bugün

çoğunlukla devlet üniversitelerinde yaşanan artık herkesçe kabullenilmiş bir durumdur. kimse rektörü görememiş olmasını garipsemez.

(bkz: rektörler üniversitede gezsin dolaşsın kampanyası)
üniversitelerin açılış törenleri ya da bahar şenlikleri açılış/kapanış törenlerine katılarak bertaraf edilebilir.
aslında hiç sevmediğimiz birini görmeme durumumuz, bilim üretmekten ziyade sorun ve yasak üreten, sözleri kanun hükmünde olan bu insanların öğrencilerine baksalar görebilecekleri, görseler dinleyecekleri, dinleselerde anlayabileceklerini pek meçhuldur.
gorebilmek ile gorememek arasinda bir farkin olmadigi hadise. bana ne rektorden..burs mu veriyor sanki..rektorle ne isim olur? sanki sezen aksu.. gerek yoktur..ayrica gayet normaldir gorememek..genelde YOK te olur..iki de bir toplantisi vardir gelmez universiteye..
'zaten belli noktalarda "gozume gorunmesin o adi rektor" denildigini bildiginden orada burada gezmez bu rektor kismisi' seklinde aciklanabilir bu hareketleri.
ögrencinin çok da s...de dediği olaydır.
(bkz: kaybolmayan rektör istiyoruz)
Ayhan Alkış Yıldız Teknik Üniversitesi rektörü iken Fotogrametri derslerini verirdi. (istanbul-1997)
(bkz: hasan kazdağlı)
daha da vahim bir durum için rektörün üniversiteyi hayatı boyunca hiç görmemesi olayidir. * * (bkz: istanbul universitesi avcılar kampüsü)
kktc deki üniversitelerde asla yaşanmayan durumdur.akademisyenler bir türlü denk getirip görüşemez ama nasıl oluyorsa gelen her 3 öğrenciden birisi rektörle görüşmüş yada onun yanından geliyordur.
farkında değilizdir ama rektörler genelde tebdil-i kıyafet yapar ve öğrenciler arasında kantinci, çöpçü, güvenlik görevlisi hatta bazen sizin arkadaşınız olarak dolaşırlar.
kullarının ne halde olduğunu böyle daha iyi anlamaktadır. ki rektörler öğrencilerle bu kadar ilgilendiği için dünyanın en iyi ilk yüz üniversitesi arasında türkiyeden 50 tane üneversitemiz yeralmaktadır.
görmeyenin hayatında herhangi bir eksiklik oluşturmayacak olaydır.
(bkz: rektörlerin üniversitelerde at koşturması)
şehitler için yürüyüşe katılacağını söyleyen ama ben katılmadığım için göremediğim rektörümüz, ama fotoğrafını gördüm! *
bazı üniversitelerde gerçekleşmeyen olaydır. benim okuduğum üniversite de rektör, rektörlük binasının önünde ki bisiklet park yerinden bisikletine biner, bütün kampüsü bisikletiyle dolaşır öğrencilere hal hatır sorardı. kendisinin rektör olduğuna inanmayanları ve onla dalga geçenlere de "bana buralarda rektör derler" diyerek dalga geçerdi. çok iyi adamdı ta ki yerine başka rektör gelene kadar bu durum böyle devam etti.
(bkz: gelen gideni aratır)
bazı rektörlerin asıl sorumluluklarını umursamayıp sanki gerçekten ortada bir tehlike varmış gibi Anıtkabir'de laiklik nöbeti tutmasından kaynaklanır. göremeyene bir yan etkisi yoktur.
sakarya üniversitesinde gerçekleşmeyen olaydır,

b:ben a:arkadaş yer merkez kafeterya fi tarihi

a:geçenleri gördün mü?
b:yoo kim geçti?
a:rektör falan filan
b:öğrenci gibi maeşalllahhhh, pekte gençmiş

zaman zaman okulun çeşitli yerlerinde görülüyormuş, okula fazla uğramadığım için ben bi kez yaşadım bu deneyimi. dersini aldığı hocayı görmeyen adama ne demeli~~
(bkz: rektörün üniversiteye kayıt yapılan gün görülmesi)
rektör artık şehir efsanesi konumuna gelmiştir. görenler 3 gün içerisinde gizemli bir şekilde ölür. ölmeyenlere ölenlere söyler. öldük ölmedik demeyin ki zaten demez.
(bkz: boku çıkmak)
(bkz: Mustafa YURTKURAN)
(bkz: orda bir rektör var uzakta)
(bkz: van gölü canavarı)
bunun bir de "üniversite hayatı boyunca zırt pırt rektörle karşılaşmak" versiyonu vardırki sadece benim okuduğum üniversite için geçerlidir herhalde. başka bir üniversitede restorana gelip oturuşundan dolayı öğrenci azarlayan, kampüste dolaşırken kendisine selam vermeyen öğrencilere ters ters bakan, ha bana saygı gösterdin ha göstermedin şeklinde öğrencilerle ağız dalaşına giren başka rektör de yoktur herhalde.
üniversiteliyle rektör arasındaki iletişim uçurumunun bariz gerçeğini gözler önüne seren durumdur.

bu gerçek, yaşanmış bir anı ile pekiştirilebilir.

xxx üniversitesi kampüsü.
a ile b öğrencileri sınavdan çıkmış, hayata küsmüş halde kampüste yürümekte.
hava sıcak.
yaz okulu zamanları.
canından bezmiş bu iki öğrenci, okula renault'nun geldiğinden habersiz. renault ise güneş enerjisi ile çalışan arabasına atmış birkaç kişiyi, kampüste caka satıyor. arabanın içinde ve dışında olmak üzere iki kameraman da onları görüntülüyor. bahsi geçen öğrencilerin yanına güneş arabasıyla yaklaşıyorlar. diyalog aynen şöyle gerçekleşiyor:

-merhaba, nasılsınız?
a: mer...merhaba.
-renault'nun güneş enerjisiyle çalışan arabasını duydunuz mu daha önce?
b: hııı, evet evet, duymaz mıyız? *
a: duyduk evet, çok güzel.
-tanıtım sürüşündeyiz ve bir sorumuz var size. bilirseniz güzel de bir hediye kazanacaksınız.
a: sorun sorun, zevkle.
b: tabii tabii.
-rektörünüzün adı nedir?
a: omg!
b: valla benim dilimin ucunda ama...
-kendisiyle tanıştınız mı daha önce?
a: yok valla, yüzünü gören cennetlik.
b: he ya! makamından kalkıp kampüste azıcık hava alsa pek güzel olacak.
-rektörden yana sıkıntılar var galiba?
a: varlığından bihaber olduğumuz biri hakkında ne sıkıntımız olacak ya.
b: heç!
-(yanındaki adama dönerek) ne diyorsunuz y bey, öğrenciler sizi tanımadıklarını söylüyorlar?
a: oha! rek... rektör mü o?!
b: vallahi oyuna geldik!!!

şimdi düşünün; bu durumun dumuru öğrenciler mi, rektörün direkt kendisi mi?

cevap belli gibi sanki? değil mi? *