bugün

niye geldim ki diye iç çekilen, onca tatil anılarının hatıralarda daha tazeliğini korurken,işyerine bile havai gömlek kirli sakalla gidilip boş gözlerle bakıldığı en sıkıcı gündür o pazartesi geçmek bilmez yine.
zaten başlı başına sinir bir gün olan pazartesinin daha da çekilmez olduğu zaman.
en güzel pazartesidir. kişi bu durumda okuyorsa okuluna, çalışıyorsa işyerine koşa koşa gider. *
pazartesi sendromunun doruğa ulaştığı andır, kişi mektup açacağıyla harikiri yapmaya kalkışabilir, kişiye uzman eşliğinde anlayışlı yaklaşmak lazım.
bu anın verdiği moral bozukluğunu en az düzeyde yaşamak için birkaç gün öncesinden tatilin hızını kesmek lazım.
affedersiniz ama ya.ak gibi bir pazartesidir.
derlerki; güzel bir tatil sonrası çalışmak, zorla sevişmeye benzer.
pazar gecesi geldiğiniz için sanki hiç dinlenmemiş gibi hissedersiniz. ay aman off diye geçer. hem okul hem iş varsa işte bu o zaman sıçtığınız andır.
(bkz: afiyet olsun)*
her şeyin farklı olacağı zannedilen pazartesidir.

büyük beklentiler içinde gidilir işe yahut okula; sanırsınız ki her şey değişmiştir artık, yepyeni bir sayfa açılmıştır orada. hoşunuza gitmeyen, sevmediğiniz şeyler yok olmuşlardır. siz yenilendiniz ya, zannedersiniz ki iş yerinizde yenilendi, o da tatil yaptı. ama öyle değildir ne yazık ki. gittiğiniz yer aynı acımasızlığı ve gıcıklığıyla, kötü şartları ve sevilmeyen insanlarıyla sizi bekliyordur.

umutlu halinizin itinayla içine edilir.
cumartesiden insanın içine sıkıntı vermeye başlayan durum.
(bkz: tatil döneminde evde oturan için)
(bkz: tatilden sonraki ilk pazartesi)
hele bir de göstermeniz ve not almanız gereken bir maket ödevi hala hazır değilse iğrenç bir pazartesidir. *
alarm çalmasına rağmen uyanılmamış, nereye gidilecekse o yere geç kalınmış gündür.