bugün

kitabın son paragrafı şöyledir:
ama bu tabletleri insanlar okusun istiyorum. tanrılara karşı gelsinler diye değil. kimsenin benim gibi acı çekmesini istemem ama insanların tanrıları, kralları, kendilerini tanımalarını isterim. ... belki böylece yazgılarıyla daha kolay başa çıkarlar. belki böylece tanrılar, krallar, onları istedikleri gibi güdemezler.
türkiye'de yazılmış en iyi macera-polisiye türü kitaplardan biridir.
okumak için ahmet ümit'e ait olduğunu bilmek yeterlidir.
birçok sakıncalı ve gerçekle alakası olmayan diyalogların geçtiği kitapdır ayrıca.

oysa 16 yıldır süren çatışmalar bu bölgede kendini pek hissettirmemişti. beş yıl önce ' kürt gerillalar ' bir askeri konvoya saldırmış, ancak çoğu ölü ele geçirilmişti." sayfa 45

" tartışacak bir şey yok " dedi bernd kendinden emin tavırla. " bu bir soykırım. dünya böyle kabul ediyor. bir tek türk hükümeti inkar ediyor."
esra kendini kontrol etmeye çalışıyordu:
" sizin de sabahleyin söylediğiniz gibi bu bizim konumuz değil. isterseniz gerçeğin araştırılmasını tarihçilere bırakalım da biz kazımıza dönelim. "
bernd sanki esra'yı duymamış gibi sürdürdü:
" onca vahşete karşın yine de bu ülkeyi çok seviyorlar. geçen yıla kadar vartuhi'yle birlikte geliyorduk. kayınpeder de çok merak ediyordu buraları. her türkiye dönüşü bizi soru yağmuruna tutar. " sayfa 61

" yapma yüzbaşı " dedi. canı sıkılmış gbiydi. " senin gibi ilginç bir adam böyle konuşmamalı."
beni ilginç bulması tuhafıma gitmişti. bana saygı duyduğunu ilk o zaman anladım. daha tuhafı içten içe ben de ona saygı duyduğumu hissettim. ama belli etmemeye çalıştım. sayfa 281

" bu dediklerine aklım yetmez bernd kardaş " dedi halaf. içkinin etkisyle kibar konuşmayı bırakmıştı."benim bildiğim ermeniler iyi çiğköfte yapamaz."
"niye yapamasınlar" dedi alman."daha siz bu topraklara gelmeden onlar burada yaşıyorlardı. siz ülkeleri ele geçirir, insanları vatanından yurdundan ederken onlar uygarlıklar kurup, büyük kentler inşa ediyorlardı. bir çiğköfteyi mi yapamayacaklar?"
"çık" diyen halaf başını kaldırıdı, " yapamazlar".
bernd tiksindirici bir şey görmüş gibi yüzünü buruşturdu:" yemek konusunda bile onları küçük görüyorsunuz. ayrımcılık ruhunuza işlemiş."
"öyle deme bernd kardaş, biz ermenilerle iç içe yaşıyoruz. burada köyleri bile var."
"köyleri bile varmış. o köydekiler artık kendilerine ermeni demiyorlar. çünkü yıllar önce atalarının başına gelen katliamın şimdi kendi başlarına gelmesinden korkuyorlar." sayfa 317, 318, 319.
sonu iyi bağlanmış ama içerikte biraz bayağı kalmış ahmet ümit romanı. özellikle tablet yazımları etkileyici. nedense okurken kara kitap'ı hatırlattı bana. bir günümüz bir tablet yazısı içeriğiyle. tabi burada olaylarla bir parallelik yok. sadece şekilsel olarak.
her ne kadar bab-ı esrar denilse de benim için ahmet ümit'in en güzel kitabıdır. sonu biraz klasik bitsede patasana'nın yazdığı yazıların olduğu bölümler can alıcıdır. bir an önce oralara gelsin diye arkeolojik kazının olduğu yerler hızlıca okunur. patasana'ın yaşamı ise gerçekten etkileyicidir.
hayatımda beni en etkileyen kitaplardan biridir. harikadır . şuan olsa okurum tekrar. 2 gecede bitirmişyim bu kitabı hayranıyım.
--spoiler--
ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım.Tanrıların korkak haline getirdiği bir alçak.Alçakların en acınacak olanı, en tiksinti vereni.
--spoiler--
güneydoğu anadolu bölgesinde yüzyıllar önce hitit ülkesinde yaşamış bir saray başyazmanı olan patasana nın yazdığı ve hayatını anlattığı tabletlerde geçenleri ve bu tabletleri bulan kazı ekibinin başından geçen bir takım olayları anlatan ahmet ümit kitabıdır.tabletler ve olaylar arasındaki geçişler çok güzeldir. her birinin sonunda ayrı bir merak uyandırır. olaylar yine ahmet ümit ustalığıyla anlatılır. katili tahmin etmek zordur. nihayetinde sadece patasana nın etkileyici hikayesi için bile okunması gereken bir kitaptır.
ahmet ümitin harika kitaplarindan biridir. tek solukta okumuştum.
kitapta geçen karakterler üzerinden ermeni ve kürt sorunları hakkında tartışmalara yer veren bölgede yaşananların televizyonlardan izlediğimizden farklı olduğunu anlatmaya çalışan ölümü ve öldürmenin zalimliğini temele alan ,aynı zamanda da bunu Hitit tarihi ile harmanlayan Ahmet ÜMiT'in 2000 yılında çıkardığı kitabı.
ilk çıktığı zaman lise 1 mi 2 miydi o zamanlar bulup okumuştum, polisiye roman türünde böyle güzel eserin bir türk tarafından yazılması beni çok mutlu etmişti. güzel kitaptır.
Büyükbabam Fırat'a baktığında, içimizdeki sevincin sırrını görürdü, babamsa Fırat'ta bizi düşmanlarımızdan daha üstün kılan gücü görürdü; zeytini, nohutu, buğdayı, kayısı ve üzümü görürdü. Büyüknanama, Fırat nedir? diye sorduğunuzda, '' Gündüzleri sevgilinin gözlerine yansıyan ışıktır.'' derdi, ''Geceleriyse sevgilinin çözülmüş siyah saçları.'' Babama sorarsanız alacağınız yanıt belliydi: ''Düşmana kaptırılmaması gereken, bereketli bir sudur Fırat.''

gibi efsane konuşmaların geçtiği kitaptır.
bir ahmet ümit kitabıdır. tekrar tekrar okunası bir kitap.
ahmet ümit in ergen gerisi sefil bir karekter oluşturduğu saçma kitap.
Sonunda bu muydu dedirten eserdir.tamam akıcı filan ama tüm Çabasına rağmen katili sonuna gelmeden farkettiriyor.tabletlerdeki hikaye ise tırt.
okumaya başlayacağım kitap.
ömrünü hititlerle geçirmiş insanlarımız için kullandığı dil beğenilmeyen kitap.
Ahmet Ümit'in bir kitabındaki "Geç Hitit devletinde kralın Başyazmanıdır" gerçekten böyle bir şahıs var mıdır ? Tarihçiler bizi aydınlatsınlar.
üniversite yıllarını halı sahalarda geçirmiş bir insanın "pas atsana" şeklinde okuyabileceği kelimedir.
Bir roman.

Spoiler var birazdan.

--spoiler--
Romanın kahramanlarından Arkeolog esra ile eşref komutanın sevişmesine sebep olacak ufak kaza ve devamı o kadar acemice kurgulanmış ki. Eski alman porno filmlerindeki sevişmeye giriş sahneleri gibi olmuş. Kadın adamın evine misafirliğe gider. Kadının üzerine çay dökülür ve banyo, pijama derken olaylar gelişir.
--spoiler--

Böyle birkaç örnek daha var lakin üşencimden yazmıyorum.

Fakat güzel roman. Okuyunuz efem.
yazarın * en iyi 2. cinayet romanı. ilki için (bkz: istanbul hatırası)
Aşmunikal..
Kitaptaki gerçek karakterlerden bir tanesi Aşmunikal.. sevdiğini ele vermemek için kendisini feda eden Aşmunikal.. Duygulandırdı beni. insanın ağlayası geliyor sonlara doğru.. Böyle bir sevgiyle bir gün karşılaşmayı umarak..
iyi geceler..