bugün

keser takma adlı yazarın gıcık olduğunu düşündüğüm cemaat.
herkesin oturduğu uzvundan atıp tuttuğu cemaat, ayrıca kimsenin adam gibi bir bilgisi yoktur bu cemaat hakkında...

neden mi?

çünkü anlatmazlar,konuşmazlar sadece çalışırlar...

edit: ayrıca sözlük başında atıp tutan bundan eline bir şey geçmeyen bir çok insandan daha hayırlı işler yaparlar. zira bizim bir bok yediğimiz yoktur...

akşama kadar oturup kime bok atsak diye düşünürüz sadece ya da nerden oy toplasak nerden karı düşürsek gibi düşüncelerimiz vardır, sizlerinde var biliyorum...

günün 12 saati uyuyan ve ilerleyen zamanlarda bu ülkeye hiçbir yararı olmayacak bireyler olduğumuzun da farkındayım, siz de biliyorsunuz bunu. zira insanın en saldırgan tavrı, kıskançlık anında çıkar ortaya. bir şeyler yapın ya, elinizden bir şeyler gelsin, bir şeyleri değiştirin ya da sadece değiştirme uğraşında olun... olun ki eleştirmeye hakkınız olsun.

(bkz: bir nev-york rüyası)
misakı milli sınırları içinde aynı isme sahip farklı 2 cemaat vardır. ikisi de birbirine gerçek nurcu olmadıklarını söylerler. anlaşamazlar yani. lakin bir gerçek var ki, türkiyenin yüzde ellisi bu cemaatin ya mensubu ya da sempati duyuyor.
cagimizin silahlari ile savasirlar, en tehlikeli yanlari icten yayilmasi sonra da yikmasidir. kimi hizli ve anlasilir internet siteleri ve ya tv kanallari ile icimizde yer edinirken; kimi de icimize astsubay olarak girer; kimi de populer sozluklere yazar olup fettullah aleyhine acilan basliklari sulandirarak, ortami kendi lehine cevirmeye calisir. bunu aciga vuranlara da paranoyak derler ve basari saglarlar.
keser nickli yazarın esnaf abi statüsünde olabileceği cemaat*.
istanbuldaki evsiz çocukları, her bir evlerine tek tek bile yerleştirseler tüm şehri tiner belasından kurtarabilecek olan cemaat. o denli çok evleri vardır. ama nedense bu insanlar böyle yararlı şeylerle insanların karşılarına çıkmak yerine, sürekli olarak üniversite öğrencilerine kanca atarlar.amaç iyilikse, eğitimse, türkçeyse, kula yardım etmekse, sevap kazanmaksa al sana en güzel yol. işte bu yüzden, mensubu olan onlarca temiz yürekli arkadaşım olmasına rağmen ikiyüzlü bulduğum cemaattir. 1980 öncesi sadece normal bir imam olan kişininse 20 yılda, elinde hiç bir ekstrası olamdan milyarlarca dolarlık bu cemmati kurması, bir de üstüne amerika' gibi bir ülkeden yönetmesi bünyede daha da fazla soruya yol açar.
cemaat ve tarikat kavramının sanılan manasından farklı çalışan bir topluluk.
bu kadar yayılmasının sebebi de bu aslında.

görebildiği her türlü cemaatvari topluluğa kafa uzatmış biri olarak şöyle karşılaştırabilirim:
şimdi zart tarikatı olsun elimizde, açalım okuyalım. (isim vermeyeyim, oradan birileri çullanır diye korkarım.)
ki bu da bilinenlerdendir, her neyse.
rahmetli büyük yazmış ki, sana hocalık eden senin dininden - tarikatından değilse ondan ilim alma.
bir hadisin yontulmuş biçimidir bu. ama harbi yontulmuş.
hadiste "onun yaşam tarzını benimseme" gibi bir anlam varken, bu kişiler ondan mühendislik bile öğrenme manasını çıkarmıştır.
sonracığıma, derler ki, başını açacağına git başka bir şey ol. herneyse.

ancak nur cemaati bu yönden diğer çoğu cemaatten farklı, ve mantığa uygun.
fethullah gülen'in kitaplarında hadise şöyle geçer: *
ahir zamanda cihat, kalemle kitapla olur.
eline kılıç alıp adam doğrayarak kimseyi cehennemden kurtaramazsın. islamın güzelliğini anlatamazsın.
imkanı ne olursa olsun insan okumalı, ilim sahibi olmalı ki düşünen birey haline gelebilsin.
devamında da büyük adam olsun işlev görsün.

tek yönden incelersek, cemaat diyince ödü kopan insanların bile yaklaşabildiği bir topluluktur nur cemaati.
burada yazığım mantıksız bir mevzu değildir, açık.
dinini hakkıyla yaşamak için bir gruba üye olma ihtiyacı duyan insanlar bu yüzden bu topluluğu tercih ediyor.
bu kadar yaygın olmalarına şaşırmayalım artık.

bunlar yalan dolan kandırmaca diyenler var, ben bilmem. ama öğreneceğiz elbet bir gün.

yine de belirteyim sonunda, hiç bir cemaat/ tarikata namzet değilim. tartışmaya ve öğrenmeye açığım ama.
nurlari kendinden menkul olan topluluktur.
başlarında oturanları büyük ortadoğu projesinin yeşil pasaport kuyruklarında bekleyen piyonlarıdır. üyeleri ise kafalarının basmadığı kirli bir oyunun, içinde sadece islam kelimesi geçtiği için figüranı olmayı kabul etmiş bilinçsiz unsurlardır.
kendi çapında bir emir-komuta zinciri olan cemaatir. dahil oldukları halı saha maçlarını bile cemaate yeni elemanlar katmak için birer fırsat olarak görebilmektedirler.
(bkz: hücre tipi yapılanma)
tanımımızı yapalım. belirli bir zümreye ait oluşum.

hiçbir şekilde hiçbir cemaat ile herhangi bir ilişkim olmadığını öncelikle belirtmek isterim. hepsine saygım vardır.

dün akşam başımdan geçen küçük bir olayı paylaşmak istedim. olay çok çelişkili aslında. yani tartışma içinde bulunduğum kişinin konuşmaları çelişkili. şöyleki;

gazete okuyorum. x bir gazete. ve diyalog;

* neden o gazeteye para verip okuyorsun ? ona verdiğin para x kişileri gidiyor. onu biliyor musun ?

şaşkın bir şekilde herifin yüzüne bakıyorum.

- peki hangi gazeteye verdiğimiz para x kişileri git miyor ?
* y gazeteye verdiğin para x kişileri gitmiyor.

anladım bir camaatten olduğunu. bana tavsiye ettiği gazeteden.

bana verdiği örnek o kadar komikti ki,

- peki bu sizin arabanız değil mi ?
* evet.
- kullandığınız arabanın parası nereye gidiyor ?
- biliyor musunuz ?
* ama farklı bir olay. ikisi aynı şey değil.
- peki ayağınızda ki x marka ayakkabıyı kim üretiyor, ona verdiğiniz para nereye gidiyor ?
* gitmem gerekiyor, sonra devam ederiz dedi ve yanımdan uzaklaştı.

demek istediğim, çelişkili düşüncelerle bir başka insana düşüncelerinizi empoze etmeniz mümkün değil. ben hiçbir zaman yaptıkları ve yapacakları işleri iyi veya kötü yorumlamam. ama bana çıkıp da x gazete yerine y gazete al oku. ona verilen para x kişilere gidiyor dersen, hoop bilader sen önce kendini tart derim.
gördüğüm duyduğum bildiğim kadarıyla iyi işler yapan kişiler.
dipnot: kendilerinden değilimdir ama her çevreden olduğu gibi bu çevredende olan arkadaşlarımdan edindiğim izlenimi ifade ettim.
"beyin yıkar" diye ülkede nam salmış cemaat. canım kardeşlerim zaten cemaatlerin büyük bir çoğunluğunun amacı budur : cemaate bir kişi daha kazandırmak. vay dershanesi varmış da, vay evleri varmış da. olur tabi. adamların amacı bu. göndermezsin dershaneye, yıkamazlar beynini. ne bileyim, kalmaz cemaatin evinde; gazeteye abone aramak zorunda kalmaz. bu adamların neler yaptıkları belli.*

ben çok insan tanıdım, bu cemaat evlerinde kalıp da arkalarından atıp tutanını. o yüzden madem bir şeyler yapacak, atıp tutacaksın, önlemek için bir şeyler sür öne, bir adım at. hem adamların evinde kalıp hem arkalarından atıp tutmak gibi karaktersizlikler yapma.
sistematik bir döngü içerisinde gelişen, büyüyen bir dini oluşumdur.

giriş aşaması

bir çocuk düşünün,

ailesi nur cemaati ile kesinlikle alakalı değil.başkalarının etkisi ile ilköğretimini devam ettirmek için bir köyden, bir ilçeden , bir ilden başka bir şehre okumak için gönderilir.

bu çocuk nur cemaatine ait bir yurda verilir ve orada farkında olmadan bu oluşum içine girmiş olur.

zavallı çocuklar küçük yaşlarında anlaması zor olan risale-i nur eğitime tabi tutulur, eline kağıt kalem verilir fethullan gülen kasetleri seyrettirilir ve ağlayan adamın ne demek istediğini not tutmaları istenir.

tehdit edilirler, eğer başarılı olamazsa yurttan atılacağı ve evine geri gönderileceği söylenir ve gerçektir. eğer çocuk başarısız olsun ve ya kendi sistemlerine adapte olamazsa çocuğun okulu falan dinlemez kapının önüne koyarlar.

ailesinden ayrı, çoğu maddi olanaklardan yoksun, eli kolu bağlı ve ne denirse yapmak zorunda bırakılan bu çocukların, artık onlara boyun eğmekten başka çaresi kalmamıştır.

daha sonra üniversiteyi kazanır.

gelişme ve görev üstlenme aşaması:

ait olduğu yurt tarafından gideceği üniversitenin bulunduğu şehirdeki, ışık evleri ve aynı cemaatin yurtları ile temasa geçilir ve gelişi için hazırlanılır.

üniversite öğrenimi sırasında eğer cemaat yurdunda kalacaksa yurt abisi ( belletmen) , ışık evinde kalacak ise ev abisi olarak adlandıralacaktır bundan sonra.

yurtta görevli olanların tüm masrafları yurt tarafından, ışık evlerinin yiyecek ve giderleri de yurt tarafından karşılanacaktır.

bu yurtlara ve cemaat evlerine gelen çocuklara eğitim veren, fakat hala bir cemaat sistemi öğrencisi olarak devam edecektir yaşamına.

sonuç ve aktif olarak nurculuk:

üniversite eğitimi sonucunda bazıları kamu kurumlarında işe başlarken, bazıları da cemaatin yönetim, eğitim ve özel sektör alanında faaliyet gösteren birimlerine yerleşir.

fethullah gülen liderliğinde ki bu sistemin, asıl işleri yürüten ve yurtlar, ışık evleri, türk okulları, özel kolejler, bir kaç üniversite , radyo-televizyon, gazete, dergi ve bazı özel firmaları koordine eden asıl yöneticileri gizlidir.

buraya kadar olanlar oluşumla bir şekilde tanışmış ve eğitimini tamamlamış kişilerdir. sistemin tabii ki normal üyeleri de vardır. esnaflar, oluşumla belirli bir yaştan sonra tanışmış olanlar gibi. bunlar ise sistemin maddi kaynağını ve devir/daimi sağlayacak "çocuk" toplama gibi işleri üstlenirler.

görüldüğü gibi nur cemaatinin tek hedefi, daha çocuk yaşta neyin doğru neyin yanlış olacağını bilemeyen, kendisine tercih etme sansı verilmeden "çocukları" ideolojilerine empoze etmektir.

türkiye nin yaşam ve eğitim şartlarının zor olması, çocuğuna bakamayacak ailenin bir hayli fazla olması da onların işine gelmektedir.

yardıma muhtaç çocukların ellerinden tutmayan devlet, kendi elleriyle gelecek nesillerini bu tür oluşumlara hediye etmektedir.

aman tanrım, çok mu geç kaldık yoksa... devlet bile onlardan farksız şuan.
(bkz: nur cemaatinin sohbete gidenlere senet imzalatmasi)
nursuzdur.
her ideoloji kendini nasıl geliştiriyorsa, yaymaya çalışıyorsa aynı aşamaları izleyen harekettir. senin kötü dediğinde aynı şeyleri yapar iyi dediğinde. umalım iyi olsunlar.
insanların boşuna vakit öldürdükleri feysbuk gurubu gibin topluluk.
hacım feto'nun peşinden gideceğinize benim peşimden gidin. hem benim ondan ne eksiğim var ki? kilo fazlam bile var. eğitim seviyem de onunkinden yüksek.
25 milyar dolar parayı daha güzel değerlendiririm. daha eğlenceli şeyler yaparız.
maldivlere gideriz. o olmadı ada satın alırız. bir düşün lan! muhteşem bir hayat vaad ediyorum.
hem bunlar gibi devlet düzenini değiştirme gibi, halkı din ile kandırma gibi, kamu kurumlarının içine sızmak gibi bir amacımız da olmayacak. paşalar gibi yaşayacağız.
esnaf ayağı, abi ayağı döt ayağı. gel dinle beni. ben olayım yeni hocanız.
ilkokul mezunundan, eğitimi sadece risale ile sınırlı olan insandan hoca mı olur amk?
cemaat yeşili pantolon giyen insanlardan oluşmuş cemaat. uzaktan bakınca anlarsınız bu tipleri, bıyıklıdırlar, namaz kılmaktan dizinde iz bırakmış genelde saçma bir yeşil rengi olan pantalon giyerler, bazısı abartır yolda Sesli bir şekilde aralıksız bismillah çekerek yürür vb.
bir dini topluluğa göre, gereğinden fazla paraya, ticari ve siyasi güce sahip, "olmasın" demediğimiz ama "nasıl oluyorda oluyor?" sorusuna cevap beklediğimiz cemaattir. bodoslama eleştiri mantığı yürütmeden bir kaç samimi soru sormak istiyorum. f. gülen türkiyede azımsanamayacak kadar kalabalık bir kitlenin kanaat önderi olarak gördüğü bir kimseidir. ( ki bu kitlenin arasında cem karaca, bülent ecevit, tayyip erdoğan ve aklınıza gelebilecek bir o kadar önemli isim de bulunmaktadır). peki bu kadar kişinin güvenini kazanmak kolaymıdır. bu güven bazı sorulara cevap vermek, bu soruları soranlarla muhattap olmak sorumluluklarını getirmez mi? bugün hala neden amerikada yaşadığının cevabını kimse tam olarak verememektedir. tabiki "sana ne" denilebilir, ama bahsettiğim nedenlerden dolayı ülkemizdeki insanları aydınlatmak artık birilerinin boynunun borcu olmuştur.
nur cemaati bu kadar parayı nasıl elde etmiştir. siyasi rant sağlamdan, haksız kazanç elde etmeden bu paraların nasıl kazanılabiliceğini anlamak isterim, biliyoruzki bu coğrafyada nur cemaatinden çok daha eski cemaatler çok daha tutucu ve kendi içinde milliyetçi bir anlayışla hareketlerini sürdürmelerine rağmen bu paraların yanında bahsi bile geçmeyecek paralarla devamlılığını sağlamaya çalışmaktadırlar. cevabınız "rızık allahtandır" ise onlar da irşad için, islamiyet için, varolduklarını düşünmüşlerdi. bunun için savaş vermişlerdi. allah onları tasviye ederek yerine nur cemaatinimi kadrolaştırdı ?
önceleri, cemaatin işleyişiyle şimdiki işleyiş arasındaki inanılmaz farklara da değinelim; ailemin muhafazakar olmasından dolayı bir süre isteksiz daha sonraları şevkle içlerinde bulunduğum, temizliğine ve saflığına inandığım abilerimin o günlerde bizlere verdikleri kitapları gazetelerle saklayarak götürürdük evimize, insanlara ulaşmak o kadar zordu ki o yıllarda korkarak, tedirgin bir şekilde insanlarla diyalog kurabilirdik ancak. ve bilgi paylaşımının verdiği o doyumsuz tad (paylaştığımız bilgilerin şu an doğru olmadığını düşünsemde ) hala damağımdadır. peki o dönem abilerinin cefakarlıkları yeni dönemde gelen siyasi, ekonomik toplumsal güçle ne şekle girmiştir, tanık olduğum birkaç örnekle anlatmaya çalışayım. o ak sakallı esnaf abilerimiz yanlızca belli koşulları yerine getiren insanlara burs verir oldular. yine o nur yüzlü abilerimiz öğrenci evlerinde, sigara içtiği için rest çekebilir hale geldiler çaresiz öğrencilere. yurtlarında kalabilmek için size verilen öğrencilerle ilgilenmeniz gerekiyordu. dershane indirimi kazanabilmek için sınav başarınız değil ailenizin zaman gazetesine abone olması vb.. özellikler aranıyordu son dönemde.
yine cemaatin tepe kadrosuna değinelim; bugün türkiye gündemini oluşturan her konuda yerli yersiz haber olan f.gülen neden çıkıp hiçbir açıklama yapma gereği hissetmiyor kendisinde. kitlelerin güvenini kazanmış bir insanın kendisiyle ilgili doğru veya yanlış ama gayet ciddiye alınması gereken iddialara cevap vermesi, halkına, ülkesine bir borç değilmidir.
sonuç olarak söylemek istediğim; insanların kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar yaptıklarını, sizden uzaktayken neleri planladığını, samimiyetini, iyiliğini, kötülüğünü, bilinçli yada bilinçsiz kötülüğe alet olup olmadığını bilemeyiz ancak öğrenmek için attığımız her adımın boşa olduğunu görmek insanları kutuplaşmaya itecektir. bu nedenle f.gülen savunucularının bir an için susmasını ve f.gülenin kendi hakkındaki iddialara cevap vermesini diliyorum...
(bkz: amerikanyada ulu sözlük varmı)
(bkz: nuriye)
1876 da bitlis vilayetine baglı nurs köyünde dunyaya gelmiş olan Said nursi denilen din adamının kurdugu ve bugunlerde en buyuk bayrak tutanınında fetullah gulen oldugu cemaat,topluluk vb. grup.*
kendi fikirleri yerine hocalarının abilerinin fikirlerini dinleyen insanların oluşturduğu grup. birde demokrasi falan derler ulan kendi fikri olmayan adam demokrasinin ne olduğunu nasıl bilecek.
(bkz: tarikat ticaret siyaset)