bugün

dinle neyden ve hiç in azab-i mukaddes-i isimli iki eseri bulunan hiciv sanatını en iyi icra eden şair.
bir rivayete göre neyzen, istanbul'a yeni atanan valiyi beğenmez ve, istanbul'a vali olup her gelenin * kimi dağdan kimi bayırdan gelir beyitini söyler.
neyzenin bu beyitini vali duyunca her ay almakta olduğu maaşının kesilmesi için talimat verir.

neyzen bu duruma içerleyerek;
Allah senin hamurunu,
Necasetle yoğurmuş.
Anan seni sıçar iken,
yanlışlıkla doğurmuş.

O boka bok demeyin,
bok duyar al eyler.
Boka bir zerren değse,
Boku mundar eyler. dizelerini söyler
vali bu sözler karşısında,neyzen le uğraşmama kararı alır ve kestirdiği aylığı yeniden bağlatır.
(bkz: neyzen tevfik fikralari)
bursa devlet tiyatrosu tarafından hayatı sahneye taşınmış meczup.

neyle dolu bir ömürün nasıl bu kadar berduş geçtiği düşündürmüştür!
ismini nick olarak taşımaktan gurur duyduğum yaşasa gidip elini öpeceğim tek insan. hiç kelimesinin karşısına adı yazılması gereken....
sek rakıya ekmek atıp kaşıkla yediği söylenen üstad.
tifil yazar, yeni gelmistir mekana, hos mu gelmistir bilemeyiz ancak kalitesini geldigi sözlükten bildigimden (ki hocasi kim *) takip edilesi yazardir. *
dördüncü nesil bir yazar. aslında kaliteli yazardır ama biraz tecrübe lazım. ondan sonra bir depeyi bir otisabi olur da siz göremezsiniz.
şöhretli bir ismi kullanarak kendi şöhretini gölgelemiş ya da kendine neyzen tevfik'ten daha çok şöhretli olacak kadar güvenen yazar..
amacı şöhret olmayan bir hiçin ismini nick olarak kullanırken kendine ancak o hiçin güvenebileceği kadar güvenebileceğinin farkında olan yazar.
"gurbette bir türk gördüm sanki" şeklinde sevinc nidaları atmama sebebiyet vermiş, hosgeldin yazarı. kıymetli ve pek degerli insan.
(bkz: seviyoruz seni)
Geçer

Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir; gün de geçer, dem de geçer,
Ram karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur an-ı dem adem de geçer.

Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
inleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi ?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu''unun filimi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer.

ibret aldın okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan,
Niyyet-i hilkatı bu aşk-ı cihan aradan,
Önü yokdan, sonu yokdan bu kuru da''vadadan,
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.

Ne şeriat, ne tariykat, ne hakiykat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre,
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.

Serseri Neyzen''in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avalim, bu bedyi'' gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne .
Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne,
Hak olur pir-i mungan, sohbet-i hemdem de geçer

Sözlük :
Ram : Boyun eğen,itaat eden
Hande-i hurrem : Şen gülüşler
Devr-i şadi : Memnunluk, sevinçlilik devri
Gussa-i matem : Matemin kederi
An-ı dem adem : insanın soluk alma anı
Tecelli-i hayat : Hayatın talihi ( veya cilvesi)
Saz-ı kaza : Mealen : kaderin sazı
Dest-i kader : Kaderin eliyle (yardımıyla)
Şu'un : Olaylar ( "olup biten " )
Gulgule-i Cem : "Cem" özel isim olarak yazıldığından Hz. Sülayman'ın lakabı olarak alınır (Aynı zamanda Büyük iskender'in de lakabıdır) ve çeviri "Hz. Süleyman'ın sesi" olarak yapılabilir.
Niyyet-i hilkat : Yaradılışın amacı
Aşk-ı cihan : Dünya aşkı
Ara : Mıntıka bölge
Gayret-i gufran : Affetme, merhamet etme niyeti
Türe : Hak hukuk adalet
Efsane-i Adem : Hz. Adem efsanesi
Avalim : Dünyalar
Bedyi' :Güzellikler
Cehlinin : Cehaletinin
Pir olmak : Yaşlanmak,ihtiyar olmak
Sakiy-i gül çehre : Gül sunan çehre(yüz).
Hak : Toprak
Pir-i mugan : Meyhaneci
Sohbet-i hemdem : Canciğer arkadaş sohbeti(Muhabbeti)

istanbul - 1943
dar bir kaldırımda,karşılaştığı kişinin;
-"ben senin gibi ciğersize yol vermem" deyişine
-"ben veririm"
diyerek yol veren müstesna şahsiyet.
rahmetlinin mezarı kartal semt mezarlığında dır.
oturup içilesi insan...
Neyzen Tevfik'e doktor içkiyi yasaklamıştı.Fakat Peyami Safa bir gün
üstadı ziyarete gittiğinde odanın bir köşesinde bir fıçı şarap gördü.
-Bu ne bre üstad? Diye sordu. Hani sen artık içmeyecektin?
-Ne yaparsın, oğul, içmezsem kuvvetten düşüyorum.
-Peki, içkinin faydası oluyor mu?
-Ne diyorsun olmaz olur mu? Mesela bu fıçı buraya ilk geldiği zaman
yerinden kımıldatamıyordum, şimdi iki elimle kaldırabilirim..
"türk milleti gariptir,
her lafı kaldırmaz

bne dersin kızar da,
ikersin aldırmaz"

dizeleri ile son dönemde hatırlanan yazar...
Kendisini her gun doven babasi bir aksamustu onu limon almaya gonderir . Tevfik limon almak icin carsiya gider ve iskelede kalkmak uzere olan bir gemi gorur . Babasinin dayagindan kurtulmanin tek yolu bu gemiye binip gitmektir . Nereye gittigini dahi ogrenmeden o gemiye biner . Gemi Misir a gider . Misir' da 5 sene yasar Tevfik . Ama memleket hasretine dayanamaz ve istanbula giden bir gemiye atlayip tekrar Istanbul a doner . Yine bir aksamustudur . Tevfik 5 sene sonra elinde limonlarla evine geri donmustur .
hergün birisinin götünden adını kullanarak mısra ürettiği adam.

ulan o kadar şiirini okudum adamın. bir tanesiylede sözlüklerde yazılana denk gelmedim. herhalde bazı tipler kendi adlarıyla söylediklerinde tınlanmayacaklarını dü$ünerek bu adamın adını veriyor.

ayrıyeten

Ihtiyarlik ile gençlik diyerek,
Su ayati ikiye böldürme!
Ey büyükten de büyük Allahim,
Benden evvel sikimi öldürme

dizelerinin sahibi.
en sık kullandığım dizeleri;

hilkat senin hamurunu necasetle yoğurmuş,
anan seni sı..cakmış, yanlışlıkla doğurmuş.
bir tek, dostu ve hocası olan mehmet akif in laf sokabildiği şair.

olay şudur, mehmet akif kendini iyice dine verip sakallarını uzatmaya başlamıştır, bunu gören neyzen tevfik "ne o öyle maymuna dönmüşsün" der, üstad ise "o zaman başka yöne döneyim" der ve arkasını döner.
hazır cevap ve çok zeki bir insan.
bir gün mehmet akif e söz verir içmeyecegim diye sonra ayrılır akşam başlar istanbul'da bir köşe başında içmeye.
aksilik ya m.akif oradan geçmektedir:
m.akif: tevfik hani söz vermiştin içmeyecektin.
tevfik: allah affesin şeytana kandık...
m.akif: pişmansan bırak ozaman devam etme.
tevfik: arkadaşla ortaklaşa aldık yarısı onun yarısı benim.
m.akif: ee zaten şişe yarıda bırak.
tevfik: alt yarısı benimde akif...
kendisine hediye edilen altından ney'i geri çevirip-ben bunu satarım bana benim ki yeter diyen, uzun süre akıl hastanesinde yatmış olan hastanede özel odası bulunan eşsiz neyzen.
neyzen tevfik birgün meyhane ya da meyli bir yerde oturur sahnede ney üfleyen genç bir neyzen vardır ve bir eser çalmaktadır fakat eserde hep aynı perdede hata yapmaktadır ve o sesi atlamaktadır. bundan ağırdan ağıra rahatsız olan neyzen tevfik elindeki şişeyi alır ve dudaklarına ağzını dayar genç neyzen tam o perdeyi es geçeceği sırada neyzen tevfik şişeden o sesi verir...
parası olunca yüksek bir yere çıkıp insanların başana bırakan insandır.
küfretmenin yakıştığı insanlardandır.
köpeğini satması anekdotu hoştur.
neden yeni neyzenler yok sorusu hatırlanasıdır.
ali sami yen'le ilgili şiiri okunasıdır.
kendisine beyoğlu'nda gecenin bir yarısında rastlayan tanıdığının,
yahu neyzen bu ne hal bu saatte yarı sarhoş geziyorsun buralarda, demesi üzerine
param olsa tam sarhoş gezerdim diyen büyük söz ustası..