bugün

stephen king' in aynı isimli romanından stanley kubrick tarafından sinemaya uyarlanmış 1980 yapımı filmdir.jack nicholson oyunculuk yeteneğini konuşturmuştur.

izledikten sonra 2 ay kendini toparlayamama garantili müthiş rahatsız edici bir film.
güzel filmdir. 1980 yapımı olsa da bugün bile izlenebilir. ayrıca slipknot, spit it out adlı şarkısının klibinde bu filmden bolca alıntı yapmıştır.
başından sonuna kadar beni geren film. amacına ulaşmıştır, gerilim filmi olarak hakkını fazlasıyla vermektedir.

jack nicholson ise her filmde olduğu gibi bu filmde de başarılıdır.
bu filmin ayrı bir yeri vardır ben de. çocuk bir ara redrum redrum diye coşar o tüylerinizi diken diken eden sesle. işte bunu çok iyi yapan bir arkadaşımızın sesini kaydettik. yatakhaneye de o sıra dışarıdan geziye mi neye gelmiş gece kalıcak öğrenciler var. odaya koyduk telefonu. çalınca bu korkunç ses çıkacak. neyse yaptık gecenin bir yarısı. öğrenciler baya bir afallamışlardı. aynı numarayı belletmene yapınca 12 kişi yatağa sinip hepimiz çok süper uyuma taklidi yapmıştık.

filme gelince film bence müzikleri ile ayrı bir film. müzikleri geriyor insanı ayrı bir havaya sokuyor.
jack nicholson un müthiş performansıyla türünün efsaneleşmiş filmlerindendir.
öcülü böcülü korku filmlerinden daha etkileyici ve hakikaten psikolojik gerilim, korku filmidir. çok yaşa stephen king, kralsın kral.*
stanley kubrick'in teknik ve dehası, jack nicholson'un adeta "taşan" inandırıcı oyunculuğunun kombinasyonu. başka da bir şey demiyorum.

küçük çocuk da çok şekerdi aslında, büyümüş de küçülmüş gibi.
1997 versiyonundan bazı kareler.

görsel

görsel

görsel

görsel
hayatta bazı anlar vardır. işte shining de bunlardan bir tanesi.
kapı kırma sahnesinin kült olduğu filmdir.
korkunç değil de "rahatsız edici" film. izlerken ve izledikten sonra bir diken üstünde olma hali yaratıyor.

o değil de o merdiven sahnesi nasıl bir aşmışlıktır arkadaş ya!
çok fazla gerdi. gerilim filmleri arasında tavsiye edebileceğim yegane filmlerden.
Jack nicholson un 30 yıl önce de, 30 yıl sonra da mükemmel bir oyuncu olduğunu anlammmıza yarayan filmdir.
gelmiş, geçmiş en iyi gerilim filmlerindne biri.

utanarak söylüyorum ki bu şaheseri daha yeni izleme fırsatı buldum. çünkü, varlığından bile haberim yoktu. iyi film bulamadığı için çıldıran bir insanın bu filmden nasıl haberi olmaz... orası da ayrı konu.

film hakkında hemen hemen her şey söylenmiş. amaaa... hakkında girilen 100 entry'nin hepsini okudum. aslında başka bir film olsa pek zahmet etmezdim ancak bir şey dikkatimi şekti. nolan ya da lynch filmlerini kare kare incelyen güruh bu filme dair hiç bir fikre sahip değil. oysa filmde çok büyük gizemler var. üstelik yine nolan ve lynch filmleri ile büyük benzerlikler barındıran türden.

--spoiler--

not;filmdeki isimlerin çoğunu hatırlamıyorum. kusura bakmayın artık.

biraz açklayalım; filmdeki ilk gizemli sahnemiz ufalığın ağzında yaşayan varlığın babası nın işe alındığını ve telefonla arayacağını bilmesi oluyor. burada dikkat edilmesi gereken çocuk bunları söylerken anne ve babasına isimleri ile hitap ediyor. yani medyumluktan ziyade tam bir ikinci kişilik izlenimi var. ardından yine bu konuya göndermeler devam ediyor. zenci dostumuz ufaklığa doktor diyor. sahne burada ufaklığın annesi tarafından bastırılarak seyircinin gözüne sokuluyor. hemen sonrasında ise zenci dostumuzun bunun kendisinin de sahip olduğu bir güç olduğu konusunda açıklama yapıyor. ancak anlamlandırmamaız gereken "filmdeki ögeler medyumlukla ne alaka?" sorusu. acaba medyum sıfatını biz yapıştırıyor olabilir miyiz? biraz daha irdelersek sanırım cevabı bulacağız. ufaklık film boyunca bazı şeyleri uzaktan duyuyor ya da aynen hissediyor bu da bize yine mefyumluk olduğu izlenimi veriyor ancak işler göründüğü gibi olmayabilir.

filmdeki ikinci gizemli husus ise eski tarihlere gönderme. bu daha filmin başında jack'ın iş görüşmesinde anlatılan hikaye ile başlıyor. 1970 'lerde bir adamın ailesini katledilişinin anlatıldığı hikaye. ve ardından hayalet partisinde çalan müzik ve insanların kıyafetleri bizde 1920 ler olabileceği izlenimi uyandırıyor. ve filmin başında hikayesi anlatılan adam tuvalette karşımıza çıkıyor. buradaki sohbet de bir hayli ilginç. çünkü jack bu adamı tanıyor. ve bundna son derece emin. kafanız iyice karıştı değil mi? birazdan aydınlanacağız. biraz daha sabredin. son olarak filmin sonunda gördüğümüz jack'ın 1920'lere ait bir fotoğrafı. bu fotoğrafdaki parti bize hayaletlerin partisini anımsatıyor. ve yavaş yavaş konular bütünleşmeye başlıyor.

filmde üçüncü husus sonsuza kadar otel de kalınacak olması ile ilgili. bunu ilk olarak hayalet kızlardan öğreniyoruz. sonsuza kadar beraber olacaklarını ufaklığa tekrarlayıp duruyorlar. ardından babası da ufaklığa bu konuda bir şey söylüyor. "sonsuza kadar buradayız"

bütün bunlara ekstra olarak. filmde bir adet nolan ve lynch filmlerinden fırlamış gibi bir karede ayı eşlik ediyor. hatta kareler o kadar benzer ki ilk görüşte tavşan olduğunu sanmıştım. hatırlayacağınız gibi nolan'ın donnie darko'su ya da lynch'in rabbits'lerinde bu ilginç hayvanları sıkça görüyoruz. aslında lynch'ın başka filmlerinde de var ancak şu anda hangi filmleri olduğunu tam hatırlayamadığım için uydurmayacağım. ama var. valla bak. neyse ne, biz tekrar konuya dönelim.

efendim artık konuyu toparlamaya çalışacağım ancak şunu belirtmek istiyorum ki teoremimde çok büyük boşluklar var. bunları da bir başkasının doldurması gerekecek.

jack ve ailesi 1920'lerde bir şekilde ölüyorlar. bunun büyük bir katliam benzeri bir şey olduğuna da eminim. odaya dolan kanlar ya da partideki hayaletler bunu bize açıklıyor. o dönemde baya birileri ölmüş olmalı. bu da ancak bir katliam ile olabilir. ancak sebebi meçhul. ölü ailemiz sonsuza kadar otelde mahsur kalıyor. bu sayede 1970'lerde yaşamış bir insanı bu kadar iyi tanıyabiliyorlar. ve yine bu sayede labirentte bu rahatlıkla gezinebiliyorlar. eğer birileri medyum ise bu zenci dustumuzdur. çünkü ölüleri görebiliyor. ve onlara yardımcı oluyor.

teoremin eleştirisi ise. filmin başındaki evleri neresi? işe alım sürecindeki adam kim? ve jack onlarla nasıl sohbet ediyor? dikkat edilirse ailemizin sohbet ettiği tek şahıslar bunlar. nereden ve nasıl yolculuk edebiliyorlar? araba süren hayalet de ne oluyor? evet, bunlara da cevap bulunursa kusursuz bir tespit olacak. ancak bunlar teorinin içine ediyor doğrusu.


--spoiler--

işin garip tarafı bu kadar beğenilmiş bir filmde bu kadar gizem bulmama rağmen, kimsenin birşeyler bulmayışı. hatta ilgilenmeyişi. haydi gizem avcıları iş başına. çözün şu filmi.
r-e-d-r-u-m.

Stephen king zekası.
jack nicholson'un hatrına izlenmesi gereken film.
adam oyunculuğun ne olduğunu göstermiş cümle aleme.
stephen king'in kendi kitabından daha çok tutması karşısında dellendiği ve bok attığı dahası stanley'e bok attığı güzel film. jack için bişeyler yazmaya gerek bile yok.
jack nicholson'un oynadığı güzel bir filmdir türkçeye cinnet olarak çevrilmiştir.
--spoiler--
Sana bir şey yapmayacağım tatlım, sadece beynini dağıtacağım.
--spoiler--
"all work and no play makes jack a dull boy". (bkz: stanley kubrick)'in en beğendiğim filmi. tabiki nicholson amcam da şov yapmış. en iyi gerilim filmi demek yanlış olmaz herhalde. tekrardan "all work and no play makes jack a dull boy".
"izlerken altıma sıçıyordum" "her saniyesini 3.5 atarak izledim" gibi söylemlere anlam veremediğim kubrick filmi.

gerilim filmin ikinci yarısına iyi yayılmış ve jack nicholson oyunculuğu filmi başka yere koymuştur.

bunun haricinde öyle çığır açıcı korku filmi değildir.

güzel bir filmdir o ayrı.
2 gündür divxle izlemeye çalıştığım ama bir türlü 30.dk sonra çıkan hata yüzünden izleyemediğim stephen amcanın zekası ile bezenmiş süper film.
izlediğim en iyi psikopat rolü o filmdedir. jack döktürmüştür..
gerim gerim gerilim filmi. hani filmin sıkıcı yerlerinde zamanı biraz ileriye alırsın hop heyecanlı bölümlere geçersin ya hah işte bu filmde böyle bişey yoktur. her saniyesini gözünü kırpmadan izlersin. bisikletiyle taytay gezip duran bu küçük çocuk şimdi kaç yaşındadır la du bi hesaplayayım diye bazı yerlerini kaçırmış olabilim ama o tamamen benim kendi takıntım.
saf ve yalın korkuyu iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bir stanley kubrick baş yapıtı. filmde bir sürü gerilim unsurları kullanılmıştır ki sürekli sizi rahatsız eder ve daha da kilitlenirsiniz ekrana.
-all work and no play makes me a dull girl,
all ply and no work makes me a mere toy.
all play and no work m
al l wo rk and no play ma k es me a
all work and no p lay mak
all play a nd no work make s m e a dull
a ll play and no work makes me a m ere toy.
all play a nd n o work ma kes me a
all play and no w ork makes m