bugün

zamanında 1 2 milyon satan feto gastesi..
ihtiyacınız olduğunda değerini ancak anlayabilirsiniz.
en büyük kara delik.
çok değerli çok..
geçer.
nihai ve kaçınılmaz özelliği.
"gün de gelir dem de geçer
gam karar eyleyemez, hande-i hürrem de geçer"
aslolan o ki, geçerken senden götürmesine izin vermeyesin.
şu kelimeleri yanyana getirme gayretim bile anlamak için, götürmüş mü benden geçerken yazabilme halimi.
benden geçerken...
sahi, ne kastediyorum bununla?
yanımdan geçip giderken? beni ezip geçerken? yoksa bu beden hakikatte varolan bir şey değil de ruhumdan mı geçiyorsun?
senden saklayabilmiş olmalıyım, senden artırabilmiş, biriktirebilmiş;
hep daha çok, daha öte, daha ziyade sevebilme yetimi.
"bir seviyi anlamak, bir yaşam harcamaktır, harcayacaksın"
yeterince harcadım. doğru olana biriksin diye. fazla mı oldu yoksa? ne ironi, ne çetrefil.
herkesten en kıymetlisini alıp götürüyorsun, yerine bir buruk tat bırak anca, hiçbir şeyin tadını eskisi gibi alamayalım diye.
yok, onca harpten sonra çok derine sakladım ben onu, bulup da götüremediğine emin olduğum.
ve senden öğrendiğim yegane şey belki; 'bırak, o derinliğe dalmayı o'nun gözü kessin, o bulup çıkarsın, sen gümüş tepside sunma, o'ndan bile sakın sevgini, hatta en çok o'ndan'.
yok olsada birçok yüzü olan, birçok tavra ve iklime girebilen, Geçmiş yüzü, şimdiki yüzü ve gelecek yüzü olan yüzsüz kavram.

Bazen çok derin ve tehlikeye paralel darbeleri de olabiliyor..
Çabuk geçmesini istediğim kavram.
"Paralel, darbe, zaman" sanırım biraz bilinçaltı çağrışım içeren açıklamaya sahip hede.
benden çok şey alan, bir türlü akışını hissedemediğim kavramdır.
Zamanın sırlarını ne sen bilirsin ne ben
Bu muammayı ne sen çözebilirsin ne ben.
Perdenin önünde benimle senin dedikodularımız var ancak
Perde kalkınca ne sen kalırsın ne ben…

ömer hayyam
bir ömür boyu yürünecek, göze alınacak yolların bileşkesidir zaman...

belki de en uzun yoldur, bir ömür boyu yürünecek, göze alınacak yolların bir diğer adıdır zaman...

"en"i olmayan, "en" kavramı ile sınırlandırılamayan bir yolda cebinde ve yüreğinde bir mültecinin hüznü gibi taşırsın zamanı. kalbin de beyninde sana aynı istikameti göstermesine rağmen, korkaklığından defalarca ardına düşmene rağmen durduramadığın yolun adıdır, zaman...

dibine battığın duygularınla mantığın arasındaki iki kenarı uçurum uzun ince yoldur. duygularına yönelmek köleleştirip seni sen yapanları yok ederken mantıksızlığın ve zorunluluklarına yönelmek onu kaybetmene neden olur. ortada durmaksa her zaman uçuruma düşme tehlikesidir...
SU GiBi AKIP GEÇEN NASIL GEÇTiĞiNi FARK ETMEDiĞiMiZ MELET.
yalnız geçirilmeyecek kadar kısa, boş insanlara heba edilmeyecek kadar kıymetli bir olgudur.
bir zamanlarin alcak, hain fitneci gazetesi.
bir zamanlar her yerde abonelik adı altında bedava dağıtılan gazete, dinci her esnafta vardı, apartmanların önünde atılırdı. ulan hepiniz okuyordunuz aboneydiniz be.
hem somut hem de soyut, biraz akıl dışı bir kavram.
materyalist '' somut '' yönü için izafiyet Teorisi ne diyor bakalım;

Einstein’ın çok bilinen ‘ikizler’ örneği ile açıklarsak: ikiz kardeşlerden biri Dünya’da kalır, diğeri ışık hızına yakın bir hızla uzay yolcuğuna çıkar. Uzaya çıkan kardeş, geri döndüğünde ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır. Bunun nedeni uzayda hızla seyahat eden kardeş için zamanın daha yavaş akmasıdır.

soyut yönü için;

(bkz: inception)

Öncelikle inception filmini seyretmenizi öneririm. Çünkü o filmindeki bilgiler, bizim olayı daha kolay anlamamızı sağlayacak düzeydedir. Orada rüya içinde zamanın akışı farklı oluyor. 10 saatlik bir zaman, ilk katman rüyada bir hafta, ikinci katman rüyada altı ay, üçüncü katman rüyada on yıl gibi bir süreye karşılık geliyor.

kutsal kitap zaman ile ilgili ne diyor;

(isra Suresi, 52)“Sizi çağıracağı gün, O’na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız.”

ama bana göre zamanın en güzel tanımı şu dörtlükte saklı;

Hayalle yaşarken gerçek dünyada
Zamanı içmişiz haberimiz yok
Ömürle yüz yüze geldik aynada
Harcanıp gitmişiz haberimiz yok
son hecesi kırılır gecenin, ürperti veren yalnızlığın tüm renkle-
riyle; şaşkın bir sen, sessizlik kadar ince; gözlerde boğulan
hıçkırık. karanlık yürür ağır ağır, uçuşur kalbimde sevgiden yana
ne varsa. kanayan dudaklarını çığlığın, şarapla yıkardım; deniz
kalırdı geriye, çığ düşerdim tersime. kutsanırdı sönmüş acılar,
ölüm doğrulanırdı, kayardı direnç noktası ömrün; kendi eksenin-
de dönüp duran insanlar kadar.
içini vakitsiz açan mavilikti yüzüm. iz. giz. tuz. gökyüzünde çakan
kıvılcımım; sert sularda attım bedenimi, ah atım, avradım.
silahım olsaydın, gece olsaydım ben de.

şimdi vuruluyorum. göğe taş kesiyorum. son hecesi gibi
kırılıyorum gecenin. zaman oluğu kaldırımlarda geziyorum.

kaan ince - gezginin üç tılsımı

( ah kaan )
Zaman sen olmayınca geçmiyor,
Sen olunca da yetmiyor..
ilerledikçe insanın çürümesine sebebiyet veren bir kavram. Bedenen veya ruhen.
Bazen deli gibi akar, bazen geçmek bilmez. Nasıl bir meretsin sen.
En değerli şey zamandır. iyi kullanılması gerekir aksi takdirde geri alınamayacak bir şey olduğu için insanı feci şekilde pişman eder.
Herkes için aynı kavramı ifade eder ama yaşantılarımız veya yaşam tarzlarımız farklı olduğu için bu kavram kişiye göre şekillenir. Zamanın bizden götürüsü çoktur ama en önemlisi neyi götürdüğü. Yıllar ilerler saçlar beyazlar ilk önce şakaklarda başlar bu ince beyazlama daha sonra bütün saçını kaplar. Dur diyemezsin akışına keşke gençliğimde daha fazla hissettirseydim duygularımı dersiniz aslinda ama zaman geçmiştir ve ayak uydurmak zorundasın gidişata en nihayetinde. Onun için gençliğinde ne ekerseniz ihtiyarlığınızda onu biçersiniz. Uzun lafın kısası bir zaman yolculuğumuz var ve bunu en kıymetli anılarla taçlandırmak görevimizdir.
Tanri'nin ta kendisidir.
Bir zamanlar fetö nün başlıca gazetelerinden birinin adıdır.
bu şiirin okunduğu bölümü hatırlıyorum. şiirden önceki sahne zaten sevdiğini kaybeden insanlar için yürek burkan bir sahneydi. ve sonra bu şiir girerdi o iyice berbat hissettiren müzikle beraber. okuyun bu şiiri herkes kendinden bir parça bulacaktır.

Zaman hiç bir şeyi düzeltmez sadece üzerini örter, sakladığın acılar bir gün mutlaka ortaya çıkar. Herkes zamanı geri alabilmek ister. Kimi eski güzel günleri tekrar yaşayabilmek için, kimi yaptığı yanlışları düzeltebilmek için, kimi ise sadece yaşadığını hissedebilmek için ister bunu.

Gelecekten korkanlarsa zamanı durdurmak ister, her şey o kadar iyidir ki bunun bozulmaması için çaba gösterirler. Ama kimse şu anın değerini bilenenler kadar mutlu değildir, geçmiş de gelecek de onlarladır.

Bazılarıysa zamanın ta kendisi gibidir ve her insan zamanın dünya üzerinde bıraktığı birer yara izidir...