bugün

uçak düşme sahneli filmler izleyen bünyenin doğal sonucudur.
çok enteresan bi korku. uçağı görünce mi korkar bu insanlar? çok yakından görünce mi mesela, ya da havada uçarken görünce de korkarlar mı? merak ettim şimdi bak..

(bkz: uçma korkusu)
ıraklı çocuklarda sıklıkla görülmektedir.
(bkz: look mummy there s an airplane up in the sky)
çok pis bir şeydir. böyle adamın ruhu çekilir derler ya aynen öyle yapar adamı. her seferinde "bu düşer lan" diyerek uçağa binersiniz ama düşmez bir sonrakinde " düşecek bu sefer kesin düşecek, öleceğiz parçalarımızı bile bulamıyacaklar " şeklinde düşünceler kafadan bir türlü gitmez.
kemal sunal gibi bir ustanın ölümle tanışmasına sebep olan korku.
hayatı zindan edendir.

eşek kadar adam olduğunuz halde uçakta yanınızdakinin elinden tutturan korkudur bu. bu durumu yaşayanlar kesinlikle ve kesinlikle böyle durumlarla dalga geçebilecek kadar piç arkadaşlara da sahiptir!

işi bilimsel olarak ele aldığımızda; uçağı tercih etmek daha mantıklı. günlük bakımları var, istatistiksel olarak kaza verilerinin az olması var vs. bunu yeryüzünde ki her insan gibi kabul ediyorum ama her uçuştan önce genç yaşımda vasiyet bırakma ihtiyacı taşıyorum. evet, böyle hastalıklı bir düşüncem var.

edit: asansöre binerken de vasiyet bırakıyorum.**
bu tür kisilerin cogu asansore de binemez... kotudur, yaziktir. ucak korkusu icin anti em kullanin.. uyutur rahat edersiniz. asansorde kullanmayin baska seyler olur.
uçağa abdestli binip abdestli inmeme sebep olan korkudur. bütün kanım çekilmektedir. ne zaman tekerlekler yere deymekte o zaman derin bir oh çekmekteyim.
çocukken sahip olduğum korku. yalnız ben yerdeyken yukarıdan geçen uçaktan korkardım, sesinden. yok gerizekalı değildim!
Uçak korkusu değil de ölüm korkusu olarak anlaşılmalıdır. Uçakların, yüksek hızda yerde yürüyenine, hızlı tren derler. Uçaklar da hızlı trenler gibi aynı hızla asfaltta yol alsa korkanların sayısı çok azalır.Uçmayan uçak korkutmaz.
Uçağa abdestli binip, abdestsiz inilmeye neden olan korkudur.
ilk once belirtmek isterim ki bu korku her yasta karsiniza cikabilir. yani ben 10 veya 20 senedir ucaga biniyorum hayatta boyle bir fobim olmaz dememek lazim. ornegin benim gibi kendinizi bildiniz bileli ucaga bindiginiz halde 20li yaslarda birden bire bu korku cikip hayatinizi altust edebilir. her neyse. ucak fobisinin bana gore soyle bir ozelligi vardir : diger butun fobilerin aksine, korkunuzla yuzlestikce korkunuz daha da artar. yani ucaga ne kadar binerseniz korkunuz o kadar artar. enteresan bir durum ama ucak korkusu olan herkesten ayni seyi duydum. ilk once hafif bir kaygiyla baslar ondan sonra tam bir fobi haline gelir. yani sunu demek istiyorum : oyle "korkumla yuzlesip ucaga ne kadar cok binersem o kadar cabuk alisirim" diye bir mantik yok. oturup adam gibi, bu korkunun ne kadar sacma ve gereksiz oldugunu anlayip bunu beyninize kabul ettirmeniz lazim. ancak o zaman bu korkunuzu yenebilirsiniz. tecrubeyle sabittir.
yan koltukta oturan yakınınızda bulunması durumunda elinizi mosmor hale getirebilecek acı verici korkudur.
http://www.youtube.com/watch?v=ciSBNEHX2Ks&feature=endscreen&NR=1

lütfen saba tümer' e sonuna kadar tahammül ediniz.
ilk defa binenler hemen belli eder kendini, fazladan bir meraklı bakışlar. gözünü hostesten ayıramamalar filan. ilk uçuştan sonra rahatlar muhtemelen. ayrıca thy uçuş korkusu yaşayanlar için konferans falan veriyor birk aç eğitime katılıyorsunuz ve bu korkunuzdan kurtuluyorsunuz.
toplu zikir törenine maruz kaldığım inişte ve kalkışta bir huşu içinde olunan durum.
bir çeşit göt korkusu. bu nasıl birşeydir böyle. defalarca uçağa binmiş birisi bile olsanız, yaşadığınız kötü bir uçuş tecrübesi sonrasında yapışır kalır üzerinize. uçmak haram olur. uçak biletini satın aldığınız andan itibaren başlayan gerginlik, uçuş günü ve vakti yaklaştıkça yerini göt korkusuna bırakır. 'ben çok delikanlıyım, şöyle asarım, böyle keserim, sapına kadar erkeğim' geç bunları. uçuş vakti geldiğinde bunların hepsi birer komedi olur, sağ salim ineyim karaya yeter diye düşündürür. öyle bir düşünce ki havaalanında uçuş vaktini beklerken hindi gibi düşünürsünüz. uçağa bindiğinizde ise türlü felaket seneryalorı gelmeye başlar aklınıza. insanlara bakarsınız, tedirgin olan var mı, rahat olanlar nasıl bu kadar sakin olabiliyorlar, yanındakiyle konuşup kahkaha atan adamın hiç mi aklına gelmiyor uçağın düşebileceği? bunun gibi onlarca düşünce silsilesi uçağın harekete geçmesiyle yerini ağır bir göt korkusuna bırakmaya başlar. kıçınıza kazık sokuyorlarmış hissine kapılırsınız, ucu ince olan ama gittikçe kalınlaşan bir kazık. uçak hızlanıp kalkışa geçerken kazık iyice ilerler kıçınızda, artık kalınlaşmaya başlamıştır, canınız epey yanar. hele ara sıra yaşanan ani alçalışlar ağlatma noktasına getirir adamı. zaman geçmez olur, durur adeta. gözünüz hosteslerde, kulağınız pilottadır. pilot konuşmaya başladığında ise yüreğinize su serpilir. uçuşun güzel geçtiğini, havanın güzel olduğunu anlattıkça zevkten dört köşe olursunuz. ama ne yazık ki o konuşma en fazla 1 dakika sürer. bundan sonra gözünüz hosteslerde olur. çünkü en ufak bir terslikte onlar işi belli ederler. ve o geçmek bilmeyen dakikaların da sonu gelir ve uçak inişe geçer, ümitlenirsiniz. fakat tedirginlik yine tırmanışa geçer, çünkü internetten okduğunuz kadarıyla biliyorsunuzdur ki uçak kazalarının büyük bir çoğunluğu iniş sırasında yaşanıyordur. 10 dakikalık gergin süreç de bitip tekerlekler karaya değdiğinde sizden mutlusu yoktur. geçmiş olsun.

of ulan of, yok mu bir pilot, yok mu uçaklarla ilgili bir yazar, bana destek olun yahu.
avuç için terlemesi ilk belirtisidir.
Yükseklik fobisinin ölüm korkusuyla birleştiği noktadır.
Sakinleştirici hap alarak az da olsa bu korkuyu unutuyorsunuz yeniyorsunuz demiyorum sadece uçakta olduğunuzu unutuyorsunuz.
kesinlikle eğer böyle bir korku varsa üstüne gidilmemelidir. allah göstermesin sonu kemal sunal gibi olabilir. gerekli ilaçlar alınmalı eğer fayda etmiyorsa üstüne gidilmemelidir.
ucakla seyahat saati arttikca azalmasi beklenilirken tam tersine artisa sebep olabilen korku cesididir.
bende olan fobidir. uçağım olacak diye çok korkuyorum sözlük.
türkiye merkezli en uzak noktaya kesintisiz ve yine en uzak noktaya aktarmalılar da dahil, sayısını hatırlamadığım kadar uzun ve kısa uçuşlarım, havada yaşadığım onca türbülans ile, insanı koltuğuna kilitleyen tecrübelerim varken, birkaç ay önce ilk defa uçak ile kayseri'ye giderken ciddi ciddi yaşadığım korkudur. o nasıl bir iniş manevrası, o nasıl bir uçağın tamamen kontrolden çıktığı hissidir arkadaş.

en az bir kaç defa bile uçakla seyehat edenler bilir, havada daha tecrübesiz olanları korkulu gözlerle etrafa bakmaya, koltuğun iki kenarını sıkıca tutup dualar okutmaya iten, endişe verici bazı rutin anlar vardır. eğer durum rutinleri biraz aşıyor gibi olursa, ben genelde kabin görevlisi arkadaşlara bakarım. sakin ve gülümser bir şekilde devam ediyorlarsa endişe etmem. neticede onlar da insandır ve görevleri yolcuyu en tehlikeli anda bile sakin tutmak olsa da, hayati ciddiyeti olabilecek bir durum hissettiklerinde bu, çaktırmadan aldıkları tedbirlerden, yüzlerindeki endişeye kadar az da olsa hissedilir.

fakat gelin görün ki, ilk defa (muhtemelen de son) yaşadığım kayseri uçuşunda, yanımda oturan yozgatlı bir öğrencinin * sohbet esnasında, "ben haftada bir kayseriye uçup memlekete gidiyorum. kayseri'ye devamlı uçarım" gibi söylemlerinden sonra, kendisini o güzergahta tecrübeli bir yolcu ilan ettim bilinçaltımda. iniş anonsundan sonra, manevra yapılırken uçak inanılmaz davranışlar sergilemeye başlayınca, önce rutindir diye düşündüm. şiddetin dozu biraz daha artınca, bu meydana mahsus bir hava koridoru vs. olabilir dedim. ama bir baktım ki yanımdaki arkadaşın rengi benzi attı, koltuğa tutunup gözlerini falan kapatıyor, içimden "her hafta uçan adam, bu korkuyu yaşıyorsa bu işte bir iş var" dedim. bununla da yetinmeyip, "yahu sen her zaman uçuyorum dedin, bu ilk defa mı oluyor?" dediğimde de "evet abi, düşüyoruz galiba" deyince, o iniş bitmek bilmedi.

inişten sonra, koltuklarımızı yan yana alamadığımız uçaktaki diğer arkadaşıma, "o nasıl inişti yahu, düşücez zannettim" deyince, "abi kayseri meşhurdur duymadın mı burada çok sık yaşanır bu durum dedi. o öğrenci arkadaşı aradım bir an ama, çoktan uzaklaşmıştı *
(bkz: Yükseklik korkusu)