bugün

bu sıralar belki de onlarca kez duyduğum, bir soru cümlesi gibi söylenen sözdür.

ya sıkılırsa?

ne çabuk sıkılan bir millet olmuşuz biz. ne çabuk unutan. ne çabuk tüketiyoruz duyguları, ne çabuk unutuyoruz yapılan onca iyiliği, ne çabuk silebiliyoruz bir kalemde.

eskiden de böyle miydik diye sorar oldum kendime? eski insanlar da bu kadar sık söyler miydi bu cümleciği kendi kendine?

neden başlamıyorsunuz birbirinizi severken? neden kızının evine gitmiyorsun, kızın o senin? neden görüşmüyorsunuz arkadaşınla? nedenle başlayan, görüşmeyle sonlanan her sorunun cevabı oluvermiş bu sıralar. üstelik çok da popüler. yapılmayan onca şeyin tek sorumlusu tutulmuş. böyleleri için SYDNEY HARRIS'den bir söz geliyor.

'Yaptığımız şeyler için pişmanlık zamanla geçer ama yapmadığımız şeylere pişmanlığın çaresi yoktur.'
Sıkılırsa onun problemidir. Karşı tarafın sıkılmaması için bazı doğal davranışlardan taviz veriliyorsa saçmadır,zorlamaya gerek yoktur.
gereksiz endişe cümlesidir. bir taraf sıkılıyorsa sevgi bitmiştir, kasmaya, zorlamaya gerek yoktur. zorladıkça daha çok sıkılacaktır, inceldiği yerden kopsun demeyi bilmek gerekir bazen.
sıkılırsa zaten o hiç bir zaman senin olamamıştır.
Sıkılacaktır.

Neden sıkılmasın ki? Sevmekten sıkılıp sıkılmaması esas olan.