bugün

karaköyden istiklal caddesine çıkan üzerinde elektronik malzeme satıcıları, istiklale doğru yaklaşırkende müzik eşyaları satan dükkanların bulunduğu, bir sokağı zürafa sokak olan ve bu sokağın girişinde bulunan bir hamam nedeniyle iğrenç bir kokuya boğulmuş cadde. ayrıca tünelin erkenden kapanması nedeniyle tramvay ve karaköy iskelesine yürüyerek gitmek için diğerlerine nazaran daha güvenli olan cadde. ayrıca üzerinde sinagog bulunmaktadır.
Karaköy'den galata kulesine giden yokuş. yakın mesafede bankalar caddesi ve genelevde bulunur.
attila ilhan' ın maria misakyan adlı şiirinde de vücut bulan ve durup, yine aynı adı taşıyan kadını düşlediği- düşündüğü yerdir.
bir ezginin günlüğü şarkısı:

"galata'dan aşağı yol gider suya vurur,
şu istanbul dediğin yavrum, koynumda uyur.
asker dizilir asker, camlara sardunyayım,
karavana içinde yavrum, kanasın canım.

hani benim istanbul'um? ben gül idim kurudum.
eller sevdaya düştü, sen benim yarim oldun...
aynam kırıldı aynam, yitirdim cemalini,
sırça kafes içinde sevsinler hayalini...

ben de küçücüğidim evlerin eğlencesi
hayat bildiğin senin yavrum, el söylencesi.
pazar kurulur pazar, çarşının arasına,
aşk dediğin satıldı yavrum, el parasına."

ayrıca: (bkz: dedikodu)
ezginin günlüğü her şey yolunda albümünde bulunan çok hoş bir şarkı. insan kendisini o kadar iyi hissediyor ki dinlerken. kadın olası geliyor. bir yalnızlık, bunun acısından kaynaklı aşka, sevgiliye hasret ev kızı teması o kadar güzel işlenmiştir ki dinle dinle bıkmazsın. hele, "ben gül idim kurudum. eller sevdaya düştü sen benim yarin oldun amaaaaan", "aynam kırıldı aynam, yitirdim cemalini, sırça kafes içinde sevsinler hayalini amaaaaan" dediği bölüm. bir de tabii "hayat bildiğin senin yavruuuum, el söylencesi" ve "aşk dediğin satıldı yavrum, el parasına"

prensini bulamamış, yalnızlığından istanbul'a aşık olan kadındır o kadın.

ev kızı olması tabii ki şart değil ama, aşkı ve sevgiyi bu kadar güzel ve anlamlı yaşayan kadın, insanı mutlu etmek bir yana, uçurur ya.

(bkz: öyle bir dünya yok)
eski istanbul'un genelevleriyle ünlü mahallesi.
bir orhan veli şiirinden;

"yüksekkaldırım da güpe gündüz
süheyla yı almışımda sonra..."
artık genelevden eser kalmamissa da* yoldan gecen kadinlara "acaba?" diye bakmaktan alikoyamaz adamlar kendilerini. *
(bkz: yüksek kaldırım mühendisi)
mühendislik bölümü vardır.
iki sevgili yan yana yürürken, genelde kısa olan kızın, bu tür yüksek kaldırımın üzerinden erkekle el ele yürüyerek ilerlemesi, çok tatlı bir görüntü oluşturmaktadır.
edit: boyları eşitleniyor da ondan *
sırtına şalını almış, kadehine rakısını doldurmuş, balkona çıkıp istanbul'a nazlanan kadının şarkısıdır.
(bkz: ezgi nin günlüğü)
aşüfteleri ile namını koruyagelmiş mecra. zamanında iç titreten bir kırmızı lamba aydınlatırmış bu sokağın aşüfte evlerini.
naralarıyla ortalığı inleten boynu kalın, alnı damarlı, bilekleği bükülmez, başı fesli ve belaya hevesli bitirimler çokça aşındırırmış buranın kaldırımlarını. göz süzen, gerdan kıran işveli ahular dilberler sunarlarmış kendilerini posbıyık müşterilerine.
Sosyetesiyle ünlüdür.

Öyle bir cümle vardı, hakaret yerine de kullanılıyordu.

Yüksek kaldırım sosyetesi.