bugün

Sırf derse yetişeyim diye bu gece uyumadım ve saat 07:00'de evden çıkıp 500t'ye bindim. 1,5 saat oldu Anadolu yakasından çıkamadık. Tam köprüye geldik ki, hocanın derse gelemeyeceği haberini aldım.

Şimdi siker misin, sabaha mı saklarsın? Güme giden uykuma mı yanayım, yoksa saatlerimi sabahın köründe yollarda geçirdiğime mi?

Yemin ediyorum boşa kürek çekiyorum aq.
Karşı dairemde bir çift var, 2,5 yaşındaki çocuklarına hergün en az 10 doz olmak koşuluyla şuursuzca, seslerinin çıkabildiği kadar aşağılayıcı kelimeler eşliğinde bağırıyorlar. işin ironik kısmı ise şu; yaşlandıkları zaman özellikle bakıma muhtaç kaldıkları dönemde bu çocuktan saygı ve merhamet bekleyecekler açtıkları onca yarayı yok sayarak.

Ve biz şikayette bulunamıyormuşuz çünkü işin içerisinde darp yokmuş, şuan bile çok geçken darp gerçekleştiğinde o çocuğa yaşam sevincini tekrar aşılamak yıllar sürecek.

Ha birde ikinciyi yapmışlar, bir taneye çok tahammül edebiliyorlarmış gibi.
istanbuldaki tüm tecavüzcüler gece benim dışarı çıkmamı bekliyor sözlük.
babama göre böyle o yüzden 15 yaşındaki bebelerin gezdiği saatlerde bile evde olmam gerekiyor.
dışarı çıksam mı acaba, ama ceza vericekler.
evcil hayvan gibiyim.
yağmurun alıp götürdüğü çerçöp, pislik gibi olmayan asil sonbahar yaprakları.
tabiat anayla kucaklaşması tanrının özenerek çizdiği bir resimden farksız benim için.

acaba diyorum, sonbaharı yaşayan dünyanın başka hangi ülkesinde yapraklar çöp statüsüne konulup temizleniyor.

evet merakımı itiraf ediyorum.

not da düşüyorum tarihe; rahat bırakın lan yaprakları.
sırtıma binen yükün ağırlığını duydukça umutsuzluğa kapılıyorum. hepsinin altından kalkmak için önce "çaba harcamaya başlamak", sonra bu çabayı sürdürüp bir sonuca varmak gerektiğini biliyorum. yan gelip yatmaktan kendimi alıkoymanın güçlüğü içerisinde, gözümde büyüyen, gerçekte de küçük sayılmayacak onca iş hiç bitmeyecekmiş gibi. böyle giderse bitmez de. "şehirliler, zahmetsizliğin ancak zahmetle elde edilebileceğini unutuyor mu?" diye sormuş. hatırlamak yetse keşke.

aylar sonra boşa telaşlandığımı, boş yere içimi kararttığımı hatırlayıp şimdiki durumumu anacağım. hep öyle oldu şimdiye dek. mızmızlanmam geçip de yapılması gerekeni yapmaya başladıktan sonra, elimden gelenin yetebildiğini gördükçe; pes etmediğim sürece başarısızlığa uğramayacağım, hiç değilse emeğimin bir karşılık bulduğunu göreceğim için rahatlayacağım. başarısızlık korkusunun böyle üzerime çöküşü, sonrasında dünyanın sonunun gelmediğini anladığım, sırtımdan o yükü attığım gün kuş gibi hafifleyeceğim.
Sayılı günüm kaldı...bunu hissedebiliyorum.
Tünelin ucundaki ışık trenin farı imiş...aydınlık sanıp yürüdük aylardır.
Yanımdan ağlayarak bi kadın geçti. Güne puanım acayip düşük.
Vay yine mi keder ama artık yeter!
Kızlardan kaçmaya çalışıyorum evet kızlar insanı yakıyor be .
Sözlük ben hala hayata ayak uyduramıyorum. Napcaz beni? atalım mı üst geçitten?
Raskolnikov'un idama giderken tarif ettiği yerdeyim...
Çok mutluyum aslında memnunum hayatımda ama göz yaşım dinmiyor.
Korkuyorum bu korkumla baş edemiyorum.
Aslında güçlüydüm bazı acılar bütün gücümü tüketti.
Her gece aynı kabus artık uyumak işkence gibi.
Hep aynı sahne kardeşimin öldüğünü görüyorum.
Hiçbir şey bilmiyor.
Bir daha eskisi gibi yürüyemeyeceğini...
Söyleyemiyorum.
Boğazım düğümleniyor.
Hayatı boyunca beyin kanaması riski var.
Dünya boktan ama çocuklar ölmesin istiyorum.
Sevdiklerimin acısına katlanacak kadar güçlü değilim.
Yürüdüğüm her yolda ayaklarıma bakıyorum.
Bir imkanım olsa ve ben yürüyememiş olsaydım.
O yürüyebilseydi.
Ablalar evlat gibi görürmüş kardeşlerini o ölümle mücadele ederken anladım.
Hayata bakış açımı değiştirdim.
Kabullenmezsem bu kabuslarla uykusuz gecelerle yaşayacağım.
meksikayı çok özledim. bi de ben hiç meksikaya gitmedim..
parasını ödediğin sürece özgürsün, karşılığını verdiğin sürece iyisin aksi halde kimse babasının hayrına seni yanında tutmuyo be olum sen herşeyi karşılıksız yapıyosun da ee salaksın o işler öyle olmuyo işte aslanım karşılık bekliyceksin karşılığı yoksa girmeyeceksin... senin baban muhtar mı?
Gece gene soğuğuyla yüzümüze vuruyorken kafamızdaki tilkiler sıcaktan keyif çatıyor ,anlamadım.
dünyada ölümden başkası yalan. onun için ölüm olan bu dünyada herkes ona göre yaşasın bugün varız yarın yokuz. evet.
gece gece tek sosyal aktivitem rakı içip lol oynamak.
Sözlük çok sıkıcı herkes aynı şeyleri yazıyor, farklı fikirlere pek rastlamıyorum. Başka şeylere vakit ayırabilirim fakat bu saatte vakit geçirebileceğim tek yer burası. Sıkıcı ama yapacak bir şey yok, boş boş camdan bakmaktan iyidir yinede.
şu dünyada adam akıllı tek bir kişiyi sevdim, onun da beni sevmesini çok istedim. ama bırakın sevmeyi, beni yoksaydı, görmezden geldi. kendine layık görmedi belki de. kalbimi söküp üstünde tepinse daha az acı çekerdim belki de.

şimdi aynı ortamda yüzyüze bakıyoruz. (ortak arkadaş çevresinden dolayı) o, benim onu sevdiğimden habersizmiş gibi davranıyor; ben ise onu sevmiyormuş gibi davranıyorum. ama bu durum bana gittikçe ağır geliyor. onun gözlerine bakıp bir şey hissetmiyormuş gibi yapmak, onun gözlerinde bir pırıltı görememek içimi nasıl yakıyor bilemezsiniz. eskiden onu gördüğümde gözlermin içi gülerdi, şimdi ise kırık dökük duygular var sadece ve ben onu görmemek için kaçıyorum resmen. çünkü içim acıyor onu gördükçe.

o yüzden bu dünyanın amına koyayım ben. görmek için can attığınız birinden, köşe bucak kaçacağınız aklınıza gelir miydi? valla benim de gelmezdi. ama bu dünya bana bunu da yaşattı.

tekrar amına koyayım böyle dünyanın.
itiraf ediyorum;
itiraf etmek istemiyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=RYPWxymohWs
Bugün Güneş'in fotoğrafına bakıp bakıp gülümsedim aşığım heralde.
zihnim bomboş. hiçbir şey düşünmüyorum. gerçekten hiçbir şey umurumda da değil.
Umursanmamak güzel bir şey değil.
güncel Önemli Başlıklar