bugün

ayların en mübarek ve en hayırlısıdır.islam alemi için önemli bir aydır.bu ayda nefis törpülenir.iftar yemekleri düzenleyerek aynı sofrada toplanır ,paylaşma ve hoşgörüyle beraber oruçlar açılır.
her sene olduğu gibi yine işlevselliğini korumuş, iki alt katımda ikamet eden, 'günah' olması sebebi ile sokaktaki hayvanlar için konulmuş su kovalarını tekmeleyen hacı amcanın evvelki gün nalları dikmesine neden olmuştur.

keşke 12 ay ramazan olsa.

kendisinin hastasıyım.
Televizyonda 'çağrı' filmini,camilerin minareleri arasında '11 ayın sultanı' yazısını,herhangi dandik bi sanatçının eline davul alıp kola reklamlarında oynamasını,dini içerikli iftar-sahur programlarını,mahalledeki fırnın camlarını renkli peçetelerle süslediğini,lokantaların camlarını 30 gün boyunca beyaz bi boyayla boyamalarını ya da 'iftarda açığız' yazılarını görmeden geldğine inanamadığım,8 gündür de içinde bulunuğumuz ay.hoşgelmiştir.
aramızdan ayrılırken bir çoklarının 'nasıl da geçip gitti' diyerek üzüldüğü aydır..

kıymetini bilmek er kişi işidir..
kalabalık toplu taşıma araçlarında, mide bulandırıcı iğrenç ağız kokularının başlıca sebebi olan orucun, yaygın olarak tutulduğu zaman dilimine verilen isim.
doğulu bir arkadaşın ifadesi ve şivesiyle 'milletin müslümanlıgının tuttugu ay'
gelmekte olan ay.
sosyal açıdan önemlidir. o kadar insanın fakir halinden anlamak için, rab için, aç kalmaları.
ramadzan gibi bir teleffuzu olan kelimedir fakat biz türkler kolaylık olsun diye tek z ile geçiştiriyoruz.

arapça yazılırken o aradaki harf aslında "dat" harfidir ve arapçadaki en zor harflerden biridir.
ramazan ayı gelmesi dolayısıyla göz önünde içtiğim suyu artık gizlice içeceğim. tek fark bu olacak benim açımdan.
bu ayın gelmesiyle birlikte pide hurma pastırma daha çok satılır. ama bu sene yaz rast gelmesiyle karpuz kavun gibi bilumum sulu meyvelerin daha çok gitmesi muhtemeldir. ayrıca midemiz bir rahatlasın arkadaş. makinemi bu.
geldi geliyor derken çok şükür bu sene de varmak nasip oldu. hayatımın en güzel ve en zor günlerini geçirdiğim için ayrı bir heyecanla beklediğim 11 ayın sultanı. içinde bulundurduğu kadir gecesiyle belki de kurtuluşumuza vesile olacak ay. rabbim daha nicesine ulaştırsın bizi. hayırlı ramazanlar.
hicri takvimde yer alan aylardan on birincisidir.
bu sürecin başlaması ile, otobüslerde, sokakta, koridorda, kantinde, hastane bahçesinde, yediğiniz her şeyin hesabı açları anlamak için oruç tutanlarca sorulacaktır.
çünkü açlar, kalan on ayda siz ve oruç tutan müslümanlar otobüslerde, sokakta, koridorda, kantinde, hastane bahçesinde bir şeyler yerken baktılar.

bir de bu zaman dilimiyle birlikte, mini etekti, şorttu, t-shirttü ne bileyim bu tarz şeyler giyinmek yemek yemek kadar kötü bakışlara sebep olmasa da , hoş karşılanmayacaktır.

iftara yetişmek için herkesin çabaladığı akşam vakitlerinde oruçlu ağızlarıyla küfreden insanları görmek sıradanlaşacaktır çünkü kalan 11 ayda hayırlı olmayan kul 1 ayda mı düzelecek allasen?
güzel bir turnusol kağıdıdır.

neden derseniz. diyelim ki müslüman değilsiniz veya çeşitli sebeplerden dolayı oruç tutmuyorsunuz.

bana ne derler, başıma bir iş gelir mi, delinin biri gelip bıçağı takarsa gibi çekinceleriniz yüzünden ramazan ayında dışarıda yemek veya içmekten sakınca duyuyorsanız eğer, bu tam da son zamanların moda tabiri mahalle baskısıdır. çevreniz sizi olmadığınız biri gibi gözükmeye zorluyordur.

aynı şekilde eğer ki siz çevrenizi olmadığı biri gibi gözükmeye zorluyorsanız, ya da ramazanda oruç tutmadığı anlaşılan birini görünce rahatsızlık duyuyorsanız veya hakkında kötü düşünceler içine giriyorsanız, bunun adı kültürsüzlüktür. zorlamaya, baskı kurmaya kadar da gidebilir bu kültürsüzlük hali.

peki kültür nedir? oruç tutmayan bir kişi (korku ve çekincelerinden bağımsız olarak) dışarıda yemek yememeyi seçmişse bu şehir kültürüdür. ya da bir oruçlu, oruç tutmayan birinin dışarıda yemek yiyebileceğine inanıyorsa, kendisi oruç tutuyor diye kimsenin hayatına ipotek koymak gibi bir hakkı olmadığını biliyorsa bu da şehir kültürüdür işte. inadına yemek veya yedirmemek ise kültürsüzlüktür. nasıl ki oruç tutan birinin canını çektirmek için karşısına geçip yemek yemek zalimlikse (yalnız burada eylem amacının canını çektirmek olduğunu belirtelim. kimse karşı tarafın oruçlu olduğunu düşünmek zorunda değildir. düşünse incelik olur; ama değildir. burada kastedilen eylem karşı tarafa nispet yapmak amaçlı yemek yemek.) aynı şekilde oruç tutmayan birine yemek yedirtmemek veya buna sebep olmak da zalimliktir.

dinde bunun örnekleri çoğaltılabilir. kimse ezanı dinlemek zorunda değildir, kimse ramazan davuluyla uyanmak zorunda da değildir. nasıl ki belirli bir desibel'in üstünde müzik açmak insanları rahatsız ediyorsa günde on beş yirmi dakika da olsa bütün şehre bir şeyi dinletmek de sorgulanabilmelidir. burada ezanı ya da davulu örnek olarak verdim. kilise çanı ya da herhangi başka bir ses de buna dahildir. bunu söylediğiniz zaman insanlar hemen "dinime saygı duy" demeye başlıyorlar. ama mesele şu ki kimse kimsenin dinine, inanışlarına saygı duymak zorunda değil. ona karşı herhangi bir sempati beslemek zorunda da değil. ki din hiçbir zaman kendisinden başkasına saygı duymazken... ülkemizde kaç müslüman günde beş vakit adamın birinin çıkıp da "allah yoktur ve muhammed yalan söylüyor" diye bağırmasına ve bunun tüm şehre dinletilmesine tahammül edecek? o kişiler hemen linç edilmeyecek mi? bu durumda dinime saygı duy görüşü ne kadar samimidir sorgulamak gerekmez mi? ezan kaldırılsın diye bir şey demiyorum yanlış anlaşılmasın. ancak din karşı tarafa saygı duymaz bunu demeye çalışıyorum.

şimdi bir ramazan daha başlıyor ve ramazan ayı turnusollük görevini layıkıyla yerine getirecek. bütün hoşgörüsüzler tek tek ayıklanacak. kendi tutuyor diye başkalarına azap çektiren insanların orucu ne kadar geçerli olur merak etmekteyim. illa yedirmemelerine gerek yok. trafikte diğer sürücülere bağıracaklar. en ufak şeyden kavga çıkacak. insanlar sinirli ve agresif olacaklar. şimdi bütün bunlara sebep olan bir ibadet, hayırlı ve geçerli midir? müslümanların bunu sorgulaması lazım. yani bir anlamda ramazan müslümanları da ayıklayacak. oruç tutanlarla tutmayanlar arasında değil; yanlış tutanla doğru tutan arasında bir ayıklama olacak bu. tutmayan adam zaten tutamayacağını ve kaş yapayım derken göz çıkaracağını bildiği için tutmuyordur. ama bir de zorla tutanlar var, işte bu trafik canavarları, kavga çıkaranlar ya da diğer insanları kendi memleketinde gavur ilan eden adamlar gibileri... işte bunların orucunun geçerli olduğuna inanmıyorum ben. ha ben din alimi miyim, değilim. bir de işin ilginç tarafı bu son saydığım tipte adamlardır hep dinime saygı duy diyen. oysa başkalarına saygı duymayı öğrense bu lafı söylemesine gerek kalmayacaktır, bunu bilmez.
bir erkek ismidir. islam dininde kutsal sayılan bir aydır, hicri takvimin 9. ayıdır. "çok sıcak" anlamına gelen arapça bir sözcük olan "ramiza" kökünden türemiş bir sözcüktür.
bugün içinde bulunduğumuzu unutup, sokaklarda sigara içerken aklıma gelen kutsal ay. ben de neden bu insanlar bana böyle dik dik bakıyor diyorum.
http://www.bobiler.org/Ra..._Gelir_Hojgelir__m216746n
bizim evin sofrası bugüne kadar 3 çeşitten aşağı düşmedi.
çok uzaklara gitmeye bile gerek yok belki 200 metre uzağımdaki aile ekmek bulamıyor orucunu açmak için.
ramazanı hala geniş aile toplantıları, ziyafetler ve aç kalmak olarak nitelendiriyoruz.
sofraya her oturduğumda artık midem bulanıyor, iştahım kaçıyor.
yer yüzünde hala açlıktan ölen bebekler ve çocuklar varken bizler alışkanlıklarımızdan ve lükslerimizden vazgeçemiyoruz.
soframızda sadece basit bir çorba ve ekmek olsa bile doyabileceğiz. ama ısrarla çeşit çeşit yemekler istiyoruz.
bence pek çok kişi mesaj atmakdan daha fazlasını yapmalı. sofralarımızdaki yemek sayısını azaltıp artan parayı bir yerlere, ihtiyaç sahiplerine(fakirler, afrika somali neresi olursa) göndermeliyiz.

yoksa bakıyorum. bir ineği yiyeceği bir şey olmayan bir yere bağlasam sabah ezanıyla, akşamda çözsem. oda oruç tutmuş oluyor. bende. bir farkımız yok.

herkese hayırlı iftarlar.
dünyanın en gereksiz şeyi. insanlar kendini aç bırakır otobüselerde leş gibi ağızları kokar ve açlıktan orda burda bayılırlar.
yine buyur, bizden senden memnunduk sen de bizden memnun ol. azımızı çoğa say. hoşa gel. hoşayende gel. yine gel.
gelişin güle güle gidişin güle güle, her işimiz güle güle ola.
bir hatamız oldu ise affola. yapılanlar makbul ola. tevbeler kabul ola. zenbimiz mağfur ola. sa'yimiz meşkur ola.
özlenen ay.
müslümanlık gösterişi yapılan ay, zaman dilimi.

insan olan ramazandan sonra 3-5 kilo alır mı? iftar ayrı, sahur ayrı sayısız yemekler, tatlılar.

amaç açlığın ne olduğunu anlamaktı ama 1300 yıldır şölen halinde kutlanır. peygamber öldü yeni yaşam başladı, öküz öldü ortaklık bitti.
geneli itibariyle et yiyemeyen bir Milletin öküz gibi yiyerek gösteriş yaptığı aydır...

Yok böyle bir şey. Yeme alışkanlığı kuru ekmek de olsa 50 porsiyon yemek olan öküzler haricinde vatandaş adam gibi beslenememektedir. bu sadece fakirler, yoksullar için geçerli değil. bir kilo et kaç para? bitti.. sen o eti rahat rahat yiyebilmek için şimdinin çok çok üstünde maaş alman lazım. Türk Milletinin geneli yetersiz beslenmeye, ot kafalı olmaya, itilmektedir ki otun çöpün pazardaki fiyatı bile dünyanın parası.

Hal böyle olunca ramazanda çıkıp "azla yetinin, milletin açlığından anlayın" falan filan ajitasyonu zaten yetersiz beslenen insanlar yetersiz beslendiklerinin farkına varmasınlar diye ortaya atılmış bir fikirden öteye gitmez. Masaya otururken Allah'a şükredin elbette, aç kalınmadığı için ama neden daha iyisini yiyemiyorum, yaşayamıyorum diye de sorgulamamazlık etmeyin. Birilerinin birileri tarafından aç bırakılması sizin daha iyilerini isteyemeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Bir çorba bir kuru ekmekle de doyarım yok, emeğin neyi hakediyorsa onunla doyman lazım, istemen lazım. istemezsen asıl emeğinin karşılığını acıdığın somalililere dönersin!
ay dahilinde kurulan sofralar diğer her aydan daha zengin daha güzel olur. yemekler daha lezzetli daha kıymetlidir. kışın olsa daha bir hoştur.
cehennemde benim gibileri kurtaracak güzel ay. otuç tutuyorum olm ben ilkokul 5 den beri aralıksız. yırtarsak buradan yırtarız. olmadı çok zor.
asla tam olarak anlaşılmayan ve anlaşılmak istenmeyen dini vecibelerin yerine getirildiği, ülkeyi baştan sona değiştiren kutsal günler.

oruç tutmanın anlamını bilmeden, herkesin oruç tutması zorunluymuş gibi gösterilerek zorla imana getirilme eylemleri başlar. halbuki amaç fakiri anlamak, mideye nefse hakim olabilmektir. başkasının yemek yiyebildiği bir yerde asıl yemek yiyemeyerek yoksulun,sokakta yatanın hissiyatını algılamaktır öenmli olan. aksi halde heralde dağda, kimsenin bulunmadıgı bir mağarada otuç tutmak sünnet olurdu.

amk skinin keyfine dolaşırken acıktıgında yemek, sevişmek istediğinde hatun buluyorsan,canı cok istediği halde skini tutan birinin halini nasıl anlayabilirsin?

maksat herkesin kaplı oldugu bir ortamda bayanları dikizlemek değil, esas bikinili göbekleri acıkta, dekolteler sağlam olduğu halde dikizlememektir.

ögren amk.

kardeşliği, birlikteliği pek guzel ögreniyorsan da işin amacını es geçiyorsun. kardeşine, akrabana, iş ortaklarına kısacası sahip olana yemek ver, sokakta kalana iftar verme! oldu gözlerim doldu. bre öküz! esas ihtiyaç sahibine ifar yemeği götürürsün.

ögren amk

yok deniz feneri yok insanı yardım vakfi yok cami minare inşaatı yok bilmem ne derken fitre ve zekatları iç edenleri tercih etmeye devam et. gözleri yaşlı evine sıcak bir aş isteyenleri, açıkta kartonlarla kaplı evlerde yaşayanları siktir et değil mi?

tanrıya yakın olayım derken iyice uzaklaşıyoruz şu güzelim günlerde.

sanki klasik bir ritüel gibi yaşayıp geçiriyoruz, olması gerekenden çok daha farklı olarak.

ögrenciler yazın tatilde olsa da kış ayına rastlayan bir ramazan günü kaç defa sini içersindebir sıcak çorba dolu kase götürdün acaba?

sonra da ben müslümanım.