bugün

neşet ertaş a ait türkü
rakı içerken dinlenmemesi tavsiye edilir. yoksa iki dublede gidersiniz.
Halk arasında Zahidem; adıyla ün yapan türkünün şairi Aşık Arap Mustafa, 1901 yılında Çiçekdağına bağlı Orta Hacı Ahmetli köyünde dünyaya gelmiştir. Babasını annesini çok küçük yaşlarda yitirdi. ilk önce bir akrabasının himayesinde, daha sonraları da onun bunun yanında büyüdü.

Arap Mustafanın babası düğünlerde, toplantılarda ;Koca Oyunu; adı verilen oyunda ;Arap; rölünü üstlenirdi. Bu nedenle Mustafa ya da Arap lakabı takılmıştır. Kimsesiz kalan Arap Mustafa 10 yaşına gelince Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Hacı Bürozadelerden Mehmete çiftçi durdu. Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa, Ağasının yeni yetişen Zahideye gönlünü kaptırdı. Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrını bir türlü açığa vuramadı.

20sinde askere giden Mustafanın aklı, deliler gibi sevdiği Zahidede kalmıştı. Köydeki dostlarına mektuplar göndererek Zahideden haber almaya çalışan Arap Mustafa, Zahidenin başka biriyle evlendirildiğini ve düğününün de bir hafta sonra olacağını duyunca üzüntüsünü yukarıdaki içli mısralara dökmüştür.(hektör adlı arkadaş yazmış)
her dinlediğimde beni benden alır götürür.sevda kokan bu türkü tüm sevdalılara ve türkü dostlarına armağan olsun.
neşet ertaş üstadın adını bayrak eden türküdür.

http://www.youtube.com/watch?v=YXXZf0rohrw&mode=related&search=
bir neset ertas turkusu. hangi ruh hali ile yazilmis, kimlere isyan edilmis, denilen. dinledikce insanin icini acitan, sahaser.
rivayete göre ustaya sorulmus , herkes türküyü farklı yorumluyor neden kızmıyorsunuz diye , cevabı cok güzel olmus , "hekesin bir zahidesi vardır.."
turku degil, sanki giden sevgiliye bir agit. bozlaklarin yanik sesli "gonul adami"nin agidi.
beni genç yaşımda sen ettin aşık diyerek sevilene sitem eden türkü.
zeki müren' den dinlemesi halinde büyük bir bunalım neden olabilecek türküdür. dikkat edin efenim dinlerken benden söylemesi.
zeki müren'den dinlemesi serhoş eden türküdür.şarkının dibine vurasi geliyor insanın yahu.
tanım: aşık arap mustafa'nın bir türküsü, bestesi neşet usta'nın.

hep zahideyi dinleriz, başkasından zahidedin sevdası...mecnun'u da öyle dinledik, ferhad'ı da...zahideye de kulak vermek lazım:

zahiden sana kurban oy, ya benim halim?
duyduğun essahtır, büküldü belim,
çıkıp gelesin diye oy, dilek tutarım
zahiden bu hafta oluyor gelin.

zahiden sana kurban oy sallamam beşik,
ya benim yaşımda var mı ki aşık,
kadir mevlam oy, ancak senden isterim,
aştım mı yarime giden bir eşik

babamın evinde esirim esir
kıymadım canıma bendedir kusur
anam beni sana vermez de
nasıl geçer gayrı bu ömür

not: sadece zahide ne derdi acaba türünden bir merekla, haddini çok aşmış deneme olduğu bilinerek uludağ sözlük için yazılmıştır.
sözleri aşağıda olan türkü;

zahidem kurbanım oy, n'olacak halim
yine bir laf duydum, büküldü belim,
gelenden geçenden oy, haber sorarım
zahidem bu hafta oluyor gelin.

zahidem kurbanım oy sallana beşik,
beni genç yaşımda sen ettin aşık,
kadir mevlam oy, senden bir yar isterim,
ay buğda benizli, zülfü dolaşık.
mehmet ali erbilin 50 sarışındaki sevgilisi.
ellere yar olmuş nazlı yarin ardından yakılmış ağıt. neşet hocadan dinlenildiğinde insanı hüzünlendirir ruhunu parçalar.
neşet ertaş hoca'ya saygılar...
zeki müren yorumu da şahanedir zira zeki müren'in zahidem'i ilk dinlediğinde kafasını duvarlara vurduğu söylenir...
paşa dan* dinlemek çok keyiflidir. ama ama mutlaka müslüm gürses ve orhan hakalmaz yorumları da es geçilmemelidir. neşet ertaş yorumuna laf söylemek haddimize zaten düşmez.
oğuz yılmaz ve tabiki neşet ertaş 'dan başkasından dinlenilmez.
zahidem
bir masal...
zahidem

sıkıntı yok
inan yeter bir el kadar hasır.
Neşet hocaya saygılarla... *
Şairin bile kurban olduğu, belli oldu halim.
Ne belimde hal kalmadı, ne de duymadığım laf.
Gelenden gidenden haber sormasam da olur,
Benim sevdiğim zaten olamamış benim.
Çiçekdağ bile artık bıraktı gazeli,
Benim için olmadı bu işin ezeli.
Dolaştım alemi gurbet gezeli,
Aramadım bile sevdiğimden güzeli.
Gönlüm senin gönlünde esir,
Sevdiğim kimsede yok ki hiç kusur.
Eğer bu can bir gün giderse,
Sen beni hiç bırakma tam bir asır..
zahidem türküsü; sözlerini mustafa öztürk - arapoğlu mustafa'nın zahide adında bir güzele yaktığı türküdür.türkünün bestesi neşet ertaş'a aittir.arapoğlu mustafa ve zahide'nin sevdasına dair, bu türküye yansımasına dair birçok yalnış bilgi, tv ekranlarında, türkü programlarında gündeme gelmiştir.ve halen bazı internet sayfalarında araştırmam sonunucunda tarafımca tespit edilmektedir.doğru olmayan bilgileri okumak,duymak, (bkz: ağzı olan konuşuyor)tanımına gayet uygun düşmekle beraber, son derece rahatsız edici bir durum.mesam sayesinde bunların bir nebzede olsa önüne geçilebiliyor.

bunları yazmak için en doğru yerin dedemin, arapoğlu mustafa'nın yazdığı türkünün ismi olan ''zahide'' başlığına yazmadan geçmek istemedim.(bkz: http://www.mesam.org.tr/?...tcountparam=2|7|0|135|340)
türk halkının neşet ertaş ile tanıdığı ne zaman dinlesek insanın boğazının düğümlenmesine, gözlerinin dolmasına neden olan türküdür. aynı zamanda türküyü derleyen ve kaynak kişi neşet ertaş olarak bilinmektedir. kırşehir yöresine ait bir türkü olup, türü bozlak / uzun hava dır.

türkünün sözleri şu şekildedir;

Zahide Kurbanım n'olacak Halim.
Gene bir laf duydum kırıldı belim.
Gelenden gidenden haber sorarım.
Zahidem bu hafta oluyor gelin.

Hezeli de deli gönül hezeli.
Çiçekdağı döktü m'ola gazeli.
Dolaştım alemi gurbet gezeli.
Bulamadım Zahidem'den güzeli.

Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide'mi görenin tebdili şaşar.
iyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.

Zahide'm kurbanım kurtar bu dardan.
Baban anlamadı bizim bu haldan.
Kekiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del'ediyor Zahide'm.

Ziyaret'ten çıktım Cender'in özü,
Kum gibi kaynıyor Zahide'm gözü.
Aslını sorarsan esalet yerden,
Hacı Bürolardan Mehmet'in kızı.

Gurbet ellerinde esinim esir,
Zahide'm kurbanım hep bende kusur,
Eğer baban seni bana verirse,
Nemize yetmiyor el kadar hasır.

Çiçekdağı'nda da hiç gitmez duman,
Zahide'm kurbanım hallarım yaman,
Yapamadım şu babayın gönlünü,
Fakir diye bana vermedi baban.

Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.

türküyü dinlemek isterseniz; [http://www.youtube.com/watch?v=68iLpKg9Ibw +
]

türkümüzün hikayesi de şu şekildedir:

--spoiler--
Halk arasında 'Zahidem' adıyla ün yapan türkünün şairi Aşık Arap Mustafa, 1901 yılında Çiçekdağı'na bağlı Orta Hacı Ahmetli köyünde dünyaya gelmiştir. Babasını annesini çok küçük yaşlarda yitirdi. ilk önce bir akrabasının himayesinde, daha sonraları da onun bunun yanında büyüdü.

Arap Mustafa'nın babası düğünlerde, toplantılarda 'Koca Oyunu' adı verilen oyunda 'Arap' rölünü üstlenirdi. Bu nedenle Mustafa'ya da 'Arap' lakabı takılmıştır. Kimsesiz kalan Arap Mustafa 10 yaşına gelince Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Hacı Bürozadeler'den Mehmet'e çiftçi durdu. Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa, Ağasının yeni yetişen Zahide'ye gönlünü kaptırdı. Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrını bir türlü açığa vuramadı.

20'sinde askere giden Mustafa'nın aklı, deliler gibi sevdiği Zahide'de kalmıştı. Köydeki dostlarına mektuplar göndererek Zahide'den haber almaya çalışan Arap Mustafa, Zahide'nin başka biriyle evlendirildiğini ve düğünün'ün de bir hafta sonra olacağını duyunca üzüntüsünü aşağıda içli mısralara dökmüştür. Türküyü Neşet Ertaş plağa okuyup tanıtmıştır.
--spoiler--

Arapoğlu Mustafa'nın kendisine Mecnun gibi aşık olduğundan etkilenen Zahide, Mustafa için şiirler söylemiştir. Bu şiirin üç kıtasını H. Vahit
Bulut, 1973 yılında Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Zahide'nin yakın arkadaşı ve sırdaşı Fatik'ten derlemiştir.(2) Baştaki iki kıta tarafımızdan derlenmiştir.

sözleri şu şekildedir;

Bu nasıl sevdaymış geldi başıma,
Felek ağu kattı tatlı aşıma,
Sevda çekenlere zor gelir gurbet,
Gece gündüz elim kalkmaz işime.

Aşağıda sap kağnısı geliyo,
Derdin beni elik elik eliyo,
Kurbanlar olayım gara Mustafam,
Babam beni yad ellere veriyo.

Arapoğlu derler gayeten atik,
Gözleri kara da, kaşları çatık,
Git nazlı y de bir haber getir,
Bastığın yerlere kurbanım Fatik.

Ağlayarak yayığımı yayarım,
Yarim gitti günlerini sayarım,
Çıksa Büyüköz'e mendil sallasa,
Islık çalsa ıslığını duyarım.

Coşkuna da deli gönül coşkuna,
Aşkından Zahide döndü şaşkına,
Sensiz edemiyom nazlı civanım,
N'olur bir yol görün Allah aşkına.

kaynak: Öyküleriyle Kırşehir Tütküleri, Destanları, Ağıtları (sayfa: 206,207,208)
Baki Yaşa Altınok
Oba Kitabevi
Ankara, Mayıs 2003

kaynak: Doğuş Gazetesi, Sayı, 8,9-18 Ekim 1973.
H. Vahit Bulut, Kırşehir Halk Ozanları, Filiz Yay. 1983, S. 109.

KAYNAK: http://www.turkuler.com/hikayeler/zahide.asp
http://galeri.uludagsozlu...b1-veren-k%c4%b1z-149973/
yıkar, geçer.
neşet ertaş üstada ait mükemmel bir bozlak. ayrıca anneannemin adı olduğu için de * ayrı bir öneme sahip.
hep zahide isminde bir sevgilim olsun istedim sözlük. ya da kızım.