bugün

robert musil'in romanı.
(bkz: düz adam)*
nitelige degil nicelige onem veren adamdir.
(bkz: der mann ohne eigenschaften)
yirminci yüzyılın en büyük romancısının en önemli eseri. Yazarın yarım yüzyıla yakın bir süre üzerinde çalıştığı ve bitiremeden öldüğü romanı.
yapı kredi yayınları tarafından , kazım taşkent serisi dahilinde yayımlanmış kitap.
cildi 35 milyon olan kazım taşkent klasikleri arasında yayınlanmış, modernist roman'ın ulysses ve Herman Broch'un eserleri ile birlikte en büyük temsilcidir. kitabın içeriğinin doluluğu parayı hak ediyor ama yapı kredi yayınlarının bu kuşe kağıt sevdasına iki ciltlik bir eseri 70ytl'ye okutması hiç hoşuma gitmiyor.
iş başvurularında bazen aranan özelliktir. (bkz: vasıfsız eleman)
ikinci cildi geçtiğimiz aylarda yapı kredi kazım taşkent serisinden yayınlanan, modern edebiyat-modern romanın yapı taşlarından birisi sayılan, musilin ölümüne kadar yaklaık otuzbeş yıl üzerinde çalıştığı ammavelakin tamamlayamadan hayatını kaybettiği, dört ciltlik bir büyük eserdir.
meteliksiz adamın mahalle arkadaşıdır.
yüce insan ahmet cemal tarafından tercüme edilmiş r.musil eseridir.
sıfatsız adam.
meteliksiz adama yeğlenecek adamdır. adammıdır?.
eğitim sisteminin olmamızı istediği türden adamdır. bu adamın ne çalabildiği bir müzik aleti vardır, ne bir spor dalında başarılıdır, ne de bir yeteneğini geliştirebilmiştir, sadece derslerinde başarılı olması yeterlidir.

(bkz: eğitim sisteminin boktan olması)
kaydadeğer hiçbir özelliği olmayan adamdır.
"selam clark bu nişanlım mike. kendisi harvard ekonomi mezunu, cambridge de ticaret hukuku master ı yaptı, almanca ve ispanyolca biliyor, iyi bir avcı, yüzme ve eskrimde dereceleri var ve sıkı bir new york yankees taraftarı.
mike bu da clark.. ııhm... şeyy.. clark işte.."
superman returns.
Robert Musil’in güzel kitabı.
Bir bölümü;

"Bu doğrultuda olmak üzere, bilmek, yabancı bir şeyi kendine mal etmekten başka bir şey değildir, insan, o şeyi bir hayvan gibi öldürür, parçalar ve sindirir. inanç, artık değiştirilmesi mümkün olmayan, donmuş ilişkidir. Araştırma, sabitleme ile eş anlamlıdır.

Karakter, kendini değiştirme tembelliğidir. Bir insanı tanımak, ondan artık nerdeyse hiç etkilenmemektir. Anlayış, bir tür bakıştır. Hakikat, nesnel ve gayri ihtiyari düşünmeye yönelik başarılı girişimdir. (sf.283)

Ulrich, bu tutumu çok iyi tanıyordu. Bu noktada belki de ruhçuluğa karşı bir teşekkür borcunu yerine getirmek gerekiyordu; çünkü ruhçuluk, ölmüş kadın aşçıların öbür dünyadan verdikleri raporları hatırlatır ve komik bir şekilde, Tanrıyı olmasa bile en azından ruhları, karanlıkta insanın boğazından soğuk bir yemekmişçesine kaşıklamaya yönelik kaba metafizik ihtiyacı doyurmak peşindeydi.

Eski zamanlarda Tanrı ya da onun yoldaşlarıyla kişisel bir temas kurmaya yönelik olan ve söylendiğine göre bir tür esrikliği andıran bu ihtiyaç, zarif ve kısmen de hayranlık verici şekillenmesine rağmen yine de yeryüzündeki kaba tutum ile, son derece alışılmadık nitelikte ve belirlenebilmesi olanaksız bir sezgi durumunun yaşantılarının birbirine karışmasını temsil ediyordu. Metafizik olan, bu durumun içine yerleştirilmiş fiziksellikti, dünyevi isteklerin bir yansımasıydı, çünkü insan ona baktığında, yaşanılan zamanın ürünü olan tasarımların insanda görebileceği beklentisini çok canlı bir biçimde uyandırdıkları ne ise, onu görüyordu.

Ama öte yandan özellikle zekanın tasarımları, zamanla değişir ve inandırılıcığını kaybeder; bugün birisi kalkıp Tanrının kendisiyle konuştuğunu, onu şakacı bir tavırla saçlarından yakalayıp kendi katına çektiği veya nasıl olduğu tam anlaşılamayan, fakat çok tatlı bir şekilde onun göğsüne süzülüverdiğini anlatmak isteyecek olsa, içinde yaşantılarını dile getirdiği bu tasarımlara hiç kimse inanmazdı ve inanmayanların başına da doğal olarak Tanrının resmi hizmetkarları gelirdi; çünkü aklı temel alan bir çağın çocukları olarak bunlar, histerik yandaşlarınca gerçek yüzlerinin sergilenmesi ihtimali karşısında çok insani denilebilecek bir korku duyarlar.

Bunun sonucunda insanın gerek ortaçağda gerekse antikçağ putperestliğinde örnekleri çok ve açıkça mevcut bulunan yaşantıları hayal ürünü ve hastalık belirtileri saymak zorunluluğuyla karşılaşması, ya da bunların şimdiye kadar içine dahil edildikleri mistik bağlantıdan farklı bir şey içerdiği ihtimalini hesaba katmasıdır; bu noktada, salt bir yaşantı çekirdeğinin varlığı söz konusudur; bu çekirdeğin katı deneyim ilkelerine göre de inandırıcı olması gerekecektir; böyle bir durumda da söz konusu çekirdek, bundan üst dünyaya ait ilişkilerimiz konusunda ne gibi sonuçlar çıkarilabileceği şeklinde ikinci soruya gelinmezden çok önce, doğal olarak çok önemli bir mesele niteliği kazanacaktır.

Ve teolojik aklın düzenine yerleştirilmiş olan inanç, her alanda bugün egemen olan aklın kuşkularını ve çelişkileriyle amansız bir savaş vermek durumunda kalırken, göründüğü kadarıyla mistik kavrayışın çıplak, geleneksel bütün kavramsal inanç kabuklarından soyulmuş, eski dini tasarımlardan çözülmüş, belki de artık sadece dinsel diye adlandırılması neredeyse imkansız temel yaşantısı gerçekten de çok yaygınlaşmıştır ve bu yaşantı, gündüz vakti yolunu kaybetmiş olan bir gece kuşu gibi zamanımızda bir hayaletin kanat çırpışlarıyla dolanıp durmaktadır.

Robert Musil
yada üniversiteden mezun olmuş standart bir türk genci.
Avusturya edebiyatının çağımız dünya edebiyatına armağan ettiği en büyük yazarlardan biri olan Robert Musil, bu romanı üzerinde neredeyse bütün yaşamı boyunca çalışmıştır. Bu yoğun çalışmasını Nazilerden kaçarak sığındığı isviçre'de de sürdüren Musil, sürgün ve savaş yıllarından kaynaklanan acımasız geçim koşullarını biraz olsun hafiflemesini sağlayacak başkaca önerileri "Niteliksiz Adam" uğruna hep geri çevirmiş ve 1942 Nisan'nda, henüz 61 yaşındayken, isviçre'nin Cenevre kentinde neredeyse açlıktan ölmüştür.