bugün

unuttu sanma sakın hep aklındasın
dakika saniye her anındasın
ne kadar uzak olsan hep yanındasın
hala sırılsıklam hala aşığın
hala seni seviyor serseri aşkın

o kalbine başkası gelip girmedi
gözlerine yabancı hiç göz değmedi
senden başka kimseye boyun eğmedi
hala o asi çocuk senin tutsağın
hala sana kul köle serseri aşkın

en yakın dostuyla oldu bir düşman
senle ayrıldığına inan çok pişman
hayalinle kavgalı hali perişan
hala bir umudu var olsada kırgın
hala seni istiyor serseri aşkın

gördümki ağarmış siyah saçları
damarları çekilmiş kalmamış kanı
belki bugün son olur görmez yarını
dönmedin kahretti senin inadın
belki sensiz ölecek serseri aşkın...
O Kadın
Ben güzel gözlü kadınları severim
Birde küçük ayaklı,Uzun boyunlu kadınları,
Hem nasıl severim öyle severim işte.
Terler avuçlarım,Kesilir soluklarım,
Ben mahzun kadınları severim,Hüzünlü bakanları,
Yavru ceylanca kadınları ürkekçe,
Hem nasıl severim,öyle... severim işte.
Bilemezsin ne güzeldirler öpüştükçe,
Ben akıllı kadınları severim,
Düşünen az konuşan çok bilen,
Her yerde her zaman nazı çekilen,
Hem nasıl severim,öyle severim işte.
içimde büyük sonsuz ateşler yanmalı,
Ölümüm bile o kadın yüzünden olmalı...
Ümit Yaşar Oğuzcan.

edit: bir kadının küçük ayaklı olması beni derinden etkiliyor..
başka biri olacaksın istemesen de.
tenine başka bir ten dokunduğunda,
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle,
başka bir nefesle karıştığında nefesin...

başka biri olacaksın istemesen de.
gece uykunda ya da gün oratasında
irkileceksin apansız bir duyguyla,
bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi.

başka biri olacaksın istemesen de.
bakışlarımın izini taşıyan giysilerin,
tüketicek ömürlerini birer birer.
değişecek yeri bir dolabın, pencere de bir çiçeğin...

başka biri olacaksın istemesen de.
dudaklarında benden sonraki bir çizgi,
tanımadığın bir ton gülüşünde
ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin...

sonra, sonra başka birisi.

ataol behramoğlu
kırılgan bir çocuğum ben
yüreğim cam kırığı
bütün duygulardan önce
öğrendim ayrılığı
saldırgan diyorlar bana...
oysa kırılganım ben
gözyaşlarım mücevher
saklıyorum herkesten
ürküyorlar gözümdeki ateşten
ürküyorlar dilimdeki zehirden
ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden
diyorlar: bir yanı sarp bir uçurum,
bir yanı çılgın dağ doruğu.
oysa böyle yapmasam ben
nasıl korurum
i̇çimdeki çocuğu?
bir yanım çılgın nar ağacı
bir yanım buz sarayı.

murathan mungan
Puslu soğuk hava
Dökülen yapraklar
En sevdiğim mevsimdi sonbahar
Artık değil

(bkz: hakan karahan)
"sevgilim bir günün ortası şimdi
taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
uzat bana uzat ellerini
izinli askerler görüyorum,kırıtarak yürüyen işçi kızlar
istanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu
güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor
ben seni düşünüyorum seni
hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
kalbim diyorum kalbim
daha dün tezgahtan çıkmış bir su sayacı gibi
aşkı anılar besliyor düşler kadar
bu yüzden diyorm ki aşk eskidikçe aşktır
sevgi eskidikçe sevgi
günümüz ekmeğimiz, türkümüz
çoluğumuz çocuğumuz
binalar yan yana yükselip gidiyor
vapurların ağzı köpük içinde
uzaklarda ne kapılar açılıyor
trenin biri bir istasyona varıyor
ordan çıkıyor biri.
her şey biliyor her şey
sen biliyor musun bakalım
seni nice sevdiğimi?
üstüne titrediğimi?
geldiği mi?
gittiği mi?
hadi!"
Yüreğim seni çok sevdi...
o yürek talan,
o yürek yangın yeri.
o yürek seni istiyor
bir tek seni...

Canan Tan
nöbetler yağmur yağmur, bir ömür iki nefes
mahşeri dünya sanır, hep aldanır her bir nefs

kalpleri bir hırs sarmış dünya telaş içinde
kimse burda kalmıyor, gidiyor bir biçimde

birden sûr a üflenir, şimşek çakar beyninde
herşey yere çakılır, herkes donar bir yerde

zalim zulmünden bıkmaz, lanet eli her yerde
mazlumun sesi çıkmaz, gözleri kıyamette
zulme kıyamet yakın, gün doğmaz beklemekte
tek çare ölüm değil, serde var direnmekte

güneş tepeye iner, herkes bir gölge arar
mahkemeler kurulur, verilir en son karar
hesabı var dünyada her nefsin yaptığının
ve kudret elde iken neden yapmadığının

abdullah taşkıran
çok etkileyici bir şiir(iç yakan bir ses kaydı da vardı bulamadım):

(bkz: ali kınık)
(bkz: gidelim buralardan ey kalbim)

Takvimler eski bir kış akşamına asılı...
Gidelim buralardan ey kalbim!...
Nedir bu savruluş,bu talan,bu yalan...
Bu düş katili şehirler nedir?..
Gidelim buralardan ey kalbim!...

Ben bir hayal kurmuştum,çocuktum,bağışla beni hayat!
Kavgalara giriyordum,düşüyordum,kalkıyordum,seviyordum,sevdiğime yalanlar söylüyordum kırmamak için...
Bir hayaldi işte altı-üstü,mazlumları kurtarıyordum,çiçekler alıyordum çiçekçi kadınlardan...
Çiçekleri tanıyordum da,rüzgarı tanımıyordum,bağışla beni hayat!
Kara gözlü bir kızı seviyordum,"dâvâm" için vazgeçiyordum,ama o hep beni bekliyordu,hep beni...
Ne bileyim işte,böyle değildi...
Omzumuzda en ağır bozgunumuz..
Gidelim buralardan ey kalbim...

Hangi şehre gitsek,o şehir bize yabancı...
Hangi kapıyı çalsak,açan "o" değil...
Hiçbir plak bizim şarkımızı çalmadı...
Hiçbir yağmur ıslatmadı bizi,sırılsıklam...
Öfkemizi,sevgimizin beslediğini hiçkimse anlamadı.
Nereye gitsek gurbet,kime tutunsak hüsran,neyi sevsek kumdan bir kale...
Neresi olursa olsun,her ne olursa olsun,ama şimdi olsun,işte şimdi...
Gidelim buralardan ey kalbim!...

Bir varmış,bir yokmuş.Bir masal ülkesi varmış,bir masal ülkesi yokmuş..
Bir masal kahramanı varmış,halbuki masal varmış,kahraman yokmuş...
Herşey büyülü bir masalmış,ne güzelmiş,ne güzel...
Bu gömlek bize biraz "dar gelmiş",bizi sıkmış...
Bu şehrin kadınları bizi masallarla uyutamamış,ne kadar acı..
Cebimizde şarkılar,koynumuzda şiirler...
Gidelim buralardan ey kalbim!...

Takvimler eski bir kış akşamına asılı...
Bundan kaçamadım işte..Eski bir kış akşamı..
Gözlerimdeki yağmur,saçlarımdaki kar..Başka birşey yok,anneme söyleyin,üzülmesin...
Şimdi,"şimdi" yok..Herşey,masal gibi bir mazi...
Bu şehir bizi öldürecek,vallahi!
Gidelim buralardan ey kalbim!..
Gidelim....
dağlara sinmiş huzur,
en küçük kıpırdanış yok yapraklarda,
kuşlar ormanda suskun,
sabret, yakın, bir gün sen de huzur bulursun.
(bkz: Goethe)
Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
içinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.*
turgut uyar; göğe bakma durağı.
(bkz: geyikli gece) (bkz: turgut uyar)
benim mi allahım bu çizgili yüz
ya gözler altındaki mor halkalar
neden böyle düşman görünürsünüz
yıllar yılı dost bildiğim aynalar *
tagore-hepimiz yıldızız,ne çıkar ateşböceği sansalar bizi?
evet tam olarak budur işte.
mevlana'dan 'etme' ve 'farkında mısın'.
BEKLE

Geleceğim bekle dedi
Ben beklemedim o da gelmedi
ölüm gibi birşeydi
Ama kimse ölmedi.

atilla ilhan
Mevlana dan 'Etme'. Necip Fazıl Kısakürek 'Zindandan Mehmet'e Mektup'.Mehmet Akif Ersoy'dan 'Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak
böyle zamansız güneşli,
umulmadık mavi günlerde
bir bekleme salonu yalnızlığına
bürünüyorum ..
iliklerimdeki yitik aşkı
sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum ...

sanki şiirini bilmediğim
bir Fransız akşamında
kaldırım taşlarını sayıyorum kalbimin ..
içimde ayak izlerin,
aylak bir yaz geçiyor avuçlarımdan ...

ve ben ne zaman,
kiminle sevişsem,
hala seni aldatıyorum! *
Gönül çalamazsan aşkın sazını
Ne perdeye dokun ne teli incit
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun ne gülü incit

Bülbülü dinle ki gelesin coşa
Karganın namesi gider mi hoşa
Meyvesiz ağacı sallama boşa
Ne yaprağını dök ne dalı incit

Bekle dost kapısın sadık dost isen
Gönüller tamir et ehli dil isen
Sevda Sahrasında Mecnun değilsen
Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit

Rızaya razı ol hakka kailsen
Ara bul mürşidi müşkülde isen
Hakikat şehrine yolcu değilsen
Ne yolcuyu eğle ne yolu incit

Gel haktan ayrılma hakkı seversen
Nefsini ıslah et er oğlu ersen
Hüdai incinir inciden versen
Ne kimseden incin ne eli incit..
hasret yakamozunda raks.
ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün.
ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün.
serinlik vurdun korulara, canlandı serçelerim.
sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata,
ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.

sen bana çok güzeldin, senin ayakların da.

(bkz: ülkü tamer)
(bkz: ziya osman saba) (bkz: bir ölünün arkasından)
dante - ilahi komedya.
yazdılar mı bilmiyorum ama( hakikaten bakmadım ya, affedin) paylaşasım var tekrar ve tekrar ;

adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde
yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu
otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime
anne dedim, hadi çay koy da içelim..

ah muhsin ünlü
güncel Önemli Başlıklar