bugün

Nasıl ifade edeceğini kestirememekle de alâkalı olabilen hâl. Duygu durumunu kelimelere dökebilen insanlara hep imrenmişimdir. Bu, özel bir yetenek bence. Bazılarımızın içi dışına çıkmamakta oldukça dirençli olabiliyor çünkü. Neyse ki şarkılar, kitaplar, filmler; kendinizi bulabildiğiniz, kurulmuş binlerce cümle var. Zira insanın kendini, kendinden daha iyi anlatan ifadelerle karşılaşması da çok kıymetli.
Yeri gelmişken şunu ekleyeyim, Aslında böyle bir şey.
görsel
Zamanında söyledikleri bir işe yaramamış insanın yaptığı eylem.
2 kelimeyi biraraya getirecek zeka iq ve kulture sahip olmayanlarin avuntusu.

sus sus.
Söz gümüşse, sükut altındır sözünü benimsemiş zengin kişidir.
Bazen yılgınlıktan, bazen önemsememekten bazen de karşibdaki insanı kaybetme korkusundan susarsın. Yutarsın kelimeleri o kırılmasın diye. Haklı olmak yanında olmasından daha önemli değildir çünkü...
Üniversiteden uzaklaşıp memleket ortamına girdiğimden beri yaşadığım hadise. Çevremde iki kelime konuşabilecek insan olmadığı için sadece hayatta kalabilecek kadar konuştuğumu farkettim. Onu da birinin aracılığıyla farkettim. "Ya bu kadar suskun olma biraz muhabbet et bizimle" deyişinden sonra ben bi yerden girip bir söylerken o üstüne on söyledi. Eee abicim ben nasıl konuşayım bu durumda? Dinleme nezaketimden lafını bölmek de istemem. Hem lafını karşımda söz hakkı alabilmek için lafını bölerek konuya girmem gereken biriyle ne muhabbeti edeceğim.
Aynı zamanda söyleyecek bir şeyin kalmamasıdır.
Bence bu karşındakinin senin için öldüğü noktadır.
Anlatmaya bile değmiyorsa bitmiştir yani, haksız mıyım.
Susmayın abicim susmayın olan bize oluyor, söyle ağzına geleni hak ediyorsa söyle. Sen gider diye söylemezsen o başka bir sebeple bunu yapıyor.
kelimelerin yetersiz oluşundan kaynaklanabilir, veyahutta kelime haznesinin yoksunlugundan, anlaşılmamaktan!.
Bu durumun cereyan ettiği durumlar genelde aynı konu üzerinde tekrar etmekten geçer..

Ellerini bir filozof gibi bağlayıp her durumda her koşulda saatlerce anlattığınız bir durumu iki gün geçmeden aksi yapılması sonucunda başlıktan farklı bir eylem söz konusu değildir. Daha doğrusu eylemsizlik.

Atsan atılmaz, satsan satılmaz insanlar vardır çünkü insanların hayatında.
Yorulmaktir. Çok anlatmışsınızdır anlamamıştır insanlar ,bir ,iki derken. Artık susar insan.
Susan insan, Yenemeyeceğiniz tek insandır.

Ya mecali kalmamıştır lâf anlatmaya.
Ya da sözlerinin bir sokak lambası gibi boşlukta sallanmasını seyretmeye dayanamıyordur.
Ya da belki de siz aptalsınızdır, bunu anlamış ve bu gerçeğe teslim olmuştur.
Kimbilir?
eskiden ben de çok anlatırdım...sonradan farkettim ki, benim ne anlattığım diil karşı tarafın ne anladığı önemli...bir konuda o bir şey sormazsa, ben artık herhangi bir fikir ortaya atmıyorum.
Eziklerin kabulleniş seklidir.yok gerekirse susmak felanmis.

Şov yapmayın yemeyiz.
oğuz atay'ın da söylediği gibi bazen: "hiçbir şey söylemeden susarsam sanki neyi anlatmadığım anlaşılacak".
Anlatsan değmeyeceğini bilmektir.
Karşı taraf yada çevren anlamayacaksa susmuştur.
Temelde nasıl olsa anlamayacaklar düşüncesi yatar. Bazen o kadar çoğalır ki anlatacakların hangi birini anlatsan şaşarsın.

Bir de gelecek teselliler zaten teselli etmeyecekse ne gereği vardır şimdi? Söylenen şeylerin artık fayda etmediği noktadır.
Aptallık etmeyin, siz söylemedikçe karşıdaki kendini haklı zannedecek, ben zamanında çok sustum, sonra bir gün kalkıp her şeyi tek tek söyleyince inanmıyorlar zaman geçmiş çünkü üstünden etkisi kalmamış, tutmayın içinizde kalbi kırılan kırılsın hep biz mi üzüleceğiz.
Çünkü insan bilir can kırıklarıyla hıncahınç doluyken konuşsan dilin keskinleşir, söyleyeceğin her cümle ise işittiğinle bilenir.
Yorgunluk göstergesidir. insan bazen tek kelime etmek istemez. Çünkü bilir ki karşı tarafa çok fazla dil dökmüştür.
Yoktur. Anlayacak yoktur. Dinleyecek yoktur. Zamanı olan yoktur. En kötüsü de insanın içinde, artık birine bir şey anlatacak gücü yoktur.
Kelimeler bir gıcık gibi boğazınıza takılır rahatsız etse de yine de yutkunur çıkaramazsınız bazen.