bugün

Çok beklenti annecim. (Şeyma subaşı ılıcalı’ya selam) büyük beklentilere giriyorum, sonra o beklentiler karşılanamayınca büyük hayal kırıklığına uğruyorum. Her seferinde “bu sefer beklentiye girme, bak sonra üzülüyorsun” diyorum kendi kendime ama sonuç yine aynı.
Her yere onu yazasım var herkese onu anlatasım, duygularımı neden bu kadar yoğun yaşamak zorundayım sanki. Yorulmuyorum da anasını satayım 7-24 onu düşünmekten şanslı p*ç.
Cevremdeki bütün geri zekalılar mutlu yemin ediyorum.
bugün benim hatun beni bi arkadaşıyla tanıştırdı, hatun gözleriyle beni benden aldı. şu an yokum. çok koyuyor lan böyle olduğunda.

edit: aradan bir hafta geçti hala unutamadım. şimdi benim hatundan ayrılıp. arkadaşına çalışmak geliyir içimden fakat çok işim var lanet olsun. biraz rakı içicem unutabilirim belki.

önerilere açığım mesajlarınızı bekliyorum.

gecenin şu saati aklıma geldi yine. ne yazık ki kendimi kontrol edebilecek yaştayım ki o değil.

ulan bembeyaz teni aklımda şuan.
son bir kez görmek isterdim.

geçen yine karşılaştık benim hatun kovdu kızı. oda benden hoşlandı fakat biraz dengesiz karı yani yanına gidip ben benim hatunu sallarım sonra takılırız desem olayı saptırabilir. yani kesinlikle güvenilmez. öyle hissediyorum ki birbirimize uzaktan bakıyoruz içimiz gidiyor. anlaşmak için çokta konuşmak gerekmiyormuş.
Galiba içimde bir psikopat var.
her yazımı eksileyen birisi var. veya birileri. aşırı merak ediyorum.

edit: bak buna da koymuş eksiyi.
Hayatım yalan.
34 yaşındayım;
Hala coğrafya, tarih çalışıyorum
Ağlıyorum :')
Yine göte göt dediğim için seminer odasında dosya dolduruyorum. Karşıma da yahusuklu asistanlardan biri oturdu vuhhuuuu. Inş evleniriz.

Teşekkürler hayat.
Geçen yıl ekonomi dersinde dersten atılmıştım, hocaya “komik mi” dediğim için.
Ama haklıydım, şimdi ayrıntıya girmeyeceğim.
bugün fırtına vardı istanbulda. işe motorla gittim. sen deli misin dediler. sırılsıklam olmuşum o ayrı, az daha kaza yapıyordum o ayrı. otobüsle gelebilirdim ama gelmedim. sonra oturdum bunu düşündüm. "ben niye bugün otobüsle gelmek istemedim ya da otobüse binmek neden aklıma bile gelmedi ?" süzme saftirik olduğuma kanaat getirip kalkıp işime devam ettim.

akşam rüzgar daha da artmış. yağmur damlaları rüzgarda ivme kazanıp iğne gibi yüzüme vurdu hep. gözümü bile açamadım. acaba dedim ben deli miyim? yaşayan bilir, kaskın içinde kendinle başbaşasın. e konu konuyu da açıyor. kendimle bu kadar uzun, bu kadar çözüm odaklı ve bu kadar derin konuşmamıştım hiç.

ben dayanmayı seviyorum. zor şartlar olsun ve ben bir şekilde üstesinden geleyim. daha zorlu bir şey yaşadığımda "ben daha önce şunu yapmış insanım, bu ne ki" cümlesini hakkıyla kurabileyim. aşçı ablanın "kız başına ne cesaret" sözü kulağımda hala. korkup kaçmak istemiyorum daha fazla.

şimdi onlar düşünsün!
Hiç 00:00’ı geçtiğinde itiraf başlığına itiraf yaZmadım. Evet.
Bu kaçıncı itirafım, bu kaçıncı serzenişim bilmiyorum ama tekrar söyleyeyim;

Yoruldum be sözlük, hemde çok yoruldum...

Cevap alamamaktan yoruldum,
Cevap verememekten yoruldum,
Anlaşılamamaktan yoruldum,
Anlayamamaktan yoruldum,
Yorulmaktan yoruldum.,.

Hayırlısı bakalım...
Cümleyi bitirip nokra koyduktan sonra evet yazan yazarlar aşırı itici geliyolar. Evet.
33 yaşımda olmama rağmen hayatımda hiç ama hiç çalışmadım. Sadece bir dönem ağabeyimin şirketine altı ay kadar gidip gelmiştim o kadar. O da zaten çalışmak falan değildi. Sebebi ise söylemesi ayıp ihtiyacımız olmamasından mütevellitti. iş hayatı nasıldır hiç bilmem. Çalışmamak da bana kalırsa mutsuzluk sebebi. Bir ķöpek alayım diyorum belki sıkıntım geçer, iki tane barınak gezdim, hiç gönlüme göre köpek bulamadım.

Mutlaka köpek beslemek de insanı biryerden sonra sıkıyordur. Aslında ben köpek beslemek ile sevgilinin olmasını aynı zorluk seviyesinde görüyorum.

ikisinde de üşengeçliğe yer yok. Köpekte istese, sevgilinde istese sokağa çıkmak zorundasın.

ikisinde de bir bedel var; birinde evinin ortasına sıçılabilir, ötekisinde ise ağzınıza...

Bir dönem sevgililerim olmuştu fakat çok zordu. Sürekli kafelere, barlara, sinemaya vs. Çağırıyorlardı. On çağırılmadan sadece ikisine icabet edincede, çok geçmeden kıçıma tekmeyi basıyorlardı.

Gerçekten ilişkiler zor. Çok fazla emek isteyen bir iş. Sanırım bekâr öleceğim. Gerçi hayat her şekilde sıkıcı. Evlide olsan, bekârda olsan sıkıcı. Hele birde yaşadığımız zaman dilimi, modern zamanlar çok daha sıkıcı, birileri ölüyor, birileri doğuyor, aşk denen şey ise eninde sonunda bitiyor. Life is meaningless demiş woody allen, katılıyorum. Evlenip yuva kurmak, çoluk çocuğa karışmak şahsen bana çok anlamsız geliyor, hayatın temelde hiçbir anlamı yok, birşeylere anlam yükleyen insanlar sadece. Herhangi bir dini inancımda yok. Bazen deist bazende ateist oluyorum. Eğer birşeye inanacak ve değer verecek veya tapacak olsam bu kesinlikle müge boz olurdu.
Çok kötüyüm ama çok. Babamın psikolojisi bozuldu. Psikotik bozukluk mu ? Şizofeni mi bilemedim önce. Belirtiler şizofreniye benziyordu. Perdeleri tamamen kapatması , dindarlaşması. Bir günde 35 yıldır içtiği sigarayı bırakması , paranoyalarından bahsetmesi , anneme aşırı düşkünleşmesi , evden çıkmak istememesi. Arada bir sürü şey var tabi. Ve 6. Gündü bugün.
Bu kadar günde hayatınız alt üst olabiliyor. Fakat ben 2 ay önce istanbul ' a geldiklerinde babamda bir şeyler olduğunu farketmiştim. Ve onun pişmanlık duyguğunu , depresyonda olduğunu düşünmüştüm. Ta ki son 6 güne kadar.

Babam öncelikle geçen cuma bir daha dükkana gitmek istemediğini söylemiş ve montunu oradaki askıya bırakmiş.
Şehit haberleri bitene kadar o orada kalacak , cezalı demiş.
Anneme sürekli bana zaman ver düzelecek her şey diyormuş.
Sürekli gidip sarılıp , alnından öpmeye , annemin terliklerini düzeltiyormuş. Evi pırıl pırıl yapıp , yemekler hazırlıyormuş.
Ama perdeler sonuna kadar kapalı , tv açtırmıyor. Açılırsa asla izlemiyor ve sabit bir şekilde önüne bakıyormuş. Bugün acil olarak bir psikiyatr kliniğine gittiler. Strese giren babam tüm her şeyi açiğa çıkarmış. Ceketinin ceplerine ellerini sokup , yolda gördüğü herkese selam vermiş . Herkese hal hatır soruyormuş.
Askerleri görmüş tek tek ellerini sıkmış , mahkuma sen ne suç işledin diye sormuş. Terapide çok normal konuşmuş annem hayret etmiş. Sonra norolog ilac yazarken " seni yerin 7 kat dibine soktuk , yine çıktın geri geldin " dediler bana demiş.
Sonra eve dönerken çarşıda inmişler.babam ben yemeklik bir şeyler alacağım demiş. Annem dükkana gitmiş. Akşam eve döndüğünde ise babam tüm evi güllerle donatmış , bütün prizleri sökmüş . Çünkü onlardan ses geliyormuş. Kandil için görüntülü aradım. Konuşmak istemedi. Mutfakta ilaçlarini kesiyordu , sonra kapidaki çöpe atmis. Sonra apartmandaki komsularin hepsine söyleyecegim , bizi öldüreceklerini falan demis. Yan dairenin kapisina vurmus , biraz anlatmiş.. çatida sistem var bizi izliyorlar , dinliyorlar vs neyse biz konuştugumuzda da 3 gun sonra istanbuldayiz , ihtiyac var cunku . Kim deli kim akilli cikacak dedi. Sesleri eve bqgliyordu. Anneme gidelim bu evden demiş. Ha bir de bu sabah " ben mimar sinan ' im demiş.aksam halamlar bize gitti acil. Ilaç icmeye ikna ettiler. Sonra uyumuş. Sabah kan verip , mr icin randevu alcaklar.

insan 60 ' indan sonra boyle olur mu ?hiç böyle belirtiler yokken olur mu ? Bir halam hasta ve de . Umarım beyninde tümör vs çıkmaz.

Yardımcı olabilecek olan var mı ? Bebeğim 7 aylik onünde aglayamiyorum bile. O da ağlar çünkü. Çok kotü haldeyim sözlük. Çok kötü.
yetişemiyorum, yoruldum
hiç cinayet işlemedim.
Aşık olamamaktan çok korkuyorum.
sırf, ''x'den bi şey olmaz artık, şunu yapamaz, bunu yapamaz, geç kaldı, o şöyle, o böyle, yazık, hık - mık..'' diyenler yüzünden hırslanıyorum.

yoksa hayatımdan memnunum. onların görmediği yerleri gördüm, gidemedikleri yerlere gittim, sağlığım yerinde henüz yaşlanmış da değilim, yiyemediklerini yedim, konuşamadıklarıyla konuştum, etkileyemedikleri sayısınca insana ulaştım - etkiledim. birilerine faydam oldu (çok şükür). bu dünyaya boş geldim, dolu devam ediyorum, dolu dolu da gideceğim inşaALLAH.

ama işte anlatamıyorsun da.
benimle aynı zihniyette olmayan kişilere mesafeli yaklaşıyorum.

küçük fikirler çatışabilir, her konuda aynı fikirlerde olamayabiliriz ama zihniyetlerin çatışmasına tahammül edemiyorum, dahası neden tahammül edeyim?

inançlı biriyim ve ayetleri, hadisleri, sureleri ironi konusu yapan kişilerle "tanıdık" safhasının ötesine geçmiyorum mesela. "ay o da onun fikri ayol. inancı zayıftır belki" vs. kafası bana samimiyetsiz geliyor. galiba benim tebliğ yapmam çok zor, kırk fırın ekmek yemem gerek.
aynı anda çok fazla şey düşünmekten yoruldum. düşündüklerimi içime atmaktan daha çok yoruldum. aman üzülmesinler diye susmaktan hele, en çok ondan yoruldum.
lise ikinci sınıfa giderken * bir gün okula rambo bıçağı götürmüştüm. amacım neydi aceba.
Sizinle sevişmem bile pipime yazık diyen arkadaş bizde seninle sevişmek için sıradaydık. (Bkz : sözlükteki erkek yazarların egoları)
Bütün gün tatlı yememek için mücadele ettim. Akşama yaklaştığım şu vakitlerde pes etmek üzereyim.
Help help help help help help.