bugün

benim için ortalama bir filmdir, bilgisayar meraklısı olmayanlar için sıkıcı gelebilir. fakat şöyle diyeyim bir biyografi filmi için fazla uzatmışlar. yinede izlenir. puanım 7.3.
--spoiler--
insanoğlu çiftlikte yaşadı, sonra şehirlerde yaşadı ve şimdi de internette yaşayacak!
--spoiler--

repliği o kadar boktan bi sahneye koymuşlar ki arada kaynayıp gidiyor. resmen harcamışlar.
Facebook'un nasıl kurulduğunu anlatan David Fincher filmi. Muhteşem bir oyuncu kadrosu var ama filmin yıldızı eduardo saverin rolüyle Andrew Garfield. Sıkıcıdır diye daha önce izlememiştim filmi meğersem değilmiş. Çok eğlenceli bir film kesinlikle izlenmeli. Mark da az ibne değilmiş.
diyalog odaklı filmlerden hoşlanıyorsanız izlemenizi kesinlikle tavsiye edeceğim yapım. ayrıca bilişim alanında olan veya girişimde bulunacak olanlar içinde gazlayıcı nitelikte olabilir film. david fincher'ın imzası var bir kere boş film olamaz.

ayrıca karakterlerinde oldukça başarılı canlandırıldıklarını düşünüyorum. özellikle andrew garfield'ın oyunculuğuna ve karakterine hayran kaldım diyebilirim. christy hakkındaki konuşmaları ve christy ile son konuşmaları da oldukça ilginçti. jesse eisenberg'i de küçümseyemem tabi. mark zuckerberg'den daha iyi bir mark zuckerberg olabilirmiş bence.*

wardo'nun hatrına şunu da bırakayım şöyle.
görsel
Açıkçası yönetmen Fincher olmasa umursayacağım bir film olmazdı. Genellikle kapalı mekanlarda ve diyalog ağırlıklı ilerleyen (hatta ve hatta geveze) bir film diyebilirim. Filmde aksiyon minimum düzeyde. Aksiyon namına görebileceğiniz tek şey 1-2 dk. süren kürek yarışı.. Film tümüyle monologlar üzerinden ilerliyor diyebilirim. Ama zeki insanların hikayesini konu aldığı için konuşmaları dinlemek zevkli.

Bence izlenmeyi hak eden bir yapım olmakla birlikte bir klasik olduğu söylenemez. Fincher hikayeyi fazla yönetmenlik şovuna başvurmadan yalın bir dille, arada bi geri dönüşler ve ileri atlamalarla anlatıyor. Tıpkı Zodiac'ta olduğu gibi.. Hatta orada dahi bir yönetmen olarak elini çok daha fazla belli ediyordu Fincher. Bu filmde başrol esas olarak hikayenin ta kendisi.

Filmin objektif bir dili var. Ne Mark Zuckerberg'i dost satan bir hain vs. gibi göstermeye çalışıyor. Ne de ona dava açanları bir mazlum ya da fırsatçı gibi gösteriyor. Herkes kendine göre haklı aslında. Çünkü bu bir haklı-haksız hikayesi değil. Zuckerberg'i dava etmeden önce 'Harvard duruşu'ndan taviz vermemeye çalışan ikiz kardeşler sonunda dayanamayıp ona tazminat davası açıyor. Bunu yaparken bile aylarca düşünüyorlar. Ama atı alan üsküdarı geçiyor. Bazen içinde bulunduğunuz sistemin kralı olmak için o sisteme karşı çıkmanız gerekir. Helede bu sınırları tam çizilmemiş, uyanık olanların hep bir adım önde olduğu kapitalist sistemse... Tıpkı Mark Zuckerberg'in yaptığı gibi.. Belki bazı insalar ilerde Facebook. com'a dönüşecek facemash'i kurup Harvard'ın internet ağını çökertmesi Harvard'dan atılmasına neden olduğu için Mark'ın hayatının hatasını yaptığını düşünmüştür. Onun ilerde dünyanın en genç dolar milyarderi olacağını bilmeyerek...

Sonuç olarak film benim beklediğim gibiydi. O yüzden hayal kırıklığına uğramadım. Ama fazla bir beklenti içersinde olmayın. Facebook'un nasıl kurulduğunu merak ediyorsanız (ya da zeki insanların hayatına konuk olmak ilginizi çekiyorsa) ve Fincher'ın iflah olmaz hayranlarındansanız tavsiye olunur.

Filmden birde hoşuma giden bir replik söyliyim. Henüz sitenin adı TheFacebook. com iken Sean Parker (ki karakter olarak filmde en bayıldığım kişi) Mark'a şöyle diyor;

-The'yı çıkart. Sadece 'Facebook' olsun. Daha havalı!
“insanoğlu çiftlikte yaşadı, sonra şehirlerde yaşadı ve şimdi de internette yaşayacak!”
--spoiler--
zuckerbergten nefret etme sebebi olan film. boğazında kalır o milyar dolarlar umarım piç. saverine yapılır mı ulan bu
--spoiler--
şahane film. andrew garfield ve terlikli ekürisi (zakırberg) için 2 defa izledim.
sıkıcı olmayan film. ben gibi bir insanı bile sıkmadıysa baya akıcıdır. ben ki milletin ayıla bayıla izlediği filmlere saatlerce ara verip izleyen insan ara vermeden izledim.
Zuckerberg in yavşak yüzünün görüldüğü film.
Çok stresli bi filmdir kendisi. resmen izlerken sivilce çıkardım. kim doğru ne doğru diye anlamaya çalışırken beynime sıçtım götüm patladı falan. ben olsam sonuna erica nın arkadaşlık isteğine naptığını da eklerdim bu arada da nys magazini karıştırmayalım. milyoner olmak isteyenlerin izleyip bi daha düşünüceği bi film. bana kalsa cidden değmez ama mark için facebook bi seçim değildi bence. adam bunun için yapılmış resmen.
facebook un doğuşunu anlatan filmdir.
şu ana kadar izlemediğime pişman eden filmdir. beklenilenden daha iyidir ve mark zuckerberg'e çok sağlam küfürler ettirir.
--spoiler--
eduardo saverin'e yapılan haksızlık mı desem ya da mark'ın ibneliği mi neyse işte o bana çok koydu yani. direk dedim ki inşallah davayı kazanır da donuna kadar alır ama gerçek hayatta gördüğümüz üzere alamamış donuna kadar.

filmde en çok sinirlendiğim noktalar ise saverin'in ne kadar para aldığının söylenmemesi ve sean parker ibnesi oldu. bir adam ancak bu kadar itici olabilir. bu arada timberlake'e de helal olsun rolünün hakkını vermiş.

--spoiler--

sonuç olarak sağlam filmdir. açın izleyin. büyük ihtimalle beğeneceksiniz.
şahane fragmanı olan film, hala arada açar izlerim.
facebook'un kuruluşunu anlatan keyifli bir film.

--spoiler--
filmi izlerken eduardo saverin, kürek takımı ve sean parker'lı kısımların tam olarak doğru olup olmadığını bilmiyordum, ama sonra araştırdım ve hikaye genel hatlarıyla doğruymuş.

bu durumda sana söylemek istediğim bir kaç lafım var mark'cığım:

"You're not an asshole, Mark. You're just trying so hard to be."

--spoiler--

izleyin!
zaten küçük olan dünyayı, daha da küçültüp cebimize koyan zihniyetin anlatıldıgı film.
kullanmadığım bir platform olmasına rağmen facebook denen oluşumun doğuş hikayesini çok keyifli biçimde anlatan, çarpıcı bir film.

öyle ve ya böyle milyonları etkisi altına alan bir fenomeni 19-20 yaşında bir adamın ortaya çıkarması her anlamda etkileyici bir olay. helal olsun lan zuckerburg.
aslında tüm olayı çocuğun teki kızla çıkar, kızla sorunlu bir şekilde ayrılır, aşık olduğu için ona zarar vermeye çalışır, başarır da ve kızın imajını yerle bir eder, sonra da kendisini affettirmek için facebook'u kurar şeklinde olan güzel film.
beklediğimden daha kaliteli bir filmdir.
facebook'un nasıl kurulduğunu güzel bir şekilde, sıkıcı olmadan anlatır.
aynı zamanda amerika'da üniversitelerde nasıl bir ortam olduğunu da güzel bir şekilde gösterir. ve başarı gelince nasıl sorunlarla karşılaşıldığını.
2003 yılında, yani filmde geçen zamanlarda ben de üniversitedeydim, son yılımda. ancak bilgisayarı iki amaç için kullanırdık: bitirme projesini hazırlamak, ve porno seyretmek.
ama o zamanlarda, aynı günlerde, amerika'da benim yaşımda bir üniversite öğrencisi facebook'un temellerini atıyormuş meğerse. adam şu an dünyanın en genç dolar milyarderi.
fikir en önemli zenginliktir. boşuna dememişler.
moral bozan film. ulan adamlara bakıyorsun daha 19 20 yaşında olmalarına rağmen kitleleri harekete geçirecek bir şeylerin peşindeler. bir de kendine bakıyorsun, sınavları geçmek için çalışmışsın, pek kendine bir şey kattığında söylenemez. bir de mitte okuyanlara fena imreniyorum *mk. gerçi ikisi de hem düşman hem de alanlarında bir numara. sözel alanlar için harvard, sayısal alanlar için mit.
Facebook kullanmamama ve sevmememe rağmen en sevdiğim filmler arasında olan harikulade film. jesse eisenberg ve andrew garfield kendilerine hayran bırakmışlardır. Mutlaka izlenmesi gereken filmlerdendir.
gecenin bi yarısı sadece göz atmak için başladıgım ama tamamını tek solukta izledigim şahane film. böyle basit bi senaryodan nasıl iyi film yapılırı gösteren david fincher filmi. müzikleri de oscarlıktır gözümde ve oscarıda almıştır.
inception la beraber girdiği oscar ödüllerinde ödülleri götürmüş filmdir. inception da havasını almıştır. nolan da havasını almıştır. hans zimmer da. akademi de o geceden sonra bitmiştir benim gözümde. bu film de bok gibidir.
yeni milenyumda hayatın nasıl gittiği konusunda enteresan bir gerçek hikaye uyarlaması. bu filmi 15 yıl önceki bir yurdum insanına izlettirseniz nasıl da dumur olurdu. hikayesini de kafayı çok karıştırmadan anlatabilen bir film olmuş, izlenesi velhasıl.
mark zuckerburg'ün hayatını anlatan biyoğrafi filmdir.
ana fikiri ise hayal gücü en büyük zenginliktir, çünkü yaptığı bir bilgisayar mühendisi için çocuk oyuncağıydı asıl önemli olan hiç kimsenin aklına gelmemiş, bir sosyal site kurması gerçi fikrin kendine ait olup olmadığı tartışılır fakat, sonuç olarak google plus'ı bile geride bırakan, ondan önceki bir çok sosyal siteyi sollayan bir site kurmuş ve facebook'u zirveye taşımıştır. film de mark zuckerburg'ü oynayan çocuk ise, bu filmle mesleğinin zirvesine çıkmıştır.