türkiye'de lüks araç kullananlardan ziyade, lüks araç kullandığını sananlar yaygınlaştı.
almanya'da çocuklara karne hediyesi olarak alınan polo, golf gibi volkswagen modellerine türkiye'de fahiş fiyatlar ödeyip binen adam haliyle lüks araca biniyorum diye geziyor.
Şaka bi yana 10 sene öncesine kadar yolda modelli bir bmw veya mercedes görsek dönüp arkamıza bir daha bakıyorduk amk.

Şimdi ise herkesin altında lüks araç var.

özel sektörde çalışan en vasat adam bile 50-60k değerinde arabalara biniyor.

Madem ekonomi kötü nerden buluyor insanlar bu parayı.
O arabaları biz lüks sayıyoruz.
Yoksa Mercedes c, BMW 3, ne bileyim passat? Bunlar lüks değil.

Hah, pahalı derseniz anlarım. Ortalama Gelir seviyesine göre ucuk kaçık arabalarla dolu yollar. Onları da Millet 10 senelik kredi ile alıyor. Sonra bir iki ay biniyor. Bakıyor aylık 3-4 bin lira kredi ağır geliyor. Hop, satışa çıkartıyor.
şahsen ben cevabı ne zaman bankalara bazı işlemler yapmak için gitsem alıyorum. işlemler şirket işleri için oluyor genelde tabi. veznede hallediyorum. sonra ( vaktimin müsait olduğu zamanlarda tabi ) müşteri temsilcilerinin o küçük odacıklarının karşısına veya yakınına oturuyorum. 15-20 dakika içerisinde 2-3-4-5 artık kaç kişi gelirse rahatsızlık vermeyecek şekilde neler konuşuluyor diye bakıyorum. hep kredi talepleri ve kredi borçları için yeni kredi alınıp alınamayacağının sorgulanması oluyor.

velhasılı ; ekonomi çoh eyi diye binmiyor o insanlar o arabalara. veya ceplerinde 3-5 bin liralık telefonlar durumları çok iyi olduğu için yok. tamamen gereksiz gösteriş merakı ve "gençken almayacağız da ne zaman alacağız yaaa" kafası. aldın o arabayı tamam ama o kredi borçları ne olacak ? daha geçen hafta sonu adam ödeyememiş çektiği krediyi malını mülkünü ipotek ettiriyordu hiç ihtiyacı olmadığı halde aldığı 100-120 bin liralık araba için. 40-50 bin liralık araba alsa gene ihtiyacını karşılayacak ama 50 bin liralık araba ile yeterli hava atılamıyor tabi eşe dosta anasını satayım..
bankalar sağolsun yağdırıyorlar kredileri. birazcık peşinat verebilen yapışıyor 200 binlik arabaya.
sömürenlerin, hak yiyenlerin sayısının arttığını gösterir.
Borç ekonomisi.

Herkes borçlu.

Herkes maddiyatla kendisini tanımlıyor. Etrafınıza bir bakın; mutlukukları maddi tatminlerle elde etmeye çalışan yığınlar göreceksiniz.

En pahalı mont, en pahalı ayakkabı... yok nusret'te et yemek...

Dünyaya katkıları olmayan, salt tüketetek hayat geçiren milyonlar.
önce ; neden rüşvet ve yolsuzluk da

dünya 2.ci si ve avrupa 1.ci si

olduğumuz sorusuna yanıt aranmalıdır.
görsel

http://blog.milliyet.com....iyor-/Blog/?BlogNo=431647
vergisini kaçırmayı öğrendi herkes.
Burada 12 sene önce anlatilmis .
http://blog.milliyet.com....iyor-/Blog/?BlogNo=431647
özgüven eksikliğinin maddi donanımlarla giderileceğinin sanılmasından.
Tamamen Snob etkisi (bkz: ayranın Yok içmeye Mercedes’le gidersin gezmeye)
hırsızlık ve gösteriş merakı arttı.

hayat standartlarımı yükseltiyorum diyene rahatlıkla s*ktiri çekerim. ayağında 15 liralık eritme plastik terlik, üstünde full polyester t-shirt, kafada bilgi sıfır, elinde hamburger, altında lüks araç. sorsan hayat standartları yüksek.
Türkiye olarak büyük şehirleri baz alınca doğrudur fakat büyükşehitler dışındaki hayat hiç öyle değil...
şahin mi ?
toros mu ?
gani...
koca istanbul zaten zengin olduğu için burada lüks araçların çok olması bi anlam ifade etmiyor.
bunu türkiye diye genelleyemeyiz.