bugün

o an salakça etrafa bakar ağzı açık bir şekilde. sonra telefon ekranına bakar, eğer terkedildiyse 'nası yani?' diye mırıltı şeklinde bir ses çıkar dudaklarının arasından.
derler ya "çatışma sırasındayken vuruldum ama hissetmedim. oturup soluklanınca ne göreyim elim kanıyor" * ilk cümlenin olduğu dakikadır.
seri şekilde telefonun tuş kilidini açıp kapama işlemiyle geçen anlamsız süre.
yaşanılanları hazmedememe dakikasıdır. terkeden kişinin üzerine gidilir, böylece terkeden de kendini iyice bişey sanmaya başlar. bu böyledir.
sevgiliyi sevme oranına göre yoğunluğu ve insan üzerindeki etkileri değişken olan bir dakikadır.
yüzümde bir dakika süren tebessüm.
"oh be dünya varmış, yaşasın özgürlük" diye nara atılası bir zaman dilimi.
yıkım, vahşet, bitiş, kayboluş, ruh erimesi...
(bkz: oh be)
ayrılcağını anlayıp duygunun bastırdığı acı soğukluktan sonra, dön demek için tanılınan süre bir nevi.
hangi dakika? o dakika değil saniyeler bile ufalanır gider. hala şoktasındır!
işletmedeki sarışının sevgilisi varmıydı ki?
tam unuttum derken bir şey olur; bir şarkı çalar, biri onun gibi güler, biri parfümünü sıkıp onun gibi kokar insanın tüm unuttuğu boşa gider...
en yakın bara ne kadar taksi parası veririm lan acaba? siktir et, en iyisi yürüyim ben...
+güzel kızdı be
+ama çok güzeldi
+eminiki beni onun kadar sevecek başka biri daha yoktur
+çok pişmanım şimdi hemen arkasından koşup yalvaracağım ve beni affetmesini isteyeceğim
+dur bi dakika
+hassiktir halı saha maçı koş oğlum koş.
vay be bu da bitti dersin içinden. sonra intik am peşinde.
gozlerin dalip, kendine gelmek istemedigi zamandir...
ilk anda bir rahatlama hissi daha sonraki gecelerde ise sürekli düşünme ve merak. daha da sonra özlem ve en sonunda isyan modu. seviyordum be!
göğsünüzde büyük bir baskı, sanki tonlarca ağırlığı birisi tam göğüs kafesinizin üstüne koymuştur, nefes almakta zorlanırsınız, bu ölüm acısının ta kendisi diye düşünmeye başlarsınız hayattayken. ve boşlukta yürüdüğünüzü hissedersiniz. . ve sorular, sorular, sorular... etrafa bakıp, bu insanlar neler yapıyor nelerle uğraşıyorlar öyle ve ne kadar şanslılar diye iç geçirirsiniz... ee şimdi ne olacak? arkada Tary Chapman dan promise şarkısını duyarsınız ve işte o zaman gözyaşlarınıza hakim olamazsınız. sonra tek soru: neden?
sesin çıkmaz, konuşamazsın.
masadan kalkmanı ister, kalkamazsın. birlikte kalkmak, iki taraf için de anlamsızdır. masayla bütünleşirsin, sandalyeye yapışırsın.
söyleyecek bir şey bulamazsın, söylenecek bir şey kalmamıştır.
ondan duyulacak iki kelime beklersin, ağzından tek bir harf çıkmaz. git der sadece.
tek başına onu orada bırakıp, arkana bakmadan gidersin; gitmek zorundasındır.
atarsın kendini yollara; karşıya geçmek istersin, önüne atarsın kendini arabaların. korna seslerini, insan haykırışlarını duyamazsın; algılaman bitmiştir.
gebermen için nefesinin kesilmesi gerekmez; ölmüşsündür zaten.
arkana bakmadan gitmek, vedalaşmamak, öyle masada bırakıp uzaklaşmak; ölmüşsündür.
öldüm ben.
açımsı tokumsu bir haldir. sağ eline bakıp, sıcaklığını aramak ve gecesinde sağ eline bakıp halvet olmaktır.
insanı biraz garip yapar. Çünkü bir dönem bitmiştir artık.
o bir dakika çok hızlı geçer,geçmeyecek zaman değildir ama,farketmezsin geçtiğini.
dönüp arkana bakmaya korkarsın,baktığında o olmaz.
zordur ya.
nötr olan bir dakikadır. bom boş etrafa bakınır durursun hiç bir şey düşünmez mallığın dibine vurursun. telefonuna gelecek bir mesajı beklersin gelmez,ağlamak istersin ağlayamazsın. o an siktirsin gitsin, bitmesi iyi oldu dersin, bir dakikaya karmaşık olan tüm duyguları sığdırırsın daha sonra dakikalara yayarsın zaten...
sevgilinin arkasından boş boş bakındığı zaman dilimi. şahsen hiç bişi düşünemediğim an. ne iyi ne kötü. ama hissettiğim şey ruhumun ikiye bölündüğü ve gözümün önünde benden uzaklaştığıdır.... lakin bu sevgili ilerki zamanlarda kendini size bıktırıncaya kadar orda burda gösteriyorsa artık bi önemi kalmıyor.