bugün

ölümünün 14. yılında hala içimizi acıtan, türkiyenin en cesur yazarlarından biri. *
bir mumcu, bir dink, bir çayan daha gelmez bu ülkeye. onların değerini bilemeyen kişilerin yanı sıra onların canına kasteden katillerde maalesef aramızdadır.
katlettiler, ketlediyorlar ama bilmiyorlar ki ne kadar cesur, kahraman aydını katlederlerse bu ülkede onların izinden gidecek olan gençlerin varlığını.
izindeyiz...
Gün 24 ocak 2007 Çarşambayı gösterdiğinde Uğurlar olsun deli oğlan.
katili hala faili meçhul olarak kalmış bir cinayete kurban gitmiş ve bugün itibarıyle katledilişinin ondördüncü yıldönümünü andığımız demokrasi şehidimizdir. Yazdığı demokrasi çağrıları yapan, aydınlık dolu köşe yazıları yüzünden bir kısım radikal dinci örgütlerin planladığı bombalı bir suikaste kurban gitti o da ne yazıkki... ve hala aydınlatılamadı hangi karanlık odakların bu haltı işlediği ve yine büyük ihtimalle aydınlatılamadı değil '' aydınlatılmadı''... Merhum Uğur Mumcu'nun acılı eşi ile dönemin emniyet müdürü mehmet ağar arasında suikastten sonra geçen diyolog son derece manidardır, aynen aktarıyorum:

Uğur Mumcu'nun eşi: Lütfen bu suikastın ardında kimlerin olduğunu bulun, bu devletin üzerine düşen görevdir. Bu duvarın bir tuğlasını çekerseniz, gerisi ardı ardına gelecektir zaten...

Mehmet Ağar: Yapamam, bu benim elimde olan birşey değil, o taşı çekemem o duvardan...

Uğur Mumcu'nun eşi: O zaman o tuğlayı birisi çeker ve yıkılan duvarın altında siz de kalırsınız...

o düşünüyordu öyleyse vurulmalıydı, tıpkı ahmet taner kışlalı, necip hablemitoğlu, çetin emeç, abdi ipekçi veya hrant dink gibi... o ''sakıncalı bir piyade''ydi ve sakıncalı adamlar ortadan temizlenmeliydi... uğurlar olsun, daha nice uğurlar yetişecek inşallah sevgili uğur mumcu...
derin devletin pkk'yı beslediğini, amerika ve israil'e ülkeyi peşkeş çektiğini, kısacası yaygın kanının aksine hiç de vatansever değil, vatan haininin önde gideni olduğunu söylediği için malum kurumlar tarafından şehit edilmiş vatan evladı.
türkiye ye onun gibi yürekli, arastırmacı ve büyük bir gazeteci bir daha zor gelir herhalde...14 yıl oldu ama insan onu hatırladıkca onu düsündükce hala içi sızlar ve düsünür; yasaydı daha ne tür dosyalara parmak basacak, ortaya cıkaracaktı diye...
"Tarikat, siyaset, ticaret" adlı 1986-1987 köşeyazılarından oluşan kitabı mutlaka okunması, bu sayede çarkın farkedilmesi gereken kitabın çok değerli yazarı..
14 yıl önce arabasına bomba konarak katledilmiş gazetecidir.
bazılarının ne halt olduğunu ortaya çıkartmış aydın **gazetecimizdir.
ileri görüslüydü, aydindi, herkes gibi degildi, gercekleri görebiliyordu, ve gercekleri bu denli acik görebilmesi birilerini rahatsiz etti. türk halkini yillarca süren uykusundan uyandirmaya calistigi icin öldürüldü. 14 yil oldu, türk halki hala uyuyor; bazilari uyurgezer, bazilari uyanik ama onlarin da elinden bir sey gelmiyor. cunku uyanik olduklari fark edildiginde daimi uykuya yatiriliyorlar. 14 yil oldu, hala düsünce özgürlügümüz yok. 14 yil oldu, bu ülkede hala güvercinlere dokunuyorlar. ugurlar olsun. (#799494)

edit: imla hatasi duzeltildi.
bu ülkede tek amacı gercekleri ortaya cıkarmak oldugu icin katledilmiş nice aydından biridir. ölümünün ardından bunca yıl geçmesine rağmen hala "zamanında bunları uğur mumcu yazmıştı" deniliyorsa bu işte bir şeyler vardır.
bu yıl, seni her zamankinden biraz daha buruk anıyoruz. cünkü barıs icinde bir dünya idealine yaklasmaktan cok, gittikce bu sevdadan uzaklasıyoruz.14 yıl önce cok sevdigin gazeten cumhuriyet, 'susturamazlar' mansetiniatmıstı.ama biz direnemedik sustuk.
öylesine sustuk ki,vatanımızı bizden almaya calısanlara bile ses cıkarmadık.
artık sizi imam yönetecek dediler.
sustuk...
kadına kadın, erkege erkek doktor bakacak kız erkek ayrı egitim yapacak dediler.
sustuk...
ırak'ta postallarıyla camiye girip , insan öldüren abd askerleri yerine sizin askerleriniz ölecek dediler.
sustuk...
üniversitede türban serbest olsun dediler.
sustuk...
din baronu fettullah gülen'e yüzyılın demokratıdır dediler.
sustuk...
ve son olarak:
'sizin en uygun yönetim bicimi ılımlı islam devleti'dir dediler.
yine sustuk, susabildik...
sevgili ugur mumcu,
biz susmadık susmıcaz . mustafa kemal'in gösterdigi tam bagımsız ve aydınlık türkiye yolunda , ısıgımız sen ve senin gibi devrim sehitlerimizdir. bu yolda yürürken yeniden kuvay_i milliye ruhuyla haykırıyoruz:
ya istiklal ya ölüm !
seni unutmadık ve unutturmayacagız!!!!
Sesleniş...

Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.

Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık.

Vurulduk ey halkım, unutma bizi...

Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. işkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. isteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...

Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. insanlık sustu.

Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce kolumuzu, omuz başından keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.

Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük. istanbul'daki, Ankara'daki işçiler, sizin için öldük. Adana'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.

Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Bağımsızlık, Mustafa Kemal' den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.

Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...

Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi...

Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eline değmemişti ellerimiz. Bir sevgiliden mektup bile alamamıştık daha. Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. Herkes tanıktır ki korkmadık. içimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.

Asıldık ey halkım, unutma bizi...

Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, Batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.

Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...

Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi.

Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi...

Cumhuriyet 25.8.1975
edit:bu entryi mümkünse iyi oylamayın çünkü tamamı alıntıdır...kötü oylayın, oylayın ki ben de ülkedeki tehlikenin ne denli büyük olduğunu daha iyi anlayabileyim
(bkz: umag)
türkiye'de düşünceleri, yazdıkları yüzünden öldürülen birçok gazeteciden biri. 14 yıl olmuş çok küçük olmama rağmen hatırladığım bir kaç sahneden birisidir 14 sene önceki haber bülteni. türkiye'nin unutmaması gereken insanlardan.

uğurlar olsun uğurlar olsun,
hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun.
bir keskin kalem, bir kırık gözlük
yürekli yiğitlere hatıran olsun.
kalemi ve fikirleri o kadar keskindi ki; canını yaktıkları, bombayı yerleştiriverdi arabasına.. haince.. 13-14 yıl geçse de ölümünün ardından onun da dediği gibi, parçalarından yine onun gibi düşünen fikirler savrulmuştur bu ülkeye..uğur mumcular bitmez bu ülkede, ne kadar tehdit altında yaşasa da, onun gibi cesuru gelir mi bilmem ama onun gibi düşünenler sürekli varolacaktır.. kalbimizde olacaksın sonsuza kadar..
ülke ekonomisi ve siyaseti ne zaman iyi gitse böyle özenle seçilerek bir kişiye suikas yapılıyor ve uğur mumcu' da bunlardan biri. en son yaşadığımız olay ise hrant dink cinayetidir. ülke zıt kutuplara ayırarak etnik ve görüş ayrılıkları senaryoları üretip bizi kaosa sürüklemek isteyenlerin yaptığı eylemdir. bunun arkasında tabiki mossad ve cia vardır. kimsenin başka biri aramasına gerek yoktur.
bir pazar sabahıydı, ankara kar altında
zemheri ayazıydı, yaz güneşi koynunda...

işte o gün anladım ki, çok engel var önümüzde. ve o gün anladım korkularla yaşayacağıma cesurca ölmem lazım. çünkü uğur mumcu da öyle yaptı. karısını, çocuğunu arkada bıraktı. türkiyeyi, türkiyeye emanet bıraktı.

rahat uyu uğur mumcu. kral çıplak. bu diyarda uğur mumcular bitmeyecek...
acı bir şekilde öldürülmüş,ülkemizin değerli gazetecisidir.
eş zamanlı olarak, bir besmeleyle kendi finans kuruluşları aracılığıyla milyarlar kazanan, elhamdülillah müslümanız.. elhamdülillah milyarderiz.. diyerek dolaşanlara; bir eli siyasette bir eli ticarette bellerine kadar tarikatlara batmış insanlara ucu sivri kalemiye savaş açmış abimizdir.. huzur bulsun..
(bkz: neden öldürüldüler)
(bkz: öldürülen aydınlarımız)
siyasi görüşlerine katılmadığım fakat şerefsizce katledilmesinin cezasız kalmasını içime sindiremediğim, yabancı istihbarat örgütlerinin kurbanı yazar, yazarımız.
keşke onun yerine ben ölseydim kendi canımı verseydim şerefsizlerin eline dediğim yüceler yücesi insan.
uğur mumcu'dan vatanın haleti ruhiyesini özetleyen sözler;
(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)

ne kadar da doğru...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar