bugün

zalim, net, radikal ve prensipleri uğruna herkesi harcayabilecek bir adamım.
sanırım broken olmam beni tehlikeli kılıyor.

sikerim.
dedim türkçeye çevirseniz taslak üzerinden gideriz. dediler ki sen çevir. kendi kitabımı bir daha mı yazayım amq dedim. işim gücüm yok aynı kitabı ikinci kez yazacağım. zaten bırakmışım akademiyi hala iş kitlemeye çalışıyorlar.
son zamanlarda sadece kar yağışından zevk aldım. gerisi zorunlu ömür geçirme eylemleri.
Adolf Hitler'i seviyorum. yaptığı şeylerden ziyade zekasına ve hitabet yeteneğine hayranım.
genelde sıkıntılı bir ruh hali içerisinde olabiliyorum çünkü kabz hali diye bir şey var. ayrıca bu senenin güzel geçeceğini düşünmüştüm. aslında normalleşme var orası güzel ama bu sene şu ana kadar çok soğuk geçti.
Günaydın veya iyi geceler diyen birisi cevap alamayınca saçma olabilir ancak onlar adına üzülüyorum. Burada olan da varsa oyluyorum ki selamını alan birisi olduğunu bilsin. Nedense onların da üzüldüğünü düşünüyorum.

Kafamda kuruyorum bazı şeyleri.
aşık olmak istiyorum. böyle bayağı delili dolulu bir aşk.
orta birde tebeşir kolu başkanı demeyim de tebeşir sorumlusu idim. anlayacağınız üzere kara tahta dönemi, babanın bile karne ile alındığı, tebeşirin dahi değerli olduğu zor yıllara denk geldi benim öğrencilik dönemim..

neyse, tebeşir sorumlusu olarak asli vazifem sınıfta daima kullanıma hazır tebeşir bulundurmaktı. bu nedenle sınıftan para toplamak gibi akçeli bir görevim de vardı..

ben de bu görevi laikiyle yerine getirdim...

şimdi bir itirafta bulunacağım sizlere. bir dönem boyunca topladığım tebeşir paralarının büyük bir kısmını sıra arkadaşım, kankam volkan ile yedim.

nasıl yediniz o kadar parayı dediğinizi duyar gibiyim. yedik işte. okulumuzun karşısındaki pastanede yedik hem de.

kah salep yanında paskalya, kah ponçik üstü alman pastası..yedik. allah affetsin!
dışarıdan sinirli görünsem de çok duygusalım.
Sevdiğim kişilere karşı zerre gururu olmayan bi insanım.

Kalbini kırmışsam haklı olsam bile daha sakin olamadığım için gider özür dilerim.

Büyük kırgınlık yaşarım kırıldığım fark edilmez, ben sana bu konuda kırılmıştım gönlümü alır mısın derim. Karşımdaki azıcık gönlümü almaya çalışsa uğraştırıyorum diye içim içimi yer.

Bazen de gurursuzlukla yüzsüzlük arasındaki o ince çizgiyi en içimde hissederim. Rahatsız ettiğimi hissettiğim an durmak zorunda olduğumu da anlarım. Umarım her zaman bu çizginin farkındalığıyla yaşarım.
Burayı aslında herhangi birisinin beni okuması için kullanmıyorum. Yıllar sonra belki gelirsem, görürüm diye yazıyorum, daha doğrusu yazıyordum. Her şey değişti, düşüncelerim de dahil olmak üzere.

Ayrıca, sayın anneciğim. Büyük bir konuda Haklı olmama rağmen gidip teyzemi savunman ve senden başka kardeşim yok ama o ölürse bile başka çocuğum olur şundan mı özür diliyorsun demen zoruma gitti ve hatta sırf bu yüzden sana evlat acısı çektirmek istiyorum. Konu onu savunman değil, kardeşin sonuçta senin, her ne demiş; ne ima etmiş olsa da. Ne de olsa hiçbir şeye yaramayan birisiyim gözünde ama işine gelince kızın olmak zoruma gidiyor, sordular mı bana şu kadını istiyor musun diye?
Hayır.

Neyse.
Kendime söz veripte
Yapamadığım onlarca şey için
Kendimden çoğu zaman özür dileyecek
Cesareti bile bulamıyor ve yüzleşemiyorum.
Serçe parmaklarım ve burnum çok hoşuma gidiyor.
yakında 27 olucam ve hala winx clup izliyorum. bırakamıyorum çünkü çok güzel.

edit: bu giride eksilenecek ne var amk?
An itibariyle the witcher'ı bitirdim. Geralt olmak zordu.
saniyeler hatta saliseler içinde zihnimde bir olay yaşanıyor.

bunu nasıl yapabiliyorum diye düşünüyorum hatta.

bir yere dalıyorum saniyelik şekilde ve o an aklımda bir kurgu yaratıp o kurguyu yaşatıyorum. çok enteresan ve korkutucu geliyor sonrasında.
gözlerimde ya 5 ya da 7 yaşımdan beri alerjik olan rahatsızlık var. göz nezlesi.
olur olmadık zamanlarda sulanması, kızarması ile meşhur bir rahatsızlık. gözleriniz aşırı hassaslaşıyor ve ağlamış gibi gözüküyorsunuz. (inşallah başınıza gelmez)
Bu yetmezmiş gibi kendimi bildim bileli sulu göz birisiyimdir.
küçükken mahalledeki arkadaşlarım beni dışladıklarında, üzdüklerinde ağlardım. ama onlara bir şey diyemezdim, hesap soramazdım, aynı şeyleri onlara söylemezdim. e çocuksun yani.
onlar sadece gözümü gizliden sildikten sonra gözümde akıp akmamak arasında arafta kalmış damlayı görüp 'aaaaa ağlamışsın seeennn' derlerdi.
benim de cevabım hiç değişmezdi.
hayır ağlamıyorum. alerjim tuttu...
inanıyorlar mıydı? bence evet.
boş bir itiraf.
Aylardir aklimdan cikmayan flortumden tam vazgeciyorken durduk yere napiyorsunnnn seklinde bir mesaj geldi gecen hafta. Tam kendimi ikna etmeye baslamistim her sey basa sardi. Kizlar neden boylesiniz desem herkesi bir tutma diyeceksiniz. Kendisi de bana herkesi ayni kefeye koyma derdi genel bir laf soyledigimde. Kimse kendini o kefeye koymak istemiyor. Gercekten bir taraf sevdigini belli ederse diger taraf ondan kaciyor. Biz hic net olamayacak miyiz? Gercekten artik sevgili de istemiyorum. Annem bulsun bana onunla evleniyim diyorum. Bir haftadir bana yaziyor fotograf atiyor surekli. Bazen imali laflarda bulunuyor. Tam dedim ki bu sefer olacak heralde bir anda yine konusmayi kesti. Sordugu bir soruya onun da cevap vermesi gereken bir cevap yazdim. Mesaja goruldu bile yapmadi 2 gun boyunca. 2 gundur yine aklimdan cikmiyor. Sonra wsaptan attigim bir storye yanit vermis. Ustelik daha once yazdigim seye cevap vermeden. Mal gibi yine yarim saat gecmeden cevap yazdim. Sonuc olarak yine yazmadi. Son gorulmesi acik baktim yani gayet cevrimici de olmus. Kendimi oyuncak gibi hissediyorum artik. Bir tarafim agzina geleni soyle diyor. Diger tarafim sabret diyor. Sadece kendi istedigi zaman kendi yazmak istedigi seyi yaziyor. Yedekte mi tutuyor? Kafasi mi karisik? Ya da kiz arkadaslari soyle yap diye akil mi veriyor?

iste bu bilinmezlik beni kotu etti. En azindan olmayacagina ikna olsaydim o bile yeter. Cok daha kolay atlatirim. Bu insanlar yaptiklarini ayni sekilde ceksinler.
Şöyle dönüp baktığımda bir elin parmak sayısından az arkadaş çevreme, "bunca sene bir dost bulamaz mı insan?" diyorum kendime.

20 seneden fazladır tanıdığım en yakın "dostum" bile içten içe haset dolu, hissediyorum.

2-3 senelik "dost"uma mutlu bir haber verdiğimde bakışından kıskançlığını okuyabiliyorum.

Yine 10-15 senelik ve yılda 4-5 kere buluştuğum bir arkadaşım maaş bordrosunu, gelen iş tekliflerini, aldığı evini/arabasını göstermek için çağırıyor çay kahve içmeye.

Böyle insanlardan uzak durmak için mikro bir çevre edinmek ama o mikro çevreyi yine böyle insanlardan oluşturmak... nereden baksan tezat, nereden baksan basiretsizlik...
Bir şey oldu sözlük. Ağlamak çok saçma ama ağlamadan yapamıyorum. Elimden gelen hiçbir şey yok. Hiç... Kocaman bir sıfır. Sadece benim değil başkasının da elinden bir şey gelmiyor. Oluşa değil, elimden gelen bir şey olamamasına öfkem. Sanki havayla savaşır gibiyim. COVID için demişti bir doktor "göremediğimiz bir düşmanla savaşıyoruz. Her şeyden daha zor olan bu." Yalnız COVID değil, her hastalık için geçerli bu ve ben çok sıkıldım bu sürüncemeden.
Doğum günün kutlu olsun kıvırcık kız. Bu mesajı atacak özgüvenim yok. Belki buradan gören olur da sana iletir, ne bileyim. ilk maaşımı aldım, sana bugün için kahvaltı ısmarlamak isterdim. Yarı izmirli sayılırsın, kadıköy'de boyoz dükkan'da beraber boyoz yiyebilirdik.

Ama zar zor kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Sen 15k maaş alırken ben daha 5k maaşla sana cömertlik mi taslayacaktım. 4 sene önceki işşizliğimizi paylaşan aile dostu değiliz ki. Sen farklı kulvardasın, ben farklı kulvarda. Senin gibi Kod yazmayı geçtim, bu entryi zar zor yazıyorum..

Nice Giresunlara ince sesli naif gülüşlü insan. Her şey gönlünce olsun.
"dünün güneşi ile bugünün çamaşırı kurutulamaz"---rahmetli süleyman demirel'den.
perşembe gününden beri içmediğim bir akşam yok. yarın içmeyeceğim. salı yine başlarım. sonumu iyi görmüyorum.
bir Müslüman olarak amelime güvenseydim, 5 dakika daha yaşamak istemezdim.
hani anlaşılamamaktan şikayet edenler vardır ya. inanır mısınız bilmiyorum ama daha ben kendimi anlamış değilim.