bugün

progressive rock yapıyor gibi görünse de tam adlandırılamayacak bir tarzları olan, ilginçlikleri şarkı adlarından da kolaylıla anlaşılabilen, çok bildiğimiz bazı jeneriklerin fon müziklerinin yaratıcısı iki kişilik grup, alan parsons ve diğeri
(bkz: the turn of a friendly card)
(bkz: don t answer me)
(bkz: old and wise)
senfonik hafif müzik füzyon nev'i pek leziz bir müzik icra eden alan parsons üstadın grubu...
(bkz: eye in the sky)
(bkz: the turn of a friendly card)
--spoiler--
Alan Parsons Project (APP) gibi bir grubu böyle bir yazıya sığdırmanın pek makul bir fikir olmadığı malum.

Öncelikle Alan Parsons bestesine göre vokalist seçiyor. Kendisinin söylediğine göre bunun bir kuralı yok. APP ve Alan Parsons'ın solo albümlerine baktığınızda her albümde çok sayıda vokalistin yer aldığını görürsünüz.

Bahsetmeye değer bir diğer fark da tüm albümlerin konsept albümü olması. Bütün diskografiye burada yer vermeyeceğim ama birkaç örnek:

1976 tarihli albüm Edgar Allan Poe' yu,
1978 tarihli albüm Piramitleri, Firavunları, genel olarak eski Mısır' ı,
1979 tarihli albüm kadınları,
1980 tarihli albüm kumar ve risk temasını,
1984 tarihli albüm müzik piyasasına hakim olan açgözlülük ve hırs olayını,
1987 tarihli albüm Katalan mimar Gaudi' yi konu alır.

Ve her APP/AP albümünde en az bir enstümantal parça bulunur. Bazılarında bu sayı 4-5' e çıkar. Öyle ki APP diskografisinde Best of albümlerin yanında, Instrumental Works adlı bir karışım da yayınlanmıştır. Bu enstrümantalleri dinlediğinizde bazıları size çok tanıdık gelebilir. Çünkü onların önemli bir kısmı Açık Öğretim programlarında kullanılmıştır.

Dördüncü bir husus: Alan Parsons uzun sure kendisini göstermedi. Ne bir resim, ne bir klip, ne de bir röportaj... Ortalıkta Alan Parsons olduğu iddia edilen bazı resimler vardı sadece. "Bu adam neye benziyor acaba?" seklinde düşünüyordu insanlar.

Gitaristi (Ian Bairnson) konsantre virtüöz özü. Öyle böyle değil. Anlatılmaz dinlenir; bkz.; turn it up' ın solosu... ya da prime time... ya da nothing left to loose... ya da somebody out there... back against the wall... i am a mirror... too late...

Alan Parsons Pink Floyd'un 73 tarihli başyapıtı dark side of the moon' un ses mühendisi. Albümdeki baba parçalardan time' ın başındaki zilleri kendi deyimiyle "quadraphonic ses sistemiyle kaydetmek için günlerce bir saatçide vakit harcamış".

Alan Parsons üretmeye devam ediyor. Ses mühendisliği ve yapımcılık alanında akademi açacak seviyeye ulaşmış bir adamın albümleri sadece müzikal açıdan değil kayıt açısından da kendisini farkettiriyor. APP' nin, Project olmasına katkıda bulunan Eric Woolfson bugün gruptan ayrılmış olsa da önemli APP müzisyenleri (Bairnson-gitar, Eliot-davul, Powell-klavye ve bazı eski vokalistler) Parsons ile çalışmaya devam ediyor. Yani nedir ?? Mükemmel gitar soloları dinlemeye devam ediyoruz...

Bitirirken bir iki ufak not:

- APP' nin tüm albümlerde besteler Alan Parsons ve Eric Woolfson tarafından yapılır. Enstrümantallerin bestelenmesi sözkonusu olduğunda ise, Eric Woolfson fazla müdahil olmamıştır; where' s the walrus hariç...
- Ammonia Avenue ingiltere-Middlesborough' daki geniş bir petro-kimya tesisinde yer alan bir caddenin ismi. Anlaşılacağı üzere çevresel kaygılar sözkonusu. Yakında tüm gezegenin bir Ammonia Avenue' ya dönme ihtimali...
- 1997: Alan Parsons müzisyenliğin yanında yeni bir işte çalışıyordu: EMI' nin stüdyolardan sorumlu Başkan Yardımcısı. O yıl Eylül ayında düzenlenen EMI' nin yıllık toplantısı öncesi patronu Alan Parsons' tan ilginç bir talepte bulundu: Toplantıda çalmanız gerektiğini düşünüyorum (We had a meeting and he said I think that you should play at the conference and I said what?!). Toplantıda grup, eye in the sky' ı çaldı ve daha sonra toplantı Alan Parsons' ın yaptığı daha klasik bir sunumla kaldığı yerden devam etti...
- Bir ses mühendisi ve yapımcı olarak Alan Parsons' ın favorileri: George Martin, Phil Sector, Tony Hatch, Trevor Horn ve Norman Whitfield (I think he, who used to produce Temptations was very gifted).
--spoiler-- *
Kallavi ses mühendislerinden Alan Parsons ile çeşitli aletleri çalıp şarkı da söyleyebilen Eric Woolfson'un önderliğinde, bir takım iyi stüdyo müzisyenleri ve sağlam vokalistlerle 1976-87 arası belli bir tema takip eden, sound ve kayıt meselesinde aşıp geçmiş 10 albüme imza atmış pop meyilli progressive rock grubu. Pek çok enstrümantal çalışması reklamlardan ve jeneriklerden akıllara kazınmıştır. Woolfson ve Parsons 80lerin sonlarında klasik 'müzikal arayışlarda uyumsuzluk hedesi ve hödösü' yüzünden ayrılmıştır. Parsons, The Alan Parsons Band adıyla (project isminin yasal hakları Woolfson'la aralarında ortak kaldığından) gittikçe daha fazla sintisayzır işine kayan 4 albüm daha çıkarmış, turnelerinde memleketimize de gelmiştir.
Albümleri:
1976-Tales of Mystery and Imagination Edgar Allen Poe (Poe'nun öyküleri, haliyle)
1977-I, robot (Asimov'dan esinlenerek geleceğin dünyasına falan)
1978-Pyramid (Mısır uygarlığı, gizem vesaire)
1979-Eve (Kadın-erkek ilişkileri)
1980-The Turn of a Friendly Card (Kumar)
1982-Eye in the Sky (Big Brother mevzuu)
1984-Ammonia Avenue (iletişimsizlik)
1985-Vulture Culture (Tüketim toplumu)
1986-Stereotomy (Şan şöhret, ikiyüzlülük)
1987-Gaudi (Mimar Gaudi üzerinden yaratıcılık bilmemnesi)
edgar allan poe'nun hikayelerini şarkılaştıran müthiş grup.
old and wise ı bize 12 saat 42 dakika boyunca dinlememiz için besteleyen grup ötesi. (bkz: tanrının yeryüzündeki sesi).
müzik tarihinin en kreatif sanatçılarından biri olarak gösterilen alan parson'un dahiyane melodilerine evsahipliği yapmış topluluk.çalışmalarını 80'li yılların bir çok türk filminde, jinglelarda, hava durumu fonunda ve hatta hatta haberlerde duymanız olasıdır. tüm hitleri mükemmeldir lakin old and wise diğerlerinden biraz daha mükemmeldir.
kimse yazmamış diye üzülmeli mi yoksa sevinmeli mi bilemedim;

önce bakınız;
la sagrada familia

sonra dinleyiniz;
http://www.youtube.com/watch?v=CoSHeFoHJrc

ondan sonra oturur ağlar mısın, kopar mısın, o senin ruh dünyana kalmış...
bir sır verir gibi usulca çalar bu adamlar. müzikleri sakinleştiricilerin bile etkisiz kaldığı bu yüzyılda, kötü haberlerin istilasından kurtulmak için sığınabileceğiniz bir liman gibidir.
çok iyi, çok süper, olan iki kişilik grup
süper bir gruptur.
dinleyicisi için hayli özel bir gruptur. ilk birkaç albümdeki harika tat diğerlerinde eksiktir biraz.
hakkında en güzel yorumu ekşi'de -dominic molise- nickli yazarın yaptığı grup;

"hani bazen, insanın hiçbir müziği dinleyesi gelmez. genelde bütün gün müzik dinleyen insanların başına çok sık gelir. sürekli şarkı eklemekten yorulmuş bedenler bir müddet sonra bundan sıkılmaya başlarlar. boktan bir gunde ne yapsa hoşuna gitmez zaten insanın, orası ayrı. ama genelde suç müziğe atılır böyle durumlarda. ''ne aptal şarkı'', ''off bütün gün bunları dinledim'' cumleleri en basit dışavurum şekilleridir.

alan parsons project, bunları hiçbir zaman hissedemeyeceğiniz garip bir grup. öyle baktığınızda ahım şahım bir marifeti yok. kendi halinde bir grup. bir nevi müziğin john fante'si. kırılgan, naif.. en aptal şarkılarını dinleseniz bile rahatsız etmez, ''ben ne yapıyorum, off ne aptalım'' diye düşündürtmez. açık konuşmak gerekirse bence güzel şarkılarına baktığımız zaman da elle tutulur bir marifet göremeyiz. eye in the sky, old and wise ve bir çok benzeri durağan sakin şarkılar. ama benim gozümde alan parsons project aptal zamanlarin can simidi.

müzik dinlemekten zevk alamayacak kadar bezmiş bünyelerin can simidi. iyi ki varsınız yahu."

aynı anda birden fazla farklı duyguları yaşatabilen bir grup, hem hüzün çöküyor, hem de garip bir rahatlık.. daha önce dinlediğim hiçbir müzikte hissetmedim böyle bir şeyi. dünya üzerinde bıkmayacağım bir sanatçı ya da grup varsa, bu kesinlikle alan parsons project.
her daim dinlenebilecek tonda şarkılara sahip, sevenini bulunca onu sonsuza dek bırakmamama sebep olacak harika grup, yastık altında sakladığım cevherim. şu zamana dek bir kişiyi bile tanımadım bu grubu tanıyan. bunu bilen adam ya da kadının bir ruhu vardır ve kesinlikle farklı biridir o. beri yandan belki de böylesi daha iyi olup sadece bana ait olmaları hissini yine bana yaşattırmaları daha güzel olandır. eskiler belki biraz bilir. the beatles ile çalışmış olup aynı zamanda pink floyd'un yaratıcılarıdır bu adamlar ve istedikleri müziği icra ettiklerinden dolayı her daim sahne arkasında kalmışlardır. istedikleri müzik ise tamamen popülariteden uzak olup seyirciye oynamayan, her biri kalplerinden gelen ve ince dokunuşlarla ayarlanmış şarkılardır. bolca tematik albümleri olup genelde bir tema seçerek o temaya ait şarkılar yapmışlardır vebunu mükemmel denebilecek bir şekilde icra etmişlerdir. ayrıca türkiye'ye de konsere gelmişlerdir ve az da olsa bir hayran kitlesine sahiptir. tabii ben orada bulunamadım ve o yüzden hiçbirini tanıyamadım zira o yaşlarda daha onları keşfetmemiş olup ergenliğe henüz ilk adımlarımı atıyordum. güzel bir gruptur kısacası, dinlemek gerek.
(bkz: some other time) şarkıları candır. güzel kıza aşık olan fakir gençlerin şarkısıdır. bir yerinde "some other place somewhere some other time" der, ah ulen ahhh....
bana progressive rock'un kapılarını açan müthiş grup. bütün albümleri süper.

tales of mystery and imagination'dan sonra synthesizer'in gücünü anlamış olacaklar ki, dünyaya tutunabilmişlerdir alan parsons ve eric woolfson. hem de hiç konser vermeden paso albüm yapmışlardır! zaten i robot'tan sonra gümbürderler. pyramid * ve eve de iyidir. the turn of a friendly card *, eye in the sky ve ammonia avenue ile zirveye çıkmış gibilerdir. vulture culture pop odaklı olduğundan zayıf kalır ama stereotomy yalnızlığın iyi bir albümüdür denilenlerin aksine. bu iki albümle düşüşe geçerler. 1987'de yayınladıkları biraz kısa albümleri gaudi * ise asıl zirveleridir. (albümün ilk şarkısı la sagrada familia'nın nickimin esin kaynağı olduğunu biliyorsunuz.) sonrasında parsons ve woolfson ayrılır ne yazık ki.

gücünü de bence alan parsons'un pink floyd'daki ses mühendisliğinden ve eric woolfson'un sağlam altyapısından, bir de naifliğinden alır.

daha ne diyim bilmiyorum. her daim dinlenebilecek nadir gruplardan.
alan parsons denen kareli gömlekli bir mühendisin kurduğu grup. grubun ismini de utanmadan alan parsons projesi koymuş. mühendis ya, illa hava atacak tabii ego falan. diğerleri nasıl olmuş da "sen napıyorsun aga hayırdır" falan dememiş. ben genelde serdar ortaç, demet akalın ve alayına tilki dinlerim ama bunu dinleyenler gerçekten kaliteli, zevk sahibi ve hisli adamlardır.
pink floyd'un the dark side of the moon albümünün ses teknisyenliğini yapan alan parsons tarafından eric Woolfson ile birlikte 1975 yılında kurulan ingiliz müzik grubu.
https://www.youtube.com/watch?v=uGGc9oBdo1s