bugün

ülkemizde bir nebze olsun demokrasinin olduğunu anlayabileceğimiz olay.
bir de şu var bilmem belki alakalıdır:
(bkz: çocuk pornosu sitesi sahibi doktor)
(bkz: nette taklaya gelen dekan)*
(bkz: öğrencilerinin oylarını not karşılığı yönlendiren profesor)*
(bkz: siyasi fikrini öğrencilerine empoze etmekten çekinmeyen profesör)*
(bkz: televizyona çıkıp halki yönlendiren profesör)*
'çobanın bir gün profösör olabilme ihtimali olduğu gibi, profösöründe çoban olma ihtimali bakidir. nitekim değişebilen sosyal statüler kişiye tanınan temel hakların belirlenmesine bağlayıcı olamaz.' mantığıyla şekillenmiş demokrasi yansımasıdır.
seçme hakkının genel ilkesi olarak herkes eşit oy hakkına sahiptir,
meclis sadece profesörleri değil tüm halkı temsil için mevcuttur
ve çobanlarında temsil edilmesi gereğidir.
faşist bir zihniyetin göstergesi olan cümledir. insanların oy vermesi bulunduğu sınıfa göre değil, insan olup olmamasına göre değerlendirilir. fakat bu cümleden çıkan sonuç; ülkemizden neden demokrasi kültürünün oluşmadığıdır.
bu cumleden cikan sonuc; herkese secme ve secilme hakki verilmi$tir. lakin bu hakki biri bilincli ve farkinda olarak kullanirken bir digeri bilincsizce kullanir. ve bu bilincsiz olarak kullananlar yuzunden tepemize binen siyasiler senelerce inmez, ba$imizin ustunden ignelerini sokup suluk gibi somururler bizi.
ikisini toplayınca bir adam ettiğinin göstergesidir. zira; "çobanın da, profesörün de 1 oy hakkına sahip olması" deseydik, ikisi de tek başlarına birer birey olabilecekti...
(bkz: sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa)
turkiye cumhuriyetinde ne yazik ki üniversitelerin bir çogu gecekondu gibidir. egitim kadrolari bilimsel gelismelerle ugrasacaklarina cogunlukla akademik post kapma savasindadirlar. adam akıllı tezler yazılamamakta, cogu dersler ise osuruktan teyyare bir iceriye maliktir. egitim kadrolarina hokkabazlık bulasmistir. dogru duzgun nadide universitelerimizde ise cogunluk ne yazık ki ne kus ne balık iki arada bir derede insanlardir. kndi ulkelerinde cnbce dizileri tadindadirlar. iyi seyler yapmak isteyen kisiler kustururmustur. universiteleri diplomali essek yetistiren yuksek lise yapmislardir. dar kafali insanlarin, burokratlarin bir yuvasi olmustur. binaeylehen bu sartlarda cobanda profosorde 1 oy hakkı olmasi demek ikisinin ayni olmasi dememektir.
yalnız biri diplomali biri diplomasizdir tek fark budur. gerisi ise fasafisodur. ne essekler gördüm kürsü sahibi idiler, ne essekler gördüm kavallı idiler. bence yapilacak sey bir an evvel bu garabet universite sistemini ceki düzen vermektir.
ben buna çocukken itiraz ederdim. büyüdüm tabi.
(bkz: ajdarla uludağ sözlük yazarının aynı havayı soluması)
seçmen statüsündeki her bireyin bir oy hakkına sahip olmasının sonucudur. bazen zaralı tarafları varmış gibi görülebilir ama demokrasinin temeli budur.

örneğin profesör yüzlerce kitap okumuş, genel kültür seviyesi yüksek bir bireydir, en azından öyle umuyorum. bu adam oy verirken parti programını okur, değerlendirir, derinlemesine bir sorgulama yapar. dünya'yı algılayışı ve politik görüşü doğrultusunda kararını verir. oyunu atar.

çoban ise (daha doğrusu genel olarak çoban ile kastedilen yüzeysel bir birey sanırım); ne doğru düzgün bir eğitim almış ne de kendini geliştirmiştir. dünya görüşü karnım tok sırtım pek olsun yeterden ibarettir. seçim kampanyasında yemek dağıtan partiye sempati duyar. sandığa gider kendisini bir gün doyuran partiye oy verir.

bu çok da rahatsız olunacak bir durum değildir aslında. tahammül edilmelidir. bu ülkede yaşayan herkes aynı haklara sahiptir, en azından olmalıdır. asıl sorun üçkağıtçılıkla oy toplayan partilerdir. çoban değil...
ayrı ayrı olsa daha iyi olur. fikir ayrılığı yaşanırsa, kavgaya dönüşebilir.
(bkz: hak), (bkz: hukuk), (bkz: eşitlik)
bildin mi??
ha bi de şu var tabi,
(bkz: faşizm)
cift dongulu paradoks durumudur. bu durumda ha coban olmusun ha prof demokrası acısından hiç bir fark ifade etmediğinin göstergesidir. (bkz: hanim kos tespit yaptım)
(bkz: demokrasi eski yunanistanda kaldi)
eğer eğitim seviyesi düşükse bu çobanın ya da profesörün suçu değildir. herkes eşit oy kullanır ve böylelikle ülke hakkettiği demokrasiye kavuşur. mağdem cehalet var ülkede çekeceğiz arkadaş bunun cezasını.
eşşeğe altın semer vursan yine eşşek;profesör olmak akademik çalışmaların bir armağanı mı,yoksa bi nevi torpil anlayışı,hukuğu olmasa da hakkı kabul görmüş çürümüş bürokrasinin kafa sallayıcı bir başka adımı mı..
kimi isimleri tenzih etmek lazım tabi;yine de en azından dünyadan çok da haberi olmayan,tek derdi kendi çoluğunun çocuğunun rızkını sağlamak olan bir zavallıyı,senelerce okumuş,okumuş,ancak okuduğundan bırakalım bu ülkenin geleceğini,memuriyeti dışında kendine bile yarar tek sağlayamamış başka bir zavallıya tercih ederim.pişman değilim.
(bkz: çobanın da profesorün de gelip sözlükte yazar olması)
(bkz: eşitlik)
yıllarca hayatını ilme vermiş bir kimse ile dünyadan habersiz bir çobanın türkiye'nin geleceğine eşit düzeyde etki etmesi büyük bir gediktir.
sadece türkiye'de değil bu bütün dünyada böyledir. ayrıca demokrasi dedikleri bu olsa gerek.
"yıllarca hayatını hayvancılık ve tarımla sürdürmüş bir ülke olarak, daha fazla oy hakkına sahip olması gereken çobana az oy hakkı vermektir."
diye bir tanıp yapıp da polemik yaratmak istemiyorum. ayrımcılıktır başka türlüsü. bütün gün laboratuarda bilmemnekulus hepotatkül bakterisini inceleyen bilim adamının politik açıdan nasıl bir üstün görüşü olabilir? o da diğerleri gibi bir insandır ve herkesin eşit fikirleri vardır. sazan avlamak için gereksiz yere başlık kirletmenin de pek alemi yok sanırsam, ben yeterim sazan olarak.
demokrasiyi en güzel tanımlayan söz öbeğidir.
siyasi eşitliği gösteren güzel bir örnek.