sabunu yıkamak)

el yıkama alışkanlığı edinmesi için çocuğu yaptırılan salaklıktır.
evin arka bahçesini kiprit ile yakıp kaçmak.
bilirsiniz, bok böceği bok yuvarlar.
annem, ben, babannem.. bağa gidiyoruz. ben yolda giderken bir cisim görürüm ve ona yaklaştıkça:
+ aaa anne top,
+ aa anne bilyeymiş,
+ anaaa bok!

bok böceğinin yegane yuvası boku, top ve misket sanmam.
güncel Önemli Başlıklar