bugün

böyle giderse pek yakında gerçekleşecek bir iddia.

öyle, yavaş güzelim, saçın başın dağılmasın... gibi şeylerle engellenebilecek bir hadise değil, nerde yaşadığınızı, nasıl bir millet olduğunuzu, kimler tarafından yönetildiğinizi nasıl unutabiliyorsunuz? şu saatten sonra bu milletin kendine gelmesini sağlayacak tek şey, sabah uyandığında tepesine bombalar yağıyor olmasıdır -ki o bile, şu zırvadan daha vahim değildir-.

biriniz çıkıp bana ahkam kesmenin dışında, bu iddiayı nasıl engelleyeceğini anlatabilir mi? ne istiyorlarsa onu yapıyorlar, görmüyor musunuz? peki biz ne yapıyoruz? bu başlığa yazdıktan sonra, gidip başka bir başlıkta, kaldığımız yerden geyik muhabbetine devam ediyoruz, 'sizi şeriat mahkemelerinde yargılayacağız' cümlesi, öyle kolay telafuz edilebilecek bir cümle midir? hani şu klişe soru, neydi o... heh, tehlikenin farkında mısınız? bunu sadece sormak için mi soruyoruz? yoksa gerçekten farkında mıyız, farkındaysak, önlemek için sözlüklerde yazmanın dışında ne yapıyoruz?

bugün, peşine taktığı 3 kara çarşaflı kadın ve yere değmesin diye kucağına aldığı mübarek sakalıyla, sokaklarda arz-ı endam eden muhteremler, bana köpek görmüş gibi bakıyorsa, o mübarek eşlerinden biri, hasbelkader karşılaştığımızda, benimle aynı asansöre binmiyorsa, otobüste, dolmuşta nezaketen verdiğin yere oturmuyorsa, allah kelamını dilinden düşürmeyen, pek sevgili ev sahibim, hiçbir kurala, kanuna, dine, insanlığa sığmayan, saçma sapan sebeplerle kiraya zam yapıp, yine aynı uyduruk sebeplerle beni evden çıkarıyorsa, birbirinin aynı, tek farkları sakal renkleri olan bu mübarek zatlar, dini kullanarak göz göre göre insanları sömürüyorlarsa, yarın birgün bu dediklerini de yaparlar.

geçmişte de, hehehe nah yaparsınız, yavaş yapın da saçınız başınız dağılmasın... dediklerimizin hepsini bugün yaptılar, yapıyorlar.
öncelikle tanım: baskı altındaki bir şeriatçının takiyyeyi vıcık vıcık ve yapma fettullahçı hoşgörüsünü unutup asıl fikrini faş ediverdiği ifadedir.

ben de üşenmedim, başlığı tekrar gözden geçirdim: başlık yaklaşık 1,5 sene önce açılmış. 1,5 yıl önceki 42 entry içinde sadece 2 ürkek entry bu hain ifadeyi olumlamış ki bunlardan biri de provakasyona işaret etmiş zaten. O zaman da sözlükte -tıpkı dışarıdaki hayatta olduğu gibi- şeriatçılar vardı. Şimdi de var. Fakat cüret farkına dikkatinizi çekmek isterim. "O da olacak inşallah"lar, "kuduz kemalistler"ler, "çarpık resmi ideoloji"ler havada uçuşuyor. Paşanız size içmeyi emretti diyebiliyor bu zat-ı muhteremler. Laik kuduzlar diyebiliyorlar. Atatürkçilik çarpık ideolojidir yazabiliyorlar.

Ben buradan huzurlarınızda sayın Necmettin Erbakan, Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Bülent Arınç, Sayın Abdullah Gül ve sayamadığım yüzlerce ortaklarına pardon dava arkadaşlarına, onlara bu fırsatı veren başta Deniz Baykal olmak üzere alternatif yaratma özürlü kabız türk siyasetçilerine, ama en çok da göz yaşlarıyla şeriat bayrağının türkiye - türkiye mi eskidendi o, anadolu vilayeti diyelim biz ona - semalarına çekilmesinde adeta bir orkestra şefi vazifesi görmüş Bediüddütdüt, hikmetül zart zurt, ulvi şahsiyet Fettullah Gülen'e tebriklerimi bildiririm.

Yazıklar olsun, yazıklar olsun.
bu sözlerin söylendiği iddia edilen programı izlemeyenlerin oturma yerlerinden uydurduğu sözdür. bir kere sözleri söyleyen mazlum-der'den değil, özgür-der'dendir. "sizi şeriat mahkemelerinde yargılayacağız" gibi bir cümle geçmemiştir. konu 28 şubat sürecidir ve bir özgür-der üyesi 28 şubat'ı gerçekleştirenlerin, ikna odaları açanların yargılanması gerektiğini söylemiştir. programı izlerken bahsedilen şahsın üslubunda yanlış olduğunu, çok fazla coştuğunu söylemiştim, orası başka. ama asla "şeriat mahkemeleri" gibi bir ifade geçmemiştir, her duyduğunuza inanmayınız. isteyenler hemen gaza gelmeden önce youtube'dan veya kanal d'nin sitesinden o programı izleyebilir.
(bkz: gelecekte birgün gelecek)
(bkz: ütopya)
(bkz: makarnanin yan etkileri)
türbanı serbest hale getirmeye calısan kesimin demokrasiyi özgürlük olarak kullanırken asıl istediklerini 32.Gün'de kendileri adına talihsiz bir şekilde açık eden söz. (bkz: türban düştü şeriat göründü)
32.gün programında türkan saylan ve orda bulunan necla arat'a kendini bilmez biri tarafından söylenen şantajdır. program boyunca ve program sonrasında da rahat durmamış sürekli kavga etme çabası içinde olan kişi söylemidir. "ikna odalarında bize işkence yaptınız, türban için yaptığımız eylemlerde üniversite önlerinde bizi dövdünüz" de demiş olan akıl yoksunu kişi söylemidir.
kendisine uğur mumcu' nun şu yazısını göndermek istediğim kişidir.
(bkz: vurulduk ey halkım unutma bizi)
-sizi şeriat mahkemelerinde yargılayacağız!
+pardonda da siz kimsiniz ki?
-biziz işte sizi yargılayacak olanlar hayde bre höhöyt!
zırrrr zırrrr (telefon)
-yes sir.we are destroying the turkey. certainly, i'm gonna come to ur bedroom. hah nerde kalmıştık. sizi şeriat mahkemelerinde we'll judge.
+anladım arkadaşım. hadi sen koş giyin beklemesinler seni oval ofisten. hadi kalk git yoksa gayr-i hicazetten münasebete sebep olucaksın.

diyaloglarına sebep olabilecek anlamsız kelimeler bütünüdür.
takkiye yapmadığı için alnından öpülesi kişi.

"mertçe olsun isterim,
dostlukta düşmalıkta" (ahmed arif)
(bkz: amin cumlemize)*
(bkz: sie)**
(bkz: hanim kos semumcular gelmis)
- sizi seriat mahkemelerinde yargilayacagiz.
- efendim hüsnü?
- dedim ya yargılayacağız.
- ulan siz kimsiniz biz kimiz ?
- biz allah'ız, siz de kafirlersiniz.
- siktir git bir çay koy hüsnü.
(bkz: yavas giden sumuklubocegi hizlandirma denemeleri)
elhamdulillah seriatciyiz. (21.11.1994 milliyet)
* yilbasina karsiyim. (19.12.1994 sabah)
* ben tekkeye degil dergaha gittim. (22.1.1997 gozcu)
* ata'ya saygi durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok. (12.5.1994 hurriyet)
* 10 kasim'da yaygara kopartildi. (14.11.1994 hurriyet)
* icki yasaklansin. (1.5.1996 hurriyet)
* istanbul'u medine yapacagiz. (akis)
* butun okullar imam hatip yapilacak. (17.9.1994 cumhuriyet)
* ben istanbul'un imamiyim. (8.1.1995 hurriyet)
* mayo reklami sehvet somurusudur. (6.3.1996 hurriyet)
* milli piyango zulumdur. (29.9.1994 hurriyet)
* taksim'deki caminin temelini insallah atacagiz. (1.7.1994)
* cumhurbaskani'nin imam hatipli olacagi gunler yakindir. (5.2.1996 akit)
* sarik operasyonu cok komik. (15.5.1995 sabah)
* yesil (kaldirim rengi) medeniyettir. (25.6.1994)
* ben meclis'in dua ile acilmasindan yanayim. (8.1.1996 milliyet)
* imamlar da nikah kiysin. (9.5.1995 milliyet)

yukarıdaki sözleri bilmeyen ya da unutmuş kesimin tepki vermesidir. yukarıdaki sözlerin sahibi mi? ülkemin başbakanıdır.

(bkz: uyuyun dostlar)
allah akıl dağıtırken bedevi çadırından çıkmadığından akılsız kalan kişi zırvası. vakitsiz öten horozu da akla getiren keskin sözdür.

(bkz: 4 kariyla evlenmek bir haktir)
(bkz: cariye olmak kadinin ozgurlugudur)
(bkz: yavaş ol gülüm saçın başın dağılmasın)
kendinden gecmis buram buram provakasyon kokan bir aciklama ya da ne dedigini bilmeyen bir insanin hezeyani. ne diye uzerine gidilir anlamiyorum. acikcasi hangi tehlikenin icindeyiz onu da merak ediyorum. hep sanal korkularla yasadik. sag-sol, turk-kurt, alevi-sunni simdi de laik-seriatci kavgasi. olayin menemen hadisesiyle alakasi mevzu bahis midir tarihcilere birakmak lazim. menemen olayindaki hapci elemanin seriatci ayagina yattiginicartik herkes biliyor olmali. simdi onumuzde ne gibi provakasyonlar olacak hakikaten merak ediyorum. beyazitta basi acik bayanlara saldiran provakatorler de cikabilir. itidalli davranmak lazim su gunlerde, zira mevize hassas.
artık gaza gelmiş, içlerindeki nefreti dökmeye başlamışlardır. ama benim uyayan ve büyük çoğunluğu bunlara oy veren yüzde 47 içindeki laik ve cumhuriyetçi halkım tehlikenin asla farkında değildir. sözlükteki çağdaş, pırıl pırıl okumuş gençler bile tehlikenin farkında değilken benim kasabadaki, köydeki dinini sadece allaha inançı için yerine getiren ve bunlarıda böyle zanneden cahil teyzem, amcam ne büyük bir tehlike içinde olduğumuzun nasıl farkına varsın. 32 gün ibret için seyredilmeliydi. şımarmış şeriatçıların hadlerini aşan cüretleri ibretle izlenmeliydi. şimdi şeriat mahkemelerine tepki duyuyoruz, yarın kemalistleri kör bıçakla kesmeyi ağızlarına alacak kadar yoldan çıkacak bunlar ve ülkede kan gövdeyi götürecek ve herşey için çok geç olacak. tablo korkunç değil mi ama malesef gerçek. özgürlük, demokrasi diye kandırıyorlar bizi, bu ülke de hangimiz dinimizi yerine getiremiyoruz neden çağdaş, laik cumhuriyetçi bir müslüman ülke olmamzı kaldıramıyorlar sizce? ya da nefret ettikleri atatürk'ün mezarına kaç sene daha içleri kanaya kanaya gidip orada poz vermek, deftere birşey yazmak zorunda kalacaklar zannediyorsunuz. adamlar yukarıda nasıl kadrolaştırlar farkında bile değiliz ya da farkındayız da, uyuyoruz.

(bkz: adamlar sinsice geliyorlar)

(bkz: menemen olayı)

(bkz: asteğmen kubilay)
"Hah soyle, yola gel; lafi dolandirmadan, onu bunu bahane etmeden asil derdine gel" denilesi zirvalama cumlesi.

sozun sahibinin derdinin "mazlumlar" olmadigini, zalimin onde gideni oldugunu beyan ve itiraf etmistir.
önce şuradan buyrun: (bkz: istiklal mahkemeleri)
komedyenliğe soyunmuş kişinin sözleridir.
niyetlerin bu kadar açık bir şekilde söylenebicek hale geldiğini, getirildiğini gördüğümüz acı cümle. insan aklını kaçıracak gibi oluyor, kendisine sormadan edemiyor " bu insanlar uyanmak için daha ne bekliyor, neye güvenerek bu kadar iyimser olabiliyor? " diye. ama inanamıyor, sıyırıcak gibi oluyor, anlayamıyor. bu duyarsızlığa ve rahatlığa anlam veremiyor. daha önce yanı başımızda gerçekleşmiş bir olay nasıl unutuluyor, bundan yıllar önce açık açık söylenen amaçlar nasıl unutuluyor?

anlayamıyorum sözlük. gerçekten anlayamıyorum...
türkiye'nin ne kadar renkli bir ülke olduğunu gösteren cümle.

kimisi var olmayan mahkemede tanrı adına* ceza keser, ona karşı çıkanlar da özgürlüğe ve kardeşliğe sahip çıkmaktan bahsedeceği yerde adnan menderes ve turgut özal cinayetlerine** sahip çıkar.

go!!!