bugün

psikiyatri ve beyin uzmanı olarak bilinen doç. dr. nusret kaya, istanbul üniversitesi tıp fakültesinden mezun. asıl uzmanlık alanı uyku psikofizyolojisi. gata haydarpaşa eğitim ve araştırma hastanesinde psikiyatri kliniği direktörlüğü görevini yürütürken, doç. /albay rütbesiyle buradan ayrılıp serbest çalışmaya başladı. a.b.d''de, baylor collage''de çeşitli çalışmalarda bulundu. uyku konusundaki araştırmalarıyla ödül sahibi de olan kaya, şu ana kadar on binden fazla ;rüya analizi&yaparak araştırmalarını destekledi. "felsefem" dediği bakış açısını, altbeynin farkına varmak, evren''in sembol dili-rüya analizi ve seksüel enerji olmak üzere üç temel ayağa oturtuyor. bizzat kendi ifadesine göre, bu bakışın temeli, kutsal kitaplardan, yin-yang öğretisine, freud ve jung''un teorilerinden, günümüzün en kompleks bilimsel çalışmalarına uzanan zengin bir kaynak ve senteze dayanıyor. nusret kaya, sentezini kendisinin oluşturduğu bu bakış açısına psikoestetik adını veriyor. psikoestetiğin tanımını da şöyle yapıyor; şeklin ötesindeki, şeklin gizlediği güzellik... bulgularını, çeşitli basın-yayın organlarında çıkan makale ve sohbetlerin yanı sıra "bilgi olmayan sezgiler", "anadolu insanına özgü takıntılar", "evrenin sembol diliyle psikoestetik" adlı kitaplarında dile getirmiş. kaya''nın geçen sene atv;de sekiz bölüm halinde yayımlanan ;evrenin dili; programı, en çok izlenenler arasında üst seviyelerde yer almış. kendisini, "ben beyin ve işlevleri, beynin takıntıları konusunda halkı aydınlatan, bu konuda yerleşik bilinenlerin ötesinde çözümler üreten, konunun geniş kitlelerce de anlaşılması için çalışıp çabalayan bir kafa doktoruyum" diye tanımlıyor. *
Dünyadaki tüm olumsuzluklar insan beyninden kaynaklanır. Beyniyle ilişki kuramayan erkekler 'çocuk', kadınlar da 'anne' gibi düşünür.

Beynimiz ikiye ayrılıyor, üst beyin ve alt beyin. Üst beynin tıptaki karşılığı korteks, bir milimetre kalınlığında bir kabuk gibi iki beyin yarımküresini kaplar. Beynin girinti ve çıkıntısı çok fazla olduğu için açıldığı zaman bir buçuk metrekarelik bir yer kaplar. Satranç, briç oynadığımız, konuştuğumuz, analiz, sentez yaptığımız, dış dünyayı algıladığımız hücrelerdir bunlar. Yani IQ'nün ölçebildiği, bilgisayarların taklit edebildiği hücreler. Bunun beyinde kapladığı alan yüzde 28'dir. insanlarda üst beyin gelişme farklılıklarından dolayı aynı yüzler gibi birbirine benzemez. Bu farklılık sonucunda insanlar gerçekte birbirini anlamaz duruma gelir. Üst beyinler farklı olduğu için kimse meramını karşısındakine tam anlatamaz. Tartışırsın ya da politika yaparsın. Hele de biraz okuyup yazdıysa herşeyi en iyi kendi bilir sanır insan. Ama buzulun altı daha büyük.

Buzulun altında alt beyin var. RNA molekülü yoluyla atalarımızdan gelen bilgi şifrelerini depoluyor. Bu, Nobel Kimya Ödülü kazanan bilim adamlarınca 1988 yılında ispatlandı. Alt beyin ayrıca bütün organlarımızın orkestra şefidir. Nefes alıp verme, tansiyon, kalp atışı, sindirim siteminin çalışması ve tüm sistem alt beynin refleksif denetimi altındadır. Bir de duygularımız ve içgüdülerimiz alt beyindedir. Duygusal zeka denilen EQ, IQ'den üstündür. Bunun içindir ki, duyguların zincirleri kırılamaz derler.

Duygularımızla hareket ediyoruz çünkü yüzde 28'lik korteks(üst beyin) hücreleri hiçbir zaman yüzde 72'lik alt beyin hücreleriyle başa çıkamaz. Duygularımızla başa çıkabilseydik, kimse depresyona girmez, hayatını perişan etmez, kimse nevroz olmaz, kimse psikoz olmazdı. Biz doktorların da işi çok kolay olurdu. iki kere üst beyinsel nutuk atardık herkes iyileşirdi.

Alt beyin ve üst beyin arasında sembolik bir tabaka daha vardır. Bu tabakaya klasik 'Freud ekolü' şuuraltı der. Benim kavramlarıma göre bu 'ilkel libido seviyesi'dir. Bu tabakanın tamamında seksüel içerikli takıntılarımız vardır. Üst beyin gelişmiş dahi olsa, bu tabakada takıntılar varsa alt beyinle hiç temas etmeden yaşar ve ölürsün. Ve maalesef insanların yüzde 99'u bu durumda. Takıntılar yüzünden alt beyin açılım yapamaz. ilkel libido seviyesindeki seksüel içerikli takıntılara toslar geri döner. Koca bir hazineyi kaybedip yaşar gider insan.

Toplumumuza baktığımızda kadınlarımızın, genç kızlık dönemlerini klitoris, olgunluk dönemlerinde rahim gücünü kullandıklarını görüyoruz. Gerçek anlamda vajinal orgazmı öğrenmedikleri için, vajina kodu açılıp beyne yerleşmez. Alt beyinde doğanın kanunları, üst beyinde insanın kanunları geçerlidir. Üst beyni gelişmiş birtakım ülkelerin pornografik tuzaklarıyla sekste çok önemli ana kaideler unutulmuştur.

Eski Çin felsefelerinde devamlı üzerinde durulan bir alt beyinsel denge vardır: Artı eksi dengesi. Erkek çıkıntıdan, kadın girintiden haz alacak. Batı'nın pornografik seks tuzakları yüzünden kadını klitorisiyle uyararak orgazma ulaştırmak, erkeklerin de işine geliyor.
Erkeklerin boşalmayı kontrol altına almayı öğrenmeleri gerekiyor. Bunu yapmadığımız zaman kadın, kızlıktan analığa geçer. O zaman ilkel libido seviyesinde kadınların yüzde doksanı rahimdir diyebiliriz. Vajinayı keşfetmeyen kadın sevişmekten haz almaz. Bu yüzden kadınlar anne, erkekler çocuk alt beyinli olur.

Kibele'nin öyküsü:
Bu Anadolu insanlarında alt beyinsel olarak hala bütün gerçekçiliği ile yaşanıyor. Anadolu topraklarında Lidya, Frigya dönemlerinde ana kraliçeler vardı.
Bu rahim hakimiyeti beş bin yıl kadar sürmüş. Arkeolojik verilerde koca memeli, koca kalçalı Kibele heykelcikleri çıkar. O zamanki insanlar mikroskop keşfedilmediği için erkeğin dölleyici rolünü bilmiyordu. O zamanki insanlara göre durup dururken kadının karnı şişiyor ve bir çocuk çıkıyor. Böylece kadını yaradan sanmışlar. Şimdi Anadolu'da kadınlara bakın, çoğunluk Kibele heykelciği şeklindedir.

Erkeklerde ise genetik bilgi şifreleri ve rahim etkisi oluyor... Çok eski zamanlara gittiğimizde mağara döneminde, zaten alt beyinde rahim etkisi yüksek. Alt ve üst beyin tamamen çocuk. Denetleyici bir üst beyin yok. alt beyin noradrenalin denilen bir saldırganlık maddesi salgılar. Saldır, parçala, ye. Korteksi gelişmiş erkeklerin aşırı kalp hastası olma nedenleri de budur. Üst beyin okuyup yazmamış, ilkokuldan sonra sonra kitap kapağı açmamış üst ve alt beyinler çocuk kalmış. Çatışma yok ama ilkellik var. Bunlar alt beyin noradrenalin salgıladığı zaman saldırır, parçalar, yer.

'içinizdeki çocuğu sevmeyin, büyütün'

"Rüyalar ilkel libido seviyesi ve alt beyindeki takıntıların sembolik bir haykırışı olarak düşünülebilir. Alt beyin ancak rüyalarla üst beyne mesaj vermeye çalışır. Konu burada pek önemsenmiyor ama ABD'de psikiyatrların çoğunluğu tedavi amaçlı rüya analizi konusunda uzmanlaşmış. Bu rüya yorumu, tabiri, tefsirinden çok farklıdır. Bunun için özel eğitim gerekir. Rüyalardaki sembolleri bilmek gerekir. Örneğin, rahim etkisi rüyaya, dolap, gemi şeklinde görülebilir. Rüyayı kendin çözemezsin. Üst beyin rüyaları da vardır ama bunların analiz değeri yoktur. Gerçekte birine kızar, rüyanda onu döversin, para kaybedersin, rüyanda bulursun. ilkel libido seviyesi rüyaları vardır, tamamı seksüel semboller taşır, analiz değeri yüksektir. Bu rüyalar çoğunluğu teşkil eder. Diyelim ilkel libidoda sert takıntılar yok, o zaman bazen alt beyin rüyaları ortaya çıkar. Çoğunluk bunları mistik yada kabus kabul eder. Alt beyinle ilişki kurmak için görülen tüm rüyaları üç beş ay kadar yazmak gerekir. Çünkü üst beyin yazar, alt beyin rüyayı görür. Tercüme edilmiş olur. Alt beynin genetik bilgi şifreleri yüzünden, bazen rüyalarda gerçek yaşamda hiç görülmedik insanlar ve tuhaf yerlerle karşılaşılır. Bunlar atalarımızla ilgilidir. RNA'lar nedeniyle atalarımızın korteks bilgileri alt beyne geçer. içinizdeki çocuğu sevmeyin, içinizdeki çocuğu büyütün. O çocuk kalıp noradrenalin salgılamasın. O zaman hem kendimize hem başkalarına zararımız olmaz. "
*Hamile bir kadının çiçek gibi bakılması gerekiyor. Kaynana dırıltısı, karı-koca kavgası olmamalı. Tuvalet terbiyesi korkunç önemli. Bebeklikte korteksin hiçbir fonksiyonunu kullanamıyorsunuz. Poponuzdaki kakayı ve çişi birileri temizleyecek. ileri ülkelerde kadına doğum sonrası iznin iki yıl verilmesinin sebebi budur. Anne eli dışında bir el, bebeğin poposuna değmemeli. Bir de titiz birinin eline düştüyse, erkek bebeğin poposunda kulak çubuğu kullanır. Global bilgi şu: Erkek bebeğin anüsüyle uğraşmayın, kız bebeğin de klitorisine dokunmayın. Ağızlarından salya akarak şöyle anlatırlar: "Doktor bey, ben onun yerim poposunu! ". Popoyu ısıranlar, öpenler, pipiyi ağzına alanlar var. bunlar bu konularda gelişmiş ülkelerde enseste girer. Mahkeme kararıyla çocukları ellerinden alınır. Bizde sevgi zannediliyor. Bebekken yapılan darbelerin açılımı eşcinselliğe-maçoluğa varabilir. Gidip zavallı hakeme aynı gırtlaktan "ibne! " diye bağırır. Projeksiyon... iki adımda bir "Yerinde duruyor mu? " diye pipisini yoklar. Çünkü o anal erojenlik aşağıdan yukarı, "Ben burdayım hemşerim! " dediği zaman, büyük bir çoğunluğu "aşırı pipi meşgalesi semptomu" yaşar. Korkunç büyük cehalet ve yanlışlıklar...

*Erkek bebekte anüs uyarımı çok yaygın, ama hepsi homoseksüel olmaz. Diyelim ki, rahim libidosu kullanan anne bebeğin poposunu ikide bir öptü! Sünnet yüzünden pipiye de bir darbe vuruldu! Bu aşamalarda deneysel anlamda üçüncü bir darbe olursa çok büyük bir çıkmaz olur. Bu durumlar onu araba düşkünü, çeteci yapabilir. Savaşların kaynağı, rahim libidosu kullanan kadınların sebep olduğu bebeklik dönemindeki popo uyarımıdır.

*sünnet ise Ya iki yaş altında yapılmalı kaçırılırsa dokuz yaş üstüne yapılmalı iki yaş altında korteks çok kurulmadığı için travma çok yüksek olmaz. Dokuz yaş üstünde de artık bilinçlendiği için "yumurtanın sarısı, gitti pipinin yarısı" gibi yaygın şakalardan fazla etkilenmez.
dokuz yaş altında yapıldığı zaman Sünnet kastrasyon korkusunu aşırı hale getirir. Adamı empotans yapmaz ama erken boşalmaya neden olur. Yani vajina korkusu olur.

*Rüyada ve gerçekte, anne kalp ritmini taklit eden müzik dinlemek, ana rahmine gerileme eğilimi taşır. Dokuz ay on beş günde kaydedilen en yüksek ses, anne kalp sesidir; dumçık-dumçık-dumçık... Benim gençlere öğüdüm, bu müzikleri dinlememeleri...

*kadın bekarsa ve cinsel yaşamı yoksa gençlik yıllarında köpek beslememelidir, besliyorsada asla yatak odasına sokmamalıdır. Çünkü köpek bir nevi bebek yerine geçiyor. Bir bakıyoruz ki kadın evlenmekten ve doğurmaktan vazgeçer hale gelmiş. "Benim köpeğime yan baktı, bebeğime yan baktı" diye adamı kovalıyor. Yanlış. 45'e kadar çeşitli nedenlerle doğuramamış bir hanımefendiye, "Al bir köpek, bebeğin gibi bak" diyoruz.
Benim adım Cenin
Ya Annemin rahminde yaşarım
Ya da Filistin''in
Haykırırım ''Tüm kadınlara çiçek gibi davranın''
Hamileyken ''orkide''gibi
Cahil bırakmayın yumurtaları
Kapatmayın...
Sıçrayın ve açın kapıları
''Kutsal kase'' * yi bulun artık
Anlayın lütfen
''Kutsal kase yoksa kutsal dişi yok''
''Kutsal dişi yoksa erkek yok''
Eğer pırıltılar alındıysa Cenin''den
Huzur yok, bilgi yok, ruh yok.
''Kuyruğunuzu dik tutun'' sallamayın
Ölmek üzereyken,
''Kuyruğunuzu titrettiğinizi'' unutmayın
Omur iliğin ''Yaşam ağacı'' olduğunu
Ağaçların kökten sulandığını
Kökte kirli su kullananların
Beyninin sulandığını
Günlerimizin
''Ömür ağacında buruk meyveler'' gibi olduğunu
Unutmayın
''Yıldızların altındaki Haşmet''in''
Ne güzel olduğunu... *
(bkz: benim adım cenin)
(bkz: Psikoestetik)
(bkz: iyileşme Kitabı)
(bkz: Evrenin Dili)
(bkz: sezgilerimiz ve takıntılarımız)
bebeklerin altını değiştirme işini yalnızca annenin yapması gerektiğini, ateşini düşürmek için bebeklere fitil kullanılmaması gerektiğini vurgulayan hekim.

Değişik tavsiyeleri bir o kadar da mantıklıdır.
annem vefat edince destek almak için gittim ve benden cinsel deneyim yaşa da 15 gün sonra öyle gel diyen psikiyatr nedenini bir türlü anlayamadım gitti vefat eden birinin ardından cinsel deneyim yaşamak ne alaka ya insanın canı böyle bir zamanda seks yapmak mı ister allahaşkına.Ayrıca kişi başı 600 tl gibi uçuk bir ücret almakta ve bu sayede bu devirde en karlı işin psikiyatrist olmak olduğuna inanmama sebeb olmuştur ne muayene ne ameliyat 15 dakika sohbet et indir parayı cebe oh be.
(bkz: evrende tesadüf yoktur yankı vardır)
hastalarının penis boyunu merak eden psikiyatrist .
ilgi çekici fikirleri olan bilim insanı:
https://www.youtube.com/watch?v=4QZTwXNjk3w
Moruk zamanında özal'a posta koymuş, herkese profluk dağıtılırken olmaz olsun böyle profluk istemiyorum böyle insanlarla bir arada prof olmayı diyip doçent kalmıştı.

Kral çıplak demeyi başaran onurlu bir insan, tebrik ederim.
(bkz: Evrende tesadüf yoktur yankı vardır)" adlı kitabın yazarı. Genel olarak psikanaliz'e oldukça yakındır. Özellikle Türk annelerinin Rahim libidosu nedeni ile çok büyük hatalar ile yetiştirdikleri hatalar ile erkek çocukların ne kadar sağlıksız olduklarının altını çizer.
iyileşme Kitabı ve Rüya Çığlıkları adlı kitapları da ilgi çekicidir