bugün

osmanlı imparatorluğu döneminde sürekli es geçilen "vatan sevgisi" kavramının ilk defa vecd içerisinde vurgulandığı tiyatro eseridir. namık kemal fransa'da yaşadığı istek dışı gurbette tiyatroyu daha yakından tanır. dil ve toplum üzerindeki etkisi ve önemini farkeder. vatana döndüğünde çok önem verdiği vatan sevgisini tiyatro aracılığı ile halka anlatmaya karar verir. ancak o zamana kadar pek önemsenmemiş olan bu kavramın halka yabancı olabileceği kaygısıyla başyazarı olduğu ibret gazetesi'nde "vatan" adlı bir makale yayınlar ve insanın vatanını neden sevdiğini, neden sevmesi gerektiğini coşkuyla anlatır. yine bir kaç gün sonra halkın tiyatro kavramına da yabancı oluğunu düşünerek "tiyatro" adlı bir makale yayınlar. eser 1 nisan 1873 salı günü sergilenir. halk oyunu coşkuyla izler. pek çok insan göz yaşlarını tutamaz. tiyatro çıkışında oyundan oldukça etkilenen bir grup "allah muradımızı versin! muradımız budur!" şeklinde tezahüratlar yapar. ol vakit padişah olan abdulaziz ise bu haykırışlardan kıllanır, zira muhalifler o sıralar şehzade murad'ı padişah yapmaya çalışmaktadır. oyunda herhangi bir suç unsuru bulunmadığından oyunun sahnelenmesi engellenemez fakat sudan sebepler üretilerek önce 6 nisan 1873'te ibret gazetesi kapatılır, ardından da 9 nisan'da namık kemal'le birlikte gazetenin diğer yazarları çeşitli yerlere sürgüne gönderilir. namık kemal kıbrıs'a magosa kalesi zindanlarına sürülür. namık kemal burada otuz sekiz ay geçirmiş ve fakat içindeki vatan ve tiyatro sevgisinden bir şey kaybetmemiş hatta daha da şevklenerek ortaya yeni eserler koymuştur. "vatan yahut silistre" türk tiyatrosuna önemli katkıları olan, türk tiyatrosunun acemilikten sıyrılmasını sağlayan eserdir.

ayrıca şunu da belirtmek de fayda var. namık kemal bu eseri ortaya koyarken, eserin adı için "vatan" ve "silistre" sözcükleri arasında çelişkide kalmış sonra kitabın adını "vatan", parantez içinde de "yahut silistre" şeklinde belirlemiştir. sonradan eser "vatan yahut silistre" adıyla anılmaya başlanmıştır.

not: entry tamamen bana aittir. başka sözlüklerde de yazarlığım var ve bu entry oralarda da aynen mevcut.
oyun, 1873 yılında gedikpaşa tiyatrosunda sahnelenen ilk yerli oyundur. 4 perdeden oluşan bir dramdır.
2 konu işlenir;
-silistre adlı kalenin muhafızı
-sıtkı bey isimli kale komutanının hayat hikayesi

bu tiyatroda önemli fikirler var;
namık kemal; toplumdaki bazı insanların işini gücünü bırakıp askere gitmek istemediğini ancak eğitim ile vatan sevgisi verilirse seve seve savaşa gidileceğini söyler, eğer bu fikir tiyatro ile verilirse insan daha çok etkilenir, der.

->islam bey, askere gider, ardından sevdiği kız da erkek kılığına girer ve askerlerin arasına karışır. bunu namık kemal gerçek bir olaydan etkilenip yazar: kars'ta bu durumun aynısı olmuş, bir kız sevdiğinin ardından askere gitmiştir.

->eserde silistre isimli kalenin savunması anlatılır. kale savunması islam, zekiye ve abdullah çavuştur. düşman cephanesini patlatmasıyla zaten geriye doğru çeklicek olan düşmanın, zaiyatla geri çekilmesi ile son bulur.

->ahmet hamdi tanpınar'a göre; hikayenin en güzel tarafı asıl adı ahmet olan sıtkı bey'in hikayesidir.

->sıtkı bey zamanında rütbeleri sökülmüş biridir. idam edilecek kişinin suçsuz olduğunu düşünerek idam etmez ve ordudan atılır. bu yüzden ailesinin yanına dönemez ve kızının izini kaybeder.

->tiyatronun sonunda baba ve kız, islam ve zekiye kavuşur. kale kurtulur.

*bu piyeste çatışma yok. iyiler hep iyi, kötüler hep kötü. sadece düşmanla çatışma var.
oldukça etki göstermiş, oynanmasıyla beraber bir ayaklanma çıkmıştır.
Namık Kemal'in hayattayken izleyebildiği tek oyunudur.

Bizde etkileri hem içeriği bakımından, hem etrafında cereyan eden olaylar bakımından büyüktür. ilk bakışta dikkati çekmese de oyunun sahnelenmesinden sonra kapatılan gazete sebebiyle, halkın aydınlatılması görevi birdenbire ve adeta tesadüfen gazeteden kitaba geçer.

ayrıca oyunu okuyacak arkadaşların, hakkında yapılan eleştirilerdeki "basit bir konu ama..." kısmını dikkate almamalarını tavsiye ederim.

Vatanın kurtuluşu için çalışan iki baş rol "islam bey" ve "zekiye" isimleri üzerinde tekrar tekrar düşünmek lazım. akıl ve dinin sembolize edildiği bu karakterler kale kurtarıldıktan hemen sonra evlendirilirler. namık kemal'in leskofçalı galip etkisinden sıyrılıp şinasi ile tanışmasından sonra geçirdiği düşünce gelişimi bakımından önemli bir ayrıntı ve ilerisi için bir nevi iyi hazırlanmadan sunulmuş kurtuluş reçetesidir. Ayrıca, zekiyenin babasının adının sıtkı olması da manidardır. bu isimlere dikkat!
vatan vs silistre.*
namık kemal'in eseridir ve edebiyatımızda sahnelenen ilk oyun olma özelliğini taşır.
olmak ya da olmamak cümlesindeki belirsizliğin bir benzerini barındıran yine bir cümle...
sahnede oynanan ilk eserimizdir. oyun sonrası namık kemal, halkı galeyana getirdiği öne sürülerek magosa'ya sürülmüştür.
(bkz: sonic youth silistre)
abdullah çavuş'un sürekli "kıyamet mi kopar?" diye sorması edebiyat literatüründe leit motiv tekniği olarak adlandırılır.
Sonu tam bir türk filmi gibi bitmiştir

hepsi birbiriyle akraba çıkar. Seven adam seven kadın evlenirler falan.

Abdullah çavuşunda her lafında kıyamet mi kopar sorusuda insanı iyice gıcık edebilir.
(bkz: vatan yahut silivri)
Namık Kemal' in yazmış olduğu tiyatro oyunudur. aynı zamanda ilk sahnelenen tiyatro oyunudur.
okumak gereken kitap.
Buram buram milliyetçilik kokan, zekiye isimli kızın aşkının anlatıldığı insanı duygulandıran eser. Namık Kemal tarafından yazılmıştır.

Kan emici deccal Abdülhamit bu eseri bile yasaklamıştır. Esas Kız bıyık takarak sevgilisinin peşinden cepheye gittiği bi kitabı yasaklatmak ciddi bi psikolojik rahatsızlıktır.

Sahneleceği tiyatro salonu kapatılmış, yasaklanmıştır.
namık kemal’e ait, batılı anlamda sahnelenen ilk tiyatro. sahnelenişinin ardından, namıl kemal magosa’ya sürgün edilmiş ve ibret gazetesi 132. sayısında kapatılmıştır.
Vatan yahut Silistre, Namık Kemal dört perdelik tiyatro yapıtıdır. Namık Kemal’in ilk tiyatro yapıtı olan eser aynı zamanda sahnelen ilk tiyatro yapıtımızdır.
Her yıl sorularda veya şıklarda gelir banko.
görsel

Namık Kemalin Vatan yahut Silistre adlı piyesinin ilk gösterimini izleyen seyirciler, Gedikpaşa Tiyatrosu, 1 Nisan 1873.
mizancı murat bey'ın bu eserle ilgili bir eleştrisi de bulunmaktadır. mizancı murat, vatan yahut silistre'yi milli mizacımıza uygun, yeni tarzda yazılmış bir eser olarak tanımlayıp yazarın silistredeli edebi gayesini pek yüce bulur.

eserde olay: kırım savaşı gibi önemli bir olayla ilgilidir. mizancı murat bu eser için, "kalp çarpıntısını, gözyaşlarını zapt okumak mümkün değil. " şeklinde tanımlar. eserde namık kemal'in emsalsiz kalem kudretinin olduğunu söyler. eserdeki iki harp şarkısının da etkisini çok kuvvetli bulur.

mizancı murat'ın eleştirdiği noktalardan biri de eserde olumlu ve olumsuz karakterlerin olmayışıdır. bütün karakterler faziletli insanlardır. bu yüzden de dram entrikası yoktur. dram entrikası ile ahlakın güzelleşebileceğini söyler. değindiği bir diğer nokta ise eserin bitince bir müddet düşündürmeyişidir.

üslup olarak değinerek eserin yeni tarzda yazıldığını söyler. eskiyeceğinin muhtemel olduğunu söyler. oldukça şiddetli, kuvvetli, sanatlı cümlelerin okuyucuda kalp çarpmasına göz dolmasına sebep olduğunu söyler. ilk görüşte aşık olmak dışında her şeyin doğal olduğunu söyler.
görsel

“Vatan Yahut Silistre”, Namık Kemal’in 1872’de kaleme aldığı tiyatro oyunu. Başlangıçta eserinin adı sade “Vatan”dı. Oyun sahnelenince izleyenler galeyana geldi. Sokağa çıkıp feryat ettiler, yürüdüler. Çünkü sultanın tebaası o salonda vatanla ilk defa karşılaşmıştı. Olaylar üzerine Vatan yazarını derdest edip Mağusa'ya sürdüler. Sansürlediler. O da sansürden kaçmak için “Silistire”yi ekledi “Vatan”a. Yetmedi tabii, sürgünde ölüme terk ettiler. ilk vatan kahramanımızdır.

Peki sultanlar neden bu kadar korkarlar vatandan, hürriyetten ve cumhuriyetten?

Çünkü sultanların, kralların, çarların vatanı yoktur. Bizim vatan bildiğimizi onlar mülkü bilirler.

Orhan Gökdemir.
namık kemal' in hazo pulo pasajında kaleme aldığı başyapıtı.