bugün

*yawww ben bu yalnızlığın taaaa.... diye dert yandığınız çaresizliğin en hazin hali...
*normalde sevmediğiniz şeyleri bile canınızın istediği ama sizin kalkıp bir bardak su bile alacak halinizin olmadığı acınası durum..
*arayan herhangi bir arkadaşınıza nasılsın sorusuna bile sitemle cevap verdiğiniz kişiyi arayıp arayacağına pişman ettiğiniz durum..
*annenizi en fazla özlediğiniz ve sürekli ismini tekrarladığınız saatler silsilesi..
*ota boka ağlanılan durum..
Çaresizliğin tavan yaptığı durumdur. Özellikle bu zaman zarfında yokluğunuzu farkedip, arayan olmazsa daha da hasta olur insan. Hep bir telefon veya kapıyı çalacak bir dost beklenir ama beklenenler bir türlü olmaz. Anacağım olaydı yanımda da elleriyle, yaptığı çorbayı içirseydi diye düşünülür daha da fena olunur.
bulutlu günler kadar iç karartıcıdır.. insan hastalığını unutup yanlızlığına ağlamaya başlar.. aşık olduğu insan yanında olsa sarılsa o an dünyalara değer..
hele evden uzak bir şehirde bir otel odasındaysanız, yorganı üstünüze çekip uzaklara bakıp insanı istediğinin yanında olması için dua ettiren durum.
insanın en çok ilgilenilmek ve şımartılmak istediği, şefkat ihtiyacının tavan yaptığı zamandır.*
hastalıktan çok yalnızlığın koyduğu allah başa vermesin durumudur.
ama alıştıysan yalnızlığa bir süre sonra kendinin doktoru ve annesi oluyorsun sözlük, gidip hasta çorbası yapıp kendine bakıyorsun çaren yok.
en çok annelerin üzüldüğü durumdur.
hastalığın acısını en az 5 kat artıran durumdur.
insanı hüzünlendirir.
kitap taksitini postaneden yatırırken bile ayakta durmakta zorlanırsınız.
çıkarken manavdan meyve alır yurda geri dönersiniz.
hafta sonu odada kimse yok.
herkes gitmiş ailesinin, arkadaşının yanına.
battaniyeleri üst üste atar yatarsınız.
hava basık, oda karanlık.
içiniz daralır uykuya dalarsınız.
hapşırdığında bir çok yaşa diyenini olmaması halidir.
öldürsen kimsenin bir süreliğine bunu fark etmemesidir.
(bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
yalnızlıktan hasta olmaktır.
büyütür öğretir, bir erkeği babalığa bir kadını analığa hazırlayan mecburiyetlerdendir.
otuz dokuz derece ates, yandaki sehpada birikmis sumuklu selpaklar bardaklar, calmayan bir telefon, battaniye, yastik, oturma odasi atmosferi ve bir adet yalniz insan...

-anneuuu.
+...
-aaahhh basiiiim. atesim 39.2 oldu. hayir simdi de 39.3. islak beeez.
+...
-ah anaciiimmm. yavrun ne halde. esraaaa? sende mi yoksun? bi corba kaynatanim yokkk.
+...
-tek basima yapayalniz ölcem yaaa. ühühü...

(bkz: based on a true story)
fiziken zıpkın gibi olduğunuz günlerde mental yalnızlık çekmekten katbekat daha katlanılabilir bir ruh haline bürünmektir nazarımda. bu iki üç bilemedin dört günlük süreçte dünyevi işlerdeki enerjisizliğinizi, nerede hata yaptığınızı, neden bu evde yapayalnız ve leş gibi bir vaziyette oturduğunuzu birkaç günlüğüne de olsa sorgulamayı bırakır; bitirdiğiniz tuvalet kağıdı topu sayısı, bilimum bitki çayı kokteylleri ve kombi sıcaklık ayarları gibi nominal değil özde hayati işlerle meşgul olur, sadece kendiniz için yaşadığınız gerçeğini o yıl gibi gelen iki üç bilemedin dört günlük süreçte anlarsınız.
su isteyecek bile kimsenin olmamasıdır.
çok zor be. yaşamayan bilmez.
Suan icin de bulundugum durum. Cok fena gribim ve bir sicak corba yapacak Allah'in kulu yok.
göz ile burnun aynı anda akmasına sebep olur.
Çok kötü olandır.yalnızlık yetmiyormuş gibi birde hasta olmak en kötüsüdür.
sırf yukarıda yazılanlar bile haklılığımı ortaya çıkarıyor. boşuna altı çocuğum olsun istemedim ben. yaşlanınca ve hastalanınca bir olmasa bile diğeri yanımda olurdu mutlaka. iki çocuk elde avuçta durmaz yahu. hayırlısı olsun, ne diyeyim.
En yakınından bile bir şey istemeyen biri için zordur. 39 derece ateşten gözünü açabildiğinde sürünerek de olsa kendine çorba yapmak, bir an evvel iyileşmek için sınırlarını zorlamaktır.
insanı daha bir duygusallaştırır.