bugün

sözlük aslında bir monarşiden çok, aristokrasi adına yöneten ve yargılayan bir oligarşi tadında. bu oligarşi elbette moderasyondan oluşuyor. ve aristokrasinin tepesinde de sözlük sahibi var. diğer aristokratlarda sözlük celebrityleri.

sözlükte hem yürütmeyi hem yasamayı hem de yargılamayı bu oligarşi yapıyor. bu da aslında varolmayan ve varolmamış bir yönetim şekli. varolan en katı yapılarda bile bu üçü az çok farklı gruplarca yapılır bir şekilde bir gurubun diğerine baskısı vardır ama sonuçta grup bireyleri farklıdır. burada öyle değil.

bunun düzeltilmesi gerekir mi? ne yazık ki bu tip closed comunityler için varolan geçerli tek yapı ne yazık ki bu. dünyada da bu şekilde her yanda. eğer bu yapının ayrılması mümkün ise ki aslınd mümkün o zaman dünyada da tek olacaktır. gerek var mıdır diye sorulur ise de elbette gereklidir. ama bu şey gibi;

bugün varolan hddlerin okuyucularını sadece dairesel değil de 8 çizecek şekilde dolandırsak hiçbir başka değişiklik yapmadan var olan harddisklerimizin boyutu 8 12 kat artıyor. ama buna gerek var mı? henüz evlere sunulan bağlantılar bu büyüklükte hard diskleri dolduracak hızlar değil o sebeple yapılmasına gerek yok diyor endüstri. bu da bunun gibi. pratik değeri manasız.
(bkz: sözlük devrimi)
öncesinde meşruti bi yönetim sonra tam demokrasi hacı. monarşiyi en başta sarsarız, yavaştan hissettirmeden yıkarız yalnız zall ikna olmaz :/

zall - oğlum ben meşrutiyeti anlamadım lan, girmem bu işe.
yazar - abi neyini anlamıyorsun. parlemento var bi de sen varsın çok basit.
zall - parlemento varsa ben neden varım lan?
yazar - abi ama son sözü sen söylüyorsun
zall - o zaman parlemento niye var ? siz beni dolandırıyorsunuz bence.

umut sarıkaya'nın karikatüründen hareketle, bu çıkıyor, yani zall'ı ikna edeceğiz hacılar önce.
oysa ne güzel demiştir niçe, demokrasi eziklerin yaşama biçimidir diye...
mantıklı ve gereklidir. ancak çok hassas bir konudur sözlük geleceği açısından. bu konu baş verdikten sonra olmayacak demek sözlüğün geleceğini kapatmak demektir.

öte yandan ise, en ince ayrıntısına kadar düşünülmeden atılmış bir adım, kurulmuş yeni bir sistem, açıklarla dolu bir düzen de sözlüğün sonu demektir.

bu konuda, burada yazarlar ve moderasyon el ele verip, birbirlerini dinleyerek, öneriler ve seçenekleri değerlendirerek, tüm tarafların ortak çıkarları doğrultusunda, ortak bir karara varılarak, orta yolda bir sistem kurulmalıdır. aksi takdirde oluşacak yeni düzen, kabul görmesi zor bir oluşum olacaktır.

hem moderasyonun sırtındaki yük azalacak, hem de sözlük, kalitesi artarak cezbedici bir hal alacaktır.
şuna dikkat etmek lazım, objektif davranamayan çok fazla yazar var, el birliğiyle sözlüğün mına koyarlar hacı.. bazı platformlarda demokrasiden kısmak zorundasın ki, bu ülkelerde bile dengeleri sağlama adına yapılan bir iştir.

format denilen kurallar çerçevesini göz önüne aldığınızda, tam demokrasinin sözlüklerde imkansız olacağına inanıyorum. ama bazı kararların bizim oylarımıza sunulmasından yanayım. da usta, zaten sözlükte vekil falan seçtiğimiz yok, ne oylayacağız?

yani demek istediğim, sözlüklerde köklü değişikliklere gidilmesi imkansızdır, belli bir format var, belli kurallar var, bunların dışına çıkıldığında sözlük olmaktan çıkar.
zaten modların uyuduğu şu dönemde yazar uçurulması çok sık karşılaşılan bir durum değil. niye 'şutlamak'tan bu kadar korktuklarıda ayrı muamma..
neyse;
nihayetinde, güzel fikir ancak biraz daha geniş düşünüldüğünde her kararı yazarların eline vermek işin bokunu çıkarır, kulisler yapılır, sözlüğü ele geçirir bunlar, aman dikkat..

sözlüklerde fazla alternatif yoktur, tek tip yönetim şeklinin yanında belirli kalıplarda kanunlar vardır. değişmesi zordur..
(bkz: kazan kaldırmak)

evet ya , bir kaç kişinin yönetiminde olan sözlük, istediği kişiyi kafasına göre devre dışı bırakmak olsun, yazdıklarını silmek olsun çeşitli durumlara maruz bırakmaktadır yazarları.. yazarların toptan katılabilecekleri bir oluşumdur..
sözlüklerin gerçekte birer sosyalleşme alanı değil şirket olduğu gerçeğini göremeyenlerin önerisi.

bildiğin şirket lan burası, ekşi ve itü de aynen öyle. buranın sahipleri para kazanıyor bu işten, reklamlar veriliyor, faturalar kesiliyor. burayı evet, birçok kişi bir bilgi paylaşım alanı olarak görüyor olabilir ama gerçek şu ki sözlük dediğimiz arena, üzerine "bilgi kaynağı" gömleği giydirilmiş bir ltd.şti. dir.

kimse kusura bakmasın ama belli bir amaç karşılığı bu şirkete bedava işçilik yapan yazarlar kar marjını belirliyor. ha dersen ki ben kişisel çıkarımdan vazgeçerim, benim çıkarımdan vazgeçmekle elde ettiğim marjinal fayda bir şirkete bedava amelelik yapmakla sonucuna katlanacağım birim zarardan fazladır, o zaman işte kapı işte sapı. ama bu girişimle kaç kişiyi hareketlendirirsin, senin gitmenin şirkete ne kadarcık zararı olur o ayrı konu.

çalıştığım şirket ne kadar demokratik olabiliyorsa bu şirketler de o kadar demokratik olur, budur.

(bkz: nokta)