bugün

12 eylül'den sonra siyasi parti liderlerinin zorunlu olarak ikamet ettikleri çanakkale'nin lapseki ilçesindeki askeri üs.

(bkz: süleyman demirel)
(bkz: bülent ecevit)
(bkz: deniz baykal)
(bkz: hüsamettin cindoruk)
(bkz: erdal inönü)
12 eylül askeri darbesinde yaşananların çarpıcı şekilde sinemaya yansıtıldığı film. filmde kenan evren'i suavi eren, bülent ecevit'i bülent emin yarar, süleyman demirel'i haldun boysan, nazmiye demirel'i ayşe tunaboylu oynuyor. fragmanları dikkat çekici. bakalım...
13 nisan'da gösterşme girecek olan 26. istanbul film festivali'nde de gösterilen bir film.
yönetmeni için:
(bkz: atıl inanç)
istanbul ve ankara galalarının ardından dün de istanbul film festivali kapsamında gösterilen, yarın ise vizyona girecek olan, siyasi belgesel niteliği taşıyan film.
oyuncuları; canlandırdığı gerçek karakterlere bol bol belgesel izleyerek hazırlanmış.
filmin senaryosu hazırlandıktan sonra atıl inanç devreye girip yönetmenlik koltuğuna oturmuş. çekim aşamasında, öncesinde, sonrasında bir engelleme bir diretme ile karşılaşmamışlar. senarist, abd'nin, türkiye'nin yakın tarihinin belkide en önemli dönemindeki etkisine dikkat çekmek istemiş.
gidip izlemeye değer belgesel tadı taşıyan film.
ayrıca; olaylar, kişiler, tarihler ve bazı mekanlar gerçekmiş...
bugün itibarıyle vizyona girmiş olan dönem filmidir.
http://www.zincirbozan.com
izlememiş olanlar okumasın..
galasına katılan süleyman demirel'in yaptığı açıklamada filmdeki konuşulanların %98inin doğru olduğunu ifade ettiği, orta şeker kıvamında film.
filmde tartışmasız gerçekler, izleyiciye direkt olarak sunulmuştur. yabancı güçlerin siyasete etkisi, etkiden ziyade görülmeyen asıl güç olarak siyasette yer alması gibi. filmde yer alan birçok şaşırtıcı sahnenin-daha doğrusu gerçeklerin- birinci sırasında bu gücün özalı başa getirmesi olmuştur kuşkusuz. devletin bu filme izin vermesi, demirelin yaptığı açıklama bu bilinen özal gerçeğine ekstra şaşkınlık kazandırmaktadır.
filmde olmamışlıklar çok olsada, amacı itibariyle kötülenmemesi gereken bir yapımdır. oyuncu seçiminde belki daha az kullanılmış yüzler yer alabilseydi, inandırıcılığı daha güçlü olabilirdi. bir nazmiye demirel olarak, aliyenin hizmetçi kulunu görmek, izleyenlerin bu fikrine destek olabilir sanırım. bunun birçok örneğini görmekte mümkün film boyunca.
suçlu, suçsuz birçok insanın ölümüyle sonuçlanan 12 eylül döneminin anlatıldığı bu filmde izleyenlerin çoğunluğunun orta yaş üzeri olması beklenen bir başka durumdu kuşkusuz. film onların filmiydi ve hararetli tartışmalara yol açmıştı verilen arada aktarılan doğrularla ilgili.
"sağcı, solcuyu öldürür, solcuda sağcıyı..birbirlerini temizlerler" dönemin anlayışı.. idealizmin, eşitçiliğin, temiz siyasetin ve daha birçok şeyin tüketildiği nokta.. yorumsuz bırakılmış bilinen gerçekler..
suçsuz yere ölenler, suçlu etiketi yiyenler.. tıpkı filmdeki simitçi gibi.
- kalemle oynadı, oynadı, kırdı sonunda.. e belliydi ama ( gülümser)
+ idam..

+ sen ne dedin?
- allah razı olsun dedim, güldüler..

damarlardan yavaş yavaş çekilen kan, bir masum insan, yitip giden hayatlar..
sistemin acizliği..
" bu film 12 eylül döneminde idealleri uğruna hayatlarını kaybetmiş tüm gençlere ithaf edilmiştir." yazısı filmi noktalar, ama asıl film hala devam etmektedir..
son olarak; türk sinemasına konu olmaktan vazgeçilmesi mümkün olmayan 12 eylül döneminin, yapımcılar tarafından, bu film gibi birçok örneğini ilerleyen zamanlarda izleyenlerin tekrar karşılarına çıkaracaklarından şüphe duymadığım gibi, daha başarılı ve cesur anlatılış biçimiyle izlemenin umudunuda kaybetmiş değilim.
12 eylül'ün arkasındaki derin güçleri gözler önüne seren yapım, bir nevi belgesel-film.
amaç olarak güzel bi amaç güden bir film böyle güzel bir konusu olup çok şey öğreticek bir film beklerken körü körüne amerikan karşıtı hiç olayın derinine inmeden yüzeysel bi şekilde amerika mı amerika o mu yapmış tmm deip geçen bir film
(bkz: ayıboğan) * *
canlandiran oyuncunun nazmiye demirele benzerliği gerçekten şok edicidir.
meslektaşı olarak atıl inanç'a ancak "ı-ıhh olmamış hacım" demekten başka bişey gelmez elden ağızdan. ne belgesel nede film kriterlerine uyuyor. parça parça görüntülerden ibaret. zaten onları biz de biliyorduk ki be atılcığım.
deniz baykal'in unlu sozunu akla getiren mekan. soyle ki ;

'adalar dan modalar dan gelmiyoruz, zincirbozan dan geliyoruz biz.'demistir kendileri.
suya sabuna dokunmayan kötü bir film.

olaylar kopuk kopuk gelişiyor. bir süre sonra kim kimi öldürüyor, kim amerikalı şaşırıp kalıyorsunuz. ayrıca solcu liderlerin solcu kızlarla birlikte olduğu iddia ediliyor. hatta emel çok zorlar cananı verelim diyerek bir de pavyon muhabbeti yaptırıyorlar. 27 sene sonra or.spu ya da p.zevenk olarak görüleceklerse bu çocuklar ne için, neden öldüler diye soruyor insan kendine. ayrıca erdal erene de dayanalım derken onu da becerememişler. işte erdal diye bir genç var, hapiste şimdi, heh işte idam ediliyor şeklinde 1 ya da 2 dk içinde bitirmişler olayı. ayrıca filmde bir de darbenin baş mimarlarından olan, dolaylı olarak aldığı canların vebalini nasıl ödeyeceği merak edilen süleyman demireli peygamber gibi gösterme çabası var.

ve sayın yönetmen, eylül ayında hava sekizde kararmaz, kazak giyilmez, hele ağustosta uzun kollu hiç giyilmez, simitçinin biri ya da herhangi başka biri askerlerin gözüne baka baka sokağa çıkma yasağını ihlal edemez * , ve filmde zincirbozan yoktu, ayrıca dvd kutusunda 147 dk yazıyor ama film iki saat bile sürmiyor. haberiniz olsun.
malum döneme ait filmleri artık daha gerçekçi yapmak gerekir sanırım... doğruları hemen hemen herkes biliyor... ne nasıl oldu? kim kimi öldürdü? kimler neden ve kimlere karşılık olarak asıldı? vb.

bu karanlığın üstünden yıllar geçti... artık bir şekilde daha sağlam eleştirilerle yapılmalı filmler... o dönem daha sert bir şekilde anlatılmalı... ben yaşamadım ama okuduklarımız, gördüklerimiz ve bize anlatılanlar bu ve diğer filmler gibi hafif değil...

daha sert, insanın kanını donduran ve gerçekleri öğreten filmler yapılmalı... bunları yapamıyorsa bir yönetmen, senarist hiç bu dönem filmleri yapmaya kalkışmasın... gençler artık o dönemi bu gibi hafif filmlerde öğreniyor ve yanlış biliyorlar...

ne kenan evren o kadar şirin bir komutan, ne de diğerleri o kadar vatanına/milletine bağlı politikacı...
o yıllarda yaşamış gençlerin farkında olmadan kime* hizmet ettiklerini anlatan, izlenmesi gereken bir film.
verilen emeğe saygısızlık etmek istemem ama; belgesel-film yapalım derken ne belgesel ne de film olabilmiş eser.
film değeri sıfırdır. ve fakat döneme dair ince ayrıntılara yer vermiştir. meseleye geniş plandan bakmak isteyenler için birebir. senaryo: avni özgürel.

(bkz: bülent emin yarar)
(bkz: suavi eren)
(bkz: haldun boysan)
(bkz: suna selen)
(bkz: ayşe tunaboylu)
(bkz: ege aydan)
(bkz: emre karayel)
(bkz: ismail incekara)
(bkz: altan akışık)
(bkz: mehmet ali nuroğlu)
(bkz: ahmet saraçoğlu)
(bkz: erdem akakçe)
biraz önce video.google.com'dan izlediğim ve son derece başarısız bulduğum bir film. konu çok güzel ama işleyiş son derece iğreti.
vasat üstü bosporus yavrularından. zira şartlı dışında koşu çakmışlığı yoktur. mehmet kaya kantarmasına bayıldığı aşikar. şu ana kadar elde ettiği üç birinciliği de bu isim ile gerçekleştirmiştir.
orta mesafeli kum yarışlarını fena koşmayan vasat safkan. yazsan tabela yapmaz, yazmasan yarış kazanır. kupon şişirir böyleleri hiç sevilmez.
12 Eylül dönemini anlatan filmler arasında en zayıf halka. Filmi henüz izlemeyenler kusura bakmasın bolca spoiler yapacağım. Zaten izlemeyin de!

--spoiler--
17 yaşındayken "bir sağdan bir soldan" mantıksızlığıyla yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren'e filmde çok kısa yer verilmesi, üstüne bir de asker öldürdüğünün vurgulanması.

Solcu başkan bir kızı istediğinde, "o zorluk çıkarır, Ayşe'yi göndereyim" diyen örgüt üyesiyle solcu kızların orospu olduğunun ima edilmesi.

Dönemin en kilit adamlarından alparslan Türkeş'in adının bile geçmemesi.

24 ocak kararları, IMF kredi 12 eylül'den önce yaşanmışken darbe sonrasında yaşanmış gösterilmesi.

Kenan Evren'in, "asmayalım da besleyelim mi?" gibi kült sözlerinden hiçbirine yer verilmemesi üstüne bir de dönen olaylardan habersiz, halkın birlik ve beraberliği için uğraşan melek gibi gösterilmesi.

Bülent ve Rahşan Ecevit'i canlandıran oyuncuların benzerliği ama diğerlerinin asıl kişilere en ufak bir benzerliği olmaması. Madem bir cast yapıyorsun, ya hepsi benzesin ya hiç biri benzemesin.

Son olarak vazgeçilmez sığınak "hep Ameriga'nın işleri bunlar" klişesine topu atmak.

--spoiler--
kapısına piç çocukların sepet içinde bırakılabildikleri yer.
ismini nerden aldığı merak konusu olan üs.
Soytürk usta yapımı sertliği son derece yüksek bıçak modeli.

Şöyle ki bu bıçağın namlu sırtına çekiçle vurarak 8 mm zincir kesmek mümkündür.