bugün

Sigmund freud’un 1916-17 yılları arasında geniş bir dinleyici kitlesine vermiş olduğu temel psikanaliz konferansları üzerinden kaleme aldığı psikanalize giriş derslerinin nevrozlarla ilgili kısmıdır. Diğer kısmı “yanılgılar ve düşler üzerine”dir. (bkz: vorlesungen zur einführung in die psychoanalyse)

Öncelikle kitap freud’un “bundan önceki derslerimizde bahsettiğim yanılgılar ve düşler üzerine öyle ya da böyle bir şeyler biliyordunuz. O yüzden karşılıklı etkileşimlerimiz oldu. Fakat nevrozlardan hiçbiriniz anlamıyor. O yüzden kimseyle muhattap olmadan kendi bildiğim gibi anlatacağım” demesiyle başlayıp , aynı dediğim dedikliğiyle devam ediyor.

Kitabın yarısına kadar da “sabırlı olun , bu söylediklerimi şimdi anlamıyorsunuz ama ilerledikçe anlayacaksınız” demekle geçti.

Aslında pek bir şey anlatmak istediğinden de emin değilim. Psikanalizin kendisinden çok , ilgili çevrelere karşı savunulmasıyla geçiyor. Bunu da genelde pek yadırgamam. Sonuçta sigmund freud’un bilim adamlığı rolü gibi aynı zamanda bu yeni bilim dalının öncü savunucusu olarak da belli bir rolü var ama asıl konudan bu kadar sapmadan.

“ama ben ‘psikanalize giriş’ konusunda sizi bilgilendirmeyi amaçladım ve bunu da açıkladım: benim için psikanaliz konusunda bir fikir edinmeniz , nevrozlar konusunda bazı bilgiler edinmenizden daha önemliydi”. Ve Bu cümle geçtiğinde sayfa 200’ü geçiyordu...

Kitabın diline bakarsak çok kullanılan bazı terimler var ama okumaya engel değil. Travmatik fiksasyon* , direnme , represyon* , regresyon* , frustrasyon** , sublimasyon* , infantil* , bensevisel* doyum , insanlığın flogenetik* mülkü gibi.

Gelelim şimdi neler anlattığına. işe yarar şeylerden bahsettiği kısımlarda , yaşam sorunlarında tavsiyelerde ve yönlendirmelerde bulunmanın analitik tedavinin bir parçası olmadığından ve istenen şeyin hastaya tek başına karar verebilmesine yardımcı olma amacı güttüğünden bahsediyor. Zaten psikanaliz ile tedavide temel mantık şudur: bilinçdışında saklı yatan nedenler bilinçli duruma getirildi mi , semptomlar ortadan kaybolup gider.
Kötü bir örnek için :
görsel *

Direnmeye özellikle değinmek lazım. Direnme ; psikanaliz tedavisinde şu sebepten önemli ve değişmez bir parametredir: psikanalizde ilk zamanlar hipnoz da denenmiştir. Sonuçta öğrenmek istediğini söyletip , gerekli perhizi yaptırmak , telkin etmek vs varken niye bu uzun uğraşa girişilsin ki? bu zamanlarda hipnoz ile tedavi ederken işler çok kolay yürüyor fakat yeterince verim alınamıyordu. Hipnoz durumunda direnme geri plana atıldığı için hastayı algılamak imkansızlaşıyor. Ayrıca tam bir çözüm değil , sorunun üstünü kapadığından dolayı , benzeri bir olayda semptomlar eskisinden daha şiddetli bir şekilde geri geliyor. Freud‘un tabiriyle “hipnoz ile tedavi kozmetik , analitik tedavi ise cerrahi bir girişime benzer”. Yani bir direniş göstermiyorsa doğru yolda değilsiniz demektir.

Aktarımları tanımladığı ve nasıl ortaya çıktığını anlattığı kısımlar güzeldi. Psikanalize biraz ilginiz varsa zaten bir kitapta veya filmde bir aktarım örneği ilginizi çekmiştir. Aktarım , korku histerisi , dönüşüm histerisi ve saplantı nevrozunun tedavisinde kendini açığa vurur. Bu nedenle bunlara “aktarım nevrozları” denir. istisnasız bütün aktarım nevrozu vakalarında tedavinin başlamasından belli bir süre sonra hastanın , doktorun şahsına duyduğu aşırı ilginin bir düzen oluşturduğunun farkedilmesiyle aktarımların üzerine eğilip nedenleri hakkında çalışılmış. tedavinin de kilit noktası olması nedeniyle aktarımlar gayet önemlidir.

Çocuklardaki cinsellik bölümleri aşırı sinir bozucuydu. Kendi verdiği örnekleri (çocuğun süt emmesi ve işerken/kakasını yaparken cinsel haz aldığını söylemesi gibi) yine kendi bulduğu oedipus kompleksine dayanarak savunması...

Başka başka...”Nevrotik semptomlar , cinsel yerdeş doyumlardır” diyor reis*.

Nevrozlar ile kesiştiği noktalarda , alfred adlerin aşağılık kompleksini ufaktan bir çürütme çabası vardı. “henüz yalnızca psikanalist olduğu , daha peygamberliğe soyunmadığı dönemde araştırmacı carl gustav jung...” diyerek de büyük bir kitlenin önünde ex-kankisini boş geçmemiştir.
gereksiz (bkz: A dangerous method)

“psikanalitik tedavi konusunda kuramsal bilgiler dışında bir şeyden söz etmeyişim belki sizi düş kırıklığına uğrattı. Bahsetmeyeceğim çünkü psikanalizi pratikte nasıl uygulayacağınız konusunda sizleri bilgilendirmeyi düşündüğüm yok.” Bunu kitabın sonunda söylemesi biraz sinir bozucu tabi ama cins işte , yapcak bişi yok.

işte bunlar hep psikolojik...

--spoiler--
“bir kimse kendini gerçeklik yolunu izleyebilecek gibi eğitmeyi başardı mı , ahlak görüşü toplumun geçerli görüşünden bir şekilde sapma gösterse bile , ahlaksızlık tehlikesine karşı sürekli korunmuş durumdadır.”
--spoiler--