bugün

Hapisten yeni çıkan Johnny Clay* son bir vurgun yapıp paçayı yırtmak istemektedir. iş için ekibi toplar, planlar yapılır ve olaylar gelişir.

--spoiler--
Filmin son sahnesi "yok artık bu kadarı da olmaz" dedirtir.
--spoiler--
başta taratino olmak üzere bir çok yönetmene ilham kaynağı olmuş bir stanley kubrick filmi. lionel white ın clean break adlı romanının kubrick yorumuyla beyaz perdede vücut bulması da diyebiliriz. kurgusunun etkileri günümüzde bir çok revaçta yönetmende görülmektedir.
replikleri, Sherry Peatty ve george peatty arasındaki sahneleri, sürekli başkasının gözünden bakan hikaye kurgusu ve fotograf makinesiymişçesine güzel kullanılan kamerayla, geçmişten günümüze yol gösteren tekrar tekrar izlenmeyi hak eden bir eser.
(bkz: kilink)
beyaz ve siyah kubrick filmi, bindokuzyüz küsür model.

Gangster görünümsüz gangsterler, at yarışı, hipodrom, kadın, sigara, viski eşliğinde bir soygunun anatomisi. Bugünün aldıkaçtıları ile kıyaslanınca naif bile durabilir. Tabi tatsız cinayet sahneleri de var. Hayır olmasaydı, adı the killing olmazdı. Hani 80 sonrası filmlerin içinde, esas roldekilerin ve veya öldürülmeyi bekleyen denyo maktul adayının yatak odasında uzanırken seyrettiği eski filmler var ya, onlar gibi. çerezlik. hayırlı afiyetler temenni etmekteyim.

e-dit ekstra: lionel white'ın clean break kitabından uyarlama imiş.

evet, sherry ve george diyalogları her daim harika. ayrıca johhny ve maurice'in klüpte, tahta masa etrafındaki konuşması da iyidir.

maurice der ki: "...sıradanlığın mükemmelliği...ne daha iyi ne daha kötü....bireysellik tehlikelidir ve daha beşikteyken yok edilmelidir...bir gangster ve sanatçının kitlelerin gözünde aynı şekilde göründüğünü düşündüm. saygı duyulur, kahraman gibi bakılırlar ancak en büyük olduklarında gömmeye canatan diğerleri hep vardır."
polisiye meraklılarının ilgisini çekecek yeni bir dizi.

--spoiler--
dedektif linden, evlenmek ve washington' dan kaliforniya' ya tayin olmak için hazırlanmaktadır. yerini alacak kişiyle bile tanışmıştır. ancak evdeki hesap çarşıya uymaz. rosie adında 17 yaşında bir kız kaybolur, linden ve ekibi kızın cansız bedenini bir gölde, arabanın bagajında bulur. araba ise meclis üyesi richmond' a aittir.
--spoiler--

farklı bir hikaye arayanlar için...
direkt olarak twin peaks çakması olan dizi. jeneriği, tanıtımı ve net üzerinde dolanan rosie bilmemkimi kim öldürdü? (bkz: laura palmer ı kim öldürdü) logosuyla çırpınıyor. konu iyi, oyunculuklarda fena sayılmaz. son zamanlarda görülen saçma sapan polisiyelerin üzerine iyi gidiyor. ama ne gerek vardı değil mi?
bir cinayeti çözmekle uğraşan iki dedekitifi anlatan şu an kaç bölüm devam planlandığını bilemediğim dizdir. sözlüğümüzde pek ilgi gösterilmemektedir.

--spoiler--

sıradan dedektifler ( ne pembe panter ne de sherlock holmes ) , hata yapan polisler, siyasal islam, seattle gibi kasvetli bir ortam, politikacılar, sex, yalanlar, girift ilişkiler, eskort kızlar, kumarhane derken dallanmış budaklanmış bir hale gelmiştir. bölümler inişli çıkışlıdır. 1*11 çok sıradanken hatta sıkıcı ( atm den foto için 24 saat beklemek zorunda kalınca doldurmak zorundalardı ); 1*12 de yeniden heyecan olması gereken yere oturmuştur. son bölümde birden tüm şüpheler bizim dürüst politikacı Richmond' a dönmüştür.

--spoiler--

şiddetle tavsiye ediyorum. izleyin, izletin... ya umarım yaz tatiline girmez sözlük... who killed Rosie Larsen uleynnn...
twin peaks çakması denilip geçilmeyecek kadar sağlam bi kurgusu vardır. forbydelsen adlı danimarka dizisinden esinlenmiştir. twin peaks e çok fazla gönderme yapması david lynch in kasvetli gerçekçi abartısız bakış açısından örnekler sunması bi hayli lezzetli yaptı diziyi bence. twin peaksin hala etkisindeyim çünkü. dizide cinayet sadece olayları başlattı yani önemli olan cinayetin çözülmesi değil, bi cinayetin insanların hayatlarına, seçimlere, etnik sorunlara vb. ne kadar etki edebileceği. kesinlikle izlenmeli bu sezonun game of thronesla birlikte en etkileyici işi bence...
başrollerde Mireille Enos, Joel Kinnaman ve Billy Campbell'in bulunduğu amerikan yapımı dizi. 13. bölüm ile sezon finaline girdi. farklı bir tarz arayanlara tavsiye edilebilir. oyunculuklar, kurgu güzel. dizi de tek sorun seattle'da geçmesinden dolayı sürekli yağmurun olması. ona da yavaş yavaş alışılıyor.
baş kadın karakterin iticiliğine rağmen, yeni bölümünü sabırsızlıkla beklediğim fakat sezon finali verdiği için hüsranlar içerisinde olduğum amerikan dizisi.
baş kadın karakterini sebepsiz hoş bulduğum dizi. ayrıca çok güzel bir sezon finaline sahiptir.
YAĞMU SU KARANLIK VE KASVETTEN RUTUBET YERiNE SÜPER BiR DiZi KOTARMIŞLAR, AYRICA KELEBEKLERiN GÖÇÜ ÜZERiNE OTURUP SAATLERCE DÜŞÜNÜLEBiLiR, A Zed & Two Noughts FiLMiNi TEKRAR SEYRETTiREBiLiR.
--spoiler--
bu filmin son sahnesi kadar insanı kahreden bir son yoktur sanırım.
--spoiler--
alışıldık kubrick filmleri bekleyenleri biraz hayal kırıklığına uğratacak filmdir. zira çok başarılı birfilm noir örneğidir fakat bildiğimiz kubrick stilinden biraz uzaktadır. aynı olayı farklı karakterlerden aktarması ve zamanda geri dönüşlerle işlenen ilk film olması sinema tarihinde önemlidir. zira son 20 yıldır sivrilen bir çok film (tarantino filmleri, amorres perros, memento vb.) bu taktiği örnek almıştır. bunların dışında o dönemki kara filmlerin çoğuna göre kurgusu da oldukça başarılıdır. sonu insanı biraz üzer. film dram ile melodram arasında kayar yer yer. neyse güzel filmdir neticede. ama tam bir kubrick filmi beklemeyin. ilk sinyaller var sadece. bu arada filmin sonu ilginçtir ama bizim köyden indim şehire' de de kullanılmış gibi.
http://www.birdizihaber.c...-yeni-sezon-haberler.html
yeni sezon başlangıç tarihi belli olmuş.

http://www.birdizihaber.c...g-donus-tarihi-haber.html
en iyi kubrick filmidir. siyah beyaz görüntüleri konusu kurgusu ve oyunculuklarıyla müthiş bir filmdir. izlenmesi gereken bir filmdir.
" Bazen insan peşinden biri gelsin diye kaçıyor sanırım. "

" the killing. "
twin peaks yapılmamış olsa iyi dizi olabilirdi. fakat ne yaparsa yapsın twin peaks'in altında çırpınacak.
Muhteşem sezon açılışıyla aramıza donmuş dizidir. ikinci sezon açılışı kafalara daha cok soru işareti koymuş ve bizi şaşırtmıştir.
1. sezon itibari ile gayet güzel başlayan , gerçekçi giden dizi.
özelliklede şu sarışın polisin yanındaki elemanın sızma ritüellerine bayılıyorum. resmen esrarkeş numarası yaparak kafesi buldu eleman.

yalnız dizide büyük bir eksi var.
-şu bayık meclis üyesi zamazingolarından bize ne arkadaşım? tüküreyim bunların olayına afedersin. 2 bölüm dayanabildim. artık ne zaman bu meclis denyoları çıkıp "puanımız azalıyor böhü , ayak oyunları yapalım hadi" dediğinde onların sahnesini direk geçiyorum. ve hiçbir şey kaçırmamış oluyorum. bu mal siyasi zımbırtılar olmasaydı 4-4 lük diyebilirdim.
eğer izleyecek dizi yok bu aralar diyorsanız, tabir-i caizse; bünyelere ilaç gibi gelen dizi.
polisiye had safhada.
gerilim yerinde.
drama, sıkmayacak kadar.
siyaset, her amerikan dizisinde vardır. burada ruhlu siyaset var.
tabii ki en fazla gizem var bu dizide.
izleyin.
başrol oyuncusu abla da tuhaf bir sıcakkanlılık var.
bizim polis teşkilatımızda da böyle ablalar olsun.
son yılların en iyi polisiye dizisi.
--spoiler--
holder'a birşey olursa izlemeyi bırakırım valla.
--spoiler--

--spoiler--
büyük ihtimalle feci halde dövülmüş ve ağaca bağlı bir şekilde bulunacak keylela gibi...
--spoiler--
Lost, game of thrones gibi kalite kokan, lakin gercek hayata en yakın dizidir...