bugün

trt'de yayınlanan daha önceleri bir bagyan hanımefendinin sundugu şimdi ise serdar kuzuoğlu diye bir zatın sunmuş oldugu internetle alakalı bir tür programdır kendileri.
insanların bilişim teknolojileri sayesinde fikirlerini, bildiklerini, bilmediklerini, beğendiklerini, gördüklerini, duyduklarını paylaştıkları ve birbirleriyle iletişim kurabildikleri sosyal ağlardır. en yaygın kullanılanları, facebook, twitter, youtube, flickr vb siteleridir. internet kullanımının başka bir boyut kazanmış halidir.

serdar kuzuloğlu'nun trt haber'de pazartesi günleri 23:00'de sunduğu programın adıdır.
süresinin kısa olduğu ve o kısacık sürenin birçoğunu nedendir bilinmez twitter üzerine konuşarak geçirten bir sunucuya sahip programımsı bir şey.
bu gece zeki kayahan coşkun'un konuk olduğu keyifli program.
Facebook, twitter, formspring, foursquare, friendfeed, tumblr ve bloglarla insanlara faydalı mı zararlı mı olduğu her teknolojik gelişme gibi kullanıcısının elinde şekillenen, sihirli değneğe ya da bir canavara dönüşmesinin eşit oranda değişebildiği, ego kontrolü sağlanamadığı takdirde sosyal medyatik * kavramının gelişmesine yol açacak hatta açmış olan iletişimin sanal halleri..Tüm hayatımızın fotoğrafları paylaşıldıktan sonra, @ tüm mekanlarda varoluş sağlandıktan, kişisel doyumlara ulaşıldıktan sonra bir ilerideki mertebeye geçilebilecek, yararlı amaçlara teşvik ederek kitlesel aydınlanmalara hizmet edeceğini umut ettiğim hadise, biz görür müyüz o ayrı...

[null http://bit.ly/cHxzx3]
son dönemdeki yapılmış en büyük devrimlerden biridir.toplumda kendisini ifade edemeyen insanlar için adeta bir ilaç gibidir.son dönemde adını sıkça duyduğumuz sosyal medya birçok kişi tarafından da keşfedilmeyi bekliyor.yapılan yatırımların çoğu da sosyal medyaya yönelik yatırımlar.bu mecrada azımsanmayacak bir kalabalık olduğu aşikar.bu yüzden yatırımların artarak devam etmesi ve bu mecradaki kişi sayısının artması içten bile değil.
toplam blog sayısı: 152 milyon
2010' da gönderilen tweet sayısı: 25 milyar
twitter' da yeni açılan hesap sayısı: 100 milyon
twitter' ın üye sayısı, eylül 2010 itibariyle: 175 milyon
facebook' un üye sayısı, 2010 sonunda: 600 milyon
2010' da facebook' ta yeni açılan hesap sayısı: 250 milyon
facebook' ta aylık ortalama paylaşılan içerik sayısı: 30 milyar

alıntıdır.
twitter'dır.
an itibariyle yalçın çakır ve hayrettin'in konuk olduğu program..ilginç olacağa benzer..
ilerleyen zamanlarda çağrı merkezleri yerine geçecek sektördür.
aldı başını gitti. dünya devi şirketler bile bu tür iletişimi tercih ediyor artık.
neler yapabileceğini, gücünü tahmin edemeyeceğiniz bir çılgınlıktır. yakın zamanda çağ atlamamıza neden olacaktır.sosyal medya hayatımızın bir parçası değil, tam olarak merkeziolacaktır.
az evvel izlediğim ve ferhat göçer' in ekşi sözlük ile alakalı yorumlarına takıldığım program.
kendisi ekşi sözlüğün ticari ünvanı aldıktan sonra bazı marka sahiplerinin isteği üzerine sözlükte o markaya dikkat çekilmeye çalışıldığını ve belirli konularda manipüle yapıldığını iddia etmektedir.
sayesinde çok mutlu olduğum zımbırtı. bu ve bununla birlikte haber sitelerinde okuyucuların her bi şeye yorum yapabilmesi, sözlükler, vs ile iyice cümbüş oldu her yer. neden mutlu olduğuma gelirsek, sahiden ne çok beyinsiz ve kendini bilmez varmış. ben de kendimi yıpratır dururdum; sen kimsin, ne yaptın bugüne kadar, zamanını hep boşa harcıyorsun gibi. şimdi daha rahatım çünkü ortalama anlama, algılama ve anlayış gerçekten çok vahim seviyelerde gezinmekte.

biz internet gelişirse bilgi paylaşımı artar, bilgiye erişim kolaylaşır, zihinlerde kuantum sıçraması yaşarız zannettik ama sosyal medya diye bir şey çıktı ve olan biten gün boyu dedikodu, kalça but resimleri, sataşmalar, küfürleşmeler, aptal saptal ergenlik hezeyanları, vs.

ee herkesin kendi medyası olursa böyle olur. hani lan "ben her akşam belgesel izliyorum abi" diyenler? al işte herkes kendi profilini, kendi sistemini kurgulayabiliyor, kendi içeriğini oluşturabiliyor. nerede felsefi, bilimsel tartışmalar? nerede toplumsal mesajlar? imkanlar elimizde. peki neden kimsenin umrunda değil bunlar? bu gidişle "halk böyle istiyor" diye her türlü seviyesizliği yapanların yavşaklığını mazur görmeye başlayacam.
yeni neslin tv ve edebiyat sektörü başta düzene hakim olmaya başladığı yeni dönemin "nesne"sidir.
insanların çevreleriyle iletişim, etkileşimde bulunduğu online ortamlardır.
mesela facebook, twitter gibi. bu platformlar kişilere kendilerine ait, kendi istedikleri gibi düzenleyecekleri, istedikleri gibi görünüp, güçlü yanlarını gösterip, zayıf yanlarını saklayabilecekleri, sanal bir kişilik vadetmektedir. normal olarak insanın doğası gereği, zayıf yönlerini saklama eğilimi dolayısı ile, sanal kişiliğinde, zayıf yönlerini saklamaktadır. bu da gerçekten kopuşun ilk adımıdır. ikinci adım olmak istediği gibi görünmedir. kim olduğu değil kim olmak istediği önem kazanmaktadır. çünkü asıl olduğu kişilik zayıf yönlere sahiptir. sonraki adım ise, gerçek hayattan farklı, bazen gerçek ile çatışan ikinci ve sanal bir hayat yaşamaya başlamaktır. bu ikinci hayatında, ilkinde yolda selam dahi vermediği insanlarla arkadaş olmakta, onlara gülücükler yollayabilmektedir.
internetin sağladığı
anındalık ilkesini
en önemli kozu.

sözlükler ve diğer sosyal paylaşım sitelerinden yapılan kişisel yorumlar sayesinde oluşmuş fikir buketi.
suya koymayınca soluyor,
internetin çöplüğüne karışıyor
o ayrı.
biz de kendimizi
bir şey yapmış,
dünyanın akışına yön vermiş falan zannediyoruz ya
işte orası çok gülünç sözlük!
Özellikle facebook ve twitter adının geçtiği yerlerde reklama girmesin diye kullanılan yeni medya terimi.
(bkz: sosyal medya ve derinleşen bataklık)

http://www.sosyalmedyahab...a-ve-derinlesen-bataklik/
internetin popüler lakabi. özellikle medya ahalisi hep bu tanimi kullanir. sosyal medyaymis. ama dogru, televizyonlar asosyal oldu tabi.
günümüzde, internet ve dünyada güncelliğini kaybetmek istemeyen bireylerin takip etmesinin şart olduğu, yeni, taze ve dinamik medya aracı.
kişiler arasında haber alma ve aktarma hızına dayalı sağladığı sözde özgürlük, daha büyük bir bağlamdaki köleliği doğurmuş yeni reklamcılık alanıdır.

Yüzeysel bilgi alanı olan internette fikirsiz eylemlere derin manalar yüklenmesi ancak bir sürü psikolojisi ve yönlendirmenin ürünüdür.

internetin sağladığı özgürlük alanı aslında görünmeyen bir biçimde belirli kalıplara girmeyi emrediyor.

sosyal medyaya Silikon Vadisi'ndeki kapitalistlerin pembe gözlüklerinden bakmamak gerekiyor. Medya üzerindeki takip gücü düşük olan maddi anlamda gelişmemiş ülkelerde zaten teknolojik araçları kullanma oranı da epey düşük. Bu bağlamda sosyal medya gelişmiş ülkelerde daima devlet mekanizmasının gizli veya açık kontrolü, takibi altındadır.

Sosyal medyanın ülkelerdeki köklü değişimler üzerinde bir etkisi vardır fakat bu etki olumlu ve olumsuz yönleri barındırır.

Bu özgürlük alanı insanlara düşünmeden karar verebilme yetisini kazandırmıştır. Bütün dünyayı bir merkezde toplayabilmeye aday bir yapının o kadar da masum hizmetler yapacağını düşünmek çok anlamsız olur.

Sosyal medya, hap niyetine alınan en basit bilgileri kişilerin oluşan fikir dünyalarına mihenk taşı olarak yerleştirmiştir. Bir yazarın, iki gazetecinin sözüne fikir inşa eden insanlar bugün en küçük olayda milyonlarca olup sokağa taşabilmektedir.

içerisinde nefret söylemi barındıran birçok ifade sosyal medya aracılığıyla salondaki rahat koltuklardan binlerce insana ulabilmekte. Özgürlük denilen bu çerçeve, bir kanaat hürriyetina değil insanlık suçlarına zemin hazırlıyor.

Dünya düzeninin milyonlara özgürlük sağladığını ve bu alanlardan da devrimlere yürüneceğini düşünmek yine ne saçma bir varsayım. Evet artık daha özgürürüz, burada bir etkinlik yapıp milyonlarca kişi olacağız.

Bir yıl sonra geriye baktığında "geçen sene bir milyon kişi neden biraraya gelmiştik ya?" diyecek milyon tane fikirsiz insan...
Içinde facebook . Twitter , internet gazeteleri , internet sözlükleri , vs olduğu mini dünya.
17.11.2011 tarihli programında ismet berkan ın inci sözlük için "küfür ediyorlar" yakıştırmasının yapmasının akabinde ekranda beliren twitter ekranında "inci sözlük nereye küfür ediyo amk keltoşu" twitinin belirmesiyle izleyicileri gülme komasına sokmuş, trt nin alışılagelmiş gaflarından birinin görülmesi sebebiyle keyiflendirmiş (trt yi sevmiyoruz zira) program.

ismet berksan ın tüm bu küfürlerden habersiz entel yorumlarına devam etmesi gülme krizini ikiye katladı tabi.
farkındalığı ve fikir özgürlüğünün sınırlarını kanırtıyor olmasının, arkadaş dürtmekten daha işlevsel olduğu gerçeği daha büyük kitleler tarafından keşfedildiğinde; 7 milyarın kaderini elinde bulunduran bir avuç zibidinin canını az buçuk sıkacak olan nimet.

fakat bizden evvelki 3 nesilden beri televizyonu bile doğru dürüst kullanamayan organizmalar olduğumuz gerçeğini düşünürsek; o zibidiler, birkaç nesil daha apış arası yelleyemeye devam edecek gibi görünüyor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar