bugün

hayatınıza gülücükler bırakın ve her şeye rağmen mutlu olmaya çalışın! s*kt*r çekmeyi bilmelisiniz. hep insanları düşüne düşüne kendinize vakit ayırmıyorsanız kendinizi biraz düşünün. dışarı çıkın güzel havada biraz dolaşın. şu kız/erkek bakar mı bana diye düşünme, git konuş, ne kaybedeceksin? daha çok denecek laf var da kelimeler kıfayetsiz kalıyor. neyse uzatmayacağım. hayatınızın mutlu ve zengin geçmesi dileğiyle!
Ruhum, kalbim çok sıkılıyor. Hele bu güzel havalarda. Çünkü insanlar ve ağaçlar cıvıl cıvıl, fakat bende bir problem var. Nasıl bu kadar güzelliğe ve mutluluğa karşı koyup hala içimin daralmasına müsaade edebiliyorum bilmiyorum.
Nisan-mayıs aylarını çok severim. Ama benim için hüzündür. Güzel havalarda çok hüzünlü olurum ben. içim buruk olur, gözlerim dolar. Bu uzayan günlerde Yer ile gök arasında sıkışıp kalırım.

Hem Orhan veli de demiş:

“Beni bu güzel havalar mahvetti
Böyle havada istifa ettim.”
son 17 ayım kaldı. şuradan bir kurtulayım teli değiştirip, sm hesaplarını da kapatıp tamamen kayıplara karışacağım amk. miladım olacak resmen. geçtiğimiz iki yıllık süreçte çekilen yalnızlık, iç hesaplaşma ve buhranlardan sonra iyice gözüm açıldı. şu allahın siktir ettiği yerde düşünmek için baya vaktim oldu. Yaşanmamış, içimde ukde kalmış, faaliyete dökemediğim ne varsa tek tek acısını çıkaracağım. Nispeten maziye nazaran daha iyi bir gelecek beni bekliyor.

her şey çok güzel olacak. çok.
her şeye herkese adapte oluyor insan çok şükür sağlıklıyım anam babam sağ, bay.
Bazen eksilemek yetmiyor, küfretmek anlamsız.
Eskisi gibi olmak istiyorum.
Kimse sizden önemli değildir. Başkaları için yaşamak yerine kendiniz için bi şeyler yapın. Gezin, öğrenin, mutlu olun ve kendinizi sevin. Seviyorum sizi.
Ölüyorum haberiniz yok.
Hayattan beklediğim bir sıcak çorba bir yatak bir duş bir nane limon.
Ödevimin yapılması.
Yanağımın sevilmesi.
Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip ‘' bu benimdir’' diyen ve ona inanacak denli saf başkalarını bulan ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. Kazıkları sökerek ya da hendeği doldurarak başkalarına, ‘' Bu düzenbazı dinlemeye son verin, meyvaların herkese ait olduğunu ve toprağın hiç kimseye ait olmadığını unutursanız bittiniz demektir'’ diye bağıracak biri, insan soyunu bütün suçlardan, savaşlardan, cinayetlerden, sefilliklerden ve dehşetlerden kurtarırdı.
yemin ediyorum evlendirme kurumu oldum. eski kız arkadaşlarım birer birer evlendiler, birisi de evlilik yolunda ilerliyor ama hemşireden uzak durun amk. niye zorla birilerini buluyorsunuz lan kıza. s*kecem okulunu da şeyini de. bu okul elimi kolumu bağlıyor. ve bu okul yüzünden hemşireyi kaybetmek istemiyorum.
Hergun kendi fotografini paylasan insanlar sanki kendilerini sosyal medyada satiliga cikarmis gibi hissediyorum. Gizemli cool insanlarla hasret kaldik.
“Değişimin sırrı, tüm enerjinizi eskiyle savaşmaya değil, yeniyi inşa etmeye odaklamanızdır.”

Gecenin bi vakti bu söz bende doping etkisi yaptı.
Defterlerle konuşmaya başladım. insanlara anlatamadığım seni sayfalar dolusu defterlere yazıyorum. Sonra onları yakıyorum ve yeni bir deftere geçiyorum. Ben seni çok özlüyorum...
Güven olmayan yerde huzur olmaz.
hayatta hakiki ve ( acısız ) lezzeti sadece iman ile bulmanın mümkün olduğunu düşünüyorum.

insan madde bağımlısı oldukça daha da mutsuz oluyor. çünkü bakıyorum çevreme herkes bir şeylerin bağımlısı olmuş. bağımsızlığı ve özgürlüğü bir tek O'nun huzurunda hissediyorum. Ona yöneldikçe, ne dert ne gam. Tarif edilemez bir huzur yıllar sonra tadılan. Sokaklarda, yalancı sevgilerde, eğlence merkezlerinde, iş merkezlerinde, bankalarda, başarılarda, ödüllerde, yeni araba kokularında aranan da bulunamayan bir tat. Geçici olmayan bir tat bu.

işte bundan dolayı ilk cümleyi düşünüyorum.
Bu şehirden kurtulmak istiyorum.
iki futbol takımı bile berabere kalabiliyor. Biz bir beraberliğe böylesine hasretken...
Bi adam varmış, öyle ahım şahım bir hayatı yokmuş fakat mutluyMuş kendi halince. Gözü yükseklerde değilmiş çünkü yüksekten düşen çok kişi görmüş ve anlamış ki: yükseğe çıkmak değilmiş maharet hem çıksan bile inmesi bilecekmişsin!

Bu adam sonradan hayatındaki düzende sıkılmış. Bunalmış belli ki. Dost bildiği insanlarla ufaktan yolları ayrılmış artık sadece ayıp olmasın diye gördükçe selamlaşıyorlarmış. Sormayın, birde sevdiği varmış garibin... Hani bağrından yanıkmış. Tabi her şeyde oldugu gibi bir anda büyüsü bozuluvermiş olayın. Yıllarca sevmiş sevmiş sevmiş... canından can katmış, gözünden yaş akmış ama olmamış... Kadın ben gidiyorum demiş. Adam da öylece bakakalmış.

Garip ya işte! Yarım gariplik olur mu? Oldu mu tam olacak! işi gücüde yokmuş hasbamın. Kaç yaşına gelmiş bir baltaya sap olamamış. Başta dedim ya: gözü yükseklerde değilmiş... Sadece sevdikleri yanında olsun istemiş...

Ailesinin işsiz diye adam yerine koymaması, dostlarının ihaneti ve sevdiğinin vefasızlığı içerisinde kalakalmış. Tanrım demiş, tanrım... "ben yoruldum, canım yanıyor" demiş, göklere bakarak... tanrı cevap vermemiş. Adam kendi kendine: beni yaratan bile adam yerine koymuyor ki, kulları insaf etsin diye hayıflanmış...

Gel zaman git zaman adamın gözleri yükseklere takılmış. Alçak yerlerden midir yoksa alçak insanlardan mıdır bilinmez, bir gün aklı esmiş tırmanmaya. Azimle adım adım... Bazen düşmüş bazen oturmuş ama hep tırmanmış. Sonunda herkesin onu görebileceği bir yüksekliğe çıkmayı başarabilmiş! Önce ailesi vay be oğlumuz nerelere geldi demiş. Sonra çevresinde bir anda onlarca can dostu (!) Belirivermiş ve en son canından can kattığı gözünden yaş akıttığı sevdalısı bile geri dönüp, ben seni hep seviyordum demiş.

Adam şaşırmış kalmış. Neden herkes birden sever oldu diye düşünüyor ama yinede onların sevgisinden şüphe etmiyorMuş. Garip çünkü. Garipler aldanır, garipler inanır.

Çıkmış çıkmasına ya artık sıkılmış. Hem sevdikleri de yanındaymış, bundan sonra tırmanmanın bir anlamı kalmamış. En iyisi mi aşağıya ineyim, benim küçük hayatım bana yeter... buralar beni açmadı diye düşünmeye başlamış.

Karar vermiş inecekmiş. Fakat o da nesi?.. inmeyi bilmiyormuş ki... Ah gariban... ne akla hizmet: inmesini beceremediğin tepeye çıkarsın ki...

Uzun zaman inmenin yolunu aramış. Sonunda bir yol bulduğunu düşünmüş ve başlamış aşağı doğru inmeye.

Bir yerde ayağı kaymış. Garip ya o yüzden. Gariplerin ayağı hep kayar. Hep düşerler. O da bu kuralı bozmamış. Düşmüş yüzlerce metreden aşağı.

Yere çakılmış.
Az biraz canı kalmış,
Ölüm artık yakınmış!
Sevdikleri hemen başına üşüşmüş...
Son kez seslerini duyayım,
O yeter bana diye iç geçirmiş.
Ailesi: yıllarca çalıştı didindi, ah ah kaderi bu muydu demiş...
Dostları: kral adamdı belki bize bir şeyler bırakmıştır vasiyetinde demişler.
Sevdiği(canından can gözünden yaş akıttığı hani): ahh yiğidim ahh... ne güzel evlenecektik... en iyi markadan gelinliğimi bakmıştım... şimdiden oturacağımız villanın hayalini kuruyordum... ben sensiz ne yaparım şimdi demiş.

Dedim ya adamın az bi canı varmış... o da kalmamış...
Ölmüş.
Garip ya ondan.
Garipler tadına varmadan ölür,
O da bu kuralı bozmamış
Ölmüş işte.

Zaten ne işi varmış, "inmesini bilmediği yere çıkmış?.."

Ah aptal garip... Keşke bilseymiş: yükseğe çıkmak, alçak insanlardan kurtulmaya yetmiyormuş meğer...

iyi adammış aslında ama garipmiş işte... Garip...
çok güzel şarkılar söylemek istiyorum.

ama sesim bi bana güzel sanırım.
Güçlü biriyim. Bunu atlatılması gereken bir problem olarak bile görmüyorum. Odaklandığım yücelttiğim şeyin basitliğine gülüyorum. Kızgınım. Kendime geçmişe zihnime. Pişman olduğum için zihnime kızgınım. Ara sıra aklıma gelip beni yorduğu için geçmişe kızgınım. Ve kırgınım. Açık etmeyeceğim. Anlatmıyorum çünkü anlatacak cümleler henüz toparlanamıyor. Kızgınlığım kırgınlığımı çoktan aştı. Dile getirmiyorum. Zihnimdeki hesaplaşmalar olanları öyle bir lanse ediyor ki bana artık utanamıyorum bile. Sadece sıradanlaştı bu bilinsin. Şarkılarda toparladığım bütün anlamlar gülünçleşti. Fazlasıyla sade ve net düşünceler sardı bedenimi. Olması gereken buydu. Oldu.
seni ne kadar çok sevdiğimi senden uzakta durunca anladım. ben, beni sevenin yanında değil de sevdiğim insanın yanında olmalıyım. yani senin yanında. umarım 'biz' oluruz. olamazsak da canın sağolsun.
Ben şunu söylemek istiyorum; De ki sözlükte 100 yazar hah işte 96’sından tiksiniyorum.
Aslında canımı sıkan bir sorunum mevcut. Şimdi benim klasik bir arabam var ve sağ tarafında tam çamurluk davlumbazının iç kısmında çuruk oluşumu baş göstermiş. Aracın şasisine doğru inmeye başlamış bu çürük. Kaportacıya gittim eğer alt torpidoyu sökersem kaynak yapabileceğini söyledi. Şimdi içinizde bu kaynak işleriyle ilgilenen varsa alevsiz ya da az alevli kaynak yapılabiliyor mu onu sorasım var. Yoksa tüm göğsü sökmek gerekecek bu da maliyeti çok fazla kabartacak.
tütünü az koyun yakmasın.
aşkı değil, sevmeye gönül verin...
ve günü geldiğinde azat etmeyi bilin.
pişmanlıklara çok üzülmeyin, kahrolmayın.
olana çare yok,
olacak olana tedbir alın.
yerinizde sekmeyin,
topalda olsan, engelde olsa, adım atın.
hak arayın,
hukuk yaratmayın,
adaletli olun...
vicdan gece yorar.
yaşlıları önemseyin,
insan yaşlandıkça çocuklaşır, sakin olun, sinirlenmeyin, ve bunun bilincinde olun.
ölümü yok saymayın,
olaylara büyüteçle bakmayın,
ait olmadığınız yerde durmayın.
güncel Önemli Başlıklar