bugün

Uzun ve zorlu geçecek bir yürüyüşün ilk adımlarını atıyoruz. Belki biraz acemice belki amatörce ama ortaklaşa başlıyoruz yanyana yürümeye. Farklı bir taraftar misyonunu üstleniyoruz. Kendini farklı tanımlayıp ama sıradan olmamak için başlatıyoruz yürüyüşü.

Muhalif Galatasaraylılar olarak hiç bir takım ve oyuncuya art niyet beslemeden atıyoruz adımlarımızı. Tarihe mal olmuş külüplerle dalga geçerek değil onlarla rakip olduğumuzu ama düşman olmadığımızı bilerek merhaba diyoruz. Bu nedenle herşeyden önce renklerin kardeşliği diyoruz, sarının kırmızının ve sayılabilecek bütün renklerin kardeşliğini savunuyoruz.

diye başlayan manifestolariyla galatasarayımızın her yönüyle farklı taraftar oluşumu.

http://www.tekyumruk.com
http://www.evrensel.net/ekhaber.php?haber_id=35837

hakkında çıkan ufak bir haber.
galatasaraylı komünistlerdir. taraftarlıktan başka her işe yararlar.
galatasaray gibi ortak bir payda varken, onun yanına dünya görüşü, siyasi görüş ya da adı her neyse başka bir ortak payda koymaya çalışmalarından ötürü hiçbir zaman sıcak bakamayacağım oluşum.
kendimi bildim bileli galatasaraylıyım ve ultraslan denen oluşuma asla yakın hissetmedim kendimi. allahtan bu arkadaşlar çıktı da beraber hareket edilebilecek bir taraftar grubumuz oldu.
iktidar yalakası ultraaslana karşı desteklediğim galatasaray taraftar oluşumu.
galatasaray'ın 'hayata soldan bakan' taraftarlarıdırlar. daha doğrusu taraftar topluluğunun adıdır.
sendikacı futbolcu eski galatasaraylı futbolcu metin kurt'a saygıları büyüktür ve onun adına kütüphane oluşturmuşlardır yanılmıyorsam.
atkılarının bir yanında metin oktay, diğer yanında che guevara vardır.
"endüstriyel futbola karşı tekyumruk" .
galatasaraya yakışan taraftar topluluğudur. ultraslan gibi yönetimle ilşkisi olmaz. hayata soldan bakan galatasaray topluluğudur.
ayn el arab konusunda takındıkları kobane tavrıyla çarşı gibi onlar da kendilerinden soğutmuştur.

sömürge zihinlerce yönetilen ülkelerin hepsinde siyasetin böyle bir açmazı vardır. sağ işbirlikçi, sol kompradordur. türkiye özelinde solculuğun yansıması da kürtçülük üzerinden yürüyor. tkp ve ödp bu haltı yıllarca yediler ve sonunda akp destekli pkk'nın biti kanlanınca ilk kendilerine saldırdı. ikisinin de durumu ortadadır.

bir tek türk ve türkiye sevdalısı olamıyoruz. bu ne tekyumruk ne çarşı ne de tek tek siyasi partilerin sorunudur. genel olarak toplumun algısını belirleyen kitleyle ilgilidir çünkü onlar da emperyalistlerin maşalığından ileri gidememektedirler.

ne yazık, 1980'e kadar sol da sağ da yurt sevgisinden yapıyordu ne yapıyorsa. bu uğurda her iki tarafın da doğruları ve daha çok yanlışları da oldu ama amaçları hep türkiye'yi güzelleştirmekti. onlar birbirlerini yerken arkada durup gaz verenler kimlerdi? dinci ve bölücüler. 1980'de amerikan emriyle yapılan darbenin yetiştirdiği nesiller bu ikisinden birine yönelmek zorunda kaldılar.

işte günümüzde de bunun bedelini ödüyoruz. toplumun bir bölümü "biz milliyetçiyiz, akp'liyiz"; diğer taraf ayn el arab'a kobane, diyarbakır'a amed diyor.

hâle bakın: seçimlerde en yüksek oyu alan akp'nin muhatap aldığı tek parti pokökü'nün siyasal kanadı ve aldıkları oy %5 civarında. yani ülkenin %50'sinin temsilcileri ülkeyi kafalarına göre yağmalıyor ve pay ediyor. kalan %50'yi temsil etmesi gerekenler ise hâlâ siyaset peşindeler.

işin ilginci tüm bu yapıların tabanları sıkışmış durumda. bdp'nin tabanı pokökü silahlarının gölgesinde, chp'nin tabanı kemal kılıçdaroğlu'nun akp'nin 5 yıl önceki söylemlerinde, mhp'nin tabanı kendisine tasmalı köpek muamelesi yapan ve hâlâ akp'den oy tırtıklamak için siyaset peşinde koşan devlet bahçeli'de; akp tabanı ise recep tayyip erdoğan'ın sürekli kendilerine pompaladığı hayâli düşmanlar ve korkularda... yazık ki ne yazık!