bugün

çok özeniyorum, ulan gidiyorum la bırakma beni diyen yazarlar var ya sonra arkalayan insanlar. bende yazsam gidiyorum bakk diye. bu ukdeyle ölmeyeceğim. kimse arkamadan sızlanmasa bile ulan yetti, böyle aşkın ızdırabını sikip deyip gideceğim. ahanda yazdım buraya.

girilen entry'nin özeti: yazar içinde ukdesi kalsın istemiyor.
itiraf ediyorum dilara gönder harika bir sunucu hoşlanmamak elde değil..
izmir' den ürgüp' e tez işlemleri için geldik, bir de şu ehliyeti çıkarmak istiyordum ama evde unutmuşum onları. kendi planıma göre yarın ankara' ya geçicem arkadaşlarla takılıcaz. ama bizimkiler diyor ki gitmişken yaptır şu işi yarın gönderelim biz evrakları sen hallet şu işi. bense ankara' ya gitmek istiyorum. ulan kal işte 2 gün sonra gidersin demeyin, çalışıyorum cuma günü iznim bitecek. bir daha ne zaman izin alırım bilmiyorum*. yardım edin olum, öyle bir şey bulmam lazım ki yarın rahat rahat ankara' ya gidebileyim.

peşinen edit: olum ankara' ya gideceğini söyle olsun bitsin de demeyin o da olmuyor.
işten çıktığımda hayallerimle beraber güle eğlene evin yolunu tutmuştuk. öyle güzellerdi ki, öyle yorgundum ki. eve gidip çoraplarımı montumu çantamı ne varsa gereksiz hepsini olduğu yere çıkarıp atacağım ve ardından koltuğa uzanıp tv yi açacağım. bir süre böyle takıldıktan sonra dolaptan buz gibi dondurmamı alıp hararetimi gidereceğim vs.. gibi masumca düşler kurarken eve bir girdim ki babam arkadaşlarını toplamış, kimlikleri sigara dumanından görülmüyor. işte o an hayallerim zihnimden uçup gitti. teselli etmeye çalıştım kendimi ama görünen köyün amacı ortadaydı. odama girdim sessizce. iş te olan annemi aradım ve durumu anlattım biraz konuştuk rahatladım derken karnımın gurultusundan babamların muhabbet konularını duyamıyordum. mutfağı bırak tuvalete gidemiyordum. en sonunda kendimi her zamanki psikolojiye sokup internetin başına attım ki zor bağlandım bir de bağlantıyla cebelleştim. neyse sözlük demem o ki çok açım çok susadım vs vs ..
osuruk kokumu seviyorum
yanlış bir adım atmaktan çok korkuyorum. umutsuzluğa düşmekten korkuyorum, fazla umutlanmaktan korkuyorum. hele ki yalnızlıktan öyle bir korkuyorum ki... ilerde başka birine bağlanamamaktan korkuyorum. zamanı gelince başkalarına bağlanma gereği duyabileceğimden korkuyorum. kimsenin onun yerini dolduramamasından ve karşıma çıkan herkeste onu aramaktan korkuyorum. onsuzluktan korkuyorum be sözlük, çok korkuyorum çok...
yürürken ileriden nasıl gözüktüğümü çok merak ediyorum ve yürürken sürekli aklıma bu geldiği için yürüyüşüm bozuluyor. kötü bir durum.
ziraat bankası logosundaki zb harflerini yeni farkettim.

görsel
açık ve net: siken sevilir sözlük.

not: beğenmeyenler için; seven sikilir sözlük.
Haftalardır kavga ediyorum kendimle... Onu daha yeni kazanmışken, ''sen ve ben'' olmaz ki diye birbirimizi ikna etmeye çalışırken, onu üzmekten deli gibi korkarken.. Arkadaşlığın ardına sığınmaya çalıştığım her an soruyordum kendime, söylüyordum ama kendim bile duymuyordum.

ama artık biliyorum ne hissettiğimi, nasıl sevdiğimi.. huysuzluklarımın, kıskançlıklarımın, kavgalarımın, triplerimin sebebi belli artık. Günlerdir; yüzüme baktığı, yanımda durduğu, bana gülümsediği her an, içimde sakladığım, geriye attığım tüm duygularım çıkıyor ortaya. hoşlanmak kadar basit değil. Biri yıllardır en gerçek haliyle duruyorsa yanınızda, onun gibisi olsun ama tabii ki o olmaz çünkü o benim arkadaşım diye geçinip gidiyorsanız, yakınlaştığınız en ufak bir an, birbirinize verdiğiniz o arkadaşlığı aşan ama arkadaş görünen o çok fazla değerin hatrına görmezden geliniyorsa, yüzüne bakarken aslında içten içe acaba?lar geçiriyorsanız aklınızdan... Ona karşı gerçekten birşeyler hissettiğinizi kabullendikten sonra serbest bıraktıklarınız sadece '' hoşlanmak''tan ibaret olmuyor, olamıyor..

En kaba ama en gerçekçi tabirle '' geberiyor '' insan. Konuştuğumuz, göz göze geldiğimiz, yan yana durduğumuz her hangi bir an, öylesine bi an durup ona baktığımda, söyle gitsin diyorum ama olmuyor. Korkuyorum; çünkü yanıma gelmediği, başkalarıyla paylaştığı her anı kıskanıp yanımda olmasını dilerken, hislerimi öğrenip çekip gittiğinde, olmaz dediğinde, artık benimle geçirmediği dakikalar değil, bana bakıp sadece gülümsesin yeter dediğim binlerce an olacak her gün. ama onu kaybetmek, ondan uzak kalmak ihtimali bile ona aşık olduğum gerçeğini geciktirmiyor. o nasıl hissederse, ne derse, ne yaparsa yapsın, ben ona aşığım ve o bile bunu değiştiremez.

ama en kötüsü bu içimdeki ''olmaz'' korkusu. onu çok iyi tanıyorum, tepkisini, olmaz diyeceğini pekala tahmin ediyorum, o yüzden korkuyorum. yüzüme bakıp bunu söyleme ihtimali hepsinden kötü. o yüzden onu kaybetmek pahasına sevdiğini belli eden,ve burdan itiraf eden ben; onunla karşı karşıya gelmekten korkuyorum. onu görmek ve görememek, şu an ikisi de birbirinden beter...

şimdi bunu okur biliyorum, okusun.. bunları yüzüne söylemek için bana fırsat tanıyacağını, duymak isteyeceğini sanmıyorum. keşke duymak, yaşamak ve inandırmak adına bir şansım olsaydı.. Onu yanıbaşımda durduğu halde fark edemediğim ve sevmeden geçirdiğim 3 yılın her günü için binlerce kez pişman olup, kendimi suçladığımı başka ne zaman söyleyebilirim ki?

hep ''beni seviyom'' de dedi, şakaydı belki ama gerçek oldu.. hep ''beni seviyorum'' diye cevap verdim ama şimdi vermek istediğim cevabı veriyorum: seni seviyorum...
normalde vaktim olmadigindan gazeteyi aksama dogru okuyorum.
olay günü sabah bi sekilde vaktim oldu, okudum ben de önden 2 sayfa.
aksam oldu... hüzünlendim. neyse.
aksam oldu iste, ben de aldim gazetemi, okuyorum. kafamdan gecen düsünce aynen suydu:

" lan serefsizlere bak, resmen dün yazdiklarinin aynisini yazmislar, lan bari insan biraz degistirir ya, bu kadar da olmaz ki! "

diyerekten sözlüge yöneldim. hemen yazicam.
hayatımda ilk kez o kadar çok seviyorum ki çıldırabilirim. gerçekten ama. her an her dakika yanında olmak istiyorum. böyle de olmaz ki. hayatına engel oluyorum, işlerini aksatıyorum ama o tüm karışıklığın içinde bana zaman yaratıyor. demek ki o da çok seviyor. liseli manyaklara döndüm diyeceğim ama lisedeyken böyle derin olmuyor ki hiçbir şey. şaka gibi... kimseye güvenmezken, korkarken... şimdi öl dese ölürüm. gel dese ne yapar eder yanına ışınlanırım. çok seviyorum sözlük çok. güzel gözlerini, gülüşünü, ellerini, kokusunu... ömrüm o benim, nefesim, herşeyim... *
sayın drmzl,
sizi tanımak isterdim, ama böyle değil, çok öncesinden, farketmeden. hayatımda olsaydınız şimdi. nabiyon la, diye geleydim size. artık çok geç, aaah ah.
eskidem kendimi acayib yakısıklı zannederdim.
(#11695479) sayesinde ben de yeni farkettim.
yavaş yavaş kendime geliyorum. haydi hayırlısı.
bilgisayar kullanırken kullandığım gözlüğün sapıyla kulağımı karıştırmak şu sıralar en büyük zevkim.
korkuyorum.
kardeşim bana sürekli inci sözlük'te de yazar mısın diye sorup duruyor. her seferinde yazar olmadığımı söylüyorum ama bana inanmıyor, yoksa tekrar tekrar sormazdı. sanırım uludağ da yazdıklarımı okuyor gizli gizli. beni asıl endişelendiren kardeşimin inci sözlük'te yazma ihtimalinin fazla oluşu. ben de sordum ona yazıyor musun yoksa orada diye, pis pis sırıtıp "yok yeaa benim ne işim var öyle yerde" diyip konuyu kapattı. inci'den haberi olan kardeşimin dedelerden de haberi vardır kesin. küçük lan o, daha yirmibir yaşında. onu nasıl koruyacam bilmiyorum. şu filtreleme olayı yapıldığında el altından internet paketini "çocuk" yaptıracam, başka çare kalmadı.
-behzat ç. başladığından beri ayça varlıer'i sandra bullock'a oldukça benzetiyorum.

-filmlerde yumruk atıldıktan sonra ağızdan boşalan kanı,çocukken kardeşimin yumruğu karşısında tükürüğümle yapıyordum,ağzı dolusu tükürüğü kan kıvamında ağzımdan çıkartıyordum.

-11 adet iddaa kuponu yaptım ve hepsi yattı be sözlük.hiç biri mi tutmaz,tamam hadi tek maçtan yattıklarım oldu onlarla övünebilirim.bırakma kararı aldım zaten,sadece iddaacıya giden yaklaşık 25 tl mi almak için oynayabilirim.*

-bu günlerde "internette sansür" tartışma konusu,internet paketleri de bu konuyu takip ediyor.babam bundan seneler önce bize de* bir internet paketi almıştı.böyle porno sitelerine girmeye çalışırken zank diye karşına çıkıp şifre istiyordu.kendi çok akıllı zannediyor bizim ki girdim direk doğum tarihini,açıldı.kardeşime de "hackerım ben çaktırma" diye hava atmıştım.

-yaklaşık 10 yaşlarımda daire şeklinde bir cisim almıştım,saydamdı ve plastikti.içinden sürpriz oyuncak çıkıyordu.oyuncağın ne olduğunu hatırlamıyorum,oyuncağın işime pek yaramadığından olabilir.bir gün mutfakta bir arı gördüm ve aklıma daire şeklindeki cismin içine arıyı alıp besliyebileceğimi düşündüm.arıyı hapsettim ve biraz süt doldurdum daire şeklindeki cisme.bende ki zihniyete bak,sabah kalktığımda arının sütü içip bal yapacağını düşünüyordum.ertesi sabah arıyı saldım,daire şeklindeki cisim kötü kokmuştu.kokudan olsa gerek hayvanı salınca yarı ölü bir şekilde uçtu.

-ilkokul 3.sınıfta şerefsiz,ibnemsi bir arkadaşım vardı.mütemadiyen dayak yiyordum ondan.bir keresinde gelip karnıma yumruk attı.kısık bir sesle "nefes alamıyorum" dedim.gerçekten zor nefes alıyordum,canım da çok yanmıştı.o da "nefes alamıyorsan nasıl konuşuyorsun" dedi.hem yumruğu hem de lafı yemiştim sözlük.

edit:imza*
yüksek sadakatın eurovision şarkısını onlar elenmeden az evvel actım ve sonuna kadar bile dinlemeden kapattım hoşuma gitmemesine rağmen elendiklerine şaşırdım.
sevgili sözlük, şimdi sizlere annemin yaptığı caağnım poğoçadan bahsetmek isterdim ama "poça" mı "poğoça" mı ya da "poğaça" mı demem gerek bilemiyorum.
ne diyem püskevit mi diyem.
sözlükten tam 6 tane kız düşürdüm ve 2 si ile zina yaptım. diğerleriyle olmadı.
ben tam bir öküzüm.
bana karşı duygularını dile getiren ve beni gerçek anlamda tanımak isteyen, bunun için günlerdir çabalayan kızla konusmak için müsait ortam yarattım ve dediğim tek cümle 'senden galiba hoşlanıyorum' oldu. ve dumur.
kızdan olumsuz tepki almadığım halde, gözünden bayağı bir düştüm sanırım. zamana ihtiyaç var zamana, bunu anlamayacak kadar aptal bir kafa yapısına sahibim be sözlük.
sen hiç sessizlikten korktun mu sözlük?..