bugün

yerçekimine kapılan her ademoğlunun şu ya da bu şekilde kendine soracağı sorudur. kabalığını da gidenin asla geri dönmeyeceği gerçeğinden alır.
bilmem kaç sene geride kalmış yıllara sorulan soru. Ardımı dönüp baktığımda, sislerin arasında ufak bir çocuk var hayal meyal. Aynaya baktığımda arada hala gözlerimde görür gibi olurum onu. Ama hala sislerin arasında, gitgide de kaybolmakta.
çocukluğunu doya doya yaşayamamış bünyenin isyanı.

simit satmaya başladığımda henüz ilkokula gitmiyordum, ama yaşıtlarımdan önce öğrendim sayıları,hesap yapmayı, denkleştirmeyi ve parayı,parasızlığı... mahallenin kahvesinde çayları en hızlı ben dağıtırdım, ayakkabı boyamak benden sorulurdu...

neyse sözlük siktiret, boş işler bunlar, eskilerin dediği gibi öpülmüş götün davası olmaz.
- artık hiç bir şeyin geriye dönüşünün olmadığını ve geçmişte yaptığı hataları telafi edemeyeceğini kirlenmiş ruhunu temizleyemeyeceğini fark eden insanın sorduğu sorudur o masum saf günlerine hasretle...